aileyle yaşanilan bir evde imkansiz olan şeydir. her zaman uyandiğinda o örtü uzerinde kalmayabiliyo. calar saati duymadiğinda 'uyan lan artik' diye, maaile odaya zank diye dalabiliyo
evet. sonunda evdesin. tek basına. şimdi seni mutlu göstermeye çalışan ne masken var, ne de göz yaşlarını tutan birileri. bir kahve yap. bir sigara yak. geç yine camın önüne. ama gelmesini bekleme. geçen insanlara bak salak salak. köpeğini gezdiren teyzeye meraklan. sahi neden köpeği direğe bağlayıp biraz uzaklaşıp sonrada geri geliyor? yine düşün onları bir anlam vereme. karşıdan geçen adamı! ona benzet ama ihtimal verme. uğramaz çünkü bu sokağa. sen ona 'geçme bu sokaktan' dedin. gelmez daha. gelmesinde. nasıl olsa bütün gün mutluymuş gibi gözüktün. mutlu resimlerini çektin. bakmıştır, görmüştür. Biliyorsun. Hırs yaptın zaten. başka bir şey değil. yoksa her geldiğinde git dermiydin ona. kıymetini bilmez miydin?
peki neden akşam olduğunda bütün duyguların gözlerinden akıp gidiyor? neden kafanda hala cevaplarından korktuğun o sorularla dolu? neden huzursuz uyuyorsun? neden saat başı uyanıp 'acaba' diye düşünüyorsun. Ve neden hala o lanet olası umut hala kalbinde. Artık o yok. Artık o başkasına ait. O başkasının önünde eğilip 'benimle evlenir misin?' dedi. artık bir başkasıyla sarmaş dolaş resimleri var. artık başkası oğlum dediğin köpeğinize annelik yapıyor. bırak. unut. vazgeç. o adam! seni çok sevmiş olabilir ama artık bir başkasını seviyor. seni değil. başkasını..
Seni artık sevmiyorum. Ne gönül yaramsın, ne de aşkını beklediğim adamsın. Gözlerin kalbime işlemiyor, aklıma bile gelmiyor artık maviliği. Hele o teninin kokusu, unuttum bile. Onlarca parfümüm var onun yerine. Her gün değiştirerek sıkıyorum. Hani benim aldığım ama bana geri verdiğin o yastık varya yatağımın bir köşesinde süs niyetine duruyor. ne ona sarılarak yatıyorum, nede uyanıp uyanıp kokluyorum. kokunda kalmadı ki zaten, dedimya gelmiyor bile artık burnuma. 'Sensiz Olmaz' şarkısını benim için Müslüm Gürses söylüyor artık bana. Senin sesinde yok ki zaten. Hele o 'Kadınım' şarkısı.. Detone olmadan söyleyen milyonlarca insan varken neden senden dinleyeyim. Evinin ya da evimiz olacak o evin ışıklarının yanık ya da sönmüş olması da acıtmıyor artık içimi. kapalıysa da kapalı evde yoksun belki ama neredesin, kiminlesin merak da etmiyorum.
Islık çalamıyorum zaten. Hoş ben çalsam da sen duymazsın. Çalamıyorum diye sevimli de bulmazsın. Unutmuşsun da zaten. Ben gibi. Benim seni unuttuğum gibi aylar önce. Aynı seni sevmediğim gibi artık.
Saçlarım çok uzadı yine. Senin sevdiğin gibi. Gidip kestirebilirim ama. Nasıl olsa senin beğenmene ihtiyacım yok.
Yine senin bildiğin benim işte. Yine en sevdiği cafenin en sevdiği koltuğunda oturan benim. Ama bu sefer senin gelmeni beklemiyorum. Daha önceden de seni beklemediğim gibi..
Emre Altuğ' dur efendim ama bunun yanı sıra,
Tarkan'ın gözümün içine bakarak işim Olmaz şarkısını söylemesini isterim. Söylesin gitsin başka bişi istemem.
Bide *gökhan türkmen yokmu. Onun için ailemi terk ederim, kocamı boşarım, evden kaçarım. ölene kadar severim ben onu
hani parkta bana sarılırken seni mi benimi kıskandığını bilmediğimiz köpeğimiz, üstümüze atlardı ya, işte ona sarıldığında ve köpeğimiz yine çıldırdığında beni hatırla,
ön koltukta oturup şarkı söylediğimiz anda, onunla en sevdiğin şarkıyı söylerken beni hatırla,
güneşi en güzel hissettiğimiz sahilde, onunla el ele dolaşırken beni hatırla,
her köşesinde bambaşka anımız olan evinde, onu davet edip, kapıdan ayağını içeri attığında beni hatırla,
elini tutarken, onu öperken, benim gibi saçını okşarken, benim gibi gamzene bakıp severken, gözlerim gelsin aklına, sana nasıl baktığını hatırla, hiç unutma.
Nefesim hep yanında olsun, ona sevdiğini söylerken ensende bir ürperti hisset. Zorla kendini, yapman gereken her şey için. Onu sevmek için, köpeğimizin onu sevmesi için..
Tam üç yıl bana evlilikten bahsedip hiç bir şey yapmazken 3 ayda ona nasıl evlenme teklifi ettiğini söyle ona.
Söyle ki gerçekten bilsin değerini..
okadar eski olup daha yeni izlediğim hem ağlatan hemde güldüren filmdir. tanıdığım tanimadigim herkese duyurdum. tum alemin izlemesi gereken icinde herseyi barındıran filmdir.
+ ibrahim Tatlıses'ten ' Yalann Yalann Yalann Seni Sevmediğim Yalan ' şarkısını seslendirerek WC ye girer. - 'nin Wc de olduğuna emindir. uzun süre - den ses gelmeyince
+ : Eksiiiiiii
- : Evet
+ : Sana şarkı söylüyorum neden beni sallamıyorsun ?
- : Bende Mıçıyorum ...
nadir bulunan erkektir. ama zaten biz kızlar buldukmuydu da 'aman bu ne böyle mıc mıc' diyip elimizin tersiyle itip, bide gidip azımıza edenle mutlu olmaya çalışırız
işte böyle bi memlekette yaşıyoruz dedirten durum. Diyolar ki yanlışlıkla vurdu. kendini savundu. hadi diyelim öyle taşa karşı silahmi ? bu nasıl kendini korumaktır. Şimdi düğünde sevincten havaya ateş edenleride salın sokaklara. silah taşıma yaşı 18 olmuştu. yapmamiz gereken çocuk sayısıda 4. hadi hepimize verin birer silahta laf atanin, hırsızlık yapanın, anamiza bacimiza küfredenin, bize sarkanın, tecavüz edenin biz verelim cezasını. o cok büyük adalet saraylarının yapamadığıni yapsın kocaman yureklerimiz. Türkiye cok kalabalık zaten 1 kişi ölmüş ne olcak.
ne yalan söyliyim bana karşı büyük bir sevdan varken aslında nekadar kıymetli olduğunu bir türlü bilememişim. bana gittiğin her ülkeden kart attığında bunun sadece filmlerde olabileceğini düşünüp gülümserdim.ama cidden senin beni sevdigin gibi seni sevmiyorda olsam çok mutlu olurdum. yada romantikliğin dibine vurduğunda da 'yok abi bukadar da romantik olmaz ya' diyip kendimi senin yanına koymazdım. dünyayı gezen her ulkede baska bir kadını tanıyor olmana rağmen yıllarca hala beni istemende beni etkilemedi. Şimdi düşünüyorum da gerçekten şımarıklığın dibine vurmusum. 'ben evleniyorum' dediginde bunun bir geçici heves belkide öylesine söylenmiş bir cumle olduğunu düşünmüştüm. taki bugün seni arayıp ee napıyosun dedigimde 'direniş bitti pazar günü nikahim var'dediginde seni tamamiyle kaybettiğimi anladım. halbuki sen benim için her kötü oldugumda yanima koşan bir dosttan fazlası degildin. meger herzaman olduğu gibi ben yine kendimi kandırmışım. ben bildiğin seni seviyor ve evlenmene üzülen biri olmuş çıkmışım. bi şans daha olsa seni istermiyim bilemiyorum. Belkide elindeki oyuncağı kaybeden bir bebeğin zırlamaları bunlar. ama yok. beraber direndigimiz parkta beni dolmuşa bindirirken nefes almadan birbirini birakmayan bedenlerimiz ne senin bir oyuncak olduğunu gösterir, nede benim şımarik Çocukluğumu. eve vardim, mesajımın ardından gelen o son konuşmamız ve 'ben seni asla unutamam. bazi şeylerin kıymetini bilemedik ve aramizdakileri alevlendiremedik ama olsun yinede en azinda senin bana karşı olan duygularını suan bile bilmek benim icin cok değerli ve guzel' demen beni pismanlığın en dibine itmesine yetti. kendimi iyi hissettiren tek şey yaptığın evliliğin yaşam mücadelesi geregi istedigin ülkede kalabilmek adina olduğunu, düşünmek. kalbinin bir parçası belkide hala bana ait ama yaşayacağın kocaman bir hayat var önünde. Benim sana diyebileceğim tek şey ise, MUTLUKUKLAR...
Arka sokaklar gibi saçma sapan bir dizinin (türk polisi ile alakası olmayan ) hala devam edip bizden bir parça olan oyunculuğu seven sevmeyen herkes tarafından onaylanan hepimizin amirinin olduğu boş yere harcanan dizidir.
Yazık ettiler, geç saate de alsalar biz yine de izliyorduk ne zararı vardı, dedirttir.
dinden tabiki soğumadık fakat türbandı, alkol yasağıydı, yok Tc kaldırmakdı falan filan derken bu yolun yol olmadığını düşünerek bizi kısıtlamaya çalıştıklarını gördükçe içimizdeki asi çocuklar boy göstermeye başladı.