1932 yılında Suriyeden getirilen ve Türkiye deki arap atçılığını şekillendiren babalar olarak saygı gören ünlü aygırlardan biri diğerinin adı baba sad bu atların karacabey harasında bulunan anıt mezarları da vardır.
Issız isimli kitabıyla 2013 Metin Altıok şiir ödülünü almış şair. Jose Marti'nin mücadelesinden feyz alan Jose'nin göğü adlı enfes bir şiiri var. Kutsal ikinci yeniden sonra türkçe yazılan şiire temiz bir soluk veren yazarlardan olur umarım.
Jose'nin Göğü
bir düzlükte vurdular gençliğini
çayırların tutuştuğu ateşle
işte orada, o sebepsiz kıraçta
bir çığlığa sustum
bir geceye söndüm
sonra ilerleyen pazar
durmadan kararan kanla
beni kendine kattı
ah o zalim derinlik
üzdün gözlerimi, yalnız
bi vakit bir düzlükte bulundum
oysa eriyip gitmek isterdim
atınla yazılmış o ıssızlığa
kanatlarıyla geçtiğin rüzgâra
bir çiçeği savunmanın sesi,
ellerinle dokunmak için
dünyaya nişanlanan isyana
taşıdın kendini o büyük sonsuzlukla
bir düzlüğün bir dağı geçişi
bu olmalıişte korkunç büyük yenilmek
dört nala göğü boşaltmak
Her ikisine de karşı olmak gerekliliğidir. Bu kirli savaşın galibi Akp olursa diktatörlük cemaat olursa gladyo kazanan olacak.Birer ucundan çekiyorlar ülkeyi elbet bir noktada kopacak bu kirli sistem , işte o zaman yeniden kurulacak bu ülke adil, eşitlikçi, demokratik olarak
Edgar Allan Poe'nın 1941 tarihli öyküsü ,ilk dedektiflik romanı olarak kabul edilir.Haliyle ilk dedektif karekteri de bu öyküde ki Auguste Dupin'dir. Çok karizmatiktir.
Türkçe 'ya nişanlılar diye çevrilen (bkz: Alessanddro Manzoni)'nin mükemmel kitabıdır.
1620'ler de italya'dasınız .Ama karşımızda Akdenizin serin nefesi ve maviliğiyle kutsanmış o süslü çizme yok. Zaten ortada italya diye bir ülkede yok ,1861 yılında birleşik italya kurulana kadar değişik dükalıklarla yönetilen bir italya var.Bu dükalıklar içinde en büyük felaketleri yaşayan Milano dükalığındayız,ispanya işgali altında olan dükalık kıtlık,hukuksuzluk,açlık ve ölümden ibaret ,veba fırtınanın önüne kattığı ağaçları kökünden sökmesi gibi ,değdiği her insanı acılar içinde sonsuzluğa gönderiyor,tüm bunlara yeni felaketler ekleniyor. 2.Ferdinand yönetimindeki Avusturya acılar içindeki Milano Dükalığını egemenliği altına almak için planlar yapıyor.Nişanlıların geçtiği karanlık dönem bu acılardan müteşekkil.
Romanın kurgusunun oluşmasında yurtseverliği en önemli özelliklerinden olan yazar Alessandro Manzini'nin artık birleşik italya krallığının bir parçası olan Milano'da bulunan Brusuglio kütüphanesindeki eski vesikaları incelerken bulduğu 1620'li yıllarda bir papazı birbirini seven iki gencin nikahını kıymaktan men eden bir zorbaya verilen ceza hakkındaki belgeyi bulmasıyla oluşuyor.
Manzoni yıllar süren araştırmalar sonucunda yazıyor i promessi sposi 'yi .italyan dilinde yazılmış ilk tarihi roman olan Nişanlılar -i promessi sposi- da 1620'li yılların Milanosu o kadar ayrıntılı ve gerçekci anlatılır ki roman bittikten sonrada 1620 lerde yaşayan bir Milanolu gibi hissetmeye devam ediyorsunuz.
Edip Cansever'in ''Güneşin Yazdığı '' şiirin de geçer bu mısra,şiirin tamamı da şöyledir.
alıştık bakıvermeye, az şey mi balkonda deniz
son gözlerimizi harcadık, en çok da güneşin tuttuğu
sırası gelmişken söyliyelim de
biz onunla güneşi, suyu aşka çeviriyoruz
bana uzun mu uzun portakal dilimlerini anlatıyor
duvarları boyatıyor her sonbaharda
şimdiyse ne yapalım? bilemiyoruz.
saçlarla gözleri kesiyoruz makaslar konusunda
ayağa kalkıyoruz ayağa gece gündüz
her elde bir gökyüzü var ağlıyacağımız geliyor bir türlü
çocuklar beklme yapıları gibi sokaklarda
biz ki çok alımlı bir balkonu olan
sarkarak dışarıya
bunca olanlara bakar gibisine belki
insanda bir türkü var onu çıkarıyoruz.
Mevlana'nın babası, Sultan ül Ülema olarak tanınır.Bugün Afganistan sınırlarında bulunan Belh şehrinden doğu'dan Moğol istilası Batı'dan haçlı seferleri nedeniyle göçe zorlanmış ,böyle bir ortamdayken Selçukluların Nizamiye medreselerinde ders verme davetiyle Karaman'a göçmüştür.
metis ajandanın 2012 yılı ajandasının adıdır.Kimi hayati duygularımız ,tecrübelerimiz sırf adları konmadığı için hayatın dışında,önemsiz,tali görünüyor olmasın?...... böylede iddialı bir sunuş yazısı vardır.
Şunu anlatacak bir kelime olsa:
''Karşıdan karşıya geçerken ,yoldan gelen araba durup durmamaya ,yaya da geçip geçmemeye karar veremediğinde oluşan tereddüt atmosferinin ardından ,önce her ikisininde geçmeye ,sonra her ikisinin de durmaya davranması üzerine her iki tarafın yaşadığı yarı şaşkınlık yarı öfke hali''