evinde yalnız bir aşık çölde bir damla su
garip bir görev ve yalnız bir yabancı gibi
zaman sessiz bir iğne hayat bir dantel
yarışta sakat bir atlet kader pusuda beklerken
o bu günü yaşıyor
dünü unutmaya hevesli aklında bir silahla
sokakta aç bir kurt kaypak bir yan sözünde
kör bir umut ve anlamsız bir fal var öyküsünde
zor bir soru için güvensiz bakışlar
basit bir sırrı var ,ama hiç cesur değil anlatmaya
kaybettiği bir şey yok kazandığı hiç bir şey
o arsız bir sürgün içindeki zindanda..
içindeki zindanda.
iki sokak köpeğini sahiplenin,aylarca onlarla ilgilenin,karşılıksız sevgiyi yaşayın!birisi sabah uyandığınızda ölmüş olsun ki anlayın ilk dakikadan nasıl özlem başlıyormuş,karşınızda zıplayıp koşsa yeniden diye neler verilmezmiş,diğeri gözünüzün içine baktıkça nasıl artıyormuş o sevgiliye duyulan özlem.bir de size hep sıkıntı vermiş,ayrıldığınız sevgilinizi düşünün;ne kadar bencil olduğunu,verdiğiniz değeri,mutluluğunuzu nasıl sömürdüğünü..arada ki farkı anlamak zor olmayacak.
acele etmeden,bir kaç sayfa geriden takip edildiğinde daha zevkli olan hikaye.zira sonuna kadar gelince devamını beklemek zorunda kalmak can sıkıcı oluyor.
yıllarca birbirlerini yedikten sonra yaşları elliye gelince canım cicim oluyorlarsa,geriye size sıkıntılı bir çocukluk dönemi bırakmış kavgalardır.dersi onlar değil siz almışsınızdır.
"adettendir" kısa filmine okan bayülgen'in yorumu şahaneydi.ayrıca bir zamanlar kameramla kampüste diye bir program vardı çek bakalım da onun tadında gibi.
zamanında babamın "al sen geri ödemesi ufak kesintilerle oluyor" demesiyle bir beş milyarlık senet imzalamışlığım var,bir de mezun olduktan sonra yedi milyarlık ödeme planıyla süregelen münasebetim.*
olay bugün öğlen başıma geldi.çöp tenekesi gibi bir bilinçaltına sahip olan ben yine etkilenmişim bir şeylerden rüyamda film tadında bir maceraya koşuyorum.silahlı bir saldırının tam ortasındayım,vuruluyorum.hani gerçekten hissettiğiniz olur ya acıyı vücudunuzda öyle bir vaziyetteyim.karnımdan et parçaları kopmuş,kanın aktığını hissediyorum,kendimi binanın dışına atmaya çalışıyorum ve sokak ortasında yığılıp kalıyorum.o sırada birden kulağıma arapça dua okuması gelmeye başlıyor ve her seferinde ses daha da yakınlaşıyor.anlıyorum ki öldüm ve sonraki aşamaya geçiş yapmaktayım.demek ki böyle oluyormuş diyorum kendi kendime ve gözlerimi aralıyorum.neyse sadede geleyim;meğerse gözlerimi aralamam uyanmama işaretmiş.sağolsun bizim dini bütün komşu çıkmış balkona cuma vakti diye okumaya başlamış.tamam adam oku da beni buldun üfleyecek.öldüm sandım resmen.