ortak/ benzer bir sevinci, belki başarıyı daha çok da mağduriyeti yaşayan, paylaşan insanların, başkalarınca yapılacak durum tekrarı halinde kullandıkları cümle.
ege'de bir yolculuk boyunca en az 10 (on) kez üstüste dinlediğim; dizilişi ebedi müziği oluşturacak kadar güzel olan o notaları ve notaları sese dönüştüren tanıdık (ne olduğu bilinen) dili.
dinleyin efendim... sarı gelin (sarı gyalin) bu kadar da gerçektir. acıyı ve notalarla anlatılan, insana dair sıkıntıyı anlamak için, bir dili mutlaka konuşmanız gerekmiyor.
siyasi seçimler sonucu ekseriyeti elde eden parti veya siyasi grubun, yine, hükümet ettiği; ancak arkalayan süreç içinde sivil halk örgütleri, sendikalar, üretimde aktif orta tabaka örgütleri ve benzeri kurumlar tarafından halkın genelinin yönetime dahil edilebildiği sistemlerdir.
yüksek oranda siyasal, kültürel birikimi olan ve katılım bilincine sahip bir halkın, olmasını ve yürütülmesini zorladığı yönetim biçimidir.
ergenekon çıkışı (hani çağlar şeridinde orta asya’dan dünyaya yayılan oklar), ergenekon örgütü, ergenekon davası ve ergenekon darbecileri'nden sonra ortam uygun sıcaklığa ulaşıp, yaratılan toz-duman arasında yeterli miktarda ısı emince de ortaya çıkan(!) kristal yapıdır.
bana kalırsa o virüsü(!) oraya sokan, taaa başından bu yana ergenekon'un kendisi idi ya.
çuval çuval belge ve öğrenci katliamını içeren planlar da...
çevir kazı yanmasın budur herhalde... soner yalçın ne tür bir diziye ne türden bir konsept danışmanlığı yaptı ise virüs de o mantığın ya da o güdülenmenin ürünüdür.
kimse kandırmasın kendini... ya da işte ağaca tırmanan maymunun durumu gibi bu da. soruşturmada derine inen level, bilgiyi yukarı taşıdıkça ardında bıraktığı izin rengi kızarıyor, netleşiyor... yayılan pis koku da cabası...