belkiokurbelkiyazar
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 0 takipçi 1.20 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    çok yaşamayacağını hissetmek

    1.
  1. kişinin çok fazla zaman geçmeden öleceğini düşünmesinin akabinde bedeninde yankılanan histir. yerinde bir ölüm olup olmayacağı her ne kadar belirsizliğini korusa da konu ölüme varıyorsa eğer diğer ölümlerden bir farkı olmayacağının altına imza atılabilir rahatlıkla.

    neticede her ölüm ...

    neyse ya... devam etmiyorum. al sana tanım:

    kişinin yakın zamanda öleceğini düşünmesi.
    1 ...
  2. ne için yaşadığını bilmeyen insan

    10.
  3. ne için yaşamadığını da bilmeyen insandır. ne için yaşamadığını bilse eğer ve yeterince aklı varsa ne için yaşadığının da farkında olması an meselesi olacakken onu bile beceremeyendir... acınasıdır...
    0 ...
  4. geceye uyuyanlar

    1.
  5. güneşe dayanamıyordu gözleri ve aydınlık gözlerini kapatmak zorunda bırakıyordu onu. aydınlık büyük bir çıplaklığa kapılar açıyordu kafasının içinde ve anlayabildiği kadarıyla çıplaklık iyi bir şey değildi. soyunmayı seviyordu aslında ancak bedenen değil... iki farklı bedenin birkaç dakikalık bir şehvet uğruna soyunmasından çok akılları soymayı seviyordu. birkaç boyut ve bir delikten çok daha fazla boyutluydu başka bir insanın aklını soymak. bir deliğin içine girmek gibi bir niyeti yoktu ki o ancak bir golf topunun hayali olabilirdi. anlatmak istiyordu ancak anlayacak insan bulamadığını farketti sonra.

    ''koy götüne!'' dedi ve sustu. kendisini anlayacak bir insan bulabileceğinin ne kadar zor olduğunun farkındaydı ve çabalamadı bile.

    geceye uyudu yine...

    zoraki tanım: geceye varmak için gündüzleri uyuyan varlıklar...
    1 ...
  6. doğaçlama hikayeler

    1.
  7. kalbi olması gerekenden daha hızlı atmaya başladı en beklenmedik şekilde. bu büyük sessizliğin kucağında kendisini olması gerekenden daha fazla yabancı hissetti ve dudaklarından çıkmak isteyen sözleri kontrol edememeye başladı.

    korkuyordu ve korkmak bütün o kaybettiklerini geriye getiremezdi. yanlış bir karar vermesine gerek kalmadan yanlış kararlar verebiliyordu. bu onun en özgün yeteneklerinden birisiydi. çığlıklarının sesini titreşime alıyordu hep ve eğer onu cebinize koymazsanız farkına bile varamıyordunuz. kendi titrekliğinin farkına kendinden başkası varamıyordu.

    planlar da yapıyordu zaman zaman ancak belki de sadece plan yapmakta iyiydi. iş büyük bir projeyi gerçeğe dönüştürmeye geldiğinde kuyruğunu sıkıştıracak bir yer bulamıyordu.

    al yine tanım: kıçtan uydurulmuş hikayelerdir öyle birdenbire...
    1 ...
  8. anlamsız hareketler

    1.
  9. hayatındaki bütün varlığı, en büyük hatta tek sermayesiydi vücudu. istediğini satın almak için paraya ihtiyaç duymayabiliyordu zaman zaman. çünkü içinde bulunduğumuz dünyada paraya tapan insanların olduğu kadar memeye, popoya ya da ponçike tapanlar da vardı. kulakları tırmalayan, katlanılamaz bir sessizliğin içinde öylece oturuyorlardı karşılıklı. ona ne kadar yaklaşması gerektiğinden emin değildi deney faresi kılıklı ve fırsat kollamıyor da değildi hani kendisini bir porno film yıldızı gibi hissetmek için.

    diğeri işini biliyordu. ponçikle başlanmazdı hemen ve popoya da birkaç durak vardı henüz. memelerle başlanmalıydı ve hepsi bir kurallar silsilesinin aydınlattığı yolda ilerlemeliydi. önce memeler çıktı ortaya ki zayıf olan yaratıklar bu iki ne idüğü belirsiz toparlağa dayanamaz ve hemen ağızları sulanırdı. öyle de oldu. sorunlu bir çocukluk geçirdiği ve memelerle ilgili bir problemi olduğu hemen belli oluyordu farenin. yine de tuttu kendini.

    popo ile imza atmayı umuyordu ancak kendine bu kadar güvenmesi ters tepmişti belli ki. yine de ponçiki vardı. kalemi ponçike uzatıp sırayı popoya verdi. işe yarayacağına bütün inandıkları uğruna yemin edebilirdi. ponçik evresini dört gözle bekliyordu ve popo aşamasında içini büyük bir heyecan kaplamıştı..

    bak yine sıkıldım be adam... hiçbir zaman bitirmeyeceğim hikayeyi işte!

    al sana tanım: anlama yeteneği olan bir varlığa bir şey anlatmayan, vermek istediği mesajları vermekten uzak hareketler...
    0 ...
  10. hastaneler

    1.
  11. acil kapısından dördüncü viteste girdi tekerlekli sedye üzerinde içeriye. sarhoş bir sürücünün şehir içi hız sınırını ikiye katlayarak aldığı zevki alıyor muydu acaba sedyeyi iten hastabakıcılar! yine de hastabakıcıların dikkatleri üzerlerine çekme çabasına rağmen odak noktası hala kendisiydi. kopan ve nasıl koptuğu henüz anlaşılamayan, nereye koptuğu bilinmeyen kolu kanlar içindeydi. çığlıkları bir çay bahçesinde çalınan pop şarkıları kadar anlamsız ve ürkütücüydü. şoka girmesi gerekmez miydi halbuki? bedeninin acıyı daha fazla hissetmemesi için bekleme moduna geçmesi gerekmez miydi? ''açılınn!'' diye bağırdı bir tanesi koşuşturanlardan. ''doktooor!'' diye bağırdı bir diğeri. herkesin beklediği an geldi ve...

    neyse... sıkıldım bak yine...

    zoraki tanım: gitmek zorunda kalışlarım dışında uğramaktan kaçındığım, önünden bile geçmediğim mekanlardır kendileri. içindeki tek güzel varlıktır hemşireler...
    0 ...
  12. sevişmenin anlamsızlığı

    1.
  13. senin önündeyken her şeyi indirmek istiyorum kadın. pantolonumu, donumu... aklımın kepenklerini de indirmek istiyorum ve indireceğim de merak etme. hani benim küçük emrahı bir golf topu gibi düşün kadın. ne yapıp edip o deliği birkaç vuruşta bulacağım. o iki dakika on sekiz saniyelik gitgeller taçlandırılacak volkanik bir patlamayla ve sanki hayatın sırrını çözmüş gibi olacağız sen ve ben. o terlerin alnımızdan damla damla akması yok mu? tamam biliyorum iki dakika on sekiz saniye çok uzun bir zaman olmayabilir... ama şimdi... eee... ya nolur dur bir dakika... hatırlatma nolur...

    ben de indirdim aslında bir şeyleri adam... ilk başta tabularımı bir kenara bıraktım. sen donunu indirdiysen ben de indirdim. ben de bir hayvana dönüştüm senin gibi... o iki dakika on sekiz saniye boyunca boş yere mi ahladım ve ohladım. eğer biraz daha uzun sürebileceğini bilseydim o lanet olası sesimi keserdim ve anı yaşardım senin bütün azgınlığına prim vermeyen asil bir insan edasıyla.

    o değil de ruhsatım nerede?

    allah belanı versin!

    anladın mı?

    hayır!

    o zaman tanım:

    sevişmek çok da fazla anlam biçilemeyen, üzerine konuşulmayacak, tamamen bizi robotlaştıran bir ritüelin dışavurumudur. anlamsızdır...
    0 ...
  14. insan olmak zorunda olmamız

    1.
  15. sen insansın ve onlar gibi davranmak zorundasın dedi! eğer erkeksen ve bir bacak gördüysen bakmak zorundasın dedi. bakmadıysan bile duşa girdiğinde gözlerini kapatmak ve hallenmek zorundasın dedi.

    kadınsan kendine güveninin tam olması lazım dedi. öyle değilsen bile öyleymişsin gibi davranmalısın dedi. türk kızısın sen dedi. hatta türk kızısın lan sen!! dedi. tipsizsin ve gerizekalısın ama bunları önemseme dedi. oyunu kuralına göre oyna dedi.

    ingilizceyi biliyorsun dedi. hani cv falan doldurursan aklında olsun dedi. iyi yazma ancak en azından orta yazmalısın dedi. ne de olsa adını söyleyebiliyorsun ya dedi... yeter işte o dedi...

    televizyon güzel bir şeydir dedi. acun, esra erol falan iyi yani dedi. feysbuk, tivitır hesabın yoksa gözümü kırpmadan belanı veririm dedi.

    olsun ama sen yine de sigara ve bira içme, içersen de yalnız kalma dedi. o zaman ben sana insan demem dedi...

    ha pardon... tanımı unuttum...

    tanım: bir bedene, ellere, ayaklara surata, sıfata sahip olduğumuz için olmak zorunda kaldığımız eylem...
    2 ...
  16. yalnızlık sen benim vazgeçilmezimsin

    1.
  17. ilk olarak telefonumu kapattım. büyük bir sessizlik kapladı ortalığı. ne beter bir aletmiş ki gürültüsün kulaklarımın üzerinde dans edişini farkedemez hale getirmiş beni. hey dostum sana söylemek istediğim bir şey var. beynime gönderdiğin bütün o radyasyonu al da münasip bir yerine sok tamam mı? benim de hatam var kabul ediyorum sana ihtiyaç duyduğumu düşündüğüm için. allah belamı versin!

    feysbuk hesabımı açmadım bu gece. evet, bilgisayarım açık ama tarayıcımın adres satırına o adresi yazmayı düşünmedim bile. tivitırdan tivit de atmadım hem! yaşasın ben! harikayım!

    oturdum lan öyle... düşündüm biraz... evet müzik dinledim kabul ediyorum ama yine de hande yener, serdar ortaç falan takılmadım. zaten öyle bir adam değilim de yine de belirtme ihtiyacı hissettim.

    yalnız kaldım. sesimi unuttum. düşüncelerim dolup taştı bedenimde ve parmaklarıma vurdu. durduramadım. gözüm de doldu biraz ve anlatmak istediklerimi istediğim kadar anlatabildim mi onu da bilmiyorum.

    yine de çabaladım.

    yalnız kaldım. iyi geldi biraz yine...

    ve işte ayıp olmasın diye tanım yapayım dedim. silinmesin diye yazdıklarım... çöpe atılmasınlar istedim.

    : yalnızlığı çok seven insan söylemi...
    1 ...
  18. alkol ve yararları

    1.
  19. tek başınaydı ve bütün dünyanın kendi etrafında döndüğüne inanıyordu. başkalarına doğru söylemeye ve onları üzmemeye çabalıyordu ancak kendine söylediklerinin neredeyse tamamı yalandı. giydiklerine yediklerinden daha fazla özen gösteriyordu ve işte bu yüzden belinin üzerinde oluşan bira göbeğini deodorant ile kapatmaya çalışıyordu. uykusuz gözlerini mandal ile açmasının garip karşılanmayacağını bilse, öğleden sonra gözlerinin kapanıyor olmasını insanlara açıklamak zorunda kalmayacaktı. içerdi arada bir ve yalnız içmeyi severdi. boş geliyordu kendisine iki veya daha fazla insanın aynı masada içmesi. düşünmekten alıkoyardı insanı eğer yanında başka bir insan bulundurursa içerken. yalnızlığını ve bütün yenilgilerini unutur, muhakeme yeteneğini kaybeder ve analiz edemezdi bütün yanlışlarını birey. sessizlik yerini insanların kulak tırmalayan seslerine teslim ederdi ve dağılırdı büyü. herkes bir hikaye anlatmaya başlardı ve unuturdu insan kendi hikayesini bile. büyük bir hikaye anlatıcı teslim ederdi kendini bu büyük gürültünün içinde. kendisinden kaçamazdı ve eğer kendisinden kaçamazsa hikaye anlatmaya başlayamazdı. yazamazdı çünkü...

    sözün özü şudur efendim: kimse tek başına içmeyi sevmez. telefonunu kapatmak, feysbuk hesabına giriş yapmamak, tivitırdan tivit atamamak ve sosyal olamamak, böyle bir anda işkence gibi gelirdi bir insana... yok bayım yok... anlamıyorum ben insanları...

    ha eğer tanım gerekirse diye söylüyorum:

    alkol söyledikleri kadar zararlı olamaz. en azından sosyal bir nesnedir. değil mi?
    0 ...
  20. ne için yaşadığını bilmeyen insan

    1.
  21. Hepimizin söyleyebileceğimiz bazı beylik sözler vardır hayatımızda. Kimimiz kariyeri için yaşar, kimimiz aradığımız aşkı bulmaya adamışızdır kendimizi. Çoğumuz günü kurtarıp eve bir parça ekmek daha götürebilmek için yaşar. Bazılarımız namusu, şerefi için yaşar. Kendilerini kanıtlamaya çalışanlar vardır aramızda... Her şeyden vazgeçmiş olanlar... Kabullenenler ve reddedenler...

    Bir annenin ölümü, bize uğrunda canımızı verebileceğimiz bir yolu sorgulatmaya başlar. Tecavüz edilen bir kardeş suratımıza sert bir tokat atar bazen. Bir babanın ağlaması, anlam verdiğimiz bütün değerleri bir araba sileceği edasıyla savurur diğer tarafa ve bir boşluğun içine atar tüm benliğimizi. Çırılçıplak hissederiz bir anda kendimizi.

    Kendimizi aldatmayalım efendim... Yaşımız kaç olursa olsun, ne için yaşadığımızı halen bilmiyoruz. Halen hayatın sırrını çözmüş değiliz ve bu canımızı fazlaca sıkıyor. Açık olduğum için özür dilerim ama sana söylüyorum bulutların üzerinde bale yapan çocuk! Bir nefesinle dünyadaki bütün kötülükleri ateşe veremediğin sürece benim için kayda değer bir adım atmış olmayacaksın!
    6 ...
  22. göz yaşartmak

    1.
  23. bazen attığın, ortama çeşitli kimyasallar salan, insan yapımı bir nesneyle yaparsın bunu, bazen de söylediğin tek bir kelimenin insanın kalbine saplanan bir bıçak etkisi yaratmasıyla! bazen dünyaya gelişin bir tepkimeye yol açar ailenin gözlerinde, bazen de buralardan gidişini ve bir daha hiç burada olamayacağını kaldıramayan bir bedenin dudaklarından akıtamadıkları, gözlerine vurur istemeden.

    upuzun hayatın boyunca bir zamanda, bir yerde mutlaka yaşatırsın bu durumu başka bir insana ama... eğer yeteri kadar insansan!
    0 ...
  24. ölüme ısınmak

    1.
  25. bütün bu karmaşanın içerisinde oradan oraya savrulmamızın tek nedenidir! bir futbol maçının bitiş düdüğü gibi değildir hiç. beklenen veya ön görülen bir durum değildir en başta bu durum! kelimenin tam anlamıyla bir sürprizdir! burada önemli olan başlama vuruşunun yapıldığı andır. ne kadar öldün diye bir sidik yarıştırma durumunu ortaya çıkartmaz ölen adam. ne zaman öldüğün daha önemlidir ve bu konu henüz ölmemiş olan, şanslı insanlar tarafından yıllar yılı tartışıladurur.

    bu yazıda bir anafikir arayan yazarın bulunduğu nokta hatalıdır. denklemi yanlış çözmüştür ve henüz farkında bile değildir. hatta belki de ortada bir denklem bile yoktur.
    0 ...
  26. ekmek şarap sen ve ben

    55.
  27. göz doldurduğuna rastlanmıştır. ferahlattığına da... bir şeyler anlattığına şüphe yoktur, can sıktığına... dinlenmesi tehlikelidir zaman zaman. bağır çağır okunması rahatlatır da hani... büyük bir boşluğun içinden çeker alır adamı... denenmelidir, her ne şekilde olursa olsun!
    0 ...
  28. geleceğin getireceklerinin farkında olamamak

    1.
  29. hiçbirimiz geleceğin bize neler getireceğini tam anlamıyla öngöremiyoruz, ne yazık! bazı tahminlerimiz var yarına dair ve değişmesini istediklerimiz uğruna canımızı dişimize takacak kadar da azimliyiz hani... bugünden yarına yürüyebileceğimiz sadece bir yol varken ve bizim bütün derdimiz o yollayken, durmadan onu değiştirmeye çalışırken, her daim başka bir yöne gitmeye çalışarak o yolu pıtımızın doğrultusuna çevirmeye delice çabalarken, gelecek ise bize on yüz milyon olasılıkla saldırmaya devam etmektedir ve çözdüğümüz bir tane pek bilinmeyenli denklemin ardından üç tane daha getirmekte ve bizimle bir laboratuvar faresi gibi oynamaktadır. bu dünyada ölümü seçmemek ve daha fazla yaşamaya katlanabilmek için zihnimizi bulandırmaya ve kendimize türlü hedefler belirleyerek içimizde biraz daha yaşama isteği uyandırmaya çabalarız durmadan, asıl sorunun farkında bile olmadan. asıl soruya gelince... bilen söylesin!
    0 ...
  30. engellinin bile manitası varken sap olmak

    16.
  31. en büyük engelimiz, adam gibi bir karakterimizin ve kendimize güvenimizin olmamasıyken, insanlara anlatacağımız bir hikayemiz, gösterebileceğimiz bir yeteneğimiz yokken, gösterebileceğimiz kaslarımız, memelerimiz ve koca bir götümüz varsa, kafayı takabileceğimiz durumdur. dikkatli olmak gerek. buralar çok kaygan...
    0 ...
  32. herkesin yalnızlığını paylaşacak birini araması

    7.
  33. yalnızlık beynimizin formatlanması, önbelleğin boşaltılması, geleceğe dair plan ve programların yapılması ve hayatımızdaki bütün ilerlemelerin kontrol edilebilmesi için çok önemli bir evreyken, günümüz toplumunun nedense hiç kullanmadığı bir çöpe dönüşmüş durumdadır. günde 12 saat çalıştığımız bir işyerinde öğlen molasına çıktığımızda, on dakikalığına tuvalete sıçmaya girdiğimizde, sokakta yürürken ve bunun gibi birçok yalnız kalmamız gereken durumda elimizdeki telefonumuz ve kayıtlı olduğumuz onlarca sosyal platform yüzünden yalnız kalamamaktayız.

    üç arkadaş bir kafeye gidip muhabbete başlamamızın daha 3. dakikasında telefonunu eline alan arkadaşımın telefonunu münasip yerlerine kafamda binlerce kez sokarak kendimi tatmin etmeyi çok severim. neymiş? mualla kendisine vatsaptan gömdüm yazmışmış.

    akşam eve gittiğinde kıçını devirip yattığı ilk yer bilgisayarın önü olan insanlara da durmadan selam ederim. iyi insanlardır kendileri.

    tivitır dan atıp tutanlar, instagram dan, vine dan coşanlar da mükemmel insanlardır.

    günümüzün her bölümünde o aklına soktuğumun akıllı telefonu elimizdeyken, bilgisayar kucağımızda uyurken, telefonun ahizesi suratımıza yapışmışken hangi yalnızlıktan bahsediyoruz ki biz hep?
    1 ...
  34. turkcell den bimcell e geçmek

    15.
  35. super mario oyunun 1-2 bölümünden bir anda 8-4 bölümüne geçmek gibidir.

    (bkz: coca cola yerine le cola içmek)
    0 ...
  36. gs store de 249 liraya satılan tuğla

    9.
  37. gsstore'da 499 tlye satılan el yapımı tavladan daha ucuz olan tuğladır.
    0 ...
  38. haftada ortalama 3 defa mastürbasyon yapan kız

    6.
  39. günde ortalama 3 defa mastürbasyon yapan erkekten daha az şehvetli olan kızdır.
    0 ...
  40. sopot

    2.
  41. hayallerimin kasabasıdır. kışın en orta yerinde gözlerinin donduğunu hissedecek kadar soğuktur kendileri. en güzel kızları barındırır bünyesinde ve gece hayatı tadından yenemeyecek kadar güzeldir.
    0 ...
  42. çıkma teklifi kabul edildikten sonraki ilk cümle

    14.
  43. ikimiz de aynı dünyaya farklı pencerelerden bakıyoruz. ayrılmalı mıyız ne?
    0 ...
  44. kaşınan yerde böcek olduğunu farketmek

    2.
  45. büyük bir panikle, avuç içinin süpürme konuma getirilmesi ve ardından sevgili böceğin büyük bir ivmeyle vücuttan uzaklara itilmesini sağlayacak eylemi peşinden getirecek bir eylemdir kendileri...
    0 ...
  46. şirinler

    499.
  47. tenlerinin mavisi çok seksi bir mavi olan yaratıklardır.
    0 ...
  48. yeni yazarlara nick tavsiyeleri

    4.
  49. ekmekicinekmeleddin veya receptayyiperdovan.
    0 ...
  50. miroslav stoch

    1223.
  51. kariyerinin bir bölümünde fenerbahçe'de forma giymiş futbolcudur kendileri...
    0 ...
  52. her konuda bir açıklaması olan müslüman

    5.
  53. can alıcı şiir dizeleri

    1167.
  54. make the rest of your life
    the best of your life
    (anlayana...)
    0 ...
  55. gece uyumayanlar derneği

    3.
  56. gündüz bol bol uyuyanların yapacağı ya da yapması gereken eylemdir. yeterince uyumuşlardır efendim. uykularını almışlardır.
    1 ...
  57. © 2025 uludağ sözlük