Satma işin içine girince yine bir ekonomik kaygı sözkonusudur. Ferrarisini bağışlayan bilge olmadığı sürece benim gözümde beş para etmeyecek adamdır. Bilge bile değildir hatta
Catalda yeni tasarim ihtiyaclarini gundeme getiren insandir. Hani catalin bir tarafi biraz keskince-insanin agzini parcalamayacak kadar- olsa. Ayrica zamandan tasarruf yapan insandir. Catal bicak degisiminden kaynakli zaman kaybinin onune gecmektedir.
Fiziksel ve biyolojik farkliliklardan bahsedilebilir. Ancak her ikisi de insandir ve genel gecer kurala gorte bu secim kendilerine ait degildir. Bu noktada suna dikkat etmek gerekir: buyuk guc buyuk sorumluluk ister.
Sehit cenazesine" bu benim sehidimdir. Bu vatani korumak icin sehit olmustur. Ben ona olan borcumu odeyemem ama en azindan cenazesine katilayim da bu sehide son vazifemi eda edeyim" diye katilmayan milletvekilidir.
Her ne kadar üniversiteler kataloglarında bu tarz resimler koyarak potansiyel müşterilerine "gelin bizim okula bu kadar mutlu yaşayın" mesajını vermeye çalışsalar da aslında o okulda başarılı olanların çoğu inek diye tabir edilen sürekli ders çalışanlardır. Ancak ne var ki, üniversitenin reklamını hazırlayan ajans yaptığı anket sonucunda okulu başarıya ulaştıranların inekler olduğunu tespit etmiştir. Ajans okula bakınca da inekler kim olabilir bu okulda diye bir de bakmış ki çimlerin üzerinde bir grup öğrenci. Herhalde bizim en güzel malzeme budur diye kataloglara koydukları rivayet edilir.
Türkçe karakter kullanarak milliyetçiliğini göstermeye çalışmaktır. Hatta biraz daha ileri giderek Türkçe karakter kullanmayanlara tepki göstermektir. Tamam Türkçe karakter kullanalım da kullanmayanlara da saygılı olalım. Sen gidiyorsun elin latin alfabesini alıyorsun sonra türkçe karakter milliyetçiliği yapıyorsun. Yapsaydın türkçe alfabe de sonra yapsaydın milliyetçiliğini.
Rivayet odur ki, Kanuni bu şahsı Manisa'da şehzadelik dönemindeyken bir ava çıktığı zaman yaşlı bir kadının evinde keman çalarken görmüş ve çok hoşuna gitmiştir. Aslen pargalı bir korsanın oğluydu ve esir edilerek bu kadına satılmıştı. Kadın da onu bir evladı olarak benimsemişti. Bir keman sayesinde adam Osmanlı'nın en tepesine kadar yükselmiştir. Ondan önce ve sonra Osmanlı'da hiç bir şahsiyet (padişahlar hariç) onun kadar yetki sahibi ve etki sahibi olamamıştır. Padişaha yakınlığı nedeniyle aynı zamanda çok güzel keman çalması da etkidir belki padişahın kızkardeşi ile evlenerek damat ibrahim paşa olmuştur. aynı zamanda Anadolu ve Rumeli Beylerbeyi ve serasker ünvanlarını almayı da başarmış ve makbul ibrahim paşa olarak tarihe geçmişti. Mısır isyanını bastırması ve Macar seferlerinde kendisini hem siyasi hem de askeri olarak kanıtlamış oldu.
Pargalı Osmanlı tarihinde o dönemde kabulü zor davranışlar sergilemişti. O dönemde bu davranışları ancak padişahtan torpilli birisi yapabilirdi. Sarayına o dönem pek de hoş karşılanmayan resimler çizdirmesi, sarayının bahçesine heykeller koydurması Figani tarafından "dü ibrahimi amed bedeyr-i cihan
yeki put şiken şüt, yeki put nişa"
yani
"dünyaya iki ibrahim geldi,
biri putları yıktı, biri putları dikti"
şeklindeki hicvine maruz kalmıştır.
Ancak Irak seferi Kanuni ile Pargalı'yı uzaklaştıran sefer olmuştur. Bu sefer sırasında Pargalı'dan kıllanan Kanuni bir tahkikat yaptırma ihtiyacı hissetmiştir. Yapılan tahkikat neticesinde Pargalı'nın sultan ünvanını kullandığı belgeler üzerine bazı elçilere yüksek perdeden konuşmaları( padişahla eş olduğuna dair ) gelince Kanuni iyiden iyiye kıllanmıştır.
Bir akşam Kanuni bunu iftara davet etmiştir. Osmanlı padişahları hiç bir zaman bir başkasıyla yemek yemediği halde Kanuni Pargalı ile aynı sofrada yemek yerdi. Yemek sonrasında pargalı müsade isteyince Kanuni 3 defa satrançta yenmeden onu bırakmayacağını söylemiş. Kanuni Pargalı'yı oyunun heyecanına kaptırıp ağzından laf alma derdindeymiş. Her ne kadar oyun esnasında pek çok pot kırıp toplasa da en son hamlede Kanuni Pargalı'yı sıkıştırınca "Hadi bakalım Sultan ibrahim. Buna da bir çare bul" demiş. Bunun üzerine Pargalı "Sultan ibrahim buna da bir çare bulur" diyerek kendi ölüm fermanını imzalamış olmuş. Artık "Kulunuz ibrahim" demeye çalışsa da celladın elinden kurtulamaz. Böylece makbul ibrahim paşa tarihe maktul ibrahim paşa olarak geçer.
Direksiyonu sınavda gören erkektir. Kendisinin araba alacak kadar parası olmadığı gibi ailesinin de olmamıştır hiç. Başkalarının arabası olsa bile onda da yeteri kadar öğrenmek mümkün değildir. Denildiği gibi zaten araba alacak kadar parası yok ki bir de başkasının arabası alır da onu da pert ederse ne yapacak. Netice olarak son hakkında da geçmişse başarıdır.
Sehit haberleridir efendim. O bolgede tanidiklariniz varsa sormak bile istemezsiniz. Cunku soru sonrasinda alacaginiz cevap ne olursa olsun vereceginiz tepki belirsizdir. Cevap her halukarda sizi oldurecektir. Daha da kotusu siyasilerin bu olaylar sonrasi hep ayni sozleri ise incelenmesi gereken ayri bir vakadir. Ayni sekilde askerlerinde yogunlasan operasyonlari. Aksiyon almak icin kac kisinin yasi ne olursa olsun topragin bagrina gitmesi gerekir ki? Daha sonrasinda haberlerde duydugunuz 11 askerimizi sehit eden teroristlere olanlardir. Basina ne gelirse gelsin. Artik onemi yoktur
pek çok insan bu sözü duymamak için aşkını yüreğine gömmüş ve aşkını aşık olduğu kişiden bile saklamak zorunda kalmıştır. Öyle ya şu anda arkadaşlık bahanesiyle de olsa sevdiceğini görebiliyor, sesiyle mutlu olabiliyordur. Ya aşkını ilan edince o kişi araya duvarlar örer de elindeki nimetlerden mahrum olursa. Bu sözü kim icat etmişse pek çok aşıkın bedduasını almıştır.
Her ne kadar mantık "bitti artık. üzülmeye gerek yok. olmayacaksa zorlamayacaksın" dese de duygular hiç öyle demez. Üzülürsünüz. Hatıralarınız canlanır. Birlikte gittiğiniz yerlere gitmek istemezsiniz. Aynı zamanda gitmek de istersiniz. Gittiğiniz zaman daha da üzülürsünüz? Her şeyde ve herkeste onu görürsünüz. Herşeyi ona benzetirsiniz. Ama hiç kimseyi ve hiçbir şeyi onun yerine koyamazsınız. Eğer gerçekten sevmişseniz geçerli tabi bunlar
Herkes size askerlik anilarini anlatir. Genelde de piskopat seyler olur. Aclik, egitim, acimasiz hayat tarzi vs. Butun bunlari hic dikkate alip da caninizi sikmayin. Herkesin askerligi gittigi yere ve zamana gore degisir. Sadece gittiginiz yer degil zaman da onemlidir.
Çaresiz bir ağrıdır. Yatarsın geçmez, kalkarsın geçmez. Yersin, içersin. hep aynıdır. telefonla görüşmek ise yaraya tuz basmak gibidir. konuşmasan da ayrı bir dert olur. ve en kötüsü nedir biliyor musunuz? özlediğiniz şeye kavuştuğunuz zaman hiç bir şeyin eskisi gibi olmamasıdır. Hayal kırıklığıdır.