burada geçirdiğim zaman içerisinde hep burada ki çoğunluğun sosyalist olduğunu sanırdım. meğer cidden yanılmışım. solcu olduğunu belli ettiğin saniye bir yerlerden sürekli saldırılıyorsun. ak partili de olsan saldırılıyorsun. ne biçim bir yer burası? çoluk çocuk yuvası mıdır? nedir? bunun cevabını verebilecek bir kişi bekliyorum. özellikle yöneticilerden birinin cevaplamasını isterim ki güven uyandırsın.
korna çalanları kendisini selamlıyor sanarak el sallamaktadırlar. bir de üstüne trafik sorunlarına çözüm bulacağız diyerek hayretler içinde bırakır.
(bkz: kendiyle çelişmek)
ak partinin bir seçimden daha yüzünün akıyla çıkacağı gerçeğinin bu günden kehanetidir. gerçek olacaktır, hile hurda gibi suç atılmaya çalışılacak ve adalet yine yerini bulacaktır. güneş balçıkla sıvanmaz, o yüzden çamur atsan da, parıltıdan, çamur izini göremezsin.
genellikle bir satıcının kullandığı sinir bozucu söylem.
1-abi ekmek var mı?
2-taze bitti kuru var!
1-baba bi kemıl soft versene ordan.
2- taze bitti kuru var birader. başka isteğin var mı?
gibi örnekleri çoğaltılabilecek pis diyaloglardır. satıcıya kafa atası gelir insanın. hele bide çöyle bir versiyonu vardır bunların;
(elektriklerin kesik olduğu bir semtte çocuk internet cafe aramaktadır. geldiği 3. internet cafedir)
1-abi sizde var mı elektrik?
2-taze bitti şimdi gitti.
1-nasıl abi?
2-yok kardeşim yok.
1-hiç mi yok?
2-biraz var onu da eve götürcem. Allahım ya rabbim ya.
burda hem satıcıyı hem alıcıyı linç etmek gerekir. elektrik yoksa yoktur lan! neyin peşindesin. "hiç mi yok?" ne demek bir türlü aklım almıyor.
bir milyon'luk 4 eşit veya 500 binlik 8 taksitte ödeyebilirsiniz diyebilecek kadar cömert olmak. babayiğitliktir. "taksitleri yılda bir mi, yoksa ayda bir mi?" diye düşünen varsa o da benim gibi fakir demektir. biz anca ödemedeki saçmalıklarla ilgilenirken, başkalarının fiyatı duyunca eh umarım değer diyerek ön peşinatı yatırmasına aldırmamak işten bile değildir.
müthiş bir kutsal damacana repliğidir. adamın coşkusu banyo yapmak için oto yıkamadan başka yer bulamamasının verdiği çaresizlikle birleşerek manyak bir laf türettirmiştir.
sadece sizin dilinizin dudağınızın ilgilendirmeyen durumdur. aynı zamanda kendisi de ufaktan kıvranmaktadır da, "adanalıyık, acıya dayanıklıyık" edasında, yüz kızarmasından başka ufaktan kıprışmalar dışında sezdiril-meme-ye çalışılan durumdur.
hakikatten şahit oldum. o neydi be! sonuna kadar gittim ama her seferinde "akşama kadar böyle tıklamaya razıyım da ya bitmez de, o bitmeden mesai biterse!" diye korka korka tıkladım mouse'u. geçtik artık biz bu evreleri arkadaş.tünelin sonunu da gördük şükürler olsun. *
yılbaşı tatilinden sonra Ankara 'ya gideceğim. giderken uğramam gereken neresi olduğunu bilmediğimden uğrayamayacağı m yerler. bileydim iyiydi. uğrardım.
sınava 3 gün kalmışken alttan üstten sarmış olan korkudur. öğrenci belgemi kaybettiğimden üzerindeki bilgilerle sisteme giriş yapamadığım ve sınav giriş belgemi almamın başka yöntemi olmadığından daha da alevlenen korku. eyvah eyvah!!!