babamı sinirlendirdiğim zaman bana söylediği söz idi. küçülüğüm zamanında babamı sinir etmeye çalışıp külah denince akla sadece dondurma geldiği için babamı hep sinir etmeye çalıştığım ilginç kelime topluluğu.
insanlara kedi benzetmeleri yapmaktan haz alan zat.
benim de akıl zekam zorlanıyor artık izlerken. her kedi deyişinde harry potterdaki mcgonagall geliyor aklıma.
izlemek icin bu kadar gec kaldigim icin cok ama cok uzuldugum film. olay orgusu o kadar basarili, her oyuncu kendi karakterine o kadar oturmus ki puan kiracak yer bulamadim. hicbir kliseye yer vermeyen bu kadar orijinal bir senaryoyu cok ama cok takdir ettim.
herşey bir yana, taş atanın yardım istediğini nereden bildiğini de merak etmekteyim. eğer taş atanın yardım istediğini biliyorsa, o halde o taş atanın adını savcılığa vermesi gerekmiyor mu?
magazin programında sağa sola laf atmakla ülke gündemini karıştıran acınacak insan tipidir kendisi. bunun bedeli de kazandığı reytingden fazlası olacaktır.
gençliğin masum keşifleridir. ancak alışkanlık haline getirip tam filmin en heyecanlı bölümünde siz izlemeye çalışırken, koltukların arasında kafalar buluşarak bademcik ameliyatı kıvamına gelirse bu iş, o kafaların üç kez üst üste tokuştutularak ayrılması farzdır. bunun başka bir versiyonu da çimlere yayılarak girişilen bademcik operasyonlarıdır.
bir bayan olarak şunu söylemeliyim; aşırıları mide bulandırır, ona göre.
enfiye çeken adamlar gibi bir şişeye doldurabilsem ve canım istedikçe derin derin içime çekebilsem çekerdim. kitap kokusu ve koku kavramının ilahi bileşimi ise (bkz: das parfum) olmalı.
anadili ingilizce olmasından mı, bilimsel bir dil kullanmasından mı yoksa çevirmenlerden mi kaynaklanıyor bilmiyorum da bu adamın kitapları zor anlaşılır geliyor bana. bilimsel dil kullanmıyor aslında ama tam olarak halkın diliyle de yazmıyor sanki. aynı konuları içeren bir türk yazara ihtiyaç var.
enteresan kişiliklerdir. kendilerini işlerini mükemmel yapan insan olarak görmektedirler. ayrıca yapılan operasyon ne kadar kötü olursa olsun olumsuz konuşmazlar. ne yapar eder haklı oluverirler. başka bir dişçiye gittiğinizde durumu anlatırsınız, kem küm ile geçiştirirler.
nerdeyim, kimim ben?
ne olduğumu niye olduğumu bilmiyorum!
neden böyle oldum, neler beni bu hale getirdi yada neler beni seçimlerimde yönlendirdi
hangi doğrular yada yanlışlar var ki bizim seçimimiz olmasın doğru olanı ne??
ya önüme hep yanlış seçenekler çıkıyorsa ben ne yapmalıyım!
kaçmalı mı yoksa kabullenmelimiyim
ahh hayat, bazen çekilmez oluyosun
sabah uyanmak için alarm olarak ayarlanabilecek en çılgın şarkı. özellikle nakaratı bir insanı havaya sokmaya yetmiyorsa daha hiçbir şarkı başaramaz bunu. gel de uyanma, gel de bağıra bağıra eşlik etme şu şarkıya. ayrıca kulaklarınızın dayanabildiği en son sesle dinlemenizi tavsiye ediyorum zira tadını ancak öyle alabiliyorsunuz.
erkek gibisin, yere göğe sığmıyorsun ama has kadınsın pink, takdir ettim.
mükemmel bir aktör olmasından dolayı mı yoksa ince eleyip sık dokuduğundan dolayı mı çözemediğim bi çekiciliğe sahip, şu ana kadar çekilmiş en güzel filmlerde oynayan adam. yani oynadığı filmlerin listesine bakınca etkilenmemek mümkün değil zira romantik komedileri bile güzel. yahu bir aktörün hiç mi kötü filmi olmaz? hayır listesi kabarık izle izle bitiremedim henüz ama bir tane ''üff bu güzel bi film değil ya'' diyemedim. ama izlemeye devam ediyorum, bi açığını yakalayacağım senin cek.
sarki sozlerinde gecen kelimelerin hepsinin anlamini ayri ayri bilsem, cumleleri tek tek anlasam da, sarkilarinda overall'da ne demek istediklerini bir turlu anlayamadigim muzik grubu(ydu).