masadan biri içeri çay koymaya gidiyordur, ona boş bardağınızı kaktırıp, mabadınızı kaldırmadan, 1 bardak daha çay içmek için yapılan gereksiz eylemdir.
çocukluk fotoğraflarına baktığında, yanında duran annesi permalı ve röfleli saçlı değilse, vatkalı iğrenç bluzler giymiyorsa, bu arkadaş lisesi değildir.
iyi anlaştığınız bir abiniz varsa, candır o can.. birlikte dertleşirsiniz, gülersiniz, birbirinize beklenmedik anlarda hediyeler alırsınız, ona bir şey olacak diye ödünüz kopar, aileden izin koparılacağı zaman size destek çıkar ama hakikaten saçma bir şey istiyorsanız dostluğu bir kenara koyup, abi tavrıyla olamayacağını söyler, sizi sevdiğinden, size bir şey olmasını istemediğinden.. birlikte içersiniz, gezersiniz tozarsınız.. bazen birbirinizin suç ortağı olursunuz, aranızdan su sızmaz.. sizi istemeye geldikleri akşam, ağlamaktan gözleri şiştiği için, misafirlerin yanında çok duramaz, mutfakta annenize yardım eder.. sonra o da evlenir.. fakat artık hiç bir şey eskisi gibi değildir.. 2 gün sizi görmese özleyen abiniz, aylarca görmese aklına gelmezsiniz.. canınız yanar.. içiniz acır.. çok özlersiniz.. her şey onu hatırlatır.. kızgınlığınız olduğu için, gururunuza yenik düşüp de arayamazsınız.. ama o hep aklınızdadır.. sonuç: abi kardeş diyalogları, özlenendir..
abi: bi de bu var, su getirsene
ben: emretmezsen getiririm
abi: tamam, bana su getirir misin?
ben: tabii abicim.
(su getirip abime verdikten sonra)
abi: aferim!
erkek tecrübeliyse, fakat kızın ilk öpüşmesi ise, erkeğin kesinlike french olayına girmemesi gereken durumdur. keza, kızcağız kendini tecavüze uğramış gibi hissedebilir. ilişkide bir sürelik soğukluk meydana gelebilir.
bazı erkeklerin övünme, bazı erkeklerin vicdan yapma sebebidir. övünen grup, "ulan cazibeme dayanamadı" diye düşünürken, vicdan yapan grup, "hacı tutaydım kendimi, ne yaptım ben ya. acaba şimdi evlenmek ister mi?" diye kendi kendini yer.
içeriği kadar anlatanı da önemli olandır. keza iyi bir fıkra kötü anlatıldığında hiç komik olmayabilir. sonuç: anlatım konusunda kendinden emin olmayanların, dinleyici olmayı seçmesi makuldur.
sılanın şarkısı diline pelesenk olmuş küçük kız çocuğudur. sadece melodisi hoşuna gittiği için söyleyendir, sözlerin anlamının farkında bile olmayandır.
baba parasıyla okuyan ya da okuduğunu zanneden şımarıkların dışladığı kızdır. helal olsun denmesi gerekendir. yarın öbür gün, zamanında kendisini ezenlerle karşılaştığında, kendi kazandığı parayla ve kariyerle onları dövmeyecek kadar asil olandır.
ergen modasına uyayım diye, öyle konuşup, güzel türkçemizi bozandır. yıllar sonra geri dönüp baktığında, böyle konuştuğunu hatırlayıp, kendinden utanacak olandır.
böyle okullarda, özellikle az öğrenci alan bölümler (genelde güzel sanatlar ağırlıklı olur) çok göze batar ve üvey evlat muamelesi görür. "koskoca bölüm açtık, ala ala 15 öğrenci mi aldınız? ee ben niye size mekan tahsis edeyim, aynı mekanı daha çok öğrencisi olan bölüme verir, sakalıma bakarım" şeklinde düşünce güden sözde eğitim kurumlarıdır.
Rıdvan Dilmen derim, başka da bir şey demem. Çocukken, Fenerbahçe'yi tutma nedenimdi. Kendisininden sonra onlarca futbolcu geldiği halde, hala Rıdvan demem, olaya duygusal bakışımdandır. içimdeki çocuktan etkilenmemdir. Rıdvan'ı sevmemdır. Çocukluğumu özlememdir. 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olmamdır.