bi dur bi dinle ama
345 (çok gezmiş çok okumuş)
sekizinci nesil yazar 1 takipçi 48.10 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    edit eksiliyorlar yardım çağrısı

    ?.
  1. tanım :genellikle futbol ve benzeri bilimum spor müsabakalarının başlıkları altında yapılan tartışmalarda kullanılan eylemdir . başlığı açan ya da yorum yapan yazar tarafından yazılan, ayar amaçlı cümlenin rakip takım taraftarları tarafından aniden eksilenmeye başlaması üzerine yazarımız bir savaş borazanı öttürür gibi ufak bir edit ile tüm takım taraftarlarını mücadeleye davet eder . bundan sonrası ise malumdur .entrynin doğruluk ya da yanlışlık payına bakılmasızın tarafını seçmiş herkesçe hunharca oylanmasıdır .
    2 ...
  2. gülse birsel iticiliği

    1.
  3. --spoiler--
    halk arasında gülse birsel iticiliği olarak bilinen "retinitis pigmentosa'' nın bulaşıcı bi hastalık olmadığı kanıtlandı.
    --spoiler--

    şüphesiz tanımayanımız yok gülse hanımı malum .kendisi yazıyor, çiziyor, oynuyor . ancak uzun yıllardır yapılan araştırma ve gözlemler
    gösteriyor ki her 10 insandan 9 u gülse birsel'i itici bulmakta geriye kalan biri ise tanımadığını söylemektedir . peki nedir bunun sebepleri . işte bu noktada bilimden uzaklaşıp kendi götümden uydurduğum sebepeleri size sıralamak zorundayım .

    * birincisi gülse birsel fiziksel olarak uzun boylu ve iri sayılabiliecek bi kadın olmasına rağmen küçük bir kız çocuğunu andıran hareketleri ve fazla yapmacık mimikleridir . (yapmacıklık itici geliyor yani )

    * ikincisi , ikincisi de şeydir . ikinci bi sebep bulamadım bence sadece ilk sabep yeterli olmakta .

    tedavi konusunda doktorlar ümitsiz .yalan dünya işte bugün varız yarın yokuz .

    not : öyle darılmaca, gücenmece olmasın yalnız . şaka yapıyoruz neticede.
    4 ...
  4. denizden kum nasıl çıkar

    1.
  5. ''denizden kum nasıl çıkar? Bak ben bu soruyu bu parktaki 1000 kişiye sordum 10 kişi anca bilmiştir .'' tamda bana sorulan bu soruyu düşünür gibi yaparken, aslında içten içe ben buraya nasıl düştüm diye kendi kendime sormaktaydım .

    şöyle ki ; günlerden yine bir gün ev arkaşımla fazlasıyla heyecanlı olan hayatımızı monotonlaştırmak ve biraz sakinleşmek için, yoğun olarak devam ettirdiğimiz evde aylak aylak oturup boş muhabbet çevirme eylemimizi sonlandırıp dışarı yemek yemeye , duvarında bir tarafında ibrahim tatlıses diğer tarafında izzet yıldızhan' ın ( ki o zamanlar daha gizli üreme faaliyetleri ortaya çıkmamıştı .) ortasında kendisinin ocakbaşında bulunduğu son teknikle fotoşoplanmış ve anlaşılması imkansız olan bir posterimsi resmin duvarında asılı olduğu kendi aramızda fotoşokcu dediğimiz zamanla bunu da kısaltıp şokcu tabirini kullandığımız dayının tükkana gitmek üzere yola koyulduk . gecenin ilerleyen saatleri olmasına rağmen havanın bahardan kalma olmasını da fırsat bilerek yolu dolandıra dolandıra ara sokaklardan giderken , yaşadığımız muhitin ne kadar nezih olduğundan, ne kadar sakin ve güvenilir olduğundan ( aslında öyleymiş yani bizde o an farkediyoruz ) birbirmize örnekler veriyor ağzımızı yamulta yamulta , bilmiş bilmiş konuşuyorduk . şokcuya vardığımızda hayat hala akmakta şokcu dayı her zaman ki gibi tnt de hali hazırda ne oynuyosa onu izler vaziyette müşteri beklemekteydi . gecenin bi vaktinde yemek yemeye gelen biz müşterilerini güler yüzle ağırladıktan sonra bizde ıktan yollanmaya başlamıştık . havanın güzel olmasını yine fırsata çevirmek maksatlı semtimizin ortasında adeta amazon havzasında örnekler sunan parkamızın en dip oturaklarına doğru yöneldik . gecenin ilerleyen saatlerine doğru işte '' o '' gözükmüştü . hani insanların yıldızları olduğundan bahsedilir ya, bazısının parlak olurmuş falan . işte hayatım boyunca benim bi yıldızım olduğunu farkettim ve o ne kadar tinerci, balici, ayyaş adam varsa bana adeta hepsini mıknatıs gibi çeker .ve bunu bilen ben daha 100 metre uzaktan saniyelik göz göze geldiğim bu adamın artık yeni hedefinin biz olduğunun farkındaydım . ve yavaş yavaş çekilen bir oltanın ucunda denizden çıkan balık misali hayatımıza girdiğini farkettim ve uzaktan o gür sesi duyuldu kahramanızın

    - naapıyonuz bakalım gençler ?

    - iyilik abim nolsun oturoyoz öyle sen nabıyon

    - nabıyım içiyom bende

    derken karşıma oturmuş ve bizle koyu bi muhabbete girmeye çalışmıştı . ancak bilen bilir sarhoş adamın muhabbeti ayık kafayla çekilmez . bu yüzden muhabbet sarhoş dayının istediği ritme bir türlü ulaşmamış , tempoyu yakalayamamıştı . kendisi bu yüzden düzenli olarak gece içerek derin düşüncelere daldığı bu parkta kendisinin iddiasıyla 1000 kişiye sorduğu ancak henüz tam türüs cevap alamadığı bir zeka sorusunu bizlere sormaya karar vermişti .

    ''denizden kum nasıl çıkar ?''

    bu sorunun üzerine mantıklı cevaplar arayan ev arkadaşım olayı dünyanın soğuma sürecine, tektonik hareketlere, dalga aşındırmasına ordan da kıyı şekillerine kadar götürmüş; ayyaşımıza olayı bilimsel verilerin ışığı altında anlatmaya çaşıyordu . soruya hararetli cevaplar veren arkadışımın hevesini kursağında bırakmak için mi yoksa benim ilgimi yeniden soruya toplamak için mi bilmem cevabı bir anda benim kulağıma söylemeye karar vermişti ayyaşımız . ve çoktan kalkıp yanıma dolanmak üzere yola çıkmıştı bile . kulağıma eğildimdeyse duyduğum tek şey kesif bira kokusunun arkasından penyemin altında duyduğum sıcaklıktan başka birşey değildi. hani insan filmlerde görür ya acaba nasıl bir histir diye düşünür bıçağın kesmesini işte gerçek hayatta insan o histen ziyade neden bıçaklandığını düşünüyomuş ben onu farkettim . arkadaşım daha ne olduğunu anlamadan parkın içinde adam uçmuş yine iki kişi kalmıştık . dikişler atılırken anladım sorunun asıl cevabını kulağıma fısıldanan heceleri birleştirerek . '' ıs -lak -yaş '' . denizden kum ıslak, yaş çıkarmış . siz siz olun denizden kumun nasıl çıktığını bilin .
    1 ...
  6. güne kötü başlamak

    1.
  7. ufak ufak sebeplerin birleşerek resmen sabahınızın içine etmesiyle sebebi bilinmeyen şekilde günün kötü başlaması ve kötü geçmesidir . soğuk bi günde uyurken üstünden düşen yorgan yüzünden boğazından gelen hafif bi acıyla uyanırsın . sabah boyu operatörün bakiyeniz ha bitti ha bitmek üzere atarlarıyla boş yere çalan telefona koşup durursun hayal kırıklığı yaşarsın . sabah binilen otobüs hınca hınc kalabalıktır ve hemen dibindeki kişi otobüse binmeden önce yaktığı uzun lark heba olmasın diye son nefeslerini öyle hızlı ve derin çeker ki sevişicek kadar yakın durdurduğunuz o araçta kül tablası gibi hissedersin kendini . tam otobüsten indiğin anda yağmur da yağmaya başlar ve sadece beş dakika yürüyerek gitmek zorunda olduğun yol boyunca yağmur yer sırılsıklam olursun . kendini güvenli bi yere attıktan sonra düşündüğün tek bişey vardır. artık günün kötü başlaması için yatağın solundan kalkmaktan çok daha fazlasına ihtiyacın vardır .
    1 ...
  8. bardakta mısır içen insan

    ?.
  9. bardakta mısır denen hedenin müptelası olup ,'' bunu içmeden yapamıyorum aabee'' diyen bünyenin bardakta mısırın sonuna gelirken kalanları kaşıkla almakla uğraşmayıp bir heide edasıyla kafaya dikmesi olayıdır . Candır , şukudur , şokelladır .

    Edit: jet hızıyla eksi , tamam siktirip gidip yatıyorum .
    1 ...
  10. vesikalık fotoğrafların anlamsız komikliği

    1.
  11. hemen hemen hepimizin şu kısacık hayatında muzdarip olduğu , gereksiz yere karnına sancılar girmesine sebep olan enteresan bi durumdur vesikalık fotoğraf çektirmek . fotoğrafçının kişiye verdiğe başını yana eğ , omuzlarını dik tut , gülümse gibi klişe direktiflerden mi , yoksa kişinin kendi fotoğraflarını bir türlü beğenememesi yüzünden bir buçuk saat fotoğraf çektirmeye çalışmasından mı bilinmez hep bi gerginlik olur insanın üzerinde vesikalık fotoğraf çektirirken .

    asıl sıkıntı ise fotoğrafın basılmasından sonra ortaya çıkar . Kişi istediği kadar güzel çıksın , her vesikalık fotoğraf içinde anlamsız bi komiklik , anlamsız bi güldürü ögesi ve komedi malzemesi olma niteliği taşır . işte bunun yegane sebebi vesikalık fotoğrafın özünde bi gereksizlik ( amaçsal olarak değil ) taşımasıdır . Bu yüzden insanlar başkalarının vesikalık fotoğraflarına bakarken istemsizde olsa gülerler , gülümserler . vesikalıktaki bu anlamsızlık , bu boşluk bizi gülmeye iter. Arkada koyu maviden açık maviye giden bir fon , önünde kişinin fotoğraf makinesine odaklanmış anlamsız bakışları , güzel gözükmesi içln uğraşılmış saçlar ve rotüşlenmiş bir yüz .

    işte bu yüzden her vesikalık fotoğraf anlamsız bi komiklik taşır . Belki de bu komikliği anlamsızlığından kaynaklanır .
    2 ...
  12. metro camından kendini kesen insan

    ?.
  13. candır , şukudur , sendir , bendir . metroya bindiğinde, metrodaki o kalabalığın arasında hayatını idame ettirebilecek kadar oksijen almaya çalışırken, bir yandan da metro camından yansıyan aksine kesmeyle meşgul olan insandır . Metro içinin aydınlık , metro tünelinin karanlık olmasından mütevellit camın insan aksini olduğundan iyi ve pürüssüz yansıtmasından bir anda kendi dış görünüşüne gereksiz yere hayran olur , böyle bir çekiciliğe insanların nasıl dur diyebildiğini anlamaya çalışır . kendisine attığı bu kaçamak bakışlar esnasında bir başkasıyla camdan gözgöze gelirse , suratındaki o mayhoş ifade değişir ve birden ciddileşir . Fırsatını bulmuşken metro içindeki bi kaç kişiyide kısa günün karı olarak keser şahsı muhterem . metro çıkışındaysa güneşin yüzünü göstermesiyle herşey tekrar eski haline dönerken , gün içinde kişinin egosu zamanla eski rutin haline bırakır kendini .
    3 ...
  14. yakışıklı diye hitap edilmenin inanılmaz gerginliği

    1.
  15. herhangi bir toplu taşıma aracında veya kamuya açık herhangi kalabalık bir alanda kendisine dönüp bakması için yakışıklı diye hitap edilen kişinin bir kaç saniye yaşadığı anlatılmaz tuhaf gerginliktir .

    Kişi ilk hitap anında ufak bi risk almalıdır . Yakışıklı hitabı bir başkasına denmiş olupta boşa kefal gibi atlama durumlarında x kişisi yakışıklı hitabını üzerine alınan saf olacağı gibi , hitap edilen kişi karşısında da gereksiz bir eziklik duyacaktır .

    eğer yapılan hitabın adresi kendisiyse önce ufak bi şaşkınlık hemen akabinde gereksiz bi özgüven patlaması yaşayacaktır . Etrafındaki insanlar ise onun iç dünyasında kopan bu fırtınalardan habersiz gündelik hayatlarına devam edeceklerdir .

    işte yakışıklı hitabı bu kadar kompleks , kendi iç dinamiklerinden bağımsız değerlendirilemeyecek , toplum üzerinde birleştirici , bütünleştirici rol oynayan , bireyler üzerinde tuhaf bi gerginlik yaratan bir hitap şeklidir .
    3 ...
  16. sözlük yazarlarının aldığı en büyük riskler

    1.
  17. sözlük yazarlarının ömrü boyunca unutamayacağı , sonunu düşünen kahraman olamaz misali , hayatının akışını değiştirecek büyüklükte veya elinde başka imkan kalmamasında mütevellit almak zorunda kaldıkları risklerdir .

    Örnek : (bkz: uludağ sözlük yazarı olmak) (bkz: risk budur)
    (bkz: anket tarzı başlık açmak)
    2 ...
  18. uludağ sözlük ün yazarları trollük yapmaya teşvik etmesi

    ?.
  19. uludağ sözlük moderasyonunun ve uludağ sözlük yazarlarının farkında olmadan insanı içine düşürdüğü durumdur .

    Her fırsatta troll başlıklarının altına ayar verme amaçlı kütle halinde , sayfalarca entry giren , veya troll başlığı altına akıllıca bi bakınız verip trollü tuş eden , elletmeden gösteren yazarların , hıncını alamayıp yine troll arkadaşlarımızın nickaltını borbardımana tutup onları yerel bir selebrity olmasına yardımcı olan yazarlarımızın ve ayrıca dün sadece usul hukuku kavramları hakkında 5 - 10 tane entry girip zerre okunup oylanmadan karmamı ( ki bu karma denen şeye de uyuzum yanında parantez içinde enerjik menerjik bişeyler yazıyo yarısı zaten hakaret gibi sıfatların ) ımkb yi aratmayacak bi hızla düşüren sözlük yapısı ve moderasyonunun farkına varmadan giriştiği eylemdir .

    (bkz: eyyorlamam bu kadar)
    3 ...
  20. bulaşık sepetindeki bardaklarla jenga oynamak

    ?.
  21. ağzına kadar tabak ve bardaklarla dolmuş bulaşık sepetinin içinden temiz bir fincan almak isteyen kişinin karşı karşıya kaldığı durumdur .

    Öğrenci evi gibi bulaşıkların toplu halde yıkandığı , zorlu iklim şatlarının hüküm sürdüğü yerlerde , genellikle bulaşık sepetleri ağzına kadar tabak , tencere ve bardaklarla dolar . ve çoğunlukla kurumadan bir kez daha kullanıldığı için dolaba kaldırılamazlar . Bu durumda ihtiyaç hasıl olduğunda ufak bir fincan almak istiyen x öğrenci kişisi , bir mühendislik harikası olan ve herbiri birbirini harika biçimde destekleyecek biçimde oturtularak mısır piramitlerini bile kıskandıran bu harika kulenin en diplerinden bir fincanı , bir ince belliyi çekerken bir jenga oyuncusu guvamında hareket etmek zorundadır . Ancak buradaki fark en ufak bi yanlış hareket sizin mutfak eşyalarınız da geri dönüşü olmayan kalıcı hasarlara neden olabilir . işte o yüzdendirki bu x öğrenci kişisi çok ama çok dikkatli olmalı , tam bir kararlılıkla hedefe kitlenmeli ve elleri titremeden objeyi alıp çıkmalıdır . aksi takdirde evi mutfak tezgahına ve yere düşen tabak, çatal , kaşık , tencere , çaydanlık gibi bilimum eşyanın sesi kaplayacaktır .
    9 ...
  22. insanların sormaya bayıldığı sorular

    1.
  23. davayı takip yetkisi

    1.
  24. talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir .
    Medeni hukuktaki tasarruf yetkisinin medeni hukuktaki karşılığıdır.
    Davayı takip yetkisi bir dava şartıdır ve usul işlemlerinin geçerlilik koşuludur .
    0 ...
  25. yatılı misafirlikte erken uyanmak

    1.
  26. kişiyi türlü türlü bunalımlara , gerginliğe ve sıkıntılara gark eden durumdur . Yatıya kalmak maksatlı gidilen misafir evinde artık kişinin uykusunu almasından mı , yattığı yeri beğenmemesinden kaynaklı mı bilinmez , ev sahipleri uyanmadan, kişinin erken kalkması sonucu sıkıntı dolu saatler başlar . Kişi ,misafir evinde olmanın nezaketi ve yabancılığı sonucu ne yapacağını bilemeyip vakit geçirmeye çalışırken televizyonu açmayı dener başaramaz , sonra açar kanalları bulamaz , dünden kalan gazeteleri okur , evdeki bibloları inceler , yatağını toplamaya çalışır ancak divanı düzeltemez , en son bir müddet camdan dışarı baktıktan sonra sadece birileri uyanana kadar oturup bekler .yakın zaman içinde uyanan ev sahibi ile güzelce günaydınlaşıldıktan sonra nasıl uyunduğu hakkında raporlar verilir ve bu kısa , tatlı gerginlik sona ererken hayat kaldığı yerden devam eder.
    1 ...
  27. sandalye ile kapı kilitlemek

    1.
  28. gün geçmiyor ki ecnebi filmler bize bişeyler daha öğretmesin kıymetli dostlarım. evet son zamanlarda gerek kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ,gerek sinema sektörünün meyvelerine ulaşımın çok kolay olmasından kaynaklı pek çok tuhaf ayrıntı kafamızın içine biz farketmeden kazınmaktadır . işte bunlardan bir tanesi de sandalye ile kapı kilitlemektir .

    pek çoğumuzun bu tarz bi kapı kilitleme sistemine yabancı olduğu aşikardır . peki ama nereden biliyoruz , nereden hatırlıyoruz böyle bi olayı . cevap izlediğimiz o filmlerin en heyecanlı yerinde saklı. kahramanımız , seri katili veya psikopat suçluyu , ağzını burnunu kırıp , sorguya çekerken ,içeri birilerinin girmesini önlemek amaçlı tek eliyle sandalyeyi tutup lööömmbb diye eğik bir açıyla sandalyeyi kapı kolunun altına köslemesi sonucu , tek seferde karizmatik bir biçimde kapıyı kilitlemeyi başarır . veya yine başrolde bulunan genç , ergen kızımız anne veya babasının kendisine zarar vermesinden korkarak odasına kaçtığında , kapısını kilitlemek için zorlanmadan bu metodu kullanmaktadır . peki ama nasıl olurda her seferinde sandalyenin boyu ile kapı kolunun yüksekliği birbirine bu kadar uygundur ? veya kahramanlarımız nasıl olurda her seferinde bu işi tek seferde bu kadar karizmatik bir biçimde hallederler ? bu soruların cevabı ise tam bir muamma .

    yurdumuzda ise benzer bi uygulamanın yaygın olmaması kullanılan kapı kolları biçiminin farklı olmasından kaynaklanmaktadır kanaatimce . konu hakkında teknik araştırma yaparken sıkılmam dolayısıyla olayı pek bilimsel olmasada şöyle izah edebiliriz sanırsam . sandalyeyi kapıya yaslamak suretiyle kapıyı kilitlemek durumunda kapı kolunuzun ülkemizde pek de tercih edilmeyen yuvarlak kapı kollarından olması gerekir. halbuki şu yalnız ve güzel ülkemde çoğunlukla basmalı ( teknik adının bu olmadığına eminim ama çağrışım açısında yeterli bence ) kapı kolu kullanılmaktadır ve bu kapı kolu sandalye ile kilitlemeye müsait değildir .

    (bkz: eyyorlamam bu kadar)
    1 ...
  29. dava ehliyeti

    1.
  30. tarafın bir davayı ister kendisi ister bir vekil aracılığı ile yürütüp geçerli taraf usul işlemleri yapabilme ehliyetidir . medeni hukuktaki fill ehiyetinin , usul hukukundaki karşılığıdır. Ayırtım gücüne sahip , ergin kısıtlanmamış kişiler dava ehilyetine sahiptir .
    0 ...
  31. taraf ehliyeti

    ?.
  32. usul hukuku ilişkisinde aktif veya pasif süoje olarak yer alabilme ehliyeti , taraf ehliyetidir .
    Medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukundaki karşılığıdır .
    Tüm gerçek kişiler taraf ehliyetine sahiptir .tüzel kişiliğe haiz tüm topluluklarda taraf ehliyeti vardır .
    0 ...
  33. © 2025 uludağ sözlük