parayı veren yakıyor da doğruyor da arkadaşlar. Bir canın bedeli 950 TL ya.(!) bu sistem devam ettiği sürece daha çok görürüz böyle canilerin elini kolunu sallayarak can almasını. hayvan hakları yasası hemen!
bittin işte. sen de gittin diğer tüm güzel şeyler gibi. neyseki aşık olduğum insanla birlikte seninle tekrar buluşabilme planlarım var.
ayrıca karakterlerin kötü özelliklerinden bahsedip yerenleri görüyorum, kusur bulmak kolay güzel şeylere odaklanın, yani komedi dizisi çokta şey yapmayın
kayserili ermeni bir aileden alınıp devşirilmiştir. selimiye camii ustalık eseridir. birçok kişinin yanlış bildiği üzere mostar köprüsü onun eseri değil öğrencisi mimar Hayreddin'in eseridir.
netflix yapımı ispanyol gençlik dizisi. ders çalışmaya ara verdiğimde 2. sezonunun yayınlandığını görüp çok mutlu oldum. çünkü yoğun ders çalışma aralarında izlenebilecek çerezlik dizi. yormaz.
kitaptan filme uyarlanmış, mıçmıçlıktan uzak bir aşk filmi. ötenaziye parmak basıyor. çok film izledim ama daha önce bir filmde bu kadar çok ağladığımı hatırlamıyorum. galiba ağlayacağım varmış.
halk edebiyatında motif olarak kullanılır. insan çok zayıfladığı zaman sırt bölgesi adeta tarağa benzer. eskiden, bu sırt bölgesindeki kemik, şekli ve işlevi itibariyle tarağı karşıladığı için söylendiği üzere tarak olarak kullanılırmış. ama genellikle edebiyatta manen zayıflayan insanın kemiği çıkar. zayıflama sebebiyse sevgiliden ayrı düşmesidir. daha çok beşeri aşk için kullanılır. kişinin sırt bölgesinden yapılan tarak sevgilinin saçına değer. kendisinden bir parça sevgilinin leylisiyle buluşur. yani vuslat gerçekleşir.
hikmet sözü eskiden felsefe anlamında kullanılırdı. filozofa da hakîm denmiştir. hikmetin edebiyatımızdaki anlamı da bununla ilgilidir. âhlak ve nasihatle ilgili yazı demektir.
sendroma adını veren sophokles'in (bkz: kral oedipus) adlı tragedyasıdır. erkek çocuklarının anneye aşırı düşkün olma durumudur. bu sendroma isminin neden verildiğini kitabı okuduğunuzda daha iyi anlayacaksınız. ayrıca kırmızı saçlı kadında da bu sendromdan bahsediyor.
gül ile bülbül hikayesi edebiyatımızda çok sık işlenen bir aşktır. bülbül güle aşıktır. tasavvufi anlamda bülbül derviş, hak aşığı, gül ise allah'ı veya hz. muhammed'i temsil eder. bülbül aşkı için türlü çileler çeker. gülün dalına konup onu izler ve yanık yanık öter. o öttükçe gülün dikeni bülbülü yaralar ve yaradan akan kan güle damlar. gülün kırmızı renginin bülbülün kanından geldiğine inanılır. bülbül acı çeken sadık âşık, gül ise kendisini naza geçen mâşuktur.
ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.
bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum.
muhteşem bir şiirdir ama sanıldığı gibi yoğun duyguların tesiriyle oluşmuş bir aşk şiiri değildir. dönemin şairlerine eleştiri niteliğindedir. azıcık düşünelim.
yan yana yazıldıkları zaman elem kelimesini oluşturan arapça harflerdir. ayrıca divan edebiyatında elif sevgilinin servi boyuna, mim badem gözlerine, lam ise keman kaşlarına benzetilir.