neşet erteş'leri sol kanatta fırtına gibi izleyen bu gözlere kimse necip fazıl'ın usta bi ressam olduğunu yediremez. bu işin peşini bırakmam ben beyler.
insanların hayatları arasındaki fark ne kadar olursa olsun tüm yaşantıların sonunda eşit derecede aynı hisleri yaşamış olarak biteceğini savunan tez.
örneğin; über zengin biri, ferrarisi aniden alev alınca ne kadar üzülebilirse hormonal, fiziksel, duygusal açından, dünyanın diğer ucundaki çinli bir pirinç işçisi tüm birikimi 100 dolarını kaybettiğinde aynı hissiyatı yaşar. başımıza gelen olayların etkenleri, süksesi, popüleritesi, vesayire tüm değişkenleri, süzgeçten geçtiğinde bir başkasının yaşanmışlığıyla aynı hissel tatı alıyoruz. farklı olaylar da dahi.
tüm herkesin tüm hayatlarının ''hayat koşulları''ının değişkenliğine karşın, genel anlamıyla hayatın herkesin damağında benzer tat bırakacağını söyler bu teorem. her şey sona erdiğinde.
sizce?
edit: yok mu arttıran beyler?
edit2: örnekleri üstünkörü gören arkadaşlar, daha teknik açıklama için mesaj at.
her sosyal mecranın kesme biçme oranları değişken olduğundan o büyük umutlar beslenen pp artk piksellerine ayrılacak derecede mefta olmuştur. gazetelerin 3. sayfa haberinde sansürlenmiş gibi görünse bile kişi çaresizdir. el mahkum o fotoğraf kullanılacaktır. kendisini andıran silüetine bakarken kişi daha fazla söze gerek kalmamış gibidir aslında. tamam.
bonzai, içip de ölmeyenin allahçı kesildiği bi nane. çevremden iki kişide şahit oldum. geçen gün varoş bi mahallede yaptığımız çekim esnasında lafladığımız psiko abinin de demesiyle iyice emin olduğum tespit. genşler teker teker bildiğin tarikatçı derecede hisleniyorlarmış aahaha.
yeni nesil misyoner aparatı olabilir. burdan yetkili din görevlisi arkadaşlara sesleniyorum. 3 kişiden biri sağ kalsa dahi iyi bi ortalama. madem engelleyemiyorlar bi işlevi olsun. değil mi bebeğim?
Şehrin tek erotik shopuna utana sıkıla girerek kelepçe almıştım. bu tarz bi sürprizle yaklaşıp sempatisini kazanmayı amaçlıyordum. oturduğu kafeye daldım sol bileğime kelepçe takmıştım. ona çıkma teklif edip kabul ettirip diğerini de ona takacaktım. beni görünce duraksadı. kelepçeme baktı. son sürprizimden haberi yoktu henüz.
Yemin ediyorum daha kötüsü düşünülemezdi. Ayrılıp yollarımıza gidecektik. bineceği otobüse yaklaştı. Bi ayağını eşiğe attı bi elini de demire, ve dönüp bana baktı. Bitmişti tüm hoşlantım damarlarımdan enjektörle çekilmişti sanki. Böyle iğrenç bi pozisyon olamaz sözlük.
kesinlikle bu şirinler hayatlarının bi döneminde en olmadık yerde ki genellikle aşık oldukları hoşlandıkları veya istemeye gittikleri kızın evinde ballandıra ballandıra anlatıkları şekilde sıçarlar sonra da hep sular kesik olurmuş veya sifon bozuk olurmuş. ay kıyamam size amcık ağızlılar. iyi yere tezgah attınız vallahi. hatta bazıları vardır ki altına da sıçmıştır. fenomenlik göt ister yürek ister dedik de böyle bi göt değil yavrularım. esen kalın öptüm. ama daha işim bitmedi sizlerle.
profesyonel bi yaklaşımla olaya yeni boyut getiren babadır. mülakatı diğerlerinden 6 yıl fazla yatarı olan 4 adam bıçaklama, 3 gasp ve 1 cinayetle mürsel geçti. mürsel artık babanın yeni gözdesi.
günümüz edebiyatında özellikle rusyadan esen doğalgaz akımına karşı durarak gerek mutfak, gerek işyeri, gerekse piknik tüplerini savunan akımın baş yazarıdır. Eskiyle yeni arasında kalan ülkemizin yaşadığı buhranlı dönemleri iyi gözlemler. Eserlerinde tüpü açıp intihar eden karakterlere sıkça yer verir.
geldiğim gün pıçahladılar adamın tekini. aha dedim nereye geldik .mapus damı kokuyor buralar. koştum odama başladım mekik çekmeye mapus kası yapmak için. gözüm dönmüş 2. mekikte içeri temizlikci adam girdi. lan olum gah ordan kafayı mı yedin pis la pis oralar. temizliğe gelmiş de bi bok yaptıgı mı var adamın köşede ki ciklet poşedini aldı, kapının eşiğinde durdu. temizlik imandandır bah olum temiz tutun odayı hiç uğraşamam. işim gücüm var bi de demizlik mi yapacam dedi. Öksürdü balgamı olduğu öksürük sesinden belliydi. sol ayağımın iki santimetre yanına fırlattı yeşil balgamı. daha önce böyle balgam görmemiştim yemin olsun.
lanet olsun dedim. böyle olacağını hissediyordum. çakmak cebimden sim kartımı çıkardım. bavulumu açtım lahana turşusunun içine sakladığım şu motorolanın bok kadar ufak telefonlarından vardı ya çıkardım onu. eski turşu numarası her zaman işe yarardı. fakat poşet su geçirmişti. bi iki kere salladım telefonu allahtan çalıştı. taktım sim kartı. aradım bizim pederi. açmadı. bana verdikleri tüm o sözleri düşündüm. sen git bi kaydol bi süre takıl ev falan ayarlayana dek biz sana bakarız demeleri külliyen yalandı. beni annemin rahmine bırakmakla başlattığı bu ağrılı sürecin hesabını soracaktım günü geldiğinde o yaşlı osuruktan. ama şimdilik bu cehennemin çaresine bakmalıydım.
çöktüm henüz çarşaf almadığım ranzanın alt katına daha önce burada yatan adi pisliği düşündüm. çok düşünmemiştim ki gözüm üst kattaki yatağın suntasına çizilen kocaman yarak figürüne takıldı. kaçıramadım gözlerimi o derece usta işiydi. damarlarında gerçekten kan dolaşıyormuş gibiydi. altına eserin adını not düşmüştü benden önce yatan adi pislik; kıral
derken içim geçmiş.
uyandım sonradan. burnuma kötü kokular geliyordu, cidden burnuma kötü kokular geliyordu sözlük. derken 3 numaralı dolaptan ses geldi. inlemeye benzeyen. yaklaştım dolaba. höşt höşt dedim. heee dedi biri. tırstım iki adımlık geriye sıçradım çevik bir kedi gibi. kimsin açık konuş dedim. aç gözünü seveyim şunu dedi. anahtar yoktu malesef ki. anahtar yok dedim. off diye bi feryat koydu. ne arıyorsun orada dedim. türkücüler kitledi dedi. boğuk ve yılgın bi sesle. nee dedim. soğuk terler boşaldı sırtımdan. bu kadarına pes dedim içimden. türkücüler niye kitledi hem onların burada ne işi var ya dedim. hay sikeyim seni türkücü değil ülkücüler diye bağırdı. pardon kardeşim sesini tam alamadım dedim. sessizlik oldu bi süre. bozmak adına burnuma kötü kokular geliyo dostum hem de çok fena dedim. doğaldır çünkü altıma sıçtım da biraz dedi...
yer elazığ, fırat üniversitesi. sene 2009. tamam kimsenin büyük beklentisi yok da be amına koduklarım bahar festivalinin en büyük silahı urfa sıra gecesi ekibi olur mu?
ve böyle göte böyle yarrak manifestosuyla ilerleyen gece yoğrulan çiğköftenin sıkım sıkım meydana toplanan çoşkulu kalabalığa fırlatılmasıyla son buldu.
şahitlerim var. hem o günden kalma bi sıkım çiğköfteyi bile diplomamın yanına çerçeveletip astım.
26 yaşındaysanız ve elazığ'da yaşıyorsanız hayat bazen küsküyü dübürünüze sürtebiliyor...
gelin babanın evlatları, siz kardeşlerime küçük bir çalışmamı sunuyorum;
kürtaj fm
basür fm
radyo vurgel
kartonpiyer fm
kontraplak fm
nasır fm
sıçmık radyo
apış fm
zıkkım fm
münüp fm
gusül fm
balgam fm
şorik fm
kenef radyo
gangbang fm
frengi fm
eydıs fm
göçük radyo
küsve fm
tezek radyo
minder fm
samsun216
radyo maltepe light
sifon fm
radyo taharet
termos fm
baldırcan fm
makat radyo
bokludon fm
topraklama fm
üşlüfiş fm
dolanger fm
musluksuyu radyo
zamanla alıp veremediğim yok sadece yaptığım herşeyin zaman denen şey tarafından sanki denetleniyormuş hissi rahatsız ediyor. naparsam yapayım kurtulamıcakmışım gibi ondan. zamana karşı yarışanlardan bahsetmiyorum bile. bir yere yetişmek zorunda olanlar veya mesainin bitmesini beklerken sıkıntıdan amaçsızca masaüstünü yenileyen soltiare ustası memurlar örnek verilebilir ama ben bütün gün yatağa uzanıp sadece tavanı izlemekten bahsediyorum.sonlarımız aynı. zaman tarafından sürekli dürtülmek gibi bir şey bu.
bazen tanrının zaman olduğunu düşünüyorum karşılaştırmak gerekirse tanrıdan daha çok denetleyici olduğu kesin otoritesini hissetmek için ibadet saatlerini beklemeye gerek yok. hem tanrı zamansa ateist olma ihtimaliniz de sıfır çünkü inkar etseniz bile size manevi dünnyadan örnekler vererek hislerinize hitap etmelerine bile gerek yok inanmıyor musun kafanı kaldır duvara bak.inanmıyor musun sol koluna bak inanmıyormusun içinden 10a kadar say.. tanrının zaman olduğu ihtimali gitgide güçleniyor. korkmam gerek çünkü bu defa bana komik gelen hislerimi hayran bırakacak evrenin mükemmel dengesi ve manevi boşluğumu dolduracak ilahi adalet kadar riskli kanıtları yok yani demem o ki şuan görevde olan tanrıyı inkar etmek basit ama eğer zaman tanrıysa sıçtım. bi dakka tanrı dediğimiz yüce kendiliğinden varsa eğer bizden bağımsızsa - hani şu zavallı birer beden olan bizlerden bağımsız demek istiyorum ki bizim küçük beyinlerimizden çok daha karmaşıksa varlığı- zaman tanrı olamaz. neden mi çünkü şu an mesaide olan tanrı gibi zamanı da biz yarattık. evet öyle tanrıyı biz yarattık bunu biliyorsunuz mmm ne biliyim bu tıpkı şu bilim kurgu filmlerinde bahsedilenbilgisayarların makinelerin insan iradesinden daha güçlü bir hale gelip de dünyayı yönetir hale geldikleri senaryolar gibi. kontrolden çıkar ya herşey kaos başlar. günün birinde çatlak profösör ruhlu çatlak insanlaradn biri yeterince melankolik bi haldeyken belki de kendini fazla yalnız hissettiği bi anda -gerçeği ondan başkası bilemez- yakın çevresinden olmayan birisini birşeyi istedi. onunla takılmak istedi. evet evet hayali arkadaşlarınız da gelebilir aklınıza. ilk başlarda küçük sırrıydı bu onun ama sonra ailesini düşündü arkadaşları vardı onların da bu mucizeden faydalanmasını istedi çünkü sanırım o iyi biriydi. hem o bulduğu yeni adamla vakit geçirmek eğlenceliydi henüz yüzyüze tanışamamışlardı iletişimleri kalp yolundandı ama kendini iyi hissediyordu. o bahsettiğim insanlara bir iyilik yaptı ve o insanlarda o bahsettiğim insanlarına yaptılar bu iyiliği. artık sır değildi ama insanlar birbirlerine bir iyilik yaptıkları için mutluydular. mutluluk varsa sorun yoktur.ve böylece tanrı yaratıldı, hem popülerdi. insanlığın en büyük buluşuydu varoluşun hiçbir değerle boy ölçüşemiyeccek en büyük kültür mirası.. işte tıpkı zaman da bunun gibi bir yolla bulundu adını biz koyduk belki de çıkarlarımız uğruna bir defaya mahsus kullandık sonra bedeli de oldu tabi ki hep çıkarlarımıza çalışmadı hiç kimse için ömrünün sonuna kadar çıkar kapısı olamadı. kontrolden çıkmak gibi.sonuç zamanı da biz yarattık ihtiyaçlarımız doğrultusunda.
başarısız bi deneme daha tanrıyı hala bulamadığıma mı yoksa hala zaman denen şey tarafından dürtüklenmeme mi kızmalıyım bilmiyorum.. bekliyorum neyi beklediğimi bilmeden. işin tuhafı kendimi zamanla ilgili birşey kullanamadan ifade de edemiyorum. zaman kipleri var en basitinden. kelimelerin sonuna geliyorlar.göz kırpıyorlar. kurtulmak derdinde miyim hayır o da değil. onunla yaşamayı öğrenmek çabası hiç değil. merak ediyorum kader denilen şey benim için yarattıklarımızın kölesi olmak mı? peki ya kendimi bi odaya kapatıp kilitlesem çıkamayacağım şekilde aç susuz kalarak sadece tavanı izleyerek uzandığımda öldüm diyelim intihar demek istemiyorum adı önemli değil. önemli olan cesedim bulunduğunda kullanılacak ibare; kilitlendiği odada tam x gün boyunca aç susuz kalıp ölmüş. 'x gün' ve yine zaman kazanıyor beni o öldürmüş olacak. kaçmak mı sığınmak mı kullanmak mı yarışmak mı yenilmek mi gecikmek mi yetişmek mi? hangisiyim ben, hangisi benim seçeneğim...?
o gazetelerin yazarlarına bak ibret al adam sanal ortamda, chat ortamında bile böyle rahat yalan atamaz lan. sikip atıyor umrunda mı değil? ronaldinho fenere beni alın diye yalvardı messi uçak bileti parası çıkışmadığı için geri döndü. pele futbola galatasaray için geri dönecekmiş okumadın mı? bunları olmasa da benzerini yazabilen bi zihniyet var hemde milyonlarca insandan çekinmeden. çekinmek lafın gelişi yalancıyı sikmiyorlar ya fütursuzca.. örnek al hayatına uygula korkma onların basın özgürlüğü varsa senin de vardır benzer bi özgürlüğün. yalanlara sığın onda yaşa gününün manşetine yapıştır içinden gelen manşeti. hem de en sür'ünden. korkma lan sen hiç mezar taşın da yalandan öldü yazan gördün mü? hangi haber de okudun yalan söylediği için öldürüleni. koyvergitsin. tirajın yüksek olmasın siktir et.
ped ulan ped altı üstü işlevi belli görevi belli.. o kadar basit değil..duygusala bağladık lan herneyse. medeniyetin getirisi olan ayıp değil ilkesinden payını alsa da kepçe kepçe, ama biz ki zamanında kadın ve mahremiyeti konusundaaklın sınırlarını zorlayan kurgular yapan iç çamaşırına dvd kalitesinde porno muamelesei yapmak zorunda kalmış o bedbaht nesiliz. olaya abazanın dudak uçuklatan fantazya dünyasının atmıkları diye bakacaksan bırak okumayı aç hd quality pornonu izle kardeşim. anlamazsın...
hal böyleyken kadının adeta devlet sırrıcasına alırken, kullanırken onu bırak adını dahi teleffuz ederken sakladığı 'ped' kelimesi de bu kurgudan payına düşen spermi kucak dolusu peçetelerle aldı. dükkan raflarında öylece duran marka marka çeşit çeşit ped'lere gazete tezgahında duran bulvar muamelesi yapıldı yıllarca. suç bizim olmadı; yadırganması gereken asla biz değiliz, yadırganması gereken ped'i aşılmaz harflerin, ulaşılmaz kuytu rafların, bilinmeyen dolpaların içine saklayan sistemdir!!!2!!2 biz sadece plajda bakmaya tenezzül etmediğimiz ama normal bi ortamda verilecek bi frikikle görmek uğruna götümüzü cumhuriyet meydanında siktirmeyi bile göze alabilecek bi baldırın hayranlığına benzer bi sevdayla kapıldık bu yola.
komşunun oğlu x'in (adını vermiyorum şu an ülkenin siyasetinde gelecek vadeden mühim bi insan olduğu için özel mesajla gelmeyin sikerim) çöp kovasında bulup da getirdiği ped ambalajına bakıp yaptığımız ayinin tadını hangi marc dorcel pornosu verir? teknolojinin el ayağa düşürdüğü am göt meme kutsal üçlüsüne geçmişine saygı adına acıyarak bakan bu neslin ızdırabı siz teknolojinin kolay yoldan sundugu sahte tahrikler ve ucuzlamış zevklerin ruha enjekte edildiği nesilce hayal dünyanızda önemsiz bi ayrıntı olup kaybolup gidecektir..
ndan rant sağlayan götveren olacaktı başlık aslen.
ölüm güzeldir, ölmek iyidir hatta ne demiş şair: 'ölmek güzel olmasaydı ölür müydü peygamber' (sikin milleti amk verin gazı peygamber yoluna deyin topluca intihar etmeyen 5 milyar müslümanın inancından şüphe ederim de o ayrı konu)neyse adam öldükten sonra hemen son bi kaç gün evvelini düşünüp ölümle ilgili bi bahis açmış mı açmamış mı onu araştıran tipler var aradığını bulunca da basar feryadı figanı koşun dostlar koşun gelin hele adamın içine doğmuş öleceği vay be kutsal adammış evliya mübarek evliyaaa.
düşünüyorum ölen adam ölmeden önce buna kavga sırasında senin ölünü sikeyim demiş olsa rant peşinde koşan bu itin öldükleri için endişelenmesi lazım çünkü adam sözünü tutmaya gidiyor.
sen mutluysan ben daha lerzan mutluyum mesajı vermeye çalışan kızın bi değişik versiyonu. versiyonu devrilsin bunların.
biliyorum aslında aşkı memnu bitti diye düştüğü boşluktan beni sikerek çıkmaya çalışıyor vallaha. o dizi bitti diye şükür namazı kılmıyor, lan terörden daha büyük bi tehdit var mı diye sorsalar şu ülkede hiç çekinmem aşk memnu derim pkk ülkeyi iç savaşa sürüklerse bu dizi bizi aile içi savaşa sürükler amcayı yeğene vurdurtur, yeğen de yengeye vurur(!) perşembe günleri amcasına oturmaya gidemeyen yeğenler derneği açtık olum, kapıda da üye olmayan giremez tabelası bile var tam teşekküllü olsun diye onu bile yaptık.nerden çıktı o bokpüsür dernek deme var bi sebebi.hak vermezsen gel yatır masaya sik beni üyelerin önünde. derneği açmadan önce amca hazretlerine misafirliğe gittik tam da perşembe akşamı -bilseydim gider miydim- açmışlar diziyi pür dikkat izliyolar behlül bihteri okşamaya başladımıydı adamda elindeki meyve bıçağını iyice kavrıyor bi gözüde bende ahali bi anlık dalsa başka bişeye gırtlağımı kesecek şerefsizim. o derece lan hissedebiliyordum. yapamadı deyyus yırttım peder efendinin şefkatli kollarına attım kendimi, yıllardır adamla aynı odada bulunmaktan kaçıyorken ansızın göt kadar koltukta sıkışır vaziyette yanına oturdum adam da evladı imana gelip babasının değerini anlamış sanıyor gariban. yer mi lan ibne yıllar önce alacaktın bana o bisikleti!!1!1 o gün bugündür sikseler umrumda olmaz seni açar köşede 31 imi çekerim, üstüne boşalır giderim.(adam okusa bunları kalpten gider lan)heee ayrıca biz televizyonda öpüşme sahnesi çıkınca kanal değiştirme çağındayız olum, avcılık ve toplayıcılık baba mesleği, totem nasip ederse seneye köpeği evcilleştirip yavaştan yerleşik hayata geçicez, geçenlerde 7 klan göbekten akrabanın oğlu ateş diye bişey bulmuş saçını, kaşını yakmış gerizekalı. kanal değişiyor herkes utanmış sıkılmış birbirine bakıyor amcam transa geçmiş, bana kilitlenmiş. yengem dürtüyor bey bıçağı bırakta tepsiyi topliyim diye yoook herif avına dalacak kaplan konsantresinde bana güdülenmiş. eni sonu kadın bıraktı dürtmeyi elindeki bıçağı kaba etine batırırcasına sokmaya başladı yanlarına, yoook sonunda su mu kolonya serptik de çıktı adam o halden. bırakın öldüreceeeeem parçalıcam o iti diye sayıklıyodu. hay amını yurdunu ya teeeeeeeeeeeeeeheeeeeeeeey nereden nereye geldik ha namazda kalmıştım işte kız namaz kılacağı yerde kalkmış dizinin bitmesi şerefine beni sikiyor alelen. yok efendim onu sevmiyomuşum, yok ihmal etmişim, yok tek amacım cinsellikmiş, yok elektrik faturası niye bu kadar yüksek gelmişmiş... la vallaha tek problemi aşkı memnunun bitmesi ama anlamıyor söyleyince de sus dalga geçme diyor.
işte can alıcı son darbeye geliyoruz: 'şu an ağlıyorum biliyo musunn...?' mesajının geldiği an'a. -ntv'deki o an programı ambiyansı yakalayamadıysanız bi sikim hissedemezsiniz ona göre- yarabbi göğe çek bırak, çek bırak, çek bırak. bu mesajı yazdırtan tek bi şey olabilir behlülün şarapçı mode on olduğu sahne! hele bide o sondaki böğürtülü 'behlül kaçaöeoğerrr' repliği yok mu? işte o sikmiştir kızın tüm ömr-ü hissiyatını.
olum kaçın böylelerinden bunlar varya bunlar 'msn iletisinden mutluyum mesajı veren kızı' mumla aratır yeminle. sarımsak, haç işareti onu geçtim gümüş kurşun bile işlemiyor lan bunlara.
böyle bir olayın başınıza gelmesinden korkup da ilişkiye giremiyorsanız risk almayın, siki küçük partnerler bulun çünkü öyle bi şahıs utancından cesaret edemez vidyo çekmeye çekse dahi nete vermeye.
not: e siki küçük birinden nasıl zevk alabiliceeeezzz yaa peki diye gelen özel mesajlara cevap vermiyorum.herşeyi de benden beklemeyin.
siz size dediğini sanıp anlamamamın verdiği mahçubiyetle ha, efendim, anlamadım, duymadım dedikçe sizi siklemeyen tavırlara devam ediyor deyyus. şimdi bi süre sonra siz artık duruma alışırsınız aldırmazsınız bu defa da size söylediği bişeyi siklemezsiniz bi de onun fırçasını kayar adama. ayrıca konuşmalarından bazılarıda sakat amk. adam işiyle sevişiyor adeta;
-heh şu fayansı da şuraya koydum mu gerdanda ben gibi oldu ha (adama bak duvar ustası mı divan şairi mi belli değil)
-yohhh laa bu işlemeli fayans burda at sikindeki sinek gibi durdu heueheehohhohh (divan'dan argoya uzanan çetin ve zorlu yol)
-imanını siktiğimin tesisatçısı boruyu götüyle döşemiş sanki ulan utanmasam onu da ben yapardım (utandığı şeye bak sen adamı can damarından sik utanma boru döşemekten utan)
vicdan borcu notu: lan bakın seviyosanız çocuğunuzu usta izlettirmeyin ona, hele ki gelişme çağındaki sübyan çocuğa.
her fırsatta kaybeden olmak büyük cesaret ister farkında olmadan 'tırmandığınız' dipte, sizi en büyük kaybınız -siz- bekler. kaybettikleriniz sizi kendinizden uzaklaştıran şeylerde başka bişey değildir. kazandığınızı sandığınız an kaybetmeye başlarsınız. siz kaybedenler sevinin çünkü siz kendinize herkesten daha yakınsınız.
kaybetmek evrensel bazda kötüdür ama kişisel bazda sizi olgunlaştıran karanlığın ta kendisidir. karanlığa koşar adım giderken gözlerinizi dört kapatın. düşmekten korkmayın daha fazla düşemezsiniz zaten. unutmayınki karanlık ışıktan öncede vardı sonrada olacak.
tam sokacakken , ben bedenini değil ruhunu istiyorum demek kadar dokunaklı bi sahne var mıdır? hele bir de başrolünde siz varsanız dokunağı artar. bedenin benim ruhun başkasının prezervatifine asılı sallanır, yetmez beden. ruha ruh isterim. bedenini birşey'in ucuna geçirmekle gelecek mutluluk yetmez. ruh vermişken karşıya ruh beklemek kadar saf ne olabilir ki. tam sokacakken, geri çekilmek hayattan adeta. giyinirken üstü başı, çırılçıplak soyarsınız aklı. hay aksi.
bu kadar hafifken bi ruh; materyalizmle alakası olmadığı halde neden çökertir omzu cehennemin dibine kadar. ulan amına koyim alt tarafı bi ruh be ruh. elle tutulmaz, onu bırak görünmüyor bile.
hiç bu kadar yaklaşmamıştım 'insan ruhu keşke olmasaymış' demeye. tanrıyla ters düşmek pahasına.
evet nur topu gibi yeni ekol var ve kol geziyor sözlükte, kol gibi entryler giriliyor bu başlıklara. ne harfler eskidi bu uğurda, peki kaç sevgili heder oldu bu başlığa malzeme yaratacak tepkiyi vermedi diye.
---
he heheuhue nazlıcan uyuyor şimdi. gidip öperek uyandırayım tebessüm ederse günün beğenilen 7. entrysi cepte. osurarak uyanırsa 9.luk belki, ağzıma sıçarsa kılpayı 11.lik.
-nazlıcaaannn
+ZzzZZzzzZz..
-nazlıcannnn
-(gayet tepkisizuyanıyor) efendim?
+ siktir lan lan orospu bu nasıl uyanmak, ne yazcam ben sözlüğe bitirdin yazarlık hayatımı
---
örnekten yola çıkarak tüm suçu sevgilinize atabilrsiniz ama untmayın ki sizde de hata var ;
mesela kızı/erkeği öpmek yerine uçan tekmeyle uyandırırsanız pek normal bi tepki verebileceğini sanmıyorum alın size malzeme
mesela öpmek yerine iş makinesinin kepçesiyle dokunarak uyandırın alın size tepki + malzeme.
hiç olmadı sikin lan en geç 9 ay 10 gün sonra kesin tepki verir.
doğuramayan inek gibi böğüren insan söylemi diyeceğimde böğürmenin söylemi mi olur lan böğürme işte. ben şehirde büyüdüm inek bilgim milka reklamından ibaret böğürme ne ola ki diyenler özel mesaj atsın ses klibi yapayım göndereyim. bu kadar üstüne düşüyorum neden? -çünkü tüm duyguları böğürtüye yükledim.
velakin insan hayatta hep daha kötüsüne hazırdır -ta ki ölüme kadar ondan kötüsünü bilen varsa açsın daşşaklarını yalayayım- bitmez hiç hazırlığı girsede götüne dünyalar. şükürrr şükürr diye inler, gelsin daha kötüsü garson demektende geri kalmaz. hiç bi zaman şaşma../ kes kes kes kes;
bak yine aynısı oldu ne umutlarla başlamışken entry'ye daha giriş bölümünde sikişi yedik, kesildi kalem sütten kesilmiş inek gibi.
birazdan sözlüğün kör karanlığına karışacak olsa da bu entry,
en azından denemek gerekli iç hatların hışırtısını.
böyle aşkın ızdırabovyakovskisini çok siken çıktı da böylesi dillere destan.
balkon. ilyas salman gibi çökmüşüm. oturduğum camın arka tarafında aşık olduğun kızı siksin adamın teki. söylemek dile bile zor amına koysunlar ki. ortam güzel kopan bağlanmıyor. herkes içtiği şişeye ayıcığı gibi sarılmışken siz balkondasınız. gece uzun, gece güzel gece sikerrrr. demiştim camın diğer tarafında aşık olduğum kızı sikiyor adamın teki bense midemi. hayat hep daha kötüsüne hazır olmamız için programlanmış. öyleyse sorun yok.karyola gıcırtısı ve sex hırıltısı. sessiz olun sizi dinlemek zorunda mıyım lan ben. hem bakın sikim bile kalkmıyor, bu tahrik olmadığım anlamına gelir ki camın öteki tarafında olmadığım için sanırsam. karyolanın gıcırtısı artıyor..
klozet kokması gerektiği gibi kokuyor, mide boşalır tekrar dolar, parmak boğaza. kapı açılıyor, odadaki iki kişiden siki olan geliyor görevini tamamlamış olan prezevatifi atıyor. biliyorum cebinde daha çok var. demiştim gece uzun. şişe çok. odalarının kapısı kapanıyor. midem boş tekrar. ama artık ağzımla içebilir miyim bilmiyorum. gelirken buraya demişlerdi ortam süper olcak yeeeaa diye geldim gördüm sikildim.
günler öncesinden hafiften muhabbeti dönmeye başlayınca piknik olayının heyecan sarar sübyan bünyeyi. piknik günü yaklaştıkça gece uykuları daha bi azalır. zaten pikniğe gidilecek günün gecesi uyuyamaz çocuk. sabah 3 saat öncesinden kalkar denize gidiliyorsa yüzme şortu, deniz değilse futbol topu kontrol edilir onlarca kez edilmişse de. velhasıl giderler pikniğe şen şakrak kahvaltı yapılır koşulur, oynanır, terler, yorulur çocuk ee artık yavaştan mangal dumanı sarar etrafı bi an önce sizin aileniz de artık başlayacaktır mangalı yakmaya ama işte aklınızın ucundan bile geçmeyen şey karşınızdadır. aileniz mangal değilde güveç veya kısır gibi yoğrulmuş bi çiğköfteyle sizi başbaşa bırakmıştır. hani mangal dumanında öksürecek eliniz yanma pahasına et alacaktınız mangaldan. yook çocuk yok unut onları.
adama çok pis koyar etrafta mangallar varken oturup güveç veya kısır esintili çiğköfte yemek.
dipnot: ulan ne aç adammışsın sen de diyen ete doymuş yazar kardeşim biz küçükken mangalı mübarek veya özel gün hediyesi bilirdik. sen dumanından etkilenmemek için odanda robotlarınla oynarken biz dumanını bile içimize çekerdik.*
