aynı zamanda öğrencilerden toplanan çamaşır paralarının personelden birisi tarafından iç edildiği kurumdur. bunu ortaya çıkaran kişi de yine personelden olmasına rağmen işine son vermişlerdir.
ayrıca 4. yazıda söylenildiği gibi yüksek gerilim hattının hemen altında yer alan bir yurttur. kendi sitesinden görebilirsiniz. her gün baş ağrısı, sürekli halsizlik ve bir türlü dinlenememe baş sendromlarıdır. kanserojen zararları için buraya bakınız:
ilim Yayma Cemiyeti gibi Türkiye'nin kemikleşmiş köklü yapılarından biri olan teşkilatın sakarya'da bulunan şubesi. Sakarya Üniversitesi Kampüs'e giderken Esentepe Mevkiinde yer alır. Tüm bu lokalizasyon verilerinin dışında gelelim kazın ayağına.
ilim Yayma Cemiyeti ruhuna %100 ters bir kurumdur. Tamamen ticari bir işletme olarak çalışır. Din, diyanet, muhafazakarlık temalarının paraya nasıl tevil ve tahvil edildiğini görseniz böylesi bir yapıya bu şubenin ne kadar zarar verdiğini anlarsınız.
Gerek şube yönetimi gerek yurdun idari yönetimi olarak öğrenci yetiştirmekten çok öğrenci yitirmek için uğraşan ve bunda da hayli başarılı olan kurum.
"Ülkemizde demokrasi, insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü önünde demokles'in kılıcı gibi dikilen terörle mücadele kanunu kullanılarak, muhalif, alternatif, eleştirel gazeteciler, düşünürler, akademisyenler ve üniversite öğrencileri hapse atılıyor" şeklindeki demeciyle akit tarafından 'pkk yandaşı' olarak hedef gösterilmiş ve bilgi üniversitesindeki işine son verilmiş olan öğretim üyesi.
avery a. sandberg isimli bir doktor, 1961 yılında, 44 yaşında ve 1.83 m. boyunda bir erkekte "jacop" sendromunu bulduğunu açıklar. bunun üzerine ''süper erkek'' belirir. insanın 23 çift kromozomunun biri, cinsiyetini belirler. kız çocukları anne ve babadan birer x kromozomu, erkekler ise annelerinden x, babalarından y kromozomu alırlar. sandberg'e göre jacop sendromlu erkekler, babalarından bir yerine iki y kromozomu alır. böylece kromozom yapıları xyy olur.
cezaevlerinde ve yüksek güvenlikli akıl hastanelerinde yatan erkeklerin çoğunda xyy kromozomuna rastlanır.
ayrıca geçmişte 8 hemşireyi öldüren bir seri katilde de bu tür kromozom yapısına rastlanması, jacop sendromunu, seri katillerin prototipi haline getirdi.
seri katillerin genetik şifresi diye bir kitap vardı onda geçer bu.
ya tamam iyi bir oyuncudur kendisi de. bazı kafamı ısıran sorunlar vardır. sevgili robinciğim zamanında eşcinsel dedikodun çıkmıştı. hatta i'm fucking ben affleck parodisinde iyice soğumuştum senden. ama artık bırak be abi bu soft filmleri, çok ekmek yemedin mi sence de? bildiğin eşcinsel yumuşaklığı lan. hüzünlü bakışlar, güldürürken ağlatayım çabaları, özellikle jack ve patch adams, death to smoochy, jumanji filmlerinle belleklerde iyice yer eden eşcinsel yalıtılmışlığı felan, toplumdan tecrid imgeleri. hani eyvallah bir yere kadar ama artık ikibinin ilk on yılını devirdik be coci. gel etme hem düşündürteyim hem de extraordinary bir çıplaklıkla kanıksanmış olanı yabancılaştırıp yeniden sunayım derdi gütme. bizi yorma. çocukları kullanmaktan da vazgeç. yapma hacım. hem benim çocuklarım artık seni izlemiyor, paso pixar takılıyoz artık. bir de hep jilet traşlısın filmlerinde sayın robin, anlamıyoruz sanma.
gerek michel foucault gerek diğer postmodern yapısökümcülerin derlediği bir kavram. toplum yönetimi için elzem bir muhafaza. toplum denilen şeyin iç dinamiklerinden biri. tarihle atbaşı gider. türkiye de yapılan özellikle darbeler buna örnek verilebilir. toplumsal belleğin yitimi ile bu geçmiş unutulur. ve soysuzlaşma başlar. darbeler örnek olarak verilmiştir. apo olayı, lozan konferansları, sevr anlşaması da eklenebilir.
ayrıca psikanaliz bağlamında lacan'ın kişisel bellek ve toplumsal bellek karşıtlığı da bu bağlamda ele alınabilir. özellikle toplumsal cinsiyet durumunda. kadın ve erkeğe stereotypler olarak normlar belirleyerek yükümlükler belirlenir. ve bu nesiller boyunca eklemlenerek ve genetik kodlamalar dahilinde sürümlenerek suni bellek oluşturulur.
jung terminolojisinde insan ruhunun kadınsı bölümünü belirten arketip. jung'a göre anima ve animus insanlığın binlerce yıllık deneyimleri boyunca ve özellikle bir erkek ile bir dişiden oluşan tanrısal çiftlerin mitolojik canlandırmalarında kendini gösterir ve bunlar idealleştirilmiş anababa çiftinin imgesini dile getirebilen kolektif simgelerdir. erkek olarak bünyemizdeki kadınlığımızla kadına yaklaşıyoruz ve kilitleniyoruz kısaca. aradaki uçurumlar kalkıyor bir nevi.
jung psikiyatrisinde animaya karşıt olarak kişinin ruhundaki erkeksi bölümü belirten arketip. bu sayede kadınlar bizimle birlikte oluyor yani. gey değiliz elbette ama kadının erkek ile milyon yıldır süregelen birlikteliğinden ortaya çıkan genetik kodlanma benzeri birşey. erkekliğimize kadın cinsinde denk gelen örnek. bir nevi münasebet kurmaya yarayan önbilgiler silsilesi.
english tuğla priket demek olduğu gibi aynı zamanda argo ingilizcede kokain plağı da denir. aynı zamanda 2005 yapımı rian johnson filmi. dedektif örgülü aşk filmi. erkek uyuşturucu müptelası sevgilisini kurtarmaya çalışır. bir kadın nasıl değiştirilemezi işler. zira kadın beni kendin gibi yapmaya çalışıyorsun diye ayrılıp uyşturucuya verir kendini. öte taraftan donnie darko vari bir mistik travel kafaları taşıması da onu neo donnie darko yapmıştır.
ama hepsi aslında bir halüsünasyondur. izleyin lan değerli bir film.
hep "amariganın" işleri gibi durumlarda söylenen laf ziyanı. bir de şey var tabi. olm millet aya çıkıyor, artık savaş devri geçti. adamlar tek bir düğmeden tüm dünyayı kontrol ediyorlar. tek parmağıyla koca ülkeyi uydudan vurabilirler.
