akp manifestosu.
başbakanı üç çocuk ister, bakanı seks yapmayın ister. çocuğu da seks yapmadan yapabilirsek aksıranA tıksırına kadar içeriz SABAHLARA KADAR DiYECEĞiM AMA YASAK SANIRIM..
italyan birliğini kuran massimo d'azeglio, 1870 yılında ünlü meclis açılış konuşmasında aynen bu cümleyi sarf eder. '' italya' yı yarattık şimdi sıra italyanları yaratmakta''
200 yıllık geçmişi olan ulus devlet modelini bir cümlede özetlemek için bu cümleden fazlasına gerek var mı?
bu durum türkiye cumhuriyeti içinde aynıdır, devlet kurulur kemalizmin sosyal devleti ile toplumu dönüştürme ve birey olarak ülkenin bir ferdi olması için vatandaşlar dürtülür. yani ; türkiye cumhuriyeti kurulur ve türk vatandaşı yaratılır.. vatanına bağlı, sosyal, türklüğü ile gurur duyan sorumlu insanlar topluluğu..
gel gör ki; andaval sürüsü bu türk lafını duyar duymaz ırk temelinde bir bozukluk arar, kafasının almadığı ve ne anlama geldiğini bilmediği vatanı birleştirmek için türetilmiş atasözleri ve marşlar ile kafasınca eğlenir. dallamanın ne tarihten, ne milliyetçilikten, ne sosyallikten, ne de kulluktan bireye geçişten haberi vardır. hatta bu sikimsonik tiplerden bir kısmı liberal olduğunu iddaa ederek sonuna kadar özgürlük temasını kullanmak ister ki, bizler gibi insanların özgürlük alanını işgal ettiğini bilemeyecek kadar cahildir..
demem o ki; milliyetçilik kapitalizmin özüdür, milli bir birlik yaratılmadan tarihsel olarak bir yere varamazsınız örneği yoktur. kabile modelinde takılamazsınız emperyal güçler direk el koyarlar, feodalizmin miadı kapitalizmin dünya üzerinde yerleşmesine kadardır. bunların hepsi tarihsel süreçtir. anlayacağınız tosunlar; yeri geldiğinde bir türk dünyaya bedeldir. beğenmesende öyle olmuştur. mustafa kemal'de bunun örneğidir. ayrıca da benliğim türk benliğine armağan olsun, ben kimim ki bu vatan söz konusu ise..
paraya sıkışmış yazarın bütün imkanlarını kullanması hasebiyle aklına gelen son seçenek olarak zall dan borç istemesidir.
özelden atılacak olası mesaj şu şekildedir:
iyi akşamlar
bilindiği üzere mesai mevhumu gözetmeksizin hayvan gibi yazıyoruz sözlükte,siz de burdan kaldırdığınız parayla sefa sürmekteymişsiniz, diyenlerin yalancısıyım yanlış anlaşılmasın. neyse mevzu şu ki; arkadaşlarla rakı içmeye gideceğiz ve paraya sıkıştım biraz banka hesabını versem, elli lira yatırsanız, havamızı bulsak.. hııı ?
ilk defa travesti görmüş insan tepkisi.
istanbul harbiye de oturduğum bir dönemde başımdan geçen hadisedir. travestilerin yaşam alanı olan yol üzerinde iki kişi arasında geçen diyalog:
1. adam : bakarmısın mustafa kitap gibi lan karı
2. adam : karı değil o
1. adam : ne peki ?
2. adam : erkek, modifiye halde kestirmiş işte, kendini pazarlıyor.
1. adam : kitap gibiymiş lavuk, şiir gibi, sorsana kaç para bu ?
2. adam : ??????
daniel monzon un yönettiği film, ispanya oscarı goya'da en iyi yönetmen ve en iyi erkek oyuncu dahil toplam 8 dalda ödül kazandı. http://www.imdb.com/title/tt1242422/
3 Mart 1942 Zonguldak doğumlu. istanbul' da Koca Ragıp Paşa ilkokulu, Gedikpaşa Ortaokulu ve istanbul Erkek Lisesi' ni bitirdikten sonra SÜMERBANK' IN yurtdışı burs sınavını kazanarak ingiltere' ye gitti.
ingiltere' de London University North Western Polytechnic' i ve Leeds Üniversitesi' ni bitirerek Tekstil ve Kimya Yüksek Mühendisi oldu. Üç yıl ingiltere' de mühendis olarak çalıştı. Yurda döndükten sonra 1974-78 süresince Bursa' da Sümerbank ve Merinos Yünlü Sanayi Müessesinde mühendis-yönetmen olarak çalıştı. 1978 yılında özel sektöre geçtikten sonra sırasıyla; Tarsus' ta Paktaş-2 Fabrikası, Bursa' da ipekiş A.Ş, istanbul' da Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Tekstil Danışmanlık Servisi ve istanbul'da Dokusan A.Ş. de mühendis-yönetmen olarak çalıştı.
1987 yılında; ''Mühendislik, Danışmanlık ve Ticaret'' alanlarında hizmet veren kendi şirketini kurdu. Bu şirketinde; 13 tane ''Fizibilite Etüdü'', 4 tane ''Diagnostik Etüd'', 7 tane ''Yatırım Projesi'' hazırladı ve 4 tane ''Anahtar Teslim'' fabrika kurdu. 1990 yılında turizm sektörüne de girdi ve bu amaçla kurduğu ikinci bir şirketi ile 2002 yılına kadar Rusya' dan Antalya' ya düzenli turist grupları getirdi. Bu süreç içinde Türkiye'ye doğrudan 15 milyon dolar, dolaylı olarak da en az 25 milyon dolar kazandırdı. Bu başarılı çalışmalarından dolayı hem Türsab hem de Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'ndan üst üste Takdir Belgeleri ve Tebrik Plaketleri aldı. Nisan 1997'den beri TMMOB, Kimya Mühendisleri Odası Antalya il Temsilciliğini yürütmektedir. http://www.kalinka.com.tr adresinden kitaplarına ve makalelerine ulaşılabilmektedir.
air france a ait bugün kaybolan uçakta bir türk yolcunun olduğu açıklanmıştır.
öncelikle bu durumun eğlence unsuru olmasını istemediğimden şimdiden özür dilerim ancak bir kezde çıkmasın, türk olmasın içinde o uçağın. her seferinde nasıl oluyor da en dandik olaydan bile nasibimizi alıyoruz, her yerden fışkırmak zorundaymış gibi.
son olarak ta;
- efendim, şimdi bilgisi geldi, mozambikteki yangından da geri kalmamışız.
-iyi halt ediyoruz, bir kerede içinde türk geçmeyen musibet istiyorum.
-peki.
yurdumun normal işlerinden biri daha. bursa'da gerçekleşmiş, ne kadar benzin kaldığını görmek için çakmakla depoya yaklaşınca yangın çıkmış. bu ülkede şaşırmanın anormal sayılmasını talep ediyorum hakim bey. http://www.yurthaber.com/...42688.htm?ref=f5haber.com
gördüğüm en başarılı özgün sitelerden biri. evrim teorisine her açıdan bakıp, dünyadaki gelişmeleri güncellemekteler. hoşgörülü bir insansanız, eğlenceli bir bakışlarıda mevcut. örnek olarak; http://www.agnostik.org/2...e-seytanin-gunceleri.html
işçi partisi genel sekreteri, avukatlık yapmaktadır. ergenekon dolayısıyla gözaltına alındığında evindeki cd'leri yaktığı haberi yapılmıştı. işte o yalan haberi yazan zaman, akşam, bugün gazeteleri yazdıkları yalan haber yüzünden tazminat ödemek zorunda kalmışlar. haberin sorumluluk istediği bir kez daha kanıtlanmış oldu.
chp milletvekili canan arıtman'ın mecliste verdiği soru önergesi. başbakana yöneltilmiş. ''sınır bizim namusuzdur, namusumuzu başkaları mı temizleyecek, üçüncü uçağınızı alacağınıza sınırda mayınları temizlemeye kaynak yaratsaydınız temalı haklı söylem.
durumun özü şudur: sınırda mayınları temizleme işini israile veriyoruz, hani şu van minüt israil. madem adamlara sürekli para kazandıracaksınız, ne rencide ediyorsun elalemin davosunda. paşa paşa otur işte, gel köylüne, çiftçine babalan.* http://haber.gazetevatan...._sorusu_/240128/9/siyaset
edit: chp karşıtlığından ne yazık ki anlaşılamıyor mevzu, türkiye- suriye sınırı temizleyen firmaya, sınırın kendisi 44 yıllığına verilecek, çıkarın gözlüklerinizi bir kerede.
pek sayın başbakanın vakti zamanında başdanışmanı olan cüneyt zapsu tarafından danışmanı olduğu kişiyi abd'de pazarlama cümlesi.
2003 yılında yaptığı bir konuşmada söylenmiş bu söz. o günden bu güne yalanlanmadı, en kötüsü başbakan danışmanını yıllarca değiştirmedi bile. akp yi hazmedemeyen insanlar için en önemli hazmedememe sebeplerinden biridir ülkenin peşkeş çekilmesi. burada sözü edilen peşkeş çekilme başbakanla ilgili bile değildir. danışmanın başbakandan habersiz bunları söylemesi mümkün olmasa da, bu cümleleri söyledikten sonra tepki bile görmemesidir. ''abik gubik başbakanım senle gurur duyuyom'' zırvalarıyla kafa yiyen akepeliler azıcık onurlu, gururlu olsalar sesleri çıkardı. şimdi ortalıkta yüzde kırk yedi milli irade budur, vırt zırt diye konuşmalarını bu yüzden de çekemiyorum. hangi milli irade kardeşim? adam gitmiş benim başbakanım deliğe süpürülmesin diye yalvarmış? kimin iradesi var olayda. tekrar oku bir bak istersen.
15. istanbul ev tekstil fuarında konuşan recep tayyip erdoğan'ın son bombası. ''söylediklerimin arkasındayım, kriz bizi teğet geçecek. teğet geçecek demek zarar vermeyecek anlamında değil... sürtünüp geçecek, sürtünüp geçerkende biraz zararda verecek ama moralinizi yüksek tutun'' demiş. kriz köküne kadar girdi açıklaması yakındır, hazırlıklı olun. ne demişler: (bkz: akp'li olmaktan gurur duyulan anlar)
haberin kaynağı: http://w9.gazetevatan.com...k_demiyor/239347/9/Manset
aziz yıldırım'ın son bombası: kendisine sorulan bir soruya ''Biz krizden etkilenmedik. Transferdeki tutumumuz, politikamız değişmeyecek. 30 milyon taraftarı mutlu etmemiz lazım'' şeklinde cevap vermiş. bu adam ya matematik bilmiyor ya da ülke nüfusundan haberi yok.
(bkz: 30 milyon taraftar ne lan)
mine şenocaklı ile yaptığı röportajda abdülmelik fırat'ın verdiği beyanat. nurcu olup olmadığını bilemem ama kendisi kesinlikle nursuzdur. http://haber.gazetevatan....d=239089&Categoryid=1
editimsi: yazıyı neresiyle okuduğunu bilmediğim bir arkadaşım, apo için bile ''ulusalcılarla tanıştı, kemalist oldu'' demekte. bu nasıl bir işgüzarlıktır anlamıyorum. eğer kemalizm ve ulusalcılık bir tek kez geçiyorsa o yazıda kendimi intihar edeceğim, söz veriyorum.
sabahtan beri dikkat ediyorum; türkan saylan'ın ölmesi ile birlikte tonlarca entry girilmiş. kendisine allahtan rahmet, yakınlarına da başsağlığı dilerken, şeriatçilere de akıl sağlığı diliyorum. birazcık olsun insan taklidi yapın kardeşim, öldüğü gibi saygısızlık yapmak boyun borçlarıymış gibi hemen saldırıya geçmişler. örnek olarak hz. muhammed'in cenazelerle ilgili yorumlarını bile gördüm cennete gidecek demiş cenazeyi görünce hz.muhammed, cehenneme gidecek olanada arkasından konuşmuş.. vs..
sen kendini ne sanırsın şeriatçi kardeşim, hz.muhammed'in yüzü suyu hürmetine yaratılan bu dünyada peygamber mi? kendini bir mi tutarsın? hz muhammed cennete gideceğini bilir, cehenneme gideceğini bilir, peki sen? fani dünyada bir garip insansın, tıpkı bizler gibi, tıpkı türkan saylan gibi. bırakta allah karar versin, bale mi, opera mı, tiyatro mu oynanacak ölümünden sonra. küstahlığın lüzumu yok.
rivayetlere sorgusuz sualsiz inanmamak gerektiğini hatırlatan önerme. el değmeden, suya sabuna dokunmadan askerlik yaptıkları için poşet deyimi kullanılmaktadır. saçmadır.
göt olma durumunun lümpen versiyonu. hiç gereği yokken; apışıp kalma hadisesine ''poşet olma'' denmektedir. anlamsızdır, kullanmamak gerekir. ayrı bir versiyonu için: (bkz: askerde poşet olmak)
abd'den bir kez daha nefret etmeme kaynaklık eden oluşum. abd; yıllarca kendisine biat etmeyen ülkelerde istikrarsızlık yaratmak için, götten örgütler kurdurup finansını, silahını sağlamıştır. bu ülkelerden biri türkiye cumhuriyeti'dir. isim isim yazmaya gerek yok, bir sürü örgütü kullanmışlardır. sağ-sol, alevi-sünni, kürt-türk ayrımını körüklemişler ve önemli ölçüde de başarılı olmuşlardır. bunlardan biride yukarda ismi geçen örgüttür. bunun için sayfalarca metin okumaya gerek yoktur. gereksiz eylemden tanırım ben insanı. polis şehit ederek dünyayı kurtaracağını sanırlar, öyle yönlendirilmişlerdir. salakçadır maalesef gerçektir, acıdır aynı zamanda. halbuki polis bitmez, askerin bitmeyeceği gibi.
konumuzdan uzaklaşmak istemem, bu örgütün bu salakça hareketini ''ergenekon'a bağlarlar yarın'' diye düşündüm, ben daha düşünürken yazar bir arkadaşımız link vermiş, bağlamışlar bile, gülemedim artık. ''göz var nizam var'' diye düşündüm. bir kerede fırsat olarak görmeyin şu işleri, bir soruşturma yapılsın. karar verilsin, insanların acılarıyla oynamayın. tüküreyim adaletinize emi.
edit: entry budur, (bkz: #5108857)
vecdi çıracıoğlu'nun bilmem ne zaman yazdığı kitap. ütopik olarak yeni bir dünyanın kurgusu. sorsan yorumlarda öyle derler yani. ben kitabı ankara terminalinden aldım, büyük bir heveslede değil ayrıca, kitabım yoktu yanımda. seçiciyim aslında kitaplar konusunda, almam ordan burdan. ( itiraf ediyorum satmıyor diye ucuzluktan aldım )
neyse; kitap subjektif olarak söylüyorum: tam bir fiyasko. serseriliğin standartlığı özünde anarşizm temelli ''hacı bak, öyle güneş ülkesi falan düşlemiş adamlar vakti zamanında, nooldu... olmaz tabi reel dünya diye bişey var, sen konumuna bak, öyle düşün'' havasında tersine ütopya durumunda ama çok dağınık ve birşey vermiyor. buradan çıkardığım tüm sonuçları yazıyorum:
terminalden kitap alınmaz, alacaksan leman al, yoksa bul işte bir dergi.
sırf ucuz diye kitap alma.
''edebiyatta çığır açan yazar'' tanımını duyduğun anda kaç kurtul. çığır dedikleri, yazarın anlattıklarını anlamadığındandır.
her aldığın kitabı okumak zorunda olmadığını kafana yaz, ver birine ''al bunu süper kitap, edebiyatta çığır açmış diyorlar'' diyerek gazla gitsin.
editimsi: ne vecdi ile ne de yeni yazarlarla alıp veremediğim var. yeniler arasında çığır açanlar var yani, dimi?
genel usta durumudur. hangisine sorsanız; açtığı makinedeki vidaları toplarken elde kalıp yerine yerleştirilemeyen vidalar için ''bunları fazladan koymuşlar, işini bilen usta malzeme artırırmış'' derler. bir gün telefonum bozulmuştu, bıraktım tamir için, getirdikleri zaman bir de parça verdiler yanında. diyalog halinde yazıyorum:
bilent: bu parça ne?
telefoncu: bilmiyoruz abi, içinden çıktı. ne işe yaradığını bulamadık, lüzumsuzdur kesin.
bilent: nokia bunu gereksizce koymuş yani, hayvan gibi telefon yapmışlar söylediğine bak.
telefoncu: nokia'nın hayvanlığı abi, bunu koymasalar daha ucuz olurdu belki.
tangayı büstiyer, tişört ve kazak olarak kullanmayacağına göre hergün iç çamaşırı olarak kullanmak doğal bir eylem değil midir?
(bkz: sik sik tanga başlığı açmak)
ex-humanity, soul sacrifice' da bas vokal, ascreus'da vokal, catalfalque'da bas çalan kişi. an itibarıyla evlenmiştir. saçları kıçında bir metalci olarak; düğünde halay çekerken kendisini görünce ağlamama sebebiyet vermiştir.*
edit: bugünde program yapacaklar dorock'ta, evlenmesi bile sahneye çıkmasına engel olamaz.
(bkz: murder king)
(bkz: metalci düğünü)
(bkz: şişman rakçı toraman)
marcus chown tarafından yazılan, alfa yayınları tarafından yayınlanan ilginç kitap.
reklamı da hayli ilginç:
tüm insan ırkı, bir küp şekerin sahip olduğu hacme sığdırılabilir.
zamanda yolculuk fizik kurallarına aykırı değildir.
bir atom aynı anda birçok farklı yerde bulunabilir.
tıpkı sizin aynı anda hem new york hem de londra'da bulunmanız gibi...
bu cümlelerin bir bilimkurgu filminden alındığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
bilimin kendisi, bilimkurgudan çok daha çarpıcı bilgiler içeriyor.
evren, bugüne kadar icat edilmiş her şeyden çok daha etkileyici.
modern fiziğin iki büyük teorisi bizlere bu harikulade gösterinin kapılarını açıyor:
kuantum teorisi ve izafiyet teorisi.
nick hornby tarafından 2006 yılında yazılan; intihar etmek için aynı yeri seçmiş dört kişinin hayatını anlatan kitap. dört ayrı karakteri canlı tutmayı başarmış ve kendinide aşmış aslında.
