bende hep olur bu. illa uyuyayim erken kalkmam lazim heralde simdi yatsam alti saat uyumus olurum filan diye hesap yaparken yatagin icinde dönüp durmamla saatler gecip gider.
işler sarpa sarmışken ayrilsam mi acaba diye terdeddütte kaldiginiz sıralarda gece gece ayrilalim diye bir mesaj gelmesidir. sinirlenseniz mi üzülseniz mi yoksa sevinir gibi mi olsaniz karar vermesi güç bir durumdur.
hoşlanılan kişiye rezil olunan yerin içine girmek istenen talihsiz anlardır. arkadaştan kaynaklı olanı çok meşhurdur, mal mal bu mu yada seninki gibi laflar ederler bu arkadaşlar.
haftasonu malum iki gün üstten çıkmayan pijama, yapılacak kurabiyedeki nişasta eksikliği yüzünden markete gitme ihtiyacının doğması halinde dahi 'bi koşu alır gelirim ne olacak' düşüncesiyle degistirilmeye gerek duyulmamis ve kapidan cikilmis üst baş umursanmamıştır. asansörde toplanmış bir saç, sağ elde evin anahtari, sol elde cüzdan zaten eve yakın olan markete bi koşu varılmıştır. reyonlarda nişastanin ucuzunu alayim diye çömmüş fiyat karşılaştırılması yapılırken bir çift converse size adınızla size seslenir, muhteşem bir gülümsemeyle... ve siktir çekilir yine gülümseyerek... ayağa kalkarken el hemen sünmüş bluzü çekiştirmeye çalisir istemsiz. o gunes gozlugunu cikarirken size hal hatir sorar siz lafi kisa kesip yavasca reyondan cikarsiniz... gozden kaybolunca ışık hızıyla kasaya kufrederek gidersiniz. eve giderken en azindan ile baslayan kisinin kendisini tatmin etmek icin kullandiği cumleler kurulur. ve eve gidip lanet kurabiyenizi yapmaya devam edersiniz. hayat lanet ve bir o kadar da lanet ötesidir.
geçen gece kütüphaneden aldığım kitabı okuyordum, kütüphaneden alınan kitabın şüphesiz en guzel yanı olarak sizden önce okuyan insanin beğendiği satırların altını çizmesidir bence. sizin yerinize çekirdekleri çitleyip içlerini size ayıran birinin sizi ne denli mutlu ettiğini yada onlarca albumun en iyi şarkılarını özenle seçip başka bi cd ye yukleyip size verdiğini yada bi mağazadaki en guzel elbiseleri sizin için seçmiş önünüze dizmiş olduğunu düşünün, işte bende oyle mutlu oluyorum satır altları çizilmiş bir kitabı görünce her nedense. kitabın sonlarına geldiğim sırada bi not buldum; her nerede isen ve her kimsen bu not senin için, kitabı bitirdiğine göre artık ortak bir noktamız var muzik zevkinin de kitap zevkin kadar iyi olduğunu umarak benim için bu şarkıyı dinlemeni rica ediyorum umarım seversin, sevgiyle kal. şarkı bob dylan- cup of coffee notu okuyunca yüzümde büyük bir tebessüm oluştu, burdan ona bayıldığım bir şarkıyı yazmış olduğu için ayrıca teşekürlerimi sunuyorum. bu notu yazan kişi erkek mi kız mı bilmiyorum ama kız olsaydı yakın arkadaş, erkek olsaydı sevgili olabilirdik yani en azından iyi anlaşırdık diye umuyorum. keşke onunla tanışabilme şansım olsaydı cidden bunu çok isterdim be.
-hoşgeldiniiiz! nasıl yardımcı olabilirim? nasıl birşey bakmıştınız?
+şey ben önce bakayım şöyle birşey olursa seslenirim.
-tabiki buyrun.
(elinizi attığınız ilk kıyafetle birlikle gelen ses)
-onun siyahı da var bakmak ister misiniz?
+yok bu iyi.
-38 bedeni, 40 bedeni, 42 bedeni de var isterseniz?
+sagolun buldum ben bedeni.
-bonus karta 8 taksit yapıyoruz isterseniz?
+henüz karar vermedim ki
sonunda kafanızın etini yer ve koşarak mağazadan uzaklaşırsınız.
