bi gün evin bahçesinde oynarken bi kedi yavrusu gördüm. birden hayvan sevgisi doğu verdi içime aldım seviorum. birden artık ne olduysa kediye gıcık oldum. durup dururken kediyi duvara fırlattım. hayvan top gibi yuvarlana yuvarlana yine önüme geldi daha çok sinir oldum fırlattım bi kaç kere. duvara çarpa çarpa şuursuzlaştı hayvan salak salak dönmeye falan başladı. birden üzüldüm acıdım. sevmeye başladım bi yandanda konuşuorum kediyle canın acıdı mı özür dilerim falan die (nası bi çocuksam artık) o ara kedi kalktı küçük bi tırmık attı parmağıma yine sinirlendim en son kedi kaçıp koşmaya başlarken arkasından tekme attığımı hatırlıorum.
arkadaşlarınla beraber olduğun bir zamanda birden hepsinin sevgilileri gelir. çifter çifter ayrı yürümeye başlarlar en son yanında olanlarında yalnız kalmak isticeklerini düşünüp su alıcam bahanesiyle bi markete girersin zaman geçirmek için su markalarını ezberlersin. sonunda bi şişe su alıp çıkarsın. onlar önlerinde çift çift yürürken sen tek başına en arkada yavaş yavaş yürürsün. o zaman anlarsın yalnız olduğunu sonrasında daha da yalnızlaşırsın.
ne gerek var çakmağa yada kibrite yazık ki kibrit kullanıosan muhtemelen kararsızlığın yüzünden bir kutu biter çakmaksa gazı biter. tam yakacakken hayallere eski günlere dalrsın mazallah yangın çıkar.
ne kadar bilgisayarına dokandırtmak istemesende o komşu odana kadar gelir. canım ya bi oyun açta oynasın sabi der. ne kadar mırın kırın etsende annenin tehdikkar bakışlarına maruz kaldığın için kabul edersin. dışarı çıkmak zorunda kalırsın eve geldiğinde az önce evinde bir yaratık olduğunu unutup pc yi açmaya çalışırsın ki oda ne pc iptal. kısa bir sinir krizinden sonra o yaratığı bulup en yakın tırın altına kadar kovalarsın. bide sabi diyo ya.
strestir efenim. adamın psikolojisini bozar. aman kotayı geçmesin o şarkıyı indirisem kotayı geçer mi? video izlesem nolur acep gibi pc karşısında insanı dellendiren elini kolunu bağlayan etkilerdir.
- boş boş tv de kanal zaplarken en sevdiğin filmin bitmesine 1 dk kaldığını anladığın an.
- gecenin bir körü kahve krizinin gelip mutfağa koştuğunda hiç kahve kalmamış olduğunu gördüğünde.
- önemsediğin birinden telefon beklerken alakasız birinin araması bide iki saat aralıksız konuşması.
bütün ilkokul çağındaki çocukların başına gelen bir hastalıktır sanırım kokulu silgi almak. küçükkene nedense onlar bi çekici geliyor. zaten üç kuruş harçlığın var gidip onunla kokulu silgi alıyorsun bide iki gün sonra kaybediyorsun. yada okullarda silgi çeteleri var zira silgiler hiç bir zaman bitmez her zaman kaybolur. bide o silgiler bağımlılık yapıyor kaybettikçe alıyorsun. hastalık işte
aşka inanmamak, mutlu olmaya çalışmaktır, bu çıkar dünyasında birisinin seni karşılıksız sevebileceği yalanına inanmamaktır. kendini başka bi kula kul yapmamaktır. sen deli gibi severken karşındakinin yalan sevgisini görmezden gelmemeye çalışmamaktır. kısaca aşka inanmamak kendini kandırmamaktır.
bazı insan rahatlar ağlayınca, sanki içindeki kötülükleri akıtmış gibi hisseder gözyaşlarıyla. bazılarınada daha çok acı çektirir, tekrar tekrar hatırlatır geçmişi, ağladıkça daha da büyür sanki acıları.