insanlar din uğruna kendi geleceklerini kurma hakkından mahrum bırakılıyorsa yemişim öyle inancı. mezhebi farklı diye kızına "evlenirsen bizi unut" tehdidini savuran aileler varken, yemişim iki mezhebi de. no god no cry.
tefsir ve hadisler içinde boğulan adam yobaz olur olursa. her şeyin açıkça belirtildiği kitabın dışına çıkan insan, başka bir insanın elinden dilinden çıkan sözlere inanan insandır. bu da gayet tabii kutsal kitaptan her nesilde biraz daha uzaklaşmak, her alimle biraz daha başkalarının emellerine alet olmak anlamına gelir.
tabii ki şu an bu giriyi okuduğunuz sözlüktür. şu kasıntı tanımlardan nefret etsem de, neyse boşa silinmesin. inci sözlük' te takılıp iki dakika buraya baktığınızda gayet iyi görürsünüz ki, duyguları bastırılmış varlıksız yobazlar burda sevgilisi olanları, iyi ortamı olanları, eğlenmeyi bilenleri, duygularını yaşayabilenleri kıskanarak yobazlıklarını ortaya koyarlar. şimdi de bunu kemalistliğe bağlayarak kendilerini tatmin ederler. herhangi bir insanı küçümsemek haddime değil ama ahahaha...
neyse, abazalar topluluğunu yobazlar topluluğuna tercih etmek daha sağlıklı. en azından sik indiğinde abazalık biter. sağlıklı beyinlere selam olsun burdan.
en azından kimsenin havası yok ki "ben bilgiliyim, ben iyi yazarım, ben şöyleyim böyleyim". en azından kimse tutup da siyaset bilimi profesörü gibi siyasi, peygamber gibi dini yorumlar yapmıyor. kimsenin doğru olduğunu iddia ettiği yok. böyle bir ortamda tarafsız, geniş düşünceli birinin sinir krizi geçirme olasılığı yok.
şu yazdığımdan bile utanıyorum. lan hayır ne bu kasıntılık, ne bu düzgün cümleler falan hani cem yılmaz' ın bir esprisi var: "sanırsın türk dil kurumu eroin kaçırıyor".
sol frame' e bir bakın. kimi kemalistlere vuran şakirtler, kimi dine vuran çakma ateistler, kimi tatlı su sosyalisti, kimi mağaradan yeni çıkmış faşist. galatasaraylının biri çıkıp fenev şöyledir böyledir şikeci, fenerbahçelinin biri diyor 6saray yedek kadroyu yener ancak. he anasını satayım bir doğru sizinkisi zaten de böyle sikik düzgün cümlelerle çıkıp ortays kendi doğrunu herkese mal etmeye çalışıyorsun. bi akıllı sensin zaten ki tüm doğrular sana bahşedilmiş, senin düşüncen harika muhteşem çürütülemez.
2 tane cümleyi yan yana getiren çıkıp insanlığı aydınlattığını, karşı görüşü çürüttüğünü zannediyor. lan siktiğim sen karşıt görüşlü yorumu okumadan eksiyi basıyorsun, adam senin 2 tane dandik cümleni mi okuyacak sence?
ben çok mu birikimliyim, iyi bir yazarım, tabii ki hayır. ama bunu kabul edebiliyorum. işte bu yüzden tüm liselilere, abazalara, sazanlara rağmen inci sözlük daha düzgün bir yer. hani samimiyet vardır bir de kasıntılık. ekşi bile daha iyi lan adamların en azından o sinirden titreten kasıntılıklarının altyapısında düzgün düşünceler var.
2 cümle kuran tüm doğruların bahşedildiği insan kesiliyor başımıza götünün bokuna bakmadan. lafım herkese değil tabii ama çoğunluğa olduğuna da eminim. şimdi bunu okuyan da çıkmaz ayar vermeye falan çalışırlar. neyse inci düzelene kadar okunur başlıkları seçelim hiç yok değil.
cemaatin kampanyalarından biridir. 1. ağızdan öğrendiğim ve doğruluğunu da teyit ettiğim kampanyadır bu. hatta sevgili arkadaşıma kıymetli abisinin tavsiyesi;
- okula gidip gelirken tak kulağına dinle.
- abi ama hocayı dinlerken ağlar otobüste rezil olursam?
- olsun allah rızası için, bundan gurur duyman lazım.
cemaatin bitmez tükenmez parasının ve bitmez tükenmez çocuksu beyin yıkama taktiklerinin de en güzel örneğidir, büstüdür, heykelidir.
bu kampın ayrıntısını bilmesem de, sanırım yazın sonunda yapılan kampta puan toplayıp nt' den hediye çeki kazanan cemaatçidir. bizzat duydum bunu. kampta kitap okumaya falan puan veriliyormuş, bu güzel arkadaş da sormuş abisine;
"abi en çok puanı ne kazandırıyor? "
cevap: "oruç tutmak"
bunun üzerine arkadaşa bir bakıyorlar sabah oruç ve tabii bir sürü de cemaat puanı kazanıp hediye çekini kapıyor. niyetini de "nt" rızasına veya "zırlak hocaefendi" rızasına etmiştir.
gülünç de olsa, kimisinin gözünde acayip benzerlikler canlanır. yıllardır benzetiyorum ben bu kızı bindiğim belediye otobüslerine. hatta otobüse binerken pelin karahan' a, neyse. buyrun;
aydın yılmaz uzun saçlı haliyle hazal kaya' nın dublörüydü resmen. ben bu çocuğu ilk gördüğümde hazal kaya genco diye bir dizide oynuyodu. aydın oyuna girdi dedim oha lan bu oyuncu kız amk. neyse bir şunlara bakın;
bugün hatay' da yaşanan ve hala yaşanmakta olan olayları dile getirmeyip, futbolcuların ossuruğunu saniyesinde yazan medyadır kendileridir.
görevi halkı bilgilendirmek olan medya, yandaş olduğu zaman; yandaşı olduklarının işine gelmeyenlerin kelimesini etmez gayet tabii. şu saatte hayat' ın yarısı ayakta ve valiye, diktatör rejime karşı direniş sergilemekte. yemeyip içmeyip polisin saldırdığı halkın haberini, halkın geri kalan kısmına iletmek onların asli görevidir. ama "yandaş" olunca, yanına yanaşıyor tabii sahibinin bu köpekler. halk isyanı duymasın, diktatörlüklerine zeval gelmesin, herkes kuzu kuzu otursun.
şerefsizce olduğu kadar inanılmaz eğlenceli eylemdir. arabada 4 kafadar vardır ve hava kararınca kurbanın yanına araba yanaştırılır:
- ustam pardon. biz atakule' ye gitmek istiyoruz da yabancısıyız buranın. nasıl gideriz biliyor musun?
- kardeşim bu caddeyi düz takip ediyorsun, ileride bir kavşak olacak ordan sa...
- hıaamınnaaaaaa aribbaa aribbaa yeppaaaaaaaaaaaa...
bu bağırışlarla araba hızla adamın yanından uzaklaşır ve bize yardım etmek isteyen garibimin şaşkınlığı dille destandır.
kişinin toplum içindeyken sessiz osuruk kokar diye düşünerek, kokmaması için tüm kaslarını sıkıp zaarrrrrtttt diye ortalığı zelzeleye vermesidir. üstüne bir de kokarsa götünü kesin fillere yedirin o adamın.
tam olarak rus a2 milli takımı forması giyen sapogov' dur. hatta liseli bile değil ilkokullu. ben bunu 4. sınıftaki okul turnuvasında yapmıştım en son.
kimisi, sevdiği bir şeyin ortalık olduğunu görünce, popüler olduğunu görüp insanlardan onunla ilgili şeyler duydukça sıkılır o sevdiğinden.
leyla ile mecnun' u ilk bölümlerinden itibaren izleyen ve çok beğenen biri olarak, 2. sezonun ortalarından itibaren yaşadım ben bunu. izleyen sayılı insanlardandım ve bu belki bencilliktir ya da ne bileyim anlamsız bir sahiplenmedir kıskançlıktır ama izlemiyorum artık. el kadar bebelerin, saçma salak adamların dilinde replikleri. "abi çok güzel dizi amuğa goyam ya" diyorlar.
ben eskiden de chelsea' yi tutardım, zolalı zaman bilen bilir. orta sıralarda gezinirlerdi. sonra abramoviç ve herkes chelseali oldu. işte o zaman chelsea' yi de sevmez oldum roma' ya sardım. sonra chelsea gözden düştükçe ben tekrar sevdim chelsea' yi. bu sezon şampiyonlar ligini kaldırınca da yine sevemez oldum.
neyse ki behzat ç.' yi kimseden kıskanmıyorum. izleyenler neyse ki ya angaralı ya da benden salak olmayan insanlar. aslanlarım benim.
ilk geldiği zaman "ooo süper teknik adam buna güvenilmesi lazım çok iyi işler yapar" deyip de, ilk resmi maçının ardından ana avrat giden kaypak türk insanı eylemi. bunu özellikle galatasaraylılarda gördüm kimse gücenmesin, selçuk inan' ı oynatmadı diye vatan haini ilan edildi adam. sanki selçuk babanızın oğlu, size ne adamın taktiğinden sevgili trapattoniler? hollanda' ya yenildi diye bundan bi bok olmaz diyenleri hiç saymıyorum zaten. sanki çorumspor' a yenildi adam amk.
football manager hastası her insanın mutlaka en az bir kez yaptığı eylemdir. penaltılara giden maçta gözlerini kapatıp, kardeşinin spikerlik yapmasını istemek, rakip korner kullanırken aklından gol olacağını geçirmemeye çalışıp kendi beyninle savaşmak, son dakika golü yememek için 85' ten sonra işeyip gelerek maç sonunu görmemek gibi totemler kullandıklarımdır.
bu türküyü ilk dinlediğim arzu şahin' in oturduğu yerden, enstrümansız olağanüstü şekilde güzel söylediği ve insanın dertsiz başına dert almasına sebep olacak türkü.
kahvehanede batak oynarken keyifle sigarayı içtikten hemen sonra, elemanın çay getirmesi durumudur. masadaki herkes çay alınca almak zorunda da kalırsın ve büyük bir hayal kırıklığıyla içilir o çay. bilen bilir kahvede içilen sigaralar kıymetlidir, her birinin tadı ayrıdır. ama çay - sigara ikilisinin bu denli küçük bir farkla bozulması umut kırıcıdır, hayata küstürücüdür, acı vericidir, yanaktan öpücüdür.