Ilk olarak canlilarin kimyasal karmasikliginin ve duzenlemelerinin derecesidir. Binlerce farkli molekul bir hucrenin karisik ic yapisini olusturur. Buna karsin kum gibi cansiz molekuller genelde goreceli olarak basit kimyasal bilesiklerden olusur.
Ikinci olarak canli organizmalar genelde kimyasal maddeleri veya gunes isinlari seklinde bulunan enerjisi cevrelerinden ozutlerler, donustururler ve kullanirlar. hatta organizmalar bu sayede karmasik olan yapilarini olustururlar. Cansiz madde ise yapisel surekliligini saglamak ya da is yapmak icin enerji kullanmaz. aksine cevresiyle denfede olabilmek icin duzensizlige egilimi vardir.
Ucuncu olarak canli organizmalar kendini esleme, kendini olusturma kapasitesnie sahiptir. Bir bakteri 24 saat icinde bir milyar yavru olusturabilir. Bu kendini esleme yeteneginin cansiz dunyada tam bir eslenigi yoktur ancak cozeltilerdeki kristallerin cogalmasinda aydinlatici bir benzerlik vardir. Ancak buradaki cogalma dinamik degil statiktir.
ben seni özlemek için sevmedim
aslında sevdim diye özledim
gel artık yanıma sağ salim
bir otobüs durdu bindim
aman tanrım o da kim
oturdum yanına birinin
otobüs gidiyordu tin tin
kimseye beslememeli kin min
ben onu çok özledim
hadi köyümüze dönelim.
Maya hücreleri anaerobik koşullarda üretildiklerinde oksijenli koşula göre daha çok etanol oluşturup daha çok glukoz kullandıklarını pasteur tarafından gözlendikten sonra kendi adıyla anılan etkidir. Kasta da oksijensiz koşulda daha çok laktik asit birikmektedir. Oksijensiz koşullarda kasta da mayada da glukozun pruvata dönüşümü daha hızlı olmaktadır. Oksijen varlığnda glikolizin yavaşlamasına biz Pasteur etkisi diyoruz.
Bugün raflarda yerini alan konserve yiyeceklerin atasıdır. Yiyeceklerin havanın giremeyeceği şekilde kapatılmış kaplarda, kapları ısıtarak uzun süre bozulmadan kalabileceğini gösterdi. Bu konserveleme işlemine françois apperti anarak appertizasyon diyoruz.
sıvıdaki mikroorganizmaların ortaya çıkmasını bu sıvıyı ısıtarak engelleyebileceğini gösterdi. içinde mikroorganizma bulunmayan sıvılarda herhangi bir kokuşma olmuyordu. spontan jenerasyon akımına bir darbe vurmuştur bu buluşu.
bilimsel öğelerin görselleştirilmesi sanatıdır. her zaman gerçeği yansıtmazlar. çocukların bilimi sevmeleri için mükemmel birer öğedir bu illustrasyonlar.
fizyoloji camiasının uğraştığı olaydır. ah şu menstrual döngümüz yerçekimine yenik düşmese. uzay boşluğuna çıkan kadınlar bir daha çocuk sahibi olamıyorlar.
belki de çoktan yapmış olduğumuz eylemdir. kader insanın paralel evrenler arası yapacağı yolculuk sonucu çizdiği rotaysa eğer, benim yarın hangisinde olacağımı kim bilebilir ki. belki de ben doğru paralel evrene zıplayacak ve o villayı alacağım.
dün akşam saatlerinde canım çok sıkılmış, açmışım tv yi dolanıyorum kanallar arasında. bir de baktım adamın biri flash tv de boynunu bükmüş oturuyor. "karım beni dövüyordu, geri dönsün istiyorum" diyor. şoktayım sözlük. neler varmış dedim. sonra kaynana aldı eline mikrofonu "beni de dövüyordu istemiyorum öyle gelin" dedi. adama diyorlar bak yavrum seni başka birine everelim diye, yok... karım da karım diyor. kadın evden kaçmış başkasıyla. çocuklarımı göndermezsen ağzını burnunu kırarım diye aramış adamı. neler var sözlük.
Bir nokta mutasyonudur. Normalde bir DNA da A T , G S çifti oluşur. Adenin ve Guanin Pürin bazlarıdır. Sitozin ve timin ise primidin. Adenin ve Sitozin enoldür, guanin ve timin ise ketodur. Enollar ketolarla bağ yaparlar.
Mesela adeninin nh2 grubu kopuyor, enol olmaktan çıkıyor çift bağla bağlanan oksijen sağolsun. Keto oluyor. Artık timin bunla bağlanamaz çünkü ikisi de keto. Ne oluyor adenin burada bir başka enol olan sitozin ile bağ yapıyor. AT olması gereken yer GC oluyor. Pürin yerine başka bir pürin primidin yerine başka bir primidin geliyor
