Son zamanlarda böyle gerizekalı bir kitle türedi ve organize şekilde çalışıyorlar. Zaten bu tipler hedef gösterebilecekleri bir şeyleri hep arar. Köpekler olmasaydı emin olun başka bir gruba ağızlarından salyalar saçarak saldıracaklardı. Sadece En savunmasız hedef olarak köpekleri seçip onlara kitlenmiş durumdalar. insanları ısırıyorlar diyerek hepsinin öldürülmesini rasyonalize etmeye çalışıyorlar. Bunun için gündem oluşturmaya çabalıyorlar. Tarih böylesine bir kötülük için organize olmuş bu kadar zavallıyı bir arada görmemiştir daha önce.
Siz zavallılar nefretinizde boğulup gideceksiniz ama istediğiniz katliam hiçbir zaman gerçekleşmeyecek.
içerisinde cinayet, işkence, trafik kazaları gibi gore içerikleri barındıran sitelerdir. Kimileri sansürsüz internet ideali üzerine savunsa da bence sağlıklı bir insan çok fazla vakit geçiremez o sitelerde. Arada açıp ne var ne yok diye bakıyorum. Link istemeyin vermem.
Bir telefon için göt verebilecek cani ruhlu psikopatlar fırsattan istifade şiddet gösterebilecekleri birisini bıçaklayarak öldürüyorlar. Adam arabaya çarpıp boynu kırılmış halde yerde yatıyor. Bu kımıl zararlıları da adamı yerde bıçaklıyor amk. Tamam adamın gerçekten boynunun kırıldığını, gerçekten etkisiz halde olduğunu anlayamayazsın ama çok sinirli bile olsan yerde yatan birisini biraz darp eder bırakırsın. Polise teslim edersin. Bu cani o. evlatları hem dövüp hem de canına kastediyorlar. Bir de bu canileri savunan psikopat ekşicileri gördüm. iyice sinirlerim tepeme çıktı.
Muhammed S. ile evde bulunan ağabeyi ibrahim S. (26) ve baba Yusuf S. (47), kaçmaya çalışan Sultan E.’yi yakalamak için uğraştı. Burada yaşanan arbededen kaçan Sultan E., sokak içerisinde koştuğu sırada dengesini kaybederek park halindeki araca kafasını çarpıp yere düştü. Arkadan gelen Muhammed S., ibrahim S. ve Yusuf S. ise yere düşen Sultan E.’yi tekme ve yumruklarla öldüresiye darbetti. Genci dakikalarca darp eden ve karnı ile ayağından bıçaklayan şahıslar, bir süre sonra vatandaşların araya girmesiyle ayrıldı.
Editto: yine götünden anlayanlar ordusu benim gibi bir insanı hümanist olmakla eleştirmiş. Salağa anlatır gibi diyorum ki "yerde yatan adamı bıçaklıyorlar." Yerde yatan savunmasız birisini ancak ve ancak bir telefon için göt verebilecek cani orospu evlatları bıçaklar. Mağdura hümanizm kas demişler. Ulan savunmasız adamı bıçaklayan katile neyin duyarını kasacaksın?
Sözlüğe geleli 10 gün oldu ya da olmadı. Her ne şekilde analiz ya da yorum yaparsam yapayım gerek sözlükteki mizahşör arkadaşlar tarafından gerekse de fikirlerimi beğenmeyen karşıt görüşlüler tarafından nickim doğrultusunda defalardır hedef tahtasına oturtuluyorum. Yeter ulan yeter!
Çoğumuzun şikayeti bu değil mi zaten? Bir şeyler yapmak istiyoruz ama ya o an yapamıyoruz ya da yapsak bile uzun süreler devam ettiremiyoruz. Düzenli spor yapmaktan rpg oyunlarda çar kasmaya kadar geniş bir yelpazede işleri istikrarlı devam ettirememek aldığımız kararların boşa gitmesine,
özgüvenimizin zamanla azalmasına ve hayattan memnuniyetsizliğe yol açıyor. Nasıl istikrarlı iş yapılabileceğine dair kafa yordum ve tecrübelerimden yola çıkarak bir rehber hazırlamak istedim. Bunu başarabilmenin üç ayağı olduğunu düşünüyorum.
1. Motive olabilmek ve motivasyondan uzaklaşmamak:
Herhangi bir davranışı yapabilmek için motivasyon bizim yakıtımızdır. Yapmak istediğiniz iş için harekete geçirici ve o işi yaparken keyif almanızı sağlayan nedenleri keşfetmelisiniz. Bunları bir yere yazıp ara sıra açıp okuyun. Bir işi yaparken sürekli acı çekiyorsanız o işi orta vadede bile yapmanız imkansıza yakındır.
Bu aşamada diğer bir önemli husus bu motivasyonlardan uzaklaşmamaktır. Motivasyonu elde ediyor ancak bir hafta iki hafta bir ay içerisinde o nedenlerden kopuyorsanız uzun vadede yine yapamazsınız. Yazmanız ve arada sırada tekrar etmeniz bu sebeple önemlidir.
2. Adaptasyonu korumak
Hareket eden şeyler hareket etmeye; duran şeyler de durmaya meyillidir. Ağır ve kocaman metal bir top düşünün. Durduğu durumda ittirmeniz zordur ancak bir kez hareket etmeye başladı mı onu kolaylıkla hızlandırabilir ve ittirebilirsiniz. insan yapısı da böyledir. Atalet yalnızca ataleti doğurur. Zinciri kırma gibi teknikler de bu unsurdan yola çıkar. Kendinize bir çizelge hazırlayıp zinciri kırmamaya çalışabilirsiniz.
3. irade
Her zaman motive olamayacaksınız. Bu bir gerçek. Bazı günler hiçbir şey yapmak istemeyeceksiniz. Ancak böyle zamanlarda iradeniz yardımınıza koşacak. irade, yapılması gereken işi acı verici olmasına rağmen yerine getirmek; yapılmaması gereken işten keyif vermesine rağmen uzak durabilme gücüdür. Neyse ki iradenin bir kas gibi olduğu söylenir uzmanlarca. Bu kası geliştirmeliyiz.
Kendinizi zaman zaman kasıtlı olarak acı verici durumlara maruz bırakın ve o an çok istediğiniz şeyden uzak durun. Böylece acıya katlanabilme ve arzunuza karşı koyabilme yeteneklerinizi geliştireceksiniz.
Mitolojik, dini zırvalıkları bir kenara bırakırsak insan tarafından anlamlandırılmaya çalışılan yaşamın hiçbir anlamının olmadığı gerçeğidir. Yalnızca evrimsel süreçte kompleks düşünebilen hayvanlar haline geldik ve bir medeniyet inşa ettik. Bu hayvanın temellerine indiğinde ''mutlak gaye'' diyebileceğin yalnızca hayatta kalmak ve neslini devam ettirmek güdülerini bulabilirsin. Modern dahi olsa homo sapiensin her türlü arzusu/ihtiyacı muhtemelen bu iki güdünün var ettiği haz unsurları çıkacaktır.
Sözün özü; acıdan kaçınmaya çalışan ve ihtiyaç/arzuları dahilinde yaşamını şekillendiren basit, rastgele var olmuş, hayatlarının hiçbir anlamı olmayan hayvanlarız. Eğer yaşamın bir özü varsa da o öz yukarıda bahsettiğim varoluşsal güdülenmedir. Bunun dışındaki herhangi bir gerçekliği oluşturmaya çalışan ve yaşamını anlamlandırmaya çalışan kim varsa bizzat kız bacısını sikeyim. Siktirin gidin dağılın şimdi.
Üstesinden gelmenin kesin yöntemini biliyorum. Eğer söylediklerimi uygularsanız özgüveniniz tatmin edici düzeyde artacaktır. Biraz uzun olabilir ama gerçekten sıkıntı yaşayan ve çözüm arayan birilerinin okumaktan sıkılacağını ya da bunu sorun edeceğini zannetmiyorum.
not: söylediklerimi bilimsel bir izah ya da psikiyatrik tedavi olarak değil bir kardeş tavsiyesi olarak değerlendirmenizi rica ediyorum. Günlük hayatınızı etkileyecek düzeyde özgüven problemi yaşıyorsanız en sağlıklısı ehil bir psikiyatrist ile görüşmeniz olacaktır.
Konumuza gelecek olursak:
Özgüven eksikliği aslında bir çatı kavram. içerisinde özsaygı, özsevgi ve özdeğer eksikliğini barındırıyor. Sorunun altındaki nedeni birazcık kazıyacak olursak kişinin kendine dair bilinçdışı inançları yatar. Bilinçdışı olarak benliğinin sevilmeye değer olmadığına, önemli bir insan olmadığına, hiçbir işte başarılı olamayacağına inanan kişi bilinçli olarak sorunlar yaşar. Bu sorunlar insanlarla ilişkilerde utangaçlık, herhangi bir sorumluluğu almaktan kaçınmak, kendin hakkında gerçekçi olmayan olumsuz fikirler olarak karşımıza çıkıyor.
Daha iyi açıklamak gerekirse bir örnek verelim. özgüvensiz bir insan neden ikili diyalog kurmaktan çekinir ve kaygı duyar? Çünkü aslında karşısındaki insanın kendisinden daha değerli ve üstün birisi olduğuna inanır. Bu inanç da karşıdaki kişinin onu yargılayabileceği kaygısını doğurur. Aslında tüm mesele düşük bir benlik algısından kaynaklanır. Bu benlik başarısız, değersiz, sevilmeyi haketmeyen tırnak içerisinde ''aciz'' bir benliktir. Bizim bu benlik algısından ve yarattığı semptomlardan kurtulmamız gerekiyor. Kendi kendimize çocukluğumuza inecek halimiz yok elbette. Bu yüzden daha pratik düzeyde özgüven eksikliğine iyi gelecek birkaç yöntem olduğunu düşünüyorum. Hiç söylenmemiş bir şeyden bahsetmiyorum, neden sonuç ilişkisi dahilinde açıklıyorum ki daha etkili olsun.
1. aşama: Ortaya bir irade koymak.
Okuduğunuz, dinlediğiniz kaynaklardan biliyorsunuz ki sorun benlik algınızda. Gerçekten değerli ya da değersiz olduğunuz için değil 0-6 yaş aralığında neye inandırıldıysanız ona itibar eden bir benlik algınız var. Çocuk aklıyla yapılandırılmış, neredeyse tamamen subjektif bir algıdan bahsediyoruz. Bunu yeniden inşa etmelisiniz. Subjektif ve aslında önemsiz nedenlere dayanarak oluştuğu için onunla istediğiniz gibi oynamakta özgürsünüz. Siz her halükarda değerli, önemli, sevilesi ve başarılı insanlarsınız. Bu iradeyi ortaya koyun ve bencil bir pisliğe dönüşmeden hayatınızın merkezine oturtun.
2. aşama: Değerli hissetmek için somut, gerçek nedenler yaratın.
Bir önceki aşamada subjektif bir algı oluşturdunuz. Şimdi ise bunu 0-6 yaşın zırvalıklarıyla değil yetişkin hayatınızdaki gerçek nedenlerle destekleyin. Sizi ne değerli hissettirirdi? Entelektüel gelişim? Bir spor dalında başarılı olmak? Bir dil öğrenmek? iyi görünmek? Kendinizden aşkın bir ideal için çalışmak? Sizi her ne değerli hissettiriyorsa ona yönelin. Muazzam etkisini göreceksiniz.
3. aşama: Kaygının üzerine giderek sosyalleşmek.
Özgüven eksikliği her ne kadar duygu dünyamızı etkilese de çoğunlukla sosyal yaşamdaki sorunlarla karşımıza çıkan bir karakter özelliği. En başta dediğim gibi değersiz bir benlik algısına sahip olduğunuz için insanların da size öyle davranacağına, hor göreceğine, yargılayacağına, eleştireceğine inanıyorsunuz. Bu asılsız inanç sizi sosyal ortamlardan uzak tutuyor. Önemli olan sosyalleşerek, insanlarla konuşarak bilinçli yaşamınızdan bilinçdışına şu mesajı göndermek: ''insanlar benim için bir tehdit unsuru değil.'' Siz sosyalleştikçe, insanlarla konuştukça farkında olmadan onlar tarafından yargılanmayacağınıza ve sevildiğinize inanıyorsunuz. Bu da sizi girişken, konuşkan, sevecen birisi haline getiriyor. Size zarar vermediği ve gerçek anlamda abartılı olmadığı sürece kaygılarınızın hep üzerine gitmeye çalışın. Siz bunları yaptıkça yapılabilir olduğunu göreceksiniz ve insanlar arasında çok daha rahat olacaksınız.
4. ve son aşama: Telkinler.
Size kısa vadede, pratik biçimde yardımcı olabilirler. Telkinlerimizde dikkat edilecek nokta şu; gerçekçi ve makul düşünceler üzerine kurup kaygılarımızı savuşturmak için kullanıyoruz. Bunları siz kendinizi tanıyarak oluşturmalısınız. Mesela ben girdiğim bir ortamda çekinik kaldığımda kendime şunu söylüyorum: ''insanlarla konuşurken tutuk olma. Girişken davran çünkü bulunduğun ortamda kabul edilirsin ve herkes gibi havadan sudan konuşabilirsin.''
Umarım her zaman sağlıklı, kaygıdan uzak ve mutlu bir yaşam sürersiniz dostlarım. Kendimden de bildiğim üzere özgüven eksikliği insanı gerçekten yoran bir karakter özelliği...
Youtube'da asmr videoları çek güzeller güzeli hatun. Sevmeyenler için asmrciler tam bir mal değneği gibi gözükse de ben o hatunun dudağından çıkan şıppıdı şıppıdı sesleri, parmaklarını birbirine sürterek çıkardığı sesleri falan çok seviyorum. Kulaklıkla dinleyince insanın ayrı bi içi gıcıklanıyor.
Aşağılama davranışı temelde kendini aşağılık gören bir bireyin başkalarını küçümseyerek, hor görerek karşılaştırmalı üstünlük hissetme ihtiyacından ileri gelir. Yani bu bir insan. Aşağılık bir insan. Demek ki ben değerliyim diye düşünürler. Özellikle yapılan aşağılamalar, zorbalık ve psikolojik şiddet tamamiyle başkaları küçük düştüğü sürece kendini değerli hissedebilen eziklere has davranışlardır. Özgüveni yüksek bir insanın başkalarını aşağıladığını asla göremezsiniz.
Her ideoloji ve düşünce sistemi belirli bir amaç doğrultusundaki iddiasını mantık çerçevesine oturtmaya çalışır ama aslında her biri insanların duygularından beslenen subjektif yargılardır. Kişiler ve gruplar farkında olmasa da fikirlerini mutlak, objektif ve doğrucu bir perspektife oturttuğunu zannetse de duygularının emrettiği yere oturtur ve bunun için mantığı alet ederler. Bu duygulanımlar kişinin geçmiş yaşamının, kişiliğinin, cinsiyetinin, ailesinin din ve fikirlerinin bir sentezidir.
Demek istediğim aslında hiçbiriniz hakikatin, mutlak doğrunun yanında değilsiniz amına koyduklarım. Hepimizin doğruları onlara inandığımız kadar doğrudur.
Erkeklerin erkek olmasından kaynaklanan davranış, düşünce ve duygu kalıplarını cinayet, tecavüz, tahakküm gibi olumsuz davranışlarla ilişkilendirmekle kalmayıp ''bakın aslında siz de toplumun size biçtiği rolden dolayı sağlığınızdan oluyorsunuz'' sosuna bulandıran ve modern erkeğin önüne lezzetli bir yemek gibi sunan ful + ful feminist pakettir.
Yiyene afiyet olsun ama haklarınızı almanızdan ne ara erkekliğimizden utandırmaya geldi bu iş onu anlayamadım ben. Bizleri birbirimize çeken feminen ve maskülen özelliklerimizdir. Masküliniteyi kasıtlı olarak baltalamaya ve erkekleri iğdiş edilmiş evcil hayvanlara çevirme zırvalığına katlanacak halimiz yok.