ulan şöyle bi deniz kenarında yazlığım olsa çevremde tatile gidemeyen herkesi sırasıyla misafir ederim. altı geçtim orta seviye ekonomiye sahip aileler bile tatile gidemiyor benim güzel ülkemde. insanlar yazlığı olan ailelere özenerek imrenerek bakıyor. yaradan güzel Allah’ım bize vermiyor, vardır bunda da bi hayır.
son zamanlarda antipatik bakmaya başladım bu dairelere. nedenini açıklayacağım.
öğrenci evi denilen apart dairede tek başıma kalıyorum, haliyle öğrenciyim zaten bekar evi olarak geçer bir çok yerde neyse konumuz bu değil. daireler bitişik olduğu için yan dairede oturan eleman ikinci öğretim olduğu için benim uyuyacağım vakitte eve geliyor, yüksek sesle konuşuyorlar arkadaşlarıyla, yüksek sesle müzik dinliyorlar uykumdan ediyorlar beni anlayacağınız. efendi gibi belki 10 defa kapılarına gittim ama sadece günü kurtarıyoruz. özür diliyorlar müziği kapatıp sessiz oluyorlar sonra yine aynı. yöneticiye taşıdım olayı ondan da sonuç çıkmadı, adamın bana ayrı ona ayrı konuştuklarını sezdim kimsenin günahını almak istemem ama. ses çıkardıklarında polisi aradım, polis zaten hemen gelmedi yaklaşık yarım saat sonra geldi bu arada da saat gece 4 falandı. yine sonuç çıkmadı.
gözünü seveyim avrupa. en ufak bi ikinci şikayette direk evi boşaltma ve para cezası uygulanıyor. ne yazık ki benim güzide ülkem insanlık olarakta kanun olarakta fersah fersah geri.
17 18 yaşlarımdayken yeni yeni motosiklet kullanıyorum ama makine nalet. kan yerinde durmuyor çevre yolunda gazlıyoruz öğle sıcağında. işçi servisi durmuş çevre yolunda ne alakaysa, bu emekçi abimiz bakmadan atladı yola noluyoruz ulan demeye kalmadan tecrübesizliğimin ve o anki heyecanın verdiği duyguyla asıldım frene. Sonuç asfaltı öpmemle sonuçlandı. Ekipmansız binmeyin değerli yazarlar. Tecrübesiz iseniz büyük motordan başlamayın. Tekeriniz düz bassın.
ihracatı türk lirasıyla yapsak acaba bu durumdan kurtabilir miyiz diye merak ettiğim durumdur. ekonomi ile alakalı bölüm okuyan arkadaşlar bilgilendirebilirler mi acaba? teşekkürler...
verilmesi gereken eğitimdir. sifon çekmeyen mi ararsın, klozet kapağına idrar damlatan mı ararsın saymakla bitmez. her şeyin bir yolu yordamı vardır, ayıp ulen...
not: dua et misafirsin yoksa ben sana yapacağımı bilirdim.
kürde fırsat verme ya rab,
dehre sultan olmasın,
ayağını çarık sıksın,
asla iflah olmasın,
vur sopayı al haracı, karnı bile doymasın,
bu çeşmeden, gavur içsin, rum içsin de kürde nasip olmasın.
altında sıfır arabası olup aidat vermeyen komşudur.
asansörden inersiniz ve bilirsiniz ki alt katta asansörü beklemektedir. sırf gıcıklık olsun diye asansörden inerken asansörü en üst kata gönderirsiniz, malum şahıs merdivenleri yürüyerek çıkmak zorunda kalır. size düşen kapınızın önünde onun bu eylemini zevkle izlemek olur. bu zevk bi şahane dostum.
almayın aldırmayın saatleridir. kaliteli gibi gözüken ve fiyatca pahalı olan fiyasko saatlerdir. aldığıma bin pişmanım...
sorun; analog olan saatin saniye kadranı 8 ve 10 sayılarında duruyor ama sallayınca düzeliyor. neden olur bunu bilen, saat tamirinden anlayan yazarlar yardımcı olursa sevinirim.
geçen arkadaşla parkta ki bankta oturuyoruz. yan bankta iki çift var sanırım sevgililer, oturuyorlar konuşuyorlar. neyse hanım kızımız kalktı yürüdü geldi yanımıza elin de bi tabak yaprak sarması.
kız: haketmeyen birine sarılmış sarmalar var yemek ister misiniz?
anladığım ''hayır amacıyla sarılmış sarmalar var yemek ister misiniz?
ben: yok teşekkür ederiz.
ve kız gider sevgilisinin yanına.
arkadaş: ulan kafan hiç çalışmıyor yesene ne olacak.
ben: oğlum hayır amacıyla dedi satıyor herhalde.
arkadaş: haketmeyen birine sarılmış dedi haketmeyen birine hay ben senin ahahah.