Üç tane sünepe parazit; biri ortada, geçmiş “heğehhgkhkkkkhhhhhhhh höğh” hırıltıları eşliğinde bir şey okumaya çalışıyor, tehdit mehdit kendilerince. Sinirden delirdim yine gece gece ahshshah.
Eskiden ennnnn sevdiğim, artık ciddi manada sevmediğim için son ana ertelediğim iş.
Temizlik takıntılarım yüzünden oluyor sanırım, aynı bavul/ valizin içine her şeyi koymak bana son derece rahatsızlık veriyor. Her şeyi temiz ve yıkanmış olarak koyduğum halde gittiğim yerde bir daha açıp yıkamak istiyorum, her yere değiyor ve içindeki eşyalarıma da pislikler giriyormuş gibi hissediyorum.
islama göre (kısmen) kadınların toplumdaki pozisyonunu dile getirmiş. Ama iffet vb. sözcükler kullanarak ayrışma ateşine bir odun da kendisi atmıştır. Onun inancına göre kadınların bu tür meslek grupları içinde olması haram ise bunu çok aşağılayıcı bir üslup ile ifade etmesi sakıncalı. Ben artık bu tür insanlara merhamet etmek gerektiğini düşünüyorum, temperli cam gibiler. Sıkıştırılmış kafaları var.
Müslümanım ve bu erkek kibrini Müslümanlık paravanının arkasından gölge oyunu oynamayı samimi bulmuyorum.
Ben bunu hep düşünürüm, evimden mecburi olarak uzakta olmak. Yollar, sefalet, hayvan muamelesi görmek. Her duştan çıkınca ve yatağımda uyandığımda ciddi olarak aklıma bu geliyor. Ben mi tuhafım bilmiyorum, böyle şeylerin kıymetini her an kaybedebilecekmiş gibi bir düşüncedeyim.
Bu yüzden içim bir samanyolu, sanırım anlatınca çözüme ulaşıyor büyük ölçüde. Diğer türlü, düşünceler evriliyor da evriliyor. bazı şeyler bambaşka boyutlara ulaşıyor. Böyle böyle dünyayla irtibatımı kesmişim.
Yakın zamanda Fransa’ya seyahat vizesi dışında (covid sebebiyle yasaklanan ülkeler arasında bizler de varız zaten) vize alan biri varsa bilgilendirilmeye muhtacım.
Durduk yere ağacı söken dede,durduk yere köpeği döven dede,durduk yere kediye tekme atan dede,durduk yere çocuklara ilişen dede,durduk yere kadınlara bir şekilde zarar veren dede,dede olmasa da ileride şekil değiştirip bu vaziyete geliyorlar.
Bir teori gibi görünebilir;dahası belki net olarak öyledir fakat Jeffrey Epstein ile ilgili belgeseli izledikten sonra ağ üzerinde bu tür bir yapılanma olduğunu düşündüm hatta kafamda kurdum,kimler kimler vardı o işin içinde.daha önce yaşanmış emsal olaylar var fakat şimdi alakasız olacak diye başka şeyler yazmıyorum.neyse,ateş olmayan yerden dumanın çıkmadığını da unutmamalı.
Genelde arandığında bulunmayan ilaçtır.Ama şanslıysanız yorgun olduğunuz ya da tempolu çalıştığınız zaman uzaklaşmak istediğiniz alanı bir süreliğine terk etmek,oradan uzaklaşmak niyetinde yapılan küçük tatiller bence en ön sıralarda yer alır.
“Teenage” olmanın verdiği havada uçmalıklarla dolu zamanlarda acayip güzel bir seri okumuştum ve en sevdiğim kısmının geçtiği yer venedik’ti,nice zaman sonra güzeller güzeli şehirde bulunduğumda bana o kitapta verilen heyecanın kaç katını verdi,sağ ol Venedik.Bir de yer yön duygusu vefat etmiş biri için san marco meydanı’na ulaşabilmek ölümlerden ölüm beğenmeye eşdeğer.
Kocaman hayallerin ortalama bir buçuk kiloluk et parçasına nasıl da sığabildiğine hayret ettiğim bebekliğin başka bir evresidir.
Bir psikoterapi seansı yazısında şöyle okumuştum:
“ 5 yaşındaki halinizi hayal edin ve karşınıza oturtun,ve o çocuğa nasıl davranırdınız?” Ben de liseye giden o kıza kimsenin sarılmadığı ve sarılamayacağı kadar sıkı sarılırdım.Liseli olmak bunlara ihtiyaç duymaktı.
“Bir orman bir gece kar altındayken
Çocuksu, uçarı koşmak seninle
Elini avcumda bulup yitirmek
Sığınmak ellerine bir gece vakti
Ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek
Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken“
Çok gürültülü bir şekilde uyandırılmak/uyandığımda etrafta beyin delici gürültülerin olması.
Sese fena takığım,tv vb. görüntü-ses bütünlüğü amacıyla kullanılan monitör cehennemlerinin sesinin yüksek olması,birinin yanımda telefonla son ses yüksekliği ile video izlemesi,ses tonunu aynı şekilde ayarlamayla derdi olmayan insanlar ve ev sahibi olunuşu ile ses çıkaramamam.
Bir şekilde birinin sürekli,belirli sebeplerle kendinizi kötü hissettirmesi.insanın kendini çöpe atası geliyor.
Bazen bir anda etrafta tabelalar belirir,üzerinde “hiç” yazar ve oklar birden fazla yönü gösterir.Bu olay genellikle dünyevi meseleler ile meşgul olunurken vuku bulur.Sona da sonsuzluğa da küfürler savurasınız gelir.
Beni hala etkileyen 6 yıl önce gördüğüm bir rüya,zaman-mekan ilişkisi o kadar giriftti ki Hatta birkaç bölüm izlediğim rick and morty’deki tuhaf zaman dışı mekanlar gibiydi, (bazı rüyalarda hala bu etkiler var) uçağa binip kıta yolculuğu yapıyordum Orta Amerika’dan başlamıştım ama hayatımda yüzlerce kez yaptığım karayolu-havayolu yolculukları bile bu kadar gerçek değildi.sonra yolculuk esnasında hızlı ve emniyetli olmam gerekiyordu oturduğum düzlem fazla sağlamdı ve pencereden gördüğüm şeyler bindiğim aracın süratinin ibaresiydi ve ağaç mantarı gibiydi,hız arttıkça katmanlar artıyordu.Daha önce hiç bulunmadığım bir şehri nasıl bu kadar detaylı gördüğüme hala anlam veremiyorum.
Ahshshs otobüse (şehir içi) sinirlenip ağlamıştım beklemeden gitmişti ama o kadar ağlamıştım ki ahahahahah gülüyorum hatırladıkça.Bir de bir şarkı var onun klibi,yakın bir iki arkadaşıma da söylemiştim izleyin diye buna mı ağladın demişlerdi saçmaymış çünkü.
Bu gibi tipler -ola ki yolları düşerse- bir kültür sanat merkezinde opera dinlemeye gittiklerinde vokalist kadınları leş zihinlerinde sanatın ucunun zerresine bile dokunmayacak mevzulardan uzak şeyler hayal ederler,bale izleseler figüratif estetik nitelikleri sorgulamaktan ziyade yine kafaları aynı yere çalışır,tiyatro izleseler kostümler üzerinden leşliklerine devam ederler ve liste uzar gider.bağlamaymış.sanki çok umrunuzda böyle güzellikler hayatınızda.herhangi bir işi yapım esnasında (hele ki takdir edilesi bir işse) işin yapıldığı özneye kadın/erkek şeklinde yaklaşmak yerine bu noktaya gelinen süreçte neler yaşanıldı diye pembe kıvrımlarınızı biraz zorlasanız keşke.taş devri çizgi filmi bizim hayatımızın ta kendisi olmuş.
Böyle bir ismin judith butler gibi bir insanla aynı kitapta yer alması benim adıma o kadar mutluluk verici ki,postmodern feminizm’i ve aslında postmodern’i sosyolojik açıdan başarılı bir şekilde ele alan profesör kendisi.Teşekkürler Seyla hocam.
Edit:Koskoca hoca için “...başarılı bir şekilde ele alan...” şeklinde bir söylemde bulunmuşum sanki karar mercii kendimmiş gibi,neyse kusura bakmayın siz.
Nihayet Türk kadınları bitmiş ama şimdi sıra buna gelmiş,harika.kıta kıta kadınları konuşalım.alfabetik sıraya göre de gidebilirsiniz bu sayede atlamamış olursunuz,hatta alan kodu da lazım olabilir.
Oo uzayıp gidecek listeler için uygun bir başlık.Sayıyorum;
Durakta telefon unutmak.(otobüs bekliyoruz,sabahın erken saatinde ablamın ameliyatı var yalnızca ikimiziz, ona refakat edeceğim.otobüs gelene kadar çantamı düzelteyim diyerek banka oturup ne var ne yoksa boşaltıp bankta telefonumu bırakmıştım.)
Sınav teslimi vermek için gidilen okula, içinde sınav dokümanları olan usb belleği yanıma almadan gitmek.
Kuzenime kitap dolu bir çantayı götürecekken bir de elime tutuşturulan çöpü atmaya gidip tüm poşetleri çöpe atmak.