her kurban bayramında, özellikle din ve müslüman düşmanı kesimin eline verilen bir tür koz, bir tür argümandır. bu düşman kesim zaten kendi olamadığına kin kusmak için yer ve bahane aramakta iken, bizim hayvansı insanlar, her kurban bayramında, dinin ve peygamberin yasakladığı, yapılmasını istemediği şekilde hayvan boğazlayarak bu işe yardımcı olmaktalar.
eğer hayvanseverler dürüst olsalardı, biraz din dersi alırlardı. böylece aslında müslümanlara emredilen kurban ediş şekillerini, şartlarını, yapılması ve yapılmaması gerekenleri bilirler, yapılan rezaletlerin inançtan değil, tam tersi inançsızlıktan olduğunu da anlarlardı.
çalışın biraz kardeşim. ders çalışın da öyle gelin.
şu an epeyce takipçisi olduğu da su götürmez bir gerçektir. aslında peygamber olduğunu söyleyecek kadar sapıklaşacak, dininden imanından soğumuş kimselerde çıkmıştır, lakin bunlar çok küçük bir kesim olduğundan pek de makbul değildirler.
ne umduk, ne bulduk şeklinde bir hayal kırıklığına garkeder insanı.
bizim camia, yakın zamana kadar ağzı köpüre köpüre israil naraları atıyordu. asker israile diye gösteriler yapılıyordu. tam da yürüyorduk hep beraber, bir de baktık, suriyeye giriyoruz.
allah allah, biri bizi yiyor ama, bilemedim şimdi.
şaşırılması gerekmeyen, ülkemizin gerçeklerinden biridir.
sadece fındık üzerinden bakmak yerine, daha bir çok üründe dünya lideri iken fiyat belirleyemediğimizi de bilmemiz gerekir. örneğin; bor madeni üretimi ve rezevinde dünya birincisiyiz, ama onun da fiyatını dış piyasalar belirlemektedir. biraz araştırsak, böyle en az 10 ürün daha bulabiliriz.
ettiği her haltı, yediği her naneyi, hatta ağzındaki sarmısak kokusunu bile başkalarına yamayabilecek kadar becerikli, ortalığı toza dumana kattıktan sonra, hiç bir şey olmamış gibi konuşabilme kabiliyetine sahip kimsedir.
etraf tereyağı, kendisi kıl'dır. düşünün, nasıl sıyrılır aradan.
ülkemin boşbakanı, tüm ekonomi yönetimi hep bir ağızdan bu tür beyanlar vermişlerdir, son zamanlarda. yapılan zamlar eleştirildiğinde, halkın daha da fakirleşeceği öne sürüldüğünde ''biz bu zamları yapmazsak, ekonomimiz yunanistan gibi olur'' mesajı verilmiştir.
buradan yola çıkarak; demek ki ülkemizde birileri fena halde yalan söylüyor. bir kesim insan ise, ağızlarını açmış, hayran hayran yalan dinliyor ve savunuyor.
şimdiye kadar hep dünyanın en pahalı benzinini kullandığımız yazılıp çizildi, ki kullanımda olan ile ilgili tarafı doğrudur. yani vatandaşın aracına giren benzin, dünyada litre başına en çok para ödenen benzinidir.
peki aynı benzinin, yine aynı ülkede dünyanın en ucuzu olarak da satıldığını biliyor musunuz. bakın şöyle oluyor;
bir ton ham petrol, damıtma ve ayrıştırma ünitesine konuluyor. şimdi bu damıtma veya ayrıştırmada katlar var. en üstte jet yakıtı olmak üzere, aşağıya doğru ürünler kalınlaşa kalınlaşa sıralanıyor. en altta da kalorifer kazanlarında yakılan fueloil kalıyor. bu arada mesela 300 litre benzin, 300 litre de mazot çıkıyor diyelim. ülkemizde satılan araçların yarısından fazlası dizel olduğu için devamlı mazot satılıyor, benzin ise stoklanarak bekletiliyor. şimdi bunu her gün yapılan bir döngüye çevirelim. o kadar benzini nereye stoklayacağız, yok tabiki. peki,
peki ne olacak o kadar fazla benzin.
litresi 1, evet yanlış duymadınız bir liraya bile ulaşamayan bir fiyata, yakın komşularımıza satıyoruz bunu. yani ey avanak, geri zekalı, satılmış yalakalar. sizin iktidarınız, sizden litresine 5 lira aldığı benzini, fazla gelince size değil, dışarıya bir liraya satıyor. normal insanlar bunu duyunca nasıl çıldırmıyor, veya ben anormalim o yüzden mi çıldırıyorum hala çözemedim.
