evet bugünkü dersimizin konusu "bahis oynayarak 700 trilyon kazanan adamın önerileri". ilk dersimize katılım yoğun olduğundan dolayı bazı arkadaşları alamamıştık. derse katılan arkadaşlar şimdi lütfen artı oy butonlarına basarak burada olduklarını belli etsinler.
şimdi o müthiş başarı öyküsünü, bahis şirketleri nasıl soyulur sorusunun cevabını hep birlikte dinliyoruz.
"selamlar. ismim murat. bugün siz değerli okuyuculara bahis oynayarak nasıl 700 trilyon kazandığımı anlatacağım. ben 23 yaşında istanbul'da yaşayan bir gencim. radyo televizyon ve sinema okuyorum. ayrıca uludağ sözlük yazarıyım. bahis oynamaya 6 yaşında başladım. bahis oynamak için en uygun zaman sayılabilecek 3-5 yaşlarını, kanada'da bu işin eğitimini alarak geçirdim. 2 yıllık bir eğitimin ardından artık piyasaya akmam gerektiğini düşünüyordum. yaş 6; internette yasadışı bahis oynatan ne kadar şirket varsa hepsine üye oldum. ilk başta verilen hesap numaralarına küçük meblağlar atarak ortamlara akmaya başladım. resmi olarak bahis oynamaya başladığım tarihi tam olarak hatırlamıyorum (gülüşmeler)...
yaşıtlarım gibi sokağa çıkıp misket oynamak yerine bilgisayar başında bahis kovalayan bir çocuktum. ama mahalle maçlarını hiç kaçırmadığımı söyleyebilirim. hesabımdaki para 3 ileri 1 geri misali bir artıyor bir azalıyordu. 7 yaşında daha da olgunlaşmıştım. kanada'dan türkiye'ye dönerken uçakta kanada'lı bir amcanın bana söylediği söz aklıma geldi. amca şöyle demişti; "dimyat'a pirince giderken evdeki bulguru da düşün yeğen..." işte bu sözü aklımdan çıkarmamalıydım. çünkü kaybettiğim zamanlar aşırı bir baskı oluyordu üstümde. çok hırslanıyor ve kaybettiğim parayı geri kazanmak için neredeyse hesabımdaki tüm parayı başka bir bahise yatırıyordum. bu işin aslında şansla alakalı olduğunu unutuyordum bazen. neyse ki 8 yaşına geldiğimde artık bunları bir kenara bırakmış, daha dikkatli, daha sinsi oynamaya başlamıştım. bu hareketimin meyvelerini kısa zamanda topladım. çok geçmeden 2 bahis şirketi benim yüzümden iflas edip işi bıraktılar. milletin paraları öyle gitti. neyse ki ben içerde kalan 125 milyarımı 4 gün önceden hesabıma geçirmiştim...
10 yaşındaydım. artık herkes beni konuşuyordu. koca koca adamlar benden maç alabilmek için eve ellerinde çikolata ve lokumlarla geliyor, babamı ve beni bir güzel yalıyorlardı. "yahu kemal abi senin oğlan ne paralar kazanıyormuş öyle. bu bilgisayar denen aletten harbiden o kadar para kazanılıyor mu?". bu sorulara babam genelde gülerek karşılık verip adamları evden siktir ederdi. çünkü onların da oynayacağı büyük bahisler, bahis şirketlerinin kapanmasına sebep olabilirdi. sonuçta benim tahminlerimdi hepsi kazanacaktı... bunun bilincindeydik...
yıllar yılları kovalıyordu. ben x maçından aldığımı y maçına basıyor y maçından aldığımı a maçına basıyordum. gitgide trilyonluk bir adam olmuştum. bilgisayar başında bu kadar para kazanmama kimse inanmıyordu. ama bankadan eve gelirken arabanın (bankaya para çekmeye giderken 50 nc kamyonla gidiyordum.) kasasında 20 25 çuval parayı görünce hepsi göt oluyordu. devam ediyordum. sürekli daha çok kazanmak istiyordum. birgün programa baktığımda bi maç çok dikkatimi çekmişti. o maçın 1-5 deplasman takımının galibiyetiyle sonuçlanacağına dair sanki bana vahiy inmişti. bakiyeme baktığımda 683 milyar paramın olduğunu gördüm. evet gözüm dönmüştü hepsini bu maça basacaktım. maça 8 dakika kala hesabımdaki bütün parayı cılız bir takıma oynamıştım. ilk golü tabii ki favori takım attı. durum 1-0. ilk yarı bitti. ikinci yarı 5 gol bekliyordum neyse ki tahminim beni yanıltmadı ilk gol 57. dakikada geldi. takım açılmıştı artık 3 puanı almayı göze koymuştu. hem de bir dünya devinin karşısında. ikinci gol 63. dakikada geldi. durum 1-2. 3. gol 70. dakikada atıldı. favori ekipte soğuk duş etkisi yaratan bu gollerin ardı arkası kesilmeyecekti tabii ki. 4. ve 5. goller geldi ve skor tahminim tuttu. maç 1-5 son ererken hemen bahis oynadığım siteye girip o anı bekledim. ve evet 5 dakika sonra para hesabıma geçti. 700 trilyon kazanmıştım hemen bahis şirketinin sahibini aradım sağlık durumu için. adam ben aramadan 1 dakika önce kalp krizinden ölmüş. çok üzüldüm ama paramı çekip çatır çutur yedim... olağanüstüydü... "
bu kadar duygusal, dokunsan ağlayacak, çıtkırıldım olmanın başka bir izahı olamaz. bir yuvanın dağılmasına, bir kaç tane yollu kızın birbirlerinin kocalarına çalmasına üzülen erkek bana normal gelmiyor...
peki nasıl olur da bu teşhisi koyabiliriz. cevabı hazır. annesinin dizine yatıp heyecanlı sahnelerde ayy'lı ahh'lı tepkiler veren erkeğin şöyle böyle olmadığını kimse söyleyemez. en kral doktoru getirin o da bu teşhisi koyacak ve bir an önce tedavi etmeye başlayacaktır...
bu erkek bozuntuları kurtlar vadisi'ne kıro dizisi demeyi de ihmal etmezler. "ne anlıyorsunuz vurmalı kırmalı bir diziden çok zararlı bence" gibi lafları çok duydum. varın gerisini siz düşünün...
her işte olduğu gibi bahis bürosu sahibi olmanın da zorlukları var elbette. mesela her gün trilyonlar kazana kazana para size sıradan bir şeymiş gibi geliyor, hayat çok sıradanlaşıyor, bugattilerinizi, ferrarilerinizi, uçaklarınızı gördükçe kusasınız geliyor. bunlar olağan şeyler...
onun dışında yorucu bir tempo var. bütün gün insanlara nasıl para kazandırsak diye uğraşıyoruz, ne yapsak da bu işten para kazansalar, kazananlar daha fazla kazansa kimsenin hakkı kimseye geçmese diyoruz. bayağı kafa patlatıyoruz bunlara. ama yine biz kazanıyoruz ve git gide soğuyoruz bu işten.
evet. bu işleri bırakıp bir sahil kasabasında balıkçılık yaparak geçinmeyi çok isterdim. keşke öyle bir imkanım olsaydı, keşke...
bugün yaptığım ve yapmaya devam edeceğim, belki de bu parayı kat be kat arttıracak eylem. wolwes - chelsea maçına 20 milyarlık skor oynamıştım tahminim tuttu ve 400 cepte.
kuponun görüntüsünü alıp isteyenlere özel mesaj yoluyla link göndereceğim arkadaşlar kaybettiğiniz paraların öcünü fazlasıyla alıyorum. yarın da bu parayı 1 trilyon yapmayı düşünüyorum. herkese iyi geceler.
yumuşak, top, gay, eşcinsel, sevici, ablacı, bursalı vs kısaca aklınıza ne geliyorsa... allah'ın erkek olarak yarattığı insanların kadınlara özenmesi... ne kadar utanç verici bir durum olduğunun herkes farkındadır umarım. allah seni erkek yaratmış, sen git saçlarını uzat, keçi sakalı bırak, küpe tak bir de eline gitar alıp it gibi sokaklarda gez.
yalnız bir noktaya daha değinmek istiyorum; bu tip erkekleri beğenen kızların içinde her an dışarı çıkabilecek bir lezbiyenlik potansiyeli vardır. zaten sayıları da azımsanamayacak kadar çok. annesinin babasının şerefini, onurunu düşünmeden saç uzatan erkekler! evet siz! allah sizi ıslah eylesin başka bir şey demiyorum...
sanal ortamla haşir neşir olmaya başladıktan sonra gözüme çarpan realite.
ne zaman sözlüğü açsam yazarların bu tür yavşaklıklar sergilediğini görüyorum. üzülüyorum en nihayetinde. sözlüğün msn zirvelerinde beni ekleyen hatun ve sap yazarların msn ne dinliyorum özelliğini açıp metallica dinlediklerini milletin gözüne sokması da ayrı bir yavşaklık. kim bunlar diye sormayın, onlar kendilerini biliyor. bir de utanmadan bana yolluyorlar o müzikleri. dosyayı iptal edip aşağılayıcı cevaplar ve en ağır küfürleri ediyorum bu tiplere...
bazen düşünmüyorum değil böyle şeyleri. kim ekşi sözlük yazarlarını bir halt zanneder? yazdıkları şeylere önem verip bir bir okur? açıkcası çıkamadım bu işin içinden. ilk defa sanal sözlük gören ve sözlük yazarı olmayı kafaya koyan seçilmiş yeni yetme ergenler belki de... evet aklıma başka bir şey gelmiyor. var mı şurada ben ekşi sözlük yazarlarına hayranım, onlar gibi olmak istiyorum diyen? göt yalamak isteyen var mı aranızda? varsa yazsın aşağı.
ben hiçbir boku beğenmeyen bu adamları çok merak ediyorum. "kişi kendinden bilir işi" deyiminden yola çıkarak kafamda saçları terden alnına yapışmış, gözlüklü, klavyeyi 8 parmakla kullanan, bilgisayarının yanı boş browni intense ambalajları ve nutella kavanozlarıyla dolu insan profilleri oluştu.
bu adamlar hiç kendilerine bakmadan sözlüğe yeni gelen yazarların yazma hevesini kırıyorlar. hani son günlerde bi geyik başladı ya. "nerden geldi bunlar yaaaa biz böyle iyiydik. şu entrylere bak sözlüğün içine sıçtılar :s hemen bir başlık açayım ssg belki sesimi duyar" gibisinden tepkiler ve hemen ardından örnekte de verdiğim gibi başlık sıçmak. "yeni yazarlar sözlüğün kalitesini bozuyo hebele hübele bla bla bla uçurun şunları bla bla bla"..
ulan it! sen de 2 veya 3 sene önce geldin şu ortama niye milleti dışlıyorsun ki? ekşi sözlük senin babanın malı mı? sahibi var. isterse gider ebesini yazar yapar. sana giren çıkan ne burada? ekşi sözlük eski kalitesine ulaşınca eline ne geçecek veya kalite azalınca senden ne gidecek?...
yaaaaa işte öyle arkadaşlar. ben çaylak veya yeni yazar statüsünde değilim ama aranızda bu statüde olanlar varsa böylelerini sikine bile takmasın. benim işim olmaz o ortamda. gerçekçi bir yaşamım var ve oraya gidip bu yaşamıma gölge düşürmek istemiyorum. kokuşmuş entellerin içinde yazı yazmak bana göre değil! sözlük orada, isteyen gitsin ve kullansın...