bigudi
753 (şahane)
dördüncü nesil yazar 4 takipçi 58.00 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sus ve dinle gitmeden önce

    ?.
  1. sus ve dinle gitmeden önce, dinle ki duy ayrılığın ağır sessizliğini. sahi, dayanabilecek misin buna?
    0 ...
  2. her aşkın dili farklıdır

    1.
  3. aşk her dilde, dinde, ırkta aşktır. ama her aşkın ayrı bir dili,dini ve ırkı vardır. bu yüzdendir her birinin hafızalarımızda farklı bir iz bırakması. zordur aşkın dilini öğrenmek. ben daha önce de yaşadım,biliyorum derseniz tökezlersiniz. derdinizi anlatacak kadar biliyor olmanız yetmez yeni bir aşk için, her yeni aşkın dilini hem kendinizi anlatacak hem de karşınızdakini anlayacak kadar biliyor olmanız gerekir. aşk kalbinize yerleşmeden önce öyle seviye tespit sınavı falan da yapmaz üstelik, pat diye en üst seviyeden başlatıverir. her aşk ayrı bir dünyadır, çok fazla yabancı olmadığımız ama yine de bildiklerimizden farklı olan. bu farklı dünyada barınmak için öğrenmeniz şarttır dilini. belki de dil öğrenme yeteneğimiz zayıf olduğu için tökezliyoruzdur aşk dünyasında ya da anlamak ve anlaşmak istemediğimiz için öğrenmiyoruzdur o dili inatla.
    0 ...
  4. söz veremem

    1.
  5. mustafa ceceli'nin muhteşem yorumuyla birleşmiş harika ötesi şarkı. her dinlendiğinde alıp bir yerlere götürüyor insanı, özellikle de ''ben bugüne böyle hayransam,seni hesapsızca sevdim diyedir'' kısmı oldukça etkileyici. zira hasapsız kitapsız sevgiler yok olmak üzere, zaman maskelerin ve onların sahte sevgilerinin zamanı ne de olsa..
    3 ...
  6. cruel vampire

    1.
  7. sözlüğe hoşgelmiş altıncı nesil uuser.ayrıca bitanecik kuzendir kendileri, rastgele *.
    0 ...
  8. garcia ya mektup

    1.
  9. Elbert Hubbart'ın yaklaşık yüz sene önce yazılmış makalesidir. tarihin en fazla okunan makalesi olma özelliğini taşır. belki de iş arayanların ya da çalışanların farklı bir bakış açısı kazanıp iğneyi kendilerine batırmaları gerektiğinin farkına varmalarını sağlar diye mektubu yazmak istiyorum buraya. *
    GARCiA'YA MEKTUP

    Amerika Birleşik Devletleri ve ispanya arasındaki savaşın bir aşamasında ABD Başkanı, çok acele olarak Küba'daki isyancıların önderi Garcia'ya bir haber göndermek istedi. Garcia, hangisinde olduğu bilinmeyen Küba dağlarından birinde ve nerede oldukları bilinmeyen onlarca sığınaktan birinde saklanıyordu. Kendisine posta ya da telgraf yoluyla ulaşabilmek olanaksızdı.
    ABD Başkanı'nın ona, ne denli önemli bir haber göndermek istediğini bilen çevresindekiler, Garcia'ya bir haberin, ancak elden götürülebilecek bir mektupla ulaştırılabileceğini bildirmek zorunda kaldılar. Başkanın çaresiz bakışları karşısında yanıt, çevresindeki subaylardan birinden geldi.
    'Benim birliğimde, Rowan adında bir çavuş vardır' dedi. Kimsenin nerede olduğunu bilmediği Garcia'yi o bulabilir ve mektubunuzu kendisine ulaştırabilir.

    Bu yanıta Başkan'ın aklı pek yatmamıştı ama, ortada yapılabilecek başka bir şey yoktu. Rowan çağrıldı. Kendisine, Garcia'ya gönderilecek mektup uzatıldı ve... 'Bunu, Garcia'ya teslim edeceksin' denildi.
    Rowan mektubu aldı, üniformasının yanındaki deri kesenin içine koydu, kesenin ağzını sıkıca büzdükten sonra, göğsünün üzerine kayışla bağladı. Önce Başkan'a selam verdi, sonra komutanlara, en sonra da kendi komutanına selam verdi, dışarı çıktı.

    Rowan, yola çıktıktan tam dört gün sonra, gecenin karanlığından da yararlanarak, üstü açık bir kayıkla Küba sahilinin açıklarına vardı. Küba'nın, balta girmemiş ormanlarına dalıp, gözden kaybolduktan üç hafta sonra, adanın öteki yakasında ortaya çıktı. Ülkesinin düşmanı bir ülkeyi, yürüyerek bir uçtan öteki uca geçti ve Garcia'ya, mektubunu teslim etti.
    Burada size Rowan'in, Garcia'ya mektubu götürebilmek için ne zorluklar atlattığını, ne tehlikeler geçirdiğini anlatacak değilim. Onun, ne denli kahraman bir asker olduğunu da anlatacak değilim. Yalnızca bir noktayı, hem de çok gereksinim duyduğumuz bir noktayı, iyice belirtmek için yazıyorum size tüm bunları.

    ABD Başkanı'nın makam odasındaki olayı, ana çizgileriyle bir kez daha gözden geçirelim:
    ABD Başkanı Mckinley, Garcia'ya teslim edilmek üzere Rowan'a bir mektup verdi. Ona yalnızca, 'Bu mektubu Garcia'ya teslim ediniz' dedi. Rowan mektubu aldı, göğsüne bağladı, selamını verdi ve odadan çıktı.
    Lütfen dikkat ediniz: Rowan, 'Garcia nerede?' diye bir soru sormadı. 'Garcia kim?' diye bir soru da sormadı. Yaptığı tek şey, kendisine verilen görevi almak oldu. Zaten kendisinden beklenen, onun da yapması gereken buydu.

    Rowan, ülkesindeki her okula heykeli dikilebilecek ve yetişen tüm kuşaklara örnek olarak tanıtılabilecek bir 'ölümsüz kahraman'dır. Fakat bugünün gençleri onun kahramanlığından çok, başka bir özelliğini örnek almak zorundadırlar. Rowan'in örnek alınması gereken özelliği, verilen görevi sadakatle kabullenmek, o görevi yerine getirebilmek için hemen harekete geçmek ve görevi eksiksiz tamamlayabilmek için tüm enerjilerini bir noktada toplamak disiplinidir.
    Özetle, Garcia'ya gönderilecek mektubu almak, hemen götürmek için yola çıkmak ve mektubu Garcia'ya teslim ederek görevi kendinden beklenildiği güven düzeyinde tamamlamak sorumluluğu ve terbiyesidir.

    General Garcia simdi yaşamıyor, fakat yeryüzünde başka Garcia'lar var. Ve o Garcia'lara gönderilecek başka mektuplar var. Çevremize baktığımızda ise, genellikle güçsüz, isteksiz, gönülsüz ve umursamaz kişilerle karsılaşıyoruz.

    Yönetici olarak görev yaptığınız iş yerinizde, varsayın ki altı yardımcınız var. Bunlardan birini çağırın ve kendisinden söyle bir istekte bulunun:

    'Lütfen benim için ansiklopediye bakıp, Corregio'nun yaşamına ilişkin özet bir bilgi hazırlayın.' Yardımcınız size, 'Peki, efendim' deyip, bu görevi yapmaya hemen gidecek mi?
    Boş yere umutlanmayın. Büyük bir olasılıkla böyle bir şey yapmayacak. Donuk bir ifadeyle yüzünüze bakacak ve size, şu sorulardan birini ya da birkaçını soracaktır:
    -O kimdir?
    -Hangi ansiklopedi'den bakayım?
    -Fakat bu görev benim sorumluluk alanıma girmiyor ki, efendim...
    -Bismarck'ın yaşam öyküsünü istemiyorsunuz, değil mi?
    -Bunu benden daha kıdemli bir arkadaş yapsa daha iyi olmaz mı, efendim?
    -Yaşamı hakkında bilgi istediğiniz bu kişi halen yaşıyor mu, yoksa ölmüş mü, efendim?
    -Acelesi var mi, yoksa elimdeki işi bitirdikten sonra yapsam olur mu?
    -Ben ansiklopediyi bulup getirsem olur mu, yoksa oradaki bilgiyi aynen kopya çekmemi mi istersiniz?
    -Bu kişinin yaşamını niçin öğrenmek istiyorsunuz, efendim?
    -Onun yaşam öyküsünde neyi vurgulamamı istersiniz?

    Siz tüm bu soruları büyük bir sabırla yanıtlayıp, kendisinden bu bilgiyi niçin istediğinizi, onun bu bilgiyi nereden, nasıl bulacağını tane tane açıkladıktan sonra bile çalışma arkadaşınız, hiç kuşkum yok, kendi bölümüne gidecek ve kendi yardımcıları arasında 'Garcia'ya Mektup'u götürecek bir kişiyi aramaya çalışacaktır.

    Bir stenograf ilanı için başvuranların onda dokuzu, ne imla kurallarını, ne de noktalama işaretlerini kullanmayı bilir. Daha da kötüsü, başvuruda bulunduğu is için bunların 'olmazsa olmaz' kurallar olduğunu aklına bile getirmez. Böyle bir kişi, Garcia'ya mektup götürebilir mi?

    Benim yüreğim, evde olduğu zaman da, işten uzakta olduğu zaman da işini yapan adamdan yanadır. Garcia'ya götürmesi için kendisine verilen mektubu alıp, cebine koyan, fakat aptalca sorular sormayan adamdan yanadır. Uygarlık, işte bu çaptaki kişiler için uzun ve biraz da sıkıntılı bir soruşturma dönemidir.

    O her kentte, kasabada, köyde ve her büroda, mağazada ve fabrikada vardır. Dünya, işte bu çaptaki kişilerin sorumluluk bilinci ve iş terbiyeleriyle ayakta durabiliyor. Tüm insanlık, evrimini biraz daha, biraz daha hızlandırabilmek için, tüm gücüyle, işte bu bilinç ve bu terbiyedeki, bu çaptaki kişiler için haykırıyor:

    'Garcia'ya mektup götürecek kişilere gereksinimimiz var. Hem de en kısa sürede, her yerde ve her zaman...'
    4 ...
  10. aşkta yarın yoktur sevgili

    1.
  11. aşka son derece gerçekçi bir biçimde yaklaşan, ucundan kıyısından yaşadığımız her ilişkiye dokunan etkileyici bir cezmi ersöz şiiridir.
    3 ...
  12. cafe crapen

    1.
  13. istiklal caddesinde bulunan,servis kalitesi ve muhteşem terasıyla sevdiklerinizle lezzetli bir akşam yemeğinin yanı sıra muhabbet eşliğinde içkilerinizi yudumlayabileceğiniz,insana dinginlik veren mekan.
    0 ...
  14. yapmayıp pişman olmaktansa yapıp pişman olmak

    1.
  15. hayatı risk alarak yaşamayı göze alan insanların benimsediği düşünce şeklidir.kişi istediği şeyi yapmış olmanın mutluluğuna pişmanlık gölgesini düşürmez. ve belki de yapmamış olduğu şeylerden dolayı duyacağı acının büyüklüğü karşısında korkar. bu korku ona hayatı hakkını vererek yaşama olanağı sunar.
    4 ...
  16. ağır yürek günleri

    ?.
  17. perihan mağden in son kitabı biz kimden kaçıyorduk anne? de yer alan bir ifade. her insanın zaman zaman geçirdiği günler yani. hani etrafınıza bir duvar örüp, o duvarın ardına saklandığınız ve kendinizle amansız bir kavgaya giriştiğiniz günler. hani, sevdiğinizin ya da sevdiklerinizin canınızı acıttığı ya da sizin onların canını acıttığınız günlerden sonra gelen günler. bir yerlerden tanıdık değil mi?
    1 ...
  18. insan hayatı üzerinden prim yapmak

    1.
  19. gencecik bir insan hayatla ölüm arasındaki o ince çizgide dururken ve tek ortak noktaları onu sevmek olan ve bundan hiçbir çıkarı olmayan insanlar onun bu durumu karşısında hissettiklerini dile getirirken nedeni anlaşılmaz bir şekilde, bazı insanların üzerlerine hiç de vazife olmadığı halde aziz şehitlerimizi ve dünya da hayatını kaybeden diğer insanları kullanarak anlamsız bir populizm yapma çabalarıdır. acaba, şimdi şehitlerimiz dururken ya da açlıktan ölen insanlar dururken bir şarkıcının ölüm döşeğinde olmasına üzülmeyi yersiz ve hatta neredeyse vatan hainliği olarak nitelendiren insanların duydukları her şehit haberine içleri yanıyor mu? açlıktan ölen insanlar karşısında gözleri çaresizlikle doluyor mu? kimse kusura bakmasın ama ben bunlara inanmıyorum.zira, ölüm konusunda bile insan ayrımı yapan zihniyetlerin bir başkasının acısını yüreklerinde hissedebileceklerini düşünmüyürum. bu zihniyetteki insanlar unutmamalıdırlar ki; barış akarsu için üzüntüsünü ifade eden insanlar bundan dolayı hiçbir çıkar gütmeden, kalplerinden gelenleri ifade etmektedirler. sizler gibi şehitlerimizi kullanarak insan hayatı üzerinden prim yapmaksa akıllarından bile geçmemektedir.
    4 ...
  20. otekileri anlamak

    ?.
  21. siz her kimseniz ve kimleri öteki olarak nitelendiriyorsanız, bu nitelendirmeyi yaptığınız insanları görmektir onları anlamak. sırf sizden farklı diye yok saymamaktır. dinlemektir onları. öteki olmalarından çok insan olmaları sebebiyle mutluluklarına ortak olmaktır, acılarını hissedebilmektir kalbinizde. aslında öteki diye bir şey olmadığını, öteki kelimesinin sadece bazı karanlık düşünceli insanlar tarafından uydurulan bir etiket olduğunu kavramaktır. insanı insana düşman etmek için uğraşan 3-5 çapulcuya kanmamaktır. siz onları öteki diye nitelendiriyorsanız, sizinde onlar için öteki olduğunuzu unutmamaktır. anlamaktır bu gereksiz etiketin saçmalığını. ve en önemlisi;tüm ötekiler yani sizin için öteki olanlar ve sizi öteki olarak nitelendirenler, birlik olup bu ayrımı inatla yapmaya çalışan herkese asıl ötekinin kendileri olduğunu göstermektir.
    4 ...
  22. kendince sevmek

    1.
  23. her insanın sevgiyi kendine göre yorumlamasıdır. tehlikeli aklın itirafları filminde başrol oyuncusunun sevgilisine söylediği;seni seviyorum ama kendime göre, repliğinden yola çıkarak kimseyi sevgisilikle suçlamamak gerekir belki de ya da birisi sizi sevmiyor diye üzülmemek. kim bilir belki o da sadece kendince seviyordur...
    0 ...
  24. heceleyerek sarki soylemek

    1.
  25. rober hatemo nun beyaz ve sen şarkısını söylerken gerçekleştirdiği eylem.
    misal;ne-de gü-zel ol-muş-sun-dur be-yaz-lar i-çin-de seenn. * * *
    2 ...
  26. olu bizim allah rahmet eylesin

    1.
  27. yakınımız olan insanların yaptığı hatalar karşısında onları oldukları gibi kabul ettiğimizi belirtmek için kullandığımız atasözü.
    0 ...
  28. dünyanın tartıştığı üç soru

    ?.
  29. dünyanın gündemini meşgul eden sorular şöyle:
    1-atalarımız nasıl iki ayak üzerinde durmaya başladı?
    2-öğrencilerin parmak kaldırması yasaklansın mı?
    3-kadın sayısının azalması erkekleri aşırı sağcı mı yapıyor?
    ayrıntılar için:
    http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=245078
    1 ...
  30. aldatmayan erkek yoktur

    1.
  31. yeryüzündeki tüm erkekleri kapsayacak kadar iddealı önermedir.doğruluğu ya da yanlışlığı tartışmaya açıktır. şöyle ki:
    doğrudur;çünkü,her erkeğin doğasında bencillik ve doyumsuzluk, bunların sonucunda da çok eşlilik vardır. erkek bağlanmaktan korkar ve bunun sonucunda da bağlandığını hissettiği kadını öylece ardında bırakıp asla bağlanamayacağından emin olduğu bir kadına gider.
    yanlıştır;çünkü, bir başka rivayete göre aldatmayan erkek yoktur ancak fırsatını bulamayan erkek vardır.
    1 ...
  32. anla ne olur seni affedemem

    1.
  33. karşınızdaki insanı,bazen gururdan bazende güçlü olamamaktan ötürü ona ne kadar sevgi hissederseniz hissedin affedemediğiniz durumlarda kurulan cümledir. affedilecek olan ister bir dost ister bir sevgili olsun fark etmez yapamazsınız, affedemezsiniz bir türlü. her affediş aynı zamanda bir hesaplaşmadır çünkü ve siz geçmişte okadar çok affetmişsinizdir ki artık bu hesaplaşmayı kaldıracak gücünüz kalmamıştır. karşınızdaki insan şaşırır bu kez seni affedemem deyişinize.ne de olsa geçmişte hep affetmişsinizdir. ama bilmez ki affetmek unutmak anlamına gelmez ve unutulmayan her acı bir yığın haline dönüşür yürekte. ve bir gün yüreğin taşıyamayacağı boyutlara ulaşır. işte o gün dudaklardan dökülen cümle anla ne olur seni affedememdir.
    4 ...
  34. geldigi gibi gitmek

    1.
  35. uzun süre beklenen, özlem duyulan bir insanın ya da mutluluk, huzur, başarı, aşk, sevgi gibi duyguların çok geç kavuşulup bir o kadar erken yitirilmesi durumudur. tam sahip olduğunuzu zannettiğiniz anda bir bakarsınız avuçlarınızdan kayıp gitmiştir, o en çok sahiplendiğiniz. ardında kalan ise kocaman bir boşluktur yalnızca.
    1 ...
  36. yaninda konusulanlari duymayan insan

    ?.
  37. kesinlikle sağır olmayan ama fazlasıyla dikkatsiz olan insandır. hele birde duymamakla kalmayıp az önce yanında konuşulan muhabbetin aynısını açmaya kalkışmasıyla dalga konusu olmaya mahkumdur. * *
    2 ...
  38. mantik ve kalp arasinda kalmak

    1.
  39. aklınızın size söyledikleriyle hissettiklerinizin birbirine zıt olması sonucu içinde bulunacağınız durum. insanı çaresizlik içinde kıvrandırır.zordur ikisi arasında seçim yapmak. kalbinizi dinleseniz mantığınız söylenip duracaktır tüm küstahlığıyla. mantığınızı seçseniz kalbiniz acıyacaktır ve belkide sizi pişman edecektir onu dinlemediğinize. kazanan kalp olsa da genellikle, pişman olmamak için mantığı da yabana atmamak gereklidir bence.
    1 ...
  40. yalnizlik oldurmektir

    1.
  41. hasan ali toptaş ın yalnızlıklar isimli kitabında geçen can alıcı satır.
    yalnızlık alıp karşına kendini
    öteki kendinlerle konuşmaktır.
    bakışmaktır öteki kendinlerle
    dövüşmektir.
    kimi zaman da , öldürmektir
    içlerinden en çok sana benzeyeni,
    benzemiyor diye.
    yalnızlık,öldürmektir.
    1 ...
  42. tum kapilarin kapandigi an

    ?.
  43. çaresizlik içinde kalınıp bir çıkış yolunun bulunamadığı andır.hayat tüm heybetiyle karşınıza dikilmiştir. sizse bir nokta kadar hissedersiniz kendinizi onun karşısında. ne yapsanız ne etseniz düzeltemezsiniz hiçbir şeyi. ne bir sevgi vardır size güç verecek yanıbaşınızda ne de bir dost omzu vardır gözyaşlarınıza ev sahipliği yapacak. ne içinizde bir çıkış yolu vardır kendinizden kurtulmak için ne de dışardan biri yol gösterir size. işte tüm bunları fark ettiğinizde tüm kapılar çoktan kapanmıştır kaçıp kurtulmak için her şeyden.
    0 ...
  44. atatürkçülüğü ağızlara pelesenk edenler

    ?.
  45. atatürkçülüğü olur olmaz her konuya karıştıracak kadar basite indirgeyen insanlardır. bilmezler ki atatürkçülük lafla olmaz. kalple inanılıp düşünceyle yaşatılır atatürkçülük. ve asla ama asla 2-3 kişinin tekelinde olamaz. ve bir de olur olmaz her konuya atatürkçülükle başlayarak atatürkçü olunmaz. atatürkçü olmak için laf değil icraat lazımdır.
    5 ...
  46. kadınları bile utandıran kadınlar

    ?.
  47. ruhlarından kurtulup sadece bedene bürünen kadınlardır. hayatlarını bir veya duruma göre birçok yalanın üzerine kurarlar. sevmezler asla ama sever gibi yaparlar, üzülmezler ama çok iyi üzgünmüş gibi davranırlar. yani kısaca hayat felsefeleri mış gibi yapmaktır.masum gibi görünürler ve bu yolla karşılarındakini kandırabileceklerini zannederler. hatta kandırırlarda. ama bir yere kadar. bu kadar da olmaz denilecek herşey beklenebilir bu kadınlardan. zararlıdırlar. acıtırlar, aldatırlar. ve erkekleri tüm hem cinslerini kapsayan bir kategorizyasyona sürüklerler. ve ne yazık ki erkekler onları diğer kadınlardan asla ayıramazlar. sonra da bütün kadınların güvenilmezliğinden dem vururlar.
    7 ...
  48. aslinda hepimiz yalniziz

    1.
  49. kalabalıklar arasında yalnız olan insanoğlunun durumunu en iyi anlatan cümledir. asıl olan insanın kendisidir. ne aile, ne dostlar, ne sevgili bizim iç dünyamızı asla anlayamaz. zaten bizde kimseye açmak istemeyiz sırlarımızı. maskelerimizin düşüp savunmasız kalmamızdan korkarız belkide. hal böyle olunca da yüzeysel ilişkiler kurup yüzeysel yaşıyoruz bunun sonucundada. ve belkide fark etmeden kendi kendimizi amansız bir yalnızlığa itiyoruz. ve hiçbir şey yalnızlığımıza çare olmuyor.
    3 ...
  50. evin anahtarini unutmak

    1.
  51. yorgun argın evin kapısına gelip, çantanızı açtığınızda başınızdan aşşağı kaynar suların döküldüğü olay. artık o yorgunlukla ya ellik fellik çilingir ararsınız ya da ev arkadaşınızın ya da ailenizden birinin yanına gitmek için yollara düşersiniz.tercih sizin. *
    0 ...
  52. sana esir dusmek vardi ozgurluge inat

    ?.
  53. insanın hayatta yapabileceği en büyük hatalardan birisidir kendinden vazgeçip bir insana esir olmak. yavaş yavaş nefessiz bırakır ve yok eder sonundada.hayatın anlamını bu gönüllü esarette bulduğunu zannederken birde bakarsın ki ortada ne hayat kalmış ne anlam.ve nihayetinde yalnız bir hiç olarak bedeninin toprak olacağı günü beklemeye başlarsın, her gün azar azar yok olarak.
    3 ...
  54. insanin kendisiyle hesaplasmasi

    1.
  55. kırdığı her kalbin, yarattığı her nefretin ve öfkenin, yüzüne gözüne bulaştırdığı her şeyin ağırlığını yüreğinde hisseden insanın şöyle bir durup düşünmesi sonucu iç dünyasıyla girdiği amansız bir savaştır kendisiyle hesaplaşması.ağır gelir, fazlasıyla zordur ama insanın kendisiyle barışmasının tek yoludur belkide.
    2 ...
  56. bana kiz ayarlasana

    1.
  57. özgüveni eksik,abaza olma ihtimali yüksek er kişinin kurduğu cümle.yalnız amaca dikkat edilmelidir burda.zira bazı erkekler bu cümleyi karşısındaki insanı kıskandırmak ya da onun tepkisini ölçmek için kurabilmektedirler.aman dikkat, dozu kaçarsa kıskandırıyım derken kızı kendinizden soğutursunuz. * ha eğer ciddi ciddi kuruluyorsa bu cümle o zaman allah akıl fikir versin demekten başka söze hacet kalmaz.
    3 ...
  58. her vazgecis bir yenilgidir

    1.
  59. hayatla savaşmayı göze almış, yenile yenile yenmeyi öğrenmeyi kafasına koymuş, çokça vazgeçmiş bir şeylerden ama en sonunda vazgeçmenin korkaklık olduğunu anlayıp ne varsa karşısında mücadele etmeye karar vermiş insanların kabul ettiği yargı.
    2 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük