kadınsal özelliklerin erkek bireyde ağır basmasıdır. androjen dediğimiz şey bir hormondur ve kadında da bulunur. ama kadında bu hormon seviyesi artarsa etkileri erkeksi, erkekte artarsa kadından bile daha aşırı kadınsı hale gelir.
allahım allahım diye hemen iki üç beş rekat namaz kılıp karşımıza çıksın diye dört dönmemiz gereken erkek tipi. yok lan ne erkeği onun özel bi adı olması lazım.
dünyanın en iyi filmlerinden bir tanesi. atraksiyonu az olmasına, çoğu zaman tek düze gitmesine, her filmin 3 saati bulmasına rağmen favori filmlerim arasına girmiştir. hem de serinin her biri. yönetmeni mario puzzo'dur. serinin sona ermesine çok kötü üzülünmüştür.
--spoiler--
part I'de ailenin genel yapısı hakkında bilgi verilmiş. ailenin kurucusu vito corleone'nun ölmesiyle asıl film başlamış bana göre. film vito'nun oğlu michael'ın beklenmedik şekilde godfather olmasıyla sonlanmış.
part II'de oğul michael aile kurma çabasına girişmiş ve soyunu devam ettirmek istemiş. bu filmde flashbacklerle corleone ailesinin kurulması anlatılmaya çalışılmış. serinin en katliamlı ve acımasız filmi. michael önüne çıkan herkesi katlederek yoluna devam eder.
part III'de zaman çok ilerlemiştir. oğul michael yaşlanmış, çocukları büyümüştür. yalnız kızları mary'nin çirkinliğine ve salaklığına dikkat çekmeden geçemeyeceğim. başka kız mı bulamamışlar da koymuşlar onu oraya. neyse efendim michael'ın aklı başına gelmiştir ve günahlarının acısını çekmektedir. ve gene kızı mary'nin ölmesine sebep olarak başka bir vicdan azabı içine girmiştir. bu sırada godfather'lığı da kardeşi sonny'nin oğlu vincent'e devretmiştir. Film michael'ın tek başına, yaşlılık içinde ölmesiyle sonlanmış.
--spoiler--
sıcak suyla saçları yıkamak saçları yıpratır ve zarar verir. soğuk suyla yıkayabiliyorsanız yıkayın. ama saçlarım canlı kalacak diye de sağlığınızdan olmayın ılık su kafidir.
içinde derin acılar barındıran mükemmel albüm. uzun zamandır böylesine aşk dolu bir albüm çıkmamıştı. yalnızlar, aşıklar, özlem duyanlar için birebir. her gün yatmadan önce bir duble çekin iyi gelir.
an itibariyle kameralar hayko karşında çıldıran ergen kızları göstermektedir. korktum lan, bildiğin korktum. zamane gençleri değişiyor işte ergenlik artık böyle yaşanıyor hiç böyle miydim ben.
şişko ve çirkin bir kız olabilir ama o da sevmiştir ve sevilmeye de hakkı vardır. nedense bizim erkeklerimiz dış güzelliğine çok çabuk kanarlar. sonra da terkedildiklerinde dermanı bu şişko ve çirkin kızlarda bulurlar.
sanıldığının aksine aşırı romantik falan değildirler. yeri geldiğinde romantik, zaman zaman gayet odun gibi insanlar olabilirler. sevdikleri insana aşırı bağlanırlar. terkedilme korkusunu hep yaşarlar. ayrıldıklarında yaşadıkları aşk acısı anlatılmaz yaşanır. aşk acısını bütünüyle yaşarlar. günlerce kendilerine gelemezler. ama unuttukları zaman bir daha asla sizi hayatına almaz. kindar değildirler, ama yaptığınız hiçbir şeyi unutmazlar. size en basit gelen hareketiniz onun gözünde büyür ve yeri geldiğinde size karşı kullanmaktan çekinmezler. kolay kolay insanları hayatından silip atamaz bir yengeç kadını ama attığı zaman artık kıçınızı yırtsanız hatalarınızı telafi etmek için ne faydadır.
ilişkilerinde aşırı kıskançtır. karşısındaki insana kendinden çok güvense bile kıskanmaktan müthiş bir haz duyar ve bunu açıkça da belli eder. onun için kıskanmak çok normaldir. ilişkisinin huzurundan huzursuz olur. bu yüzden genelde kendisiyle zıt düşen erkekleri tercih eder. ister ki karşısındaki er kişi onu sahiplensin, korusun, yeri geldiğinde eş, yeri geldiğinde dost olabilsin.
yengeç kadını asla inatçı değildir. ama onun üstüne gidip de bir şeyleri yaptırmak için zorlarsanız hemen parlar, yapacağı varsa da yapmaz tartışma çıkarabilir. ona bir kere söylersiniz hayır dediyse bir daha evet dedirtmenizin imkanı yoktur.
çok çabuk sinirlenirler ama kısa bi süre sonra hiçbir şey olmamış gibi davranırlar. kalpleri aşırı temizdir lan ne diyim daha size. acayip iyi niyetlidirler hayata, herkese, her şeye pollyana gözlükleriyle bakarlar, herkesin kendileri gibi iyi niyetli düşündüklerini sanıp zaman zaman hayal kırıklığına uğrarlar. herkese dengesiz derler ama asıl dengesiz de kendileridir.
hanım hanımcık bir burçtur bu. sizi elleriyle besler, kaprisli değildir bir kere. onu mutlu etmek çok kolaydır. eğer bir yengeç burcu kadınıyla birlikteyseniz hemen evlenin, yok daha ben henüz tanışmadım diyorsanız hemen arayışa geçin.
edit: ayrıca kendileri çok da çekingendirler. duygularını anlatmakta zorlanırlar. hele ki hoşlanılan kişiyle konuşmak tam manasıyla onlar için bir eziyettir, soğuk terler dökerler, saçmalamaya başlarlar. sonrasında yatağa yattıklarında her sözü, her ayrıntıyı tek tek düşünüp binbir felaket senaryosu kurarlar ve paranoyaklığın dibine vurmuş burçtur efendim bu. öyle yeni tanıştıkları biriyle tak diye samimi olamazlar, hatta konuşacak konu bile bulmakta güçlük çekerler. bu yüzden çok eleştiri alırlar.
geçenlerde kendileriyle fal bakan bir mekanda karşılaştım. hem de sürü halinde. anam gelmişler çatır çatır fal baktırıyorlar. bi baktım hepsinin türlü türlü aşk maceraları, aşk sorunları varmış meğersem. lan sizin neyinize fal baktırmak neyi baktırıyorsunuz lan dedim hepsine tekme tokat girişecektim. şu yaşıma geldim benim onlar kadar sorunum yok.
son zamanlarda yaptığım tespitlere göre kendileri çok bilmişlermiş efendim. aynı zamanda aşırı kendini beğenmişlikleri de var bunların. her hareketlerine hatta bakışlarına bile sinmiş bu. karşısındaki kızdan ilk olarak bi adım beklerler. hatta isterler ki gelsinler ayaklarına kapansındırlar, onlar için ölsündürler. ama aynı zamanda bunlarda siz kaçtıkça kovalama isteği oluyormuş. anladığım kadarıyla bir kova burcu erkeğini elde etmek istiyorsanız önce ona yaklaşın sonra uzaklaşın sonra bi daha yaklaşın. ama asla sınırları aşmayın. kaçmak isterken onu özgür bırakmayın. her zaman içinde bi merak olsun sizi merak etsin.
edit: aslında tanıdıkça sevilen cinslerdenmişler.
pişmanlıkla gelen edit: inanmayın bunların sevecen yüzlerine sakın ha!