amerikan yazar richard connell'in yazdığı kısa bir hikayedir. **
ayrıca 1932'de irving pichel ve ernest schoedsack tarafından filme de uyarlanmıştır.
özetle; tüm hikaye küçük ve ıssız bir adada geçer. artık hayvan avlamaktan bıkan zengin bir avcı tüm malını mülkünü satar ve kendisine bir ada alır. ve bu adayı avlanmak için kullanır. ama avladığı şey pek sıradan bir hayvan değildir. "the most dangerous game!" diye bahsettiği av acaba nasıl bir varlıktır?
--spoiler--
hikayenin baş kahramanı sanger rainsford şöyle bir laf eder: "dünyada iki türlü insan vardır. avcı ve av. neyse ki ben avcıyım. hiçbir şey bunu değiştiremez." bu sözünden sonra tabiat anamız kendisine gereken cevabı ivedilikle verir. bulunduğu gemi batar, canını zor kurtarır kardeşimiz. sonra seyirci köfteyi çakar: ne kadar evrilsek gelişsek de hala doğanın kontrolü altındayızdır. mesajı alırız. (bkz: titanic)
--spoiler--
filmden güzel bir replikle bitireyim de keyfimizi bulalım:
- aklımdan geçeni söyleyeyim size. medeniyetin tutarsızlığını düşünüyordum. ormandaki hayvan, varlığını sürdürmek için öldürünce ona vahşi diyoruz. spor olsun diye öldüren insansa medeni sayılıyor. "
hayata geçirenlere eşsiz bir tad veren eylemdir.
hem istanbul ayağınızın altındadır, manzara muhteşemdir, e hem sevişiyorsunuzdur, hem de balondasınızdır. insanın sevişirken hezarfen ahmet gibi doğancılara uçası gelir.
dün gece kargadan çıkmış moralim bozuk bir şekilde bir elimde bomonti bir elimde camel softla modaya doğru yaylanırken uzaktan gördüğüm beyaz tenli ve kedi sahibi yalnız ve güzel kızdır.
bu kızın ellerinde bir hikaye, bu kızın gözlerinde bir deneme, boynunda bir roman ve kalçalarında bir şiir yatıyor.
bu kötülükler ve yalanlarla dolu dünyayı kurtaracak vicdanı ve tini vardır.
her şey anlaşılasıyla başlayacaktır, çok geç olmadan, ölüm korkusu? yok öyle bir şey.