bu kelime, masum bir çocuğun pankartından dökülmüş bir isimdir. anası aklı sıra "doğuştan aşık, ben karışmadım kendi yazdı, o denli seviyor" izlenimi vermiş. çocuk cağız atutürkün cennete gittiğini oradan gülümsediğini zannediyor, bu çocuğun diğer özelliği de sanki klonlanmış ve büyümüş gibi sözlükle yazı yazıyor gibi görülmesidir.
bir de başlığı vardı bunun ama birileri silmiş, kavrayamamış, algılayamamış, yazık yazık.
tip kelimesini kullanmak istemedim ama karakter sınırına ancak bu uydu, neyse.
üniversite bölümlerinin hangisinin zor olduğunu hangisinin kolay olduğunu, bölüme giriş puanına ve net sayısına bakarak anlamaya çalışan kişidir bu. yanlıştır efendim. vakti zamanında sağımda bir çocuk otururdu türkiye 2.si olmuştu öss de, 3 yıl dayandı sonra kaçtı gitti, sol tarafımda da son düzlükte koşan at misali bi çocuk vardı iyi net te yapmamıştı, şimdi microsoft ta çalışıyor. bölümün zorluğu; branşın kişinin beyninin gelişmesiyle uyum içerisinde olup olmamasıyla ilgilidir. konuşmayı çok seven kişinin edebiyat okuması, detaylara takılan kişinin mühendislik okuması, düşünmeyi seven kişinin felsefe okuması gibi.
apatheizm farklı bir inanç şekli olarak çıkıyor karşımıza. bu tipler tanrının var olup olmamasıyla ilgilenmeyen kişilerdir. tanrı vardır veya yoktur bunu kimse bilemez, benim sikimde de değil diye düşünürler.
çift yönlü bağlı liste anlamına gelir. (bkz: linked list)
normal bağlı listeler de veri girişi tek noktadan yapılırken bu zımbırtılarda sağlı sollu şekilde yapılabilir. ne sikime yarıyor? diye sorarsanız cevaben aşağıdaki koda bakmanız gerekir.
bazı haber ajanslarında geçen ve abdullah öcalan'ın asılması durumunda ülke içerisinde çatışmaların çıkacağı, büyük eylemlerin olacağı ve nitekim türkiye'nin kaosa dönüşeceği konusundaki haberlerdir.
kadınların her halinden yararlanma amaçlı yapılır. kadın güzelse "konuşsun yeter" çirkinse "bu da oynasın" denilir. yani kadının sadece görüntüsünün, hareketlerinin erkeğe keyif verdiğinin bilinçaltına yerleşmiş halidir. güzel kadının konuşması da ehemmiyet taşımaz, o an konuştuğu şeyleri dinliyor olmak onun güzel olmasından kaynaklanır, yoksa sike sabuna sürülecek cümleler değildir onlar. bunu ben söylemiyorum atalarımız söylüyor.
türk insanının dünya literatürüne kazandırdığı bir kavram. yalan değil araştırdım ben bunu. önce büyük çin lügatına baktım sonra arap lügatı vs hiçbir yerde bulamadım karşılığını, en son türk sözlüğüne baktım aa orada. hem de tdk arşivlerinde. altına bir de açıklama yazmışlar "halk arasında kullanılan yaygın bir deyim".
yakın tarihte hepimizin duyduğu bir cümle. ne anlama geldiğini hiç merak ettiniz mi? etmediniz çünkü beyniniz bunu kavrayacak düzeyde değil. tamam tamam kızmayın şaka yaptım akıllısınız. konuyu şaka ile açtım ki etkileyici olsun.
yapılan bir fiilin başarılı olup olmadığı onun algılanış biçimiyle alakalıdır. yani bir eylem veya olay toplumun genelinde başarılı algılanmış ise (ki bu eylemin hedef aldığı konunun savunduğu teze zarar vermiş veya vermemiş olmasıyla ölçülür) başarılı olduğu söylenir ve başarılıdır denir. yani aslında ortada bir eylem yoktur, algılama ve düşünce vardır.
birileri çıkıp "kimse şunu şunu başarili gibi göstermeye kalkmasın" diye bir cümle kuruyorsa, bu cümleyi kuran beyin aslında olay veya fiille ilgilenmiyor, aksine insanların algılamasıyla ilgileniyordur.bu kişi sevilecekse, desteklenecekse veya aşağılanacaksa bu çerçevede değerlendirilmeli ve o ölçüde değer verilmelidir.
senaristlerden sızan bilgilere göre, jack uçak düşmeden birkaç saniye önce rüya görmeye başlar ve tüm dizi bu rüya üzerine kuruludur. dizi finalinde jack uyanır ve her şeyin bir rüya olduğunu anlar, ancak birkaç dakika sonra uçak aynı şekilde düşer ve aynı adada kendini bulur. bu şekilde dizi sona erer.
türkiye gibi internet kafelerde oyun oynayıp kendini bilgisayar mühendisi zannedenlerin yoğunlukta olduğu ülkelerde insanların bilmediği ve öğrenmek bile istemediği hadisedir.
işin uzmanı olarak verilerin silinemeyeceği gerçeğini teknik bir yöntem kullanarak açıklayacağım.
bilgisayarlar verileri hard disk denilen pc kasasında bulunan tek mekanik parça da saklarlar.içlerinde çok küçük mıknatıslar vardır ve bunlar eğik vaziyette 1 düz vaziyette ise 0 olarak okunurlar.
bilgisayarınıza format atarak verileri sildiğinizi düşünmeniz gayet normal, ancak işin aslı böyle değil.
100 adet mıknatısın 70 tanesinin yatay vaziyette olduğunu düşünelim yani 70 adet 1 okunacaktır. bu 70 mıknatısın ilk adresine aa1 son 70. mıknatısın adresine de aa70 der isek, hard diskiniz bu verileri saklarken 70 mıknatısı 1 konumuna getirmek yerine aa1 adresini 1 aa70 adresini de 1 olarak saklar, bunun anlamı bu adreslerin tamamı 1 olarak okunacak demektir. format atıldığı zaman bu adres silinir ancak mıknatısların yönü değişmez.
daha basit bir anlatımla. bir oda düşünün, bu odaya 3 adet kutu koydunuz bunlar veri. harddiskiniz bu iki kutunun oda içerisindeki konumunu yani adresini tutar, siz o veriye ulaşmak istediğiniz zaman adresine bakılıp sırayla okunmaya başlar, yani odanın içerisinde 3. nokta nın 1 olarak okunması gibi. format attığınızda veya dosyayı sildiğinizde sadece adresi silmiş olursunuz, odadaki kutu hala duruyordur ancak hiçbir anlam ifade etmiyordur çünkü oraya ulaşabilecek bir bilgi yani adres artık yoktur. daha sonra yeni bir veri kaydedileceği zaman o konum boşmuş gibi düşünülerek 1 veya 0 durumuna getirilip yeni bir adres elde edilir.
imkansız olaydır. tüm yazarlar söz birliği yapıp 24 saat sevgili başlıklarından uzak durmak için yemin ederler. saat tam 23:59:45 te herkes "galiba başardık" diye düşünüp meksika dalgası yapmaya hazırlanırken bokböceği kılıklı yazar online listesinde görünür. 5sn herkes nefesini tutup sol frame e kitlenir. bu sessizlik 23:59:59 bir çığlıkla son bulur...
başlık: sikten sike atlayan eski sevgili
üniversiteyi kazanınca toplumun kişiye bakış açısının değişmesidir. tabi sıradan sikindirik bölümlerden bahsetmiyorum (işletme iktisat ve türevleri gibi). örneğin iyi bir üniversitede mühendislik okumak veya tıp veya hukuk(bunun dışındakiler sikindirik kaldığı için pek kayda değer bulunmuyor).
edit: bazıları kızmış olacak ki özel mesajla ağlayıp duruyorlar.
neymiş işletme iktisat gibi bölümlere sikindirik demişim. hergün görüyorum sabi sübyanları, ellerinde kitapları yakaları ilikli derse giriyorlar, acıyorum haliyle "gidin sokaklarda gezin, kazma kürek kullanmayı öğrenin, yazık burada para harcamayın aç kalırsınız" diyorum kendi kendime. yazık yazık, bunları da topluma kazandırmak lazım. bir de bunlar sağda solda "ben üniversite okuyorum" havalarına girerler, yazık yazık...*
bu başlıkta bahsedilen(girip bakmayacaksınız çünkü) 17 kızın birden bir adamdan hamile kaldığı olayıdır. aynı haber time dergisinin haberi olup bir gazetenin saptırmasıyla bu hale dönüşmüştür. bunu ben söylemiyorum o başlığın 17. entry si söylüyor ve time daki haberi okuyunca olayın türk gazetesi tarafından asparagas haline dönüştüğü öğrenilebiliyor.
fakat işin ilginç yanı bu haberin yalan olduğu belirtilmesine rağmen 2 entry sonra hala "oha","çok ilginç" veya "amerikada normaldir" gibi birton entry girilmiştir. bu olay neticede yazarların belirli bir başlığa baktıktan sonra içeriği hiç okumadan bilinç altlarına yerleşen "entry gireyim oy alayım, yüceleyim" egosunu ortaya çıkartıyor. ve bu yazarlar da bunun farkında değiller.
işte bu hadise küçük bir kitle olan yazarlardan yola çıkarak tüm insanların(ben hariç) sadece gösteriş için birçok şeyi yaptığının kesin ispatıdır.
laikliğin din olduğu şu günlerde insanların kafasında oluşan muamma. henüz bu dine yeni geçmişler için kısa bir tekrar geçmekte fayda var.(hani dinini bilmeden yaşamak olmaz)
1.atatürk e inanmak ve onu sevmek
2.atatürk devrimlerine inanmak ve onları sevmek
3.senede bir kez anıtkabiri ziyarete gitmek
4.namaz,oruç gibi dini kurallardan uzak durmak
5.müslümanlara saldırmak
6.türbandan nefret etmek.
gerek sözlükte, gerek sokakta, gerek otobüste vs birçok insanın beyninde yer edinmiş boş bir düşünce.
"müslümanlar zevk ve sefa içerisinde yaşıyor"
"hem dindarım diyorsun hem de bindiğin arabaya bak?" vs boş laflar...
bu düşünce muhakemesiz inanan, düşünce yetisinden mahrum beyinlerin üretisidir.
buna en iyi açıklama tarihte yaşanmış (yaşanmamış ise bile güzel bir anektod) bir olaydan yola çıkarak açıklanabilir.
Abdulkadir geylani hz ve müritleri, tertemiz elbiseler içerisinde, güzel kokular sürmüş bir şekilde, yeni ayakkabılar, üzerlerindeki her türlü aksesuar yeni olduğu şekilde yolda yürümektedirler. karşıdan üstü başı dağınık, eski püskü elbiseler içerisinde, yırtık ayakkabılarıyla bir papaz yaklaşır ve sorar "ya geylani, sen ki o kadar dindar bir adamsın, sen ki her sohbetinde müritlerine 'dünya müslümanlar için zindan, kafirler için cennettir' dersin, bir benim üstüme bak bir de sen ve yanındakilerin, hangimiz cennet hangimiz zindanda yaşıyor?" diye sorar. abdulkadir geylani hz. iki kolunu uzatarak aşağı doğru açılan kol boşluğundan bakmasını söyler, papaz sol koldan bakınca geylani hz. ile müritlerini cennette görür. mükemmel bir mekan, lezzetli bir hayat içerisinde görür onları. sonra diğer kola bakar ve kendisini cehennemde görür, cehennemin elim, kederli azabının onu nasıl yakaladığını görür ve haline şükreder. şunu iyi anlar ki müslümanlar için dünya zindan, kafirler için ise cennettir.
işte bu anektod, cahil beyinleri bir nebze aydınlatma amacıyla yazılmıştır. belki bu tarz bir olay hiç olmadı, belki tamamen farazi insanlardan bahsettik, ancak unutulmamalıdır ki burada düşünüp tutan insanlar için bir öğüt vardır.
edit:
hikayecikteki papazın müslümanları zevk içinde sanması ile, bana - oy verince benim küçüldüğümü veya üzüldüğümü düşünen zihniyet aynıdır.
bu edit içerisine insanlar düşünüp tutsun diye bir işaret koymuşuzdur.
günümüz milliyetçileri için vatan millet din bayrak vs gibi kavramlar hayattaki en önemli kavramlardır. genellikle sağ kesim olarak bilinen bu milliyetçi kesim kah at sırtlarında malazgirtlerden, kah viyana kapılarından, kah meydan muharebelerinden dem vurup aynı anda türkiye cumhuriyeti bölünmez bir bütündür vatan toprağıdır düşüncesiyle dönüp dolaşırlar.
yukarıda büyük bir tezat var. osmanlı devleti yıkılarak yerine kurulan türkiye cumhuriyeti farklı bir devlettir. osmanlı devamıdır, osmanlının varisidir, onlar bizim atalarımızdır gibi sözler tamamen lakırtı olmaktan öteye gidemez.
osmanlı yıkılarak yerine kurulan cumhuriyetin osmanlı nın devamı olması demek, oradaki din, dil, gelenek ve kültür gibi birçok özelliğin aynı şekilde yeni kurulan devlette de olması demektir. ama görüyoruz ki atatürk devrimleriyle osmanlı yıkılmıştır. harf inklabından başlayıp giyim kuşam, kültür, eğitim vs tüm osmanlı özellikleri devrimlerle yok edilmiş, yerine farklı bir cumhuriyet kurulmuştur.
hal böyleyken nasıl hem milliyetçiyim deyip hem osmanlı dan dem vurulabilir ki?
evet 80 yıllık bir cumhuriyet var bunu herkes biliyor, ya bu cumhuriyetin milliyetçisi olunur ya da hayır ben atalarımı tarihe gömen bu zihniyetin milliyetçisi değil osmanlı torunuyum denilip susulur.
bu iki farklı devlet nasıl olur da aynı anda savunulur bunu akıl mantık açıklayamaz. mustafa kemal yaptığı tüm devrimleri osmanlıya karşı yapmış sen hala milliyetçiyim deyip viyaklıyorsun. tamam milliyetçisin de hangi devletin, osmanlı mı? türkiye mi?
bu soru 9 haziranda yayınlanacak olan hülya avşar isimli kadının programında başbakana sorduğu sorudur. bunu kartel medya söylüyor 9 haziranda hep birlikte göreceğiz.
işin ilginç tarafı bu laik beynin çalışma mekanizmasını ortaya koyan bir soru oluşu. başbakana soruyor "Başbakanım şeriat gelecek mi". çünkü korkuyor, şeriat gelirse öyle aşifte gibi gezemeyeceğini biliyor. ama şunu düşünemiyor bu beyin, "lan ölünce ne bok yiyeceksin". aynı beyin orada da allah a soracak "tanrım ceza mı çekicem" ama orada anayasa mahkemesi yok be gülüm, oradaki mahkeme doğru kararlar verir be gülüm.
din:islam
bu başlıkta, islam dininin dinsizler tarafından neden savunulduğunun izahı mevcuttur.
dinsiz insan neden dini savunur? ne alaka? gibi soruların cevabı da aynı anda mevcuttur.
bir dinsizin ağzıyla...
kuran:
kardeşim bu kuran arapça yazılmış ve hiçbir şey anlamıyorsunuz, neden türkçe okumuyorsunuz? sizde beyin yok mu? kendi dilinde oku ki bir şeyler öğren.
bu yukarıdaki savunuculuğu üstlenen kişi, her nekadar dini savunuyor gibi görünse de, müslüman kimliğine bürünmüş bir dinsizin sözleridir. kendisi ne kuranın arapçasını ne türkçe sini ne de islam ı ömrü hayatında sevmemiş okumamış ve sevmiyordur.
peygamber:
kardeşim allah kuran indirmiş, insanlara akıl vermiş ne diye peygambere o kadar tapıyorsunuz? kuran ı anlamıyor musunuz?
bunlarda aynı şekilde ne peygamberi ne de allahı tanımayan ve onlardan nefret eden bir dinsizin söylemidir.
allah:
ben allah ın bu haksızlıklara göz yumacağına inanmıyorum, yani sizin allah ınıza inanmıyorum, bence allah daha yücedir.
bu yukarıda bahsedilen savunuculuk dinsizler tarafından yapılır.
görüldüğü üzere bu dinsiz, kendi içinde din, allah, peygamber, kuran gibi kutsal değerlerin hepsine birden inanmama yolunu seçmiş ancak farkında olmadan birisini reddederken diğerini savunmak zorunda kaldığının bilincinde değildir. allah insanlara akıl vermiş ama bu mahluklar başkaları için kullanmayı bırak kendileri için bile kullanmayı beceremezler, sadece gövdeye yük olarak kafa taşırlar.
not: yukarıda bahsi geçen lafların tamamı dinsizler tarafından yapılır diye bir kural da yoktur. bu genel dinsiz söylemi olarak bilinir.
