biLgece
267 (çağından bir adım önde)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 10.50 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    içinden durmaksızın şarkı söylemek

    1.
  1. dudakların kıpırdamadan, yüzünün şekli değişmeden, durmaksızın şarkı söylemektir.
    bunun bir de içinden konuşmak hali vardır.
    kendini ifade etme yollarından biridir.
    içimdeki şu şarkılar sussa da kafamı dinlesem dedirttirir bazen:

    "Mevsim rüzgarları ne zaman eserse
    O zaman hatırlarım
    Çocukluk rüyalarım
    Şeytan uçurtmalarım

    Öper beni annem yanaklarımdan
    Güzel bir rüyada
    Sanki sevdiklerim hayattalarken hala

    Akşama doğru azalırsa yağmur
    Kız Kulesi ve Adalar
    Ah burda olsan çok güzel hala
    istanbul'da sonbahar

    Her zaman kolay değil
    Sevmeden sevişmek
    Tanımak bir vücudu yavaşça öğrenmek
    Alışmak ve kaybetmek

    istanbul bugün yorgun
    Üzgün ve yaşlanmış
    Biraz kilo almış
    Ağlamış yine, rimelleri akıyor

    Akşama doğru azalırsa yağmur
    Kız kulesi ve adalar
    Ah burda olsan çok güzel hala
    istanbul'da sonbahar.."

    bi sus teoman!
    1 ...
  2. sen yargıla beni

    ?.
  3. can acıtan bi şiir:

    hüzünlüyse de böyle beklemek
    yargıla beni!
    ve beni ağaran tan yerinin güzelliğine bağışla!
    eylüller geçer yüreğimden
    yine de yargıla beni!
    beni uçan kuşların kanatlarına bağışla!
    tenimi ağart ruhuma üfle!
    ben ki serserinim
    büyülü gözleri ayartır beni
    ve sen yargıla beni!

    o zaman kurtulur belki hüzzam
    belki uçar göğe doğru her bakışım
    her yanışım hasretle karşılanır
    oyalasın karşımda duran hayâlin

    ve beni kına yakan gelinlere bağışla!
    ağaran günlere
    kanayan yaralara
    tüm düşlerimin çocukluğuna bağışla!

    al beni yâr;
    önce yargıla
    sonra istersen öldür

    ki bağışlanmış olayım
    senin için yapamadıklarımdan!
    1 ...
  4. düşündüğüm yer

    1.
  5. cahit sıtkı tarancı şiiri:

    Yeryüzünde bir iklim
    bir yer var ki sevgilim,
    düşündüğüm orası,
    bir ayva gibi olgun,
    sert ve mayhoş havası.

    Orada hiç işlenmemiş,
    Bakışla kirlenmemiş,
    Saf bir tabiat vardır,
    Ve bir mevsim istediğin,
    Gibi sonbahardır.

    Orada gökler bakırdan,
    Çadır kurmuş bir kervan,
    Bir bulutlar diyarı,
    Mat bir gümüştür sular
    Şimşekli havaları.

    Yaprağı solgun duran,
    Dalları yorgun duran,
    Ağaçlarında hele,
    Bir yanık bülbül olmuş,
    Geçmişi türkülerle...
    Yadeder durur her kuş...

    Orası izin midir,
    Gölgen mi, aksin midir?
    Yer, gök, su, kuş ve çiçek
    O donuk güzellikler
    Orda herşey sen demek,
    O kadar sana benzer..

    Sevgilim burdan uzak,
    Uzaklarda yaşamak
    Sevmek ve ölmek için,
    Açılıp denizlere
    Birgün gitsek mi dersin,
    SANA BENZEYEN YERE...
    1 ...
  6. kovaladıkça yakan ateşböceği

    1.
  7. kürtlerin bir anda sütten çıkmış ak kaşık olması

    ?.
  8. hayatımıza 'ak' girdikten sonra tüm bölücüler yavaş yavaş 'ak' kaşık oluyolar.
    bana şu dizeyi hatırlattı:
    öz vatanında garipsin
    öz vatanında parya...
    0 ...
  9. sevdiğinin hastalığını allahtan istemek

    ?.
  10. kişinin sevdiğine hiçbir hastalığı yakıştıramaması duyduğu hastalığına çok üzülmesi ve allahım ondan bu hastalığı al. al da bana ver diye dualar etmesini gerektiren aşk'ın hangisi olduğu kestirilemeyen hali.
    0 ...
  11. ey aşk

    1.
  12. yıldız tilbe'nin bir şarkısında okuduğu şiir:

    hedef alıp vursan da özenli sözlerinin oklarıyla,
    süslemedim harfleri, adını oluşturanların dışında.
    dökmedim yüreğimi hiç kimsenin gözlerine.

    ey aşk! beni yağmala!
    ateş et arka arkaya, aşk!
    beni tara!
    bilsin!
    hiçbirşey umrumda değil...
    dağlarım yaralarımı çabuk geçsin.

    öğrenirken hasretinle sevişmeyi,
    gözyaşlarım akabilirler özgürce..
    içimde öyle güzelsin ki
    o'nu kirletmeyeceğim sen'inle..

    (cesaretini tebrik etmek gerek.)
    1 ...
  13. hiç kimse anne kadar sevemez ki

    ?.
  14. kayahan'ın sözlerini yazdığı ve müziğini yaptığı eşi ipek açar'ın seslendirdiği gözlerinize toz kaçıran (orjinal adı cennet kokulum) şarkı:

    Kimler üzmüş birtanemi
    Kimler incitmiş
    Kimler kırmış kiymetlimi
    Kimler ağlatmış
    Neden küsmüş bu dünyaya benim sevgilim
    Dinle beni gözbebegim
    Bak gözlerime
    Dinle yavrucuğum
    Hayat bir masaldır
    Kurtlarla kuzular birlikte yaşar
    Bazen geçmez günler
    Bazen akşam olmaz
    Bazen unutursun
    Bazen münkün olmaz
    Hiç kimse anne kadar üzülmez ki
    Bir damla gözyaşı dökerken
    Kim koparıpta verir sana kalbini anne gibi bebeğim
    Hiç kimse anne kadar sevemez ki
    Birtanem cennet kokulum benim
    Gurur duyarım canımı veririm iste yeter bebeğim
    Kimler üzmüş birtanemi
    Kimler incitmiş
    Dinle beni göz bebeğim
    Ne oldu söyle...
    2 ...
  15. türkçe kullanma kılavuzu olmayan ürünler

    1.
  16. Türkçe kullanım kılavuzu olmayan bir ürün satın aldınız ve özelliklerini öğrenmek için kullanım kılavuzuna göz atmak istediniz. Ancak kılavuzun birçok dilde yazılmış olduğunu ve içinde Türkçe çevirisinin bulunmadığını gördünüz.

    Sinirleniyorsunuz ve ülkemizde satılan bir ürünün nasıl Türkçe kılavuzunun olamayacağını, üreticinin veya ithalatçının bu kadar mı düşüncesiz olduğunu, Türkiye'nin ve vatandaşlarının bu kadar mı değersiz görüldüğünü sorgulamak istiyorsunuz ama elinizden bir şey gelmiyor.
    Sanırım bu duruma düşen milyonlarca tüketici vardır.

    Artık böyle bir rezaletin önüne geçebilmek için sizin de yapabileceğiniz şeyler var.
    Almış olduğunuz yerli ya da ithal malın Türkçe Kullanım Kılavuzu yoksa, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na şikayet ediyorsunuz. Satan şirkete ürün başına 156 YTL ceza veriliyor ve Türkçe kılavuzun da size ulaştırılması sağlanıyor.
    Sizler de şikâyetinizi http://www.sanayi.gov.tr adresinden Tüketici Şikayetleri bölümüne bildirin, duyarsız şirketlere gereken cezaların verilmesini sağlayın.

    9 MiLYONLUK YUNANiSTAN iÇiN YUNANCA KULLANMA KILAVUZU HAZIRLANIRKEN, 75 MiLYONLUK ÜLKEMiZ iSE AYNI DÜZEYDE ÖNEMSENMiYOR, NiYE Mi ?..
    Ülkemiz ve Türkçemiz bu saygıyı hak ediyor.
    0 ...
  17. ne vakit bir yaşamak düşünsem

    1.
  18. atilla ilhan'ın ben sana mecburum şiirinin dizesidir.

    Ben sana mecburum bilemezsin

    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

    Büyüdükçe büyüyor gözlerin

    Ben sana mecburum bilemezsin

    içimi seninle ısıtıyorum.

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor

    Bu şehir o eski istanbul mudur?

    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor

    Sokak lambaları birden yanıyor

    Kaldırımlarda yağmur kokusu

    Ben sana mecburum, sen yoksun!

    Sevmek kimi zaman rezilce korkudur

    insan bir akşam üstü ansızın yorulur

    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan

    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu

    Birkaç hayat çıkarır yaşamasından

    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman

    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor

    Eski zamanlarda bir Cuma çalıyor

    Durup köşe başında deliksiz dinlesem

    Sana kullanılmamış bir gök getirsem

    Haftalar ellerimde ufalanıyor

    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

    Ben sana mecburum, sen yoksun!

    Belki Haziranda mavi benekli çocuksun

    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden

    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun

    Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor

    Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin

    Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem

    Bu kurtlar sofrasında belki zor

    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem

    Sus deyip adınla başlıyorum

    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

    Hayır başka türlü olmayacak

    Ben sana mecburum bilemezsin...
    3 ...
  19. yalnızlığın düşleri

    1.
  20. Kendisiyle baş başa kalmaya görsün insan. Geçmiş muson yağmurları gibi düşüyor avuçlarına. Bazen yüz hatlarımın gerildiğini hissediyorum sanki, anıları tazelerken, ya da bana öyle geliyor. Aslında keşkelerim çok olmadı benim yaşamımda. insanlarla, hayvanlarla, doğayla, güzel sanatlarla dost ve iç içe yaşadım hep. Yaptığım her şeyden haz alarak geçirdim yıllarımı. Üzücü olaylar da yaşasam, tebessümler hiç eksik olmadı yüz hatlarımdan. Yine de istem dışı olaylarla karşılaşmamak, onları yok saymak olası değil elbet.

    Zaman duyguların paylaşım saatlerini henüz tamamlamışken, geçmişle şimdi ve gelecek arasında uzanan köprüler kuruluyor hayal meyal. Gecenin sessiz karanlığı gönül kavsimde harmanlanan gri ve beyaz düşlerimi biraz daha koyulaştırıyor saatler uzadıkça. Pembe hayallerin süslediği, gecelerin haz veren sohbetleri bile, uykularımın alnından vurulmasına yetmiyor tan alacalarına kadar. Koyun mis gibi, yosun kokan havası çağırıyor beni delicesine.

    Gri düşlerimi gecenin karanlığına bırakıp, gönül bahçeme sarkan yediveren güllerinden topladığım pembe düşlerim avuçlarımda, kilometrelerce uzanan sahil şeridini yürüyorum, beyaz kanatlı martıların çığlıkları eşliğinde. Doğanın huzurunu yakalamaktır gün doğumları, doğanın huzurunu yakalamak beynini yıkamaktır bir bakıma. Gün doğumunu bekliyorum bir şezlonga uzanıp, beynimi yıkayıp umutlarımı tazelemek için. Gözlerim ha kapandı ha kapanacak. Uykusuz gecelerimin yorgun düşlerini bırakıyorum maviliklere. Her biri dairemsi hareler çiziyor etrafına, gittikçe büyüyen. Kumlara yazılan sevdalar gibi bir dalga gelip bozuyor hayallerimi. Güneş ilk ışıklarını evrene göndermeye başladığında her şeyi unutup, kendimi bırakıyorum mavi sulara. Güneşin ilk ışıklarıyla denize girmenin tadını çıkarıyorum bir kez daha

    Bu iç huzurla yeniden uzanıyorum şezlonga, deniz havlumu üstüme serip, ne kadar zaman uyuduğumu söylemeye utanırım doğrusu. Müzisyen dostum rüya gördüğümü anlayıp kıyamamış uyandırmaya. Bazen gülücükler oluşuyormuş yüzümde, bazen geriliyormuş yüz hatlarım. Ah bu tadına doyulmaz sohbetlerin, zorunlu, vedasız araları rüyamda da yalnız bırakmıyorlar beni.

    Büyükçe bir şemsiyenin gölgesine çekiyorum kendimi öğle saatlerinde. Koyun mavi sularına dalıp gidiyor gözlerim yeniden. Ne kadar büyük bir su. Tanrının insanlığa hediyesi işte. Seven için sevdası da büyüktür sevenin gözlerinde. Büyük Okyanus da büyük şüphesiz. Hani şu pasifik dedikleri. Kenar denizleri ile birlikte yüzölçümü yüz seksen milyon kilometrekare olduğunu öğrendim okuduğum bir kitaptan. Ama ne kadar büyük olduğunu anlamak için biraz da kıyılarını, adalarını, nereden nereye uzandığını, barındırdığı dünyayı, o dünyanın efendilerini, sahiplerini, dostunu, düşmanını bilmek gerekir.

    Heyyy; Büyük Okyanus ya da Pasifik sen ne büyüksün gönlümde;

    Heyyy; yosun kokulu dalgalar evrenin gerçek yüzünü bana nasıl da anlatıyorsunuz;

    Poyraz bir başka eser bizim koyda, yalnızlığın hüznünü biraz daha arttırır gül bahçeleri. Yaz akşamlarının seyrine doyulmayan ışıltısı ve yakamozlardan kopup gelen inci taneleri, beni, başka bir evrene taşır, her seferinde. Ve seherleri beklemeden, hüzün vakitlerinin aydınlık geceleri başlar, tan alacalarına kadar.

    işte, bazen bir döngüye kilitlenir zaman yalnızlığın düşleri arasında.

    Bilesin ki;

    Kayboluşlarını yaşadığın kentin sokaklarında, asla ağlamayacak kaldırımlar, yalnızlığına veda ederken. Bulutlardan sevgi yağacak yüreğinin çatısına, yağmur yerine. Yosun gözlerine dolanacak deniz mavi kollarım. Yüreğinin avuçlarındaki kuş kanat vuracak gün doğumlarına, özgürlüğe, gök kuşağının en asil rengini görebilmen için.

    Yeter ki sen korkularına yenilme,

    Yeter ki sen derinlerindeki sınırları kaldır,

    Yeter ki sen yık korku duvarlarını,

    Çünkü duvarların önü de arkası da birdir yalnız sevdalar için...
    3 ...
  21. bu bir suç duyurusudur

    ?.
  22. Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif
    Edemeyeceğimi biliyorum. ulaşılmaz oldun hep; dokunmak
    Hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni, kocaman bir
    Yalnızlıktı payımıza düşen

    Payıma düşen her şeyi erteledim. ama erteleyemediğim bir
    Şey vardı, sana benziyordu. su olsan dokunduğumda
    Bozulurdun, bozulmayan bir 'şey'din... gidilecek bir yer
    Olsa sonu olurdu, sonu olmayan bir 'şey'din... uykuda
    Görülecek bir rüya olsa uyanırdım, beni rüyamdan
    Uyandırmayacak bir 'şey'din... simsiyah saçların olsun
    istiyorum, ama bahtın değil

    O gün seni gözlerinden, anafatma'dan, üç ırmağın
    Birleştiği yerinden öpeyim desem, aklına ırmaklar gelir
    Düşün ki yılan dağından aşağı iniyoruz ve dünyada sadece
    iki kişilik türkü kalmış, onu söylüyoruz. öyle
    Bir 'şey'sin sen... seni düşündükçe yoruluyorum desem
    Dünyanın en büyük yalanı olur. yalanım yok

    Bu günden yarına ne kalır bilmem, ama sen kalırsın tıpkı
    Yatağı değişmeyen bir ırmak gibi

    Yaşadıklarımız azdı, zamana sığmadık yaşamak isterken her
    Şeyi. bu gün şarkı söylüyorsam, o gün şarkı değil, şarkı
    Gibi seni yaşamak isterim

    yurdum insanına benziyordun, bir yanın göç, bir yanın toprak
    Kokuyordu hep. gezmediğim yerin kalmadı, bazen yasaklandın
    Bana, bazen suç gibi boynumda taşıdım seni. yedi telli
    Sazımla bile tam anlatamadım. sen bir uçurum gülüydün
    Ellerimi her uzattığımda bin kırıkla geri döndüm
    Yasaların bile tanımlayamadığı bir 'şey'din sen
    Haritalara sığmazdın, her ülkede bir başka gülüyordun
    Uzundun, inceydin, dokunduğumda nereli olduğumu seninle
    Hatırlardım. bana hep kendimi hatırlatan bir 'şey'sin
    Sen

    Uzaksın, yakınsın, özlenensiN ama bugün değil, yarın gibi
    Bir 'şey'sin sen

    Bugün her şeyi değiştirmek için çabalarken, sen değişmeyen
    Olarak duruyorsun karşımda. kabul ediyorum. dünyaya bu
    Kalsın, ama sen bilme

    Dünyada kaç iklim, kaç zulüm, kaç ölüm var? bir seni
    Bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin. bilme!
    Bugün her ölümle biraz ölürken, seni düşündükçe hayata
    Dönüyorum yeniden

    Gecenin en karanlık yerindeyim, bir sigara ateşinin
    Aydınlattığı kadar ışık bile olsan, yine de istiyorum
    Seni. sadece benim seni anladığım, kimsenin unutmamak için
    Defterine not düşmediği, ama hayatımda hep bir dipnot
    Olarak kalan kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni

    Dağları delmiyorum, inmek istiyorum oralardan. hepiniz
    Gibi aynada saçlarımı taramak, ''günaydın'' der gibi
    Sokağa fırlamak ve şarkı söylemek istiyorum sana

    Adına aşk diyorlar, gelecek diyorlar... bana yetmiyor. her
    Şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum. bir başka
    Dilden seviyorum, kırmızıdan daha uzundur

    Gelincikler gibi bir mevsim değil, dört iklim, köşe bucak
    Kim ne derse desin geri dönecek yerim yok, bir kentin
    Ortasında çığlık çığlığa bağırarak tek başına kalsam da
    Yine seviyorum seni

    Bu bir suç duyurusudur, kendimi ihbar ediyorum...
    2 ...
  23. baba ocağından yar kucağına dönmek

    ?.
  24. baba ocağı sıcacıktı her gittiğinde aynı koku aynı sevgi bulutu sarardı. sarardı da bırakmazdı. sanırdın ki daha dönmeyeceksin...
    ama dönmek zamanı geliyordu ne kadar uzun kalırsan kal dönerken sanki hiç gitmemişsin fırtınası kopuyordu içinde. keşke biraz daha kalsam daha yapacaklarım vardı...
    -varır varmaz ara yavrum...
    -ararım.
    ...
    -baba geldim. üşüyorum...
    2 ...
  25. başlı gidip başsız dönmek

    ?.
  26. şems hazretlerinin hocası mevlana için bir irşad edici aramaktadır ve şemsle birlikte üç öğrencisi arasından birini mevlana ya yollamak istemektedir. sorar öğrencilerine: mevlana için hanginiz gidecek? diğer iki öğrenci siz nasıl uygun görürseniz derken şems ben giderim der. hocası şemsi uğurlarken ona: ben dedin başın gitti başlı gide başsız gelesin der. şems başını kaybetme uğruna mevlanayı irşad etmeye yola çıkar... rabbim bu nasıl bir aşktır sonunda şemsin başı kesilir ve bir kuyuya atılır şems başsız döner (kaddesallahu sırruh).
    2 ...
  27. sensizliğe son vermek

    1.
  28. sensizliğe son vermek
    en erkek kurşunlarla
    olmuyor
    yine bir yerlerde korkak kalıyorum
    korkaklığa iki satır sövmek geliyor içimden
    kalkıp duvarın en beyaz ortasına
    iki satır
    seni seviyorum...
    2 ...
  29. çorabı ıslanmasın diye giymemek

    1.
  30. soğuk ve yağmurlu bir kış sabahı, öğretmenin öğrencisine 'neden çorap giymedin?' sorusuna öğrencinin verdiği cevaptır. devamı hüzündür.
    3 ...
  31. okan bayülgen in konuklarına saygısızlığı

    ?.
  32. okan bayülgen'in program sunuculuğuna yapılan bir eleştiridir. rahatsız oluyorlarsa gitmesinler konukları.
    2 ...
  33. geri dönüşümlü hüzün

    1.
  34. eğer bir insana bulaşmışsa hüzün, terketmez bir daha. hep en zayıf anında çıkar saklandığı yerden. en mutlu olduğun anda bile geri planda durup izler ve şöyle der: 'sıramı bekliyorum..'
    bana hüzün yakışmıyor deyip, ellerinizin ayalarını göğsüne dayayarak itemezsiniz.
    2 ...
  35. rte nin üstünden atı atması

    ?.
  36. görmeyi arzuladığım komik bi manzara. ama ata binmeyi bilmiyorum deseydi bize ona öğretirdik ailecek.
    0 ...
  37. © 2025 uludağ sözlük