Diyarbakır devlet tiyatrosu tarafında sahnelenen oyun. yönetmeni eskişehir şehir tiyatroları'nın ödüllü, pek başarılı oyuncusu hakkı kuş.
Konusu: “Süleyman ve Öbürsüler”, Max Frisch’in “Öğretisel Olmayan Öğreti Oyunu” olarak tanımladığı “Bay Biedermann ve Kundakçılar” adlı oyunundan Yavuz Pekman tarafından uyarlanmış bir oyundur. Kendi yaşamı dışındaki olaylara, durumlara duyarsız ve bencilce yaklaşan Süleyman’ın; her gün yangınların yaşandığı bir şehirde, kendi evinin yanmaması için bütün önlemleri alması, buna rağmen iki kundakçının evine gelmesine hatta yerleşmesine korkak ve duyarsızca yaklaşması üzerinden süregelen hikâyesi, mizahi bir dille değerli seyircilerimize sunulmuştur.
Süleyman, ibret Oyunları’nda olduğu gibi, yaşamdan hiç ders almayan “insanoğlu’nu temsil eder. Yangın; insanı, toplumları bekleyen; huzur ve esenliğini tehdit eden bir tehlike olarak simgelenmiştir. Savaş, açlık, yıkım, faşizm, ırkçılık gibi durumlarla özdeşleştirilebilir. Frisch’e göre insanoğlu, başına açtığı “yangın”lardan tarih boyunca “cehennem ateşi”nde bile ders almamaktadır.
bırakıp pes etmemden devamlılık yok bende sıkıntı orda hacı yoksa alır yürürdüm.
hee birde umursamazlık üniversite kazandığım halde kayıt dönemini kaçırmışlığım var.
reizle birgün oturuyoruz yaktı sigarayı geçti karşıma oturdu, dertli dertli düşünüyor. Ortamı bir sessizlik aldı. Reizi böyle dertli görünce sustum bende birşey demedim. Reiz kafasını bana çevirdi "fransa'da bir kule var" dedi . "evet var reiz" dedim "evet var ne oldu ki?" Reiz sigara dumanı yukarıya doğru üfledi sonra dedi ki "işte o kule senin..." "şiiii reiz ayıp oluyor" dedim. "Ne oldu la" dedi. "reiz ayıp ediyorsun"dedim. "Ne oldu yafram ne ayıbı sana veriyorum işte" dedi
Buda böyle bir anım işte
Ne reizler var beeeeeee
çarşamba kaymakamı caner yıldız'ın 1989’da kurşuna dizilen romanya diktatörü nikolay çavuşesku ve eşi elena’nın mezarlarının çarşamba'da olduğunu ileri sürdüğü. haber samsun gazetelerinde büyük tartışma konu oldu.
Kendisinin her zaman söylediği yegane söz ” okuyun çünkü mürekkebin akmadığı yerden kan akıyor” sözüdür ki bu sözün sahibi ismet Özeldir. Bu sözü kendisine şiar edinmiş ve sürekli kendisini geliştirerek nasıl memlekete ve memleket insanına faydalı olabilirim düsturu ile gelişmeye devam etmektedir.
Aşağıda ve diğer sayfalarda kronolojik olarak Cihat Faruk Sevindik’in kariyeri sizlere sunulmuştur. Oyuncu ”iYi” seviyede iNGiLiZCE ve RUSÇA bilmektedir.
eğer evde mandalinayla iyileşmeye çalışan biri varsa ondan uzak durun o acemidir.
eğer mandalina,portakal yemekle kalmayıp doktorada gidiyorsa ondan korkmayın.o başının çaresine bakar.
eğer hastanın kendine has tarifleri varsa ve sürekli sizi şaşırtıyorsa o profesyoneldir. kanser olsanız bile o sizi bulur ve tedavi eder.
he bir de kimyacıdır.
insan bir kere oluyor ne fena
bu duzeni degistirmeli
bir kere yasamali
cok cok olmeli
en buyuk kederler bizim icin
bizim icin karsiliksiz sevgiler
kor kuyular, cikmaz sokaklar bizim icin
dunyaya nasil gelmisiz sormayin
saygi deger annelerimiz incinmesin
her yerim ayri ayri olmeli
yoksa olum yok bana bu dunyada
bir kursun beynime girsin
bir bicak kalbime saplansin
kizgin bir demir daglasin gozlerimi
sonra gelsin bir manga asker
sert bir komut
bir yaylim ates
birak kim baglarsa baglasin gozlerimi
cok dusundum bilek damarlarimi kesmeyi
ronesans oncesi devirlerden kalma zehirler icmeyi
ve dusmeyi yuksek kulelerden mermerler ustune
ayaklarima tas baglayip denizler altinda olmeyi
yine de olmedim goruyorsun, olmedim
o asagilik hesaplar, kucuk korkular birakmadi beni
belki de sen birakmadin, bilmiyorum
biraksaydin coktan unutmus olacaktin
halbuki simdi benden kacman da zor
anliyorum beni sevmen de zor
dedim ya bir yere kadar yasamak guzel
ama bir yerde olum guzel oluyor.
senaristliğini ve başrolünü sadi cecil cengiz'in yapımcılığını ise çarşambalı iş adamı engin yıldırım'ın yaptığı film 18.03.16 cuma günü vizyona giriyor.
ben acılar denizinde boğulmuşum
işitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
duyarım yosunların benim için ağladıklarını
ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
baksana; herkes içime dökmüş artıklarını
bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
yılların içimde bıraktıklarını...
ümit yaşar oğuzcan//acılar denizi