insana bu devirde böylesine denk gelince gene böyle sevilmediğini hatırlatır. Hatta ağlatır. Hatta böyle birini karşılıksız sevmek en çok yaralayan olabilir…
Bantmag sayesinde keşfedip youtube ve instagram üzerinden severek ve gülerek takip ettiğim, korona dönemlerindeki mücbir sebepler programını izlemekten keyif aldığım zeki ve esprili bireydir.
Kargo şirketinin beni evde bulamadığı iddiasıyla ulaştırmadığı kitapların kargo ücretini benden kestiği ve durumu izah etmeme rağmen ücreti iade etmediği için benim de ilişiğimi kestiğim internet sitesidir.
Kırkambar yayınları tarafından basılmış versiyonu 3 yıl önceki Doğum günü hediyem olan Mevlana'nın ölümsüz eseridir. Sade bir dile uyarlanmaya çalışılsa da takip etmek ve özümsemek zaman alıyor. Belki de bu nedenle düzenli bir şekilde okuyup bitiremedim. Yine de beğendiğim ve önerdiğim bir düzenleme olduğunu belirtmekte fayda var.
Birçok kişi gibi benim de ferzan özpetek'in Mine vaganti Filminde keşfetmiş olduğum nina zilli Şarkısıdır. En sevdiğim italyanca şarkılar arasında en başta yer almaktadır. Hatta sözlerini ezbere bildiğim ve dinlerken eşlik etmekten zevk aldığım tek yabancı dildeki şarkıdır. Sözlerini de şuracığa ekleyeyim de tam olsun:
Cinquantamila lacrime non basteranno perchè
musica triste sei tu dentro di me.
Cinquantamila pagine gettate al vento perchè
eterno è il ricordo, il mio volto per te.
Non ritornare, no tu non ti voltare, non vorrei mi vedessi cadere.
A me piace così, che se sbaglio è lo stesso, perchè questo dolore è amore per te.
Cinquantamila lacrime senza sapere perchè
sono un ricordo lontano da te.
Cinquantamila lacrime non basteranno perchè
musica triste sei tu dentro di me.
Non mi guardare, non lo senti il dolore, brucia come un taglio nel sale.
A me piace così, che se sbaglio è lo stesso, perchè questo dolore è amore per te.
A me piace così, e non chiedo il permesso, perchè questo dolore è amore per te.
Bazı şeyler olduğu gibidir, fazla anlam çıkarmayı gerektirmez; bazı şeylerin altındaysa göründüğünden farklı anlamlar yatar. Bunların farkını ayırt edecek kadar yaşadım. Sıkıntı değil artık...
Çok güzel bir viktor lazlo şarkısıdır. Ah be dedirtir. Sözleri de şöyledir:
I am looking for you
A little out of time
Like the moment we met
When I knew you'd be mine.
Could I really be near you
And hear the things you say?
Could I ever believe you would stay?
So I'm waiting for the night
To turn away from the light
When I need to keep you on
My mind.
Yes, I'm waiting for the night
To feel you by my side.
When I need you most
I'm left behind.
At the end of the day
When everything is quiet,
I know I have to leave you
To dreams where you can hide.
I remember the sunshine
To lighten up my life.
Now I'm waiting for you -
Give me a sign.
So I'm waiting for the night
To turn away from the light
When I need to keep you on
My mind.
Yes, I'm waiting for the night
To feel you by my side.
When I need you most
I'm left behind.
Everything that I try,
No matter what I do,
Brings me back every moment
That I would spend with you.
And I live in a daydream,
The memory of your touch
And I wonder how long,
I wonder how much.
So I'm waiting for the night
To turn away from the light
When I need to keep you on
My mind.
Adına anlamlı şiirler yazılacak kadar sevilmek muhteşem bir duygu olmalı hele ki karşılıklı bir aşkın eseriyse. Lakin ben hiçbir zaman tadamayacağım delicesine yaşamak istediğim bu duyguyu...
Şu an sevdiğim insan sevdiği için muhteşem şiirler yazmış birisi. Belki şu anda da vardır şiirler yazdığı bir sevdiği... Böyle hisli biriyle, 'işte beni anlar' diyebildiğim biriyle karşılaşmayı hayal dahi edemezdim. Hayal etmiyorken kabullenmek kolay. 'Nerde öylesi yahu?' der geçersin. Ama şimdi o insan bana bu denli yakınken, hayatlarımız kesişmişken, üstelik ben onu böyle delicesine severken, onun beni hiçbir zaman sevmeyecek olması, bu çaresizlik, bu her seferinde ıskaladığım hayat canımı çok yakıyor.
illa kadın erkek ilişkilerinde değil de yeni başlamaya çalışan iş arkadaşlığı ilişkilerinde de oluyor bu. Elin mahkum adamları her gün ailenden çok göreceksin, biraz samimiyet kurmak şart. Ben acayip tıkanıyorum, konu bulmaya uğraşıyorum soğuk nevale demesinler diye; ama yok arkadaş. Benim bulduğum saçma konuların devamı gelemiyor. En az ilk birkaç ay benden konu bulmamı beklemesin kimse. Sonra "yeter, sus" denilecek kıvamda bir insan olup çıkıyorum zaten; ama karşımdaki de uğraşmazsa "merhaba, merhaba" ötesi olmaz.
insan kendi doğum gününde de oturup platonik aşkını mı stalklar arkadaş. Hadi yılın geri kalan günlerini anladım da bugünü bari tatil ilan edebilseydim. Çok renkli bir hayatım var maşallah.
Sevdiğiniz insanı gözünüzde büyütmeyi bıraktığınız an ya artık ona aşık değilsiniz ya da mantığınızı kullanmaya başlamışsınız demektir. Bu ikisini ayırt edebilmek de bende olmayan ayrı bir yetenek gerektirebilir.
Şunu her karşılıksız aşkımda tekrar tekrar anlıyorum ki: ben her zaman doğru insanları seviyorum; ancak ben o insanlar için hiçbir zaman doğru insan olamıyorum. Sorun onlarda olmadığına göre ben öleyim madem.
Tamamı "bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak. Bütün umudum kendimde." olan publius terentius Sözüdür. insanın kendi kendine yetebilecek güce sahip olduğunu hatırlatır. Yaşam mottomdur.
Bir kızın bir erkeği sadece saf bir aşkla severek, sevgisini bakışlarıyla, gülüşüyle, tatlı sözleriyle anlatarak kendisine aşık etmesinin imkanı var mıdır ya? Bence yok. Çok acımasızsın be hayat!
"Öğrenebileceğin en büyük şey; sevmek ve karşılığında sevilmektir." (bkz: eden ahbez)
Bu kiminin hep öğrenmek isteyip de hiç öğrenemediği birşey; ancak aşkına karşılık bulamadığın için üzüldüğünde seni hor gören duygusuz, ruhsuz insanlar var. Üstelik güvendikleri şey de kendilerinin aşklarına karşılık buluyor olmaları.Yazık! Bu zihniyete sahip ruhsuzlar sevdikleri tarafından seviliyorken, aşkı herşeyden üstün görenler aşklarına karşılık bulamıyorsa, gerçekten yazık! Keşke aşkın bir adaleti olsa...
Adını duyunca eskisi gibi anılara dalmadığım an, adını duyunca seni yanımda hayal etmediğim an, senin benim için artık hiçbir şey ifade etmediğini anladım. Ne kadar değişik mahluklarız; unutacağımızı bile bile gidenlerin ardından üzülerek geçiriyoruz zamanımızı.
Seninle aynı ortamda bulunmak, gözlerinle gözlerimin yanlışlıkla buluşması bile yetiyorken bazen, bazen de düşünüyorum: Ne anlamı var aynı göğe bakmanın, birlikte aynı hayale dalamadıktan sonra...
Kimse düğününe, nişanına vb 'çok önemli' bir gününe gitmiyorum diye gönül koyma olayına girmesin bence. Ben kendi düğünüm olsa ona gideceğimden şüpheliyim.
Bir yerde okumuş olduğum; ancak sahibini hatırlamadığım bir söz dönüp duruyor kafamda ruh halimin de getirdikleri nedeniyle: olmaması sorun değil, yeter ki olacak gibi olmasın. Bu umutsuz bekleyiş hayırlısıyla bir nihayete erse ne güzel olur.
dün sevdiğim insan beni hayatına sosyal medyadan herhangi bir arkadaş olarak almayı bile kabul etmemişken bugün çocukluk arkadaşlarımdan biri evliliğe giden yolda ilk adımı attı, diğer çocukluk arkadaşımsa istediği gibi güzel bir ilişkiye başladı. baksan eğitim ve kariyer açısından onlardan iyi durumdayım ya da ne bileyim dünya üzerinde imrenilecek kadar çok yeri dolaştım. ama her zaman yalnızım. ailem yanımda tamam ama istediğim gibi değiller maalesef ki. ergen bunalımı değil bu o günleri aştık, gerçekten öyle hisseiyorum. yakın arkadaşlarımsa bambaşka hayatlar yaşıyorlar, her zaman yanımda olmalarını bekleyemem.
hayat değiştiremeyeceğim şeyler konusunda hiç yardımcı olmuyor. ne istesem gerçekleşmiyor. değiştirebildiğim şeyleri yapabiliyorsam da tırnaklarımla kazıyarak yapıyorum.
ben bunu kabullenemiyorum ya. yalnızlığı kabullenemiyorum. hiçbir şeyin ben deli gibi çabalamadan gerçekleşmemesini kabullenemiyorum. şanssız olmamı kabullenemiyorum. güzel şeyleri umut da edemiyorum artık. boşa çıkan umutlarımın sonrası her zaman daha çok dağlıyor yüreğimi. elimdekilere şükrediyorum elbette; ama o da bir yere kadar.
yaşamayı gerçekten hiç istemiyorum. ölümden korkmuyorum. sonrası daha iyi olacak diye değil, bu dünyada ne yaşadım ki ölmek kötü bir son olsun? ben yıllardır her gün ölüyorum.
ne olur sahi beni sevsen? sen beni sevdin diye dünya dönmekten vazgeçmeyecek. ya da ne bileyim güneş batıdan doğmayacak. kuşlar göç etmekten vazgeçmeyecek kış gelince sıcak diyarlara... kimse bir halt hissetmeyecek sen beni sevdin diye sırf... seni seven biri varsa eğer işte bir tek o acı çekecek. varsın o da seni mutlu görmeye değer diye katlansın bu acıya. bu da benim ilk bencilliğim olsun bu hayatta, değil mi ama? seni dünyada en çok sevecek ve mutlu edecek insan olmak olsun benim bencilliğim, fena mı?