devletin dini olmaz.
ve bir din yaygın diye diğerlerinden üstün görülemez.
yaşayan her bireyin kendi dinini seçme veya boş bırakma hakkı vardır.
her birey kendini güvence altında hissetmeli, herhangi dini bir dayatmaya göre yargılanmamalıdır.
ve herhangi bir birey "burası müslüman bir ülke hııı istemiyorsan çekip gidersin!" cümlesine maruz kalmamalıdır.
var böyle bir şey. çok sıkıcı hale geliyor. özellikle moda bu kadar birbirine girmişken. şu erkekler için, bu kadınlar için o her ikisi için. ama bunun karşıtları da var tabi. "etek mi giyelim" diyen erkekler mesela. hemen seslerini kalınlaştırırlar. giy. canın istiyorsa. giy. ama etek kadınlar içindir deme mesela. çünkü istemiyorsan giymezsin.
kıyafetler ve renkler cinsiyetsizdir. varsa aşk da öyle.
küçük çaplı bir "yanınızdayız!" eylemi.
silahlı terör örgütü kurmaktan yargılanıyorlar ve hiçkimse durup da "mouse ve klavye silah mı la?" demiyor tabi.
Senden uzaktayım şimdi.
Seni uzakta da olsa hissetmek inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen gidince aklım da peşinden yitip gidiyor. Biriyle mi konuşuyorsun ona birşey mi söylüyorsun onla mı gülüyorsun? içim yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin baktığın her yer güzel artık, senin konuştuğun her insan, özel oluyor.
Akşam ne yaparsın? Yemeğe oturduğun zaman yanında kimler var? Hangi yemeği seversin , neyi sevmezsin? Hangi kitapları seversin? Ne tür filmlerden hoşlanırsın? Televizyon izler misin? Gece dışarı çıkar mısın? Arkadaşlarınla en çok neye gülersin? En çok kim kızdırır seni? Hangi futbol takımını tutarsın ? Bilmeliyim. Senin hakkındaki bütün ayrıntıları öğrenmeliyim. Çünkü ben de senin yaptıklarını yapacağım , ben de o dizileri izleyeceğim, ben de o yemekleri seveceğim ya da nefret edeceğim. Bilmeliyim. Baştan kuruyorum dünyamı. Seninle yaşamaya başlıyorum. Sen istemesende hatta bilmesen de.
Onca kalabalığın içinde, karmaşık yaşamın ortasında eğer sen varsan daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim. Bir ışık çarpıyor yüzüme, bir sıcaklık yürüyor göğsümde. Anlıyorum ki sen varsın. Sen ordasın. Sen gelmişsin. Bakmadan, başımı çevirip seni görmeden varlığının farkındayım.
Aşk varlığın değil yokluğun esiridir. Görmediğim her saniye bana saat her dakika 1 gün her saat 1 ay gibi geliyor. Sabah olması için yatıyorum,isminle bitiyor günüm isminle başlıyor. isminin anlamı gibi oluyor yüzüm. iki küçük çukur oluşması yüzümde mutlu ediyor beni. Bazen konuşuyorum onlarla daha da derinleşiyor gamzelerim. Daha da mutlu hissettiriyor aşkımın karşılığını yaşatan çukurlar.
Ey uzak uzak baktığım,göz göze gelemediğim, saçını okşayamadığım, değil bir rüyayı bir cümleyi paylaşmadan sevdiğim sevgilim dediğim. duyuramadığım.
Bir aşk filiz verdi, fidan verdi, kök saldı içimde. Onu sana göstermek için ömrümü veririm.
Yanında olmak istiyorum. Sen bilmesende senin geçtiğin yollardan defalarca yürümek,kokunu yaydıgın sokakların butun havasını solumak dönüp arkana baktığında beni farketmeni istiyorum. Elini tutmak,tuttuğum anda zamanı durdurmak. Hayatın o tüm işleyişini aşkımızla durdurmak. Senden başka hiçbirşeyin farkında olmak istemiyorum.
Kelebekli hayallerindeki o muazam yola güller serpmek istiyorum.
Kuşlar bizim için ötsün. Güneş bizim için doğsun. O üşütmeyen yağmur bizim için yağsın istiyorum.
Annem var etti beni belki mecbur bir kaderdi. Belki bir anlık zevkin eseriydim. Benim olacağımı bilmeden yaptıkları oynaşmanın meyvasıydım.
Ama büyüdüm.
Sizi ömrümün sonuna kadar seveceğimi zannetmiştim Anne Ve Baba
Ama
cinsel çeşitliliğin hor görülmesi, eşcinsellerin, cinsiyet değiştirenlerin, cinsel ilişki sevenlerin bile aşağılanması.
homofobik ve transfobik olmayan insanların bile, bana da ibne derler korkusuyla, itici davranışları.
intihar eden eşcinsel bir bireyin, intihar eden bir orospunun, intihar eden bir travestinin suçlusu kim olabilir?
baskı,
cinsel baskı,
toplumsal baskı.
bir de bakın şimdi çok açık konuşalım,
sizce de genel ahlak kuralı: evli iki insan arasında geçen misyoner pozisyonu olarak belirlenmiş,
sınırları berbat çizilmiş gibi durmuyor mu?
marketin önünden geçerken içerden çağırıldım, yaşlı bir adam mühendis oğluna kız arıyormuş, markete yakınlarda var mı diyormuş, market de biraz eğlenmek için beni çağırmış, önce neler olduğunu çözmeye çalıştım ve amcayla şu şekilde konuşmaya başladık:
- kaç yaşındasın?
+ 20.
- okuyor musun?
+ evet.
- neeee! olmaaz. bizim oğlan da üniversite okudu, bitirdi, ben üniversiteden kız almam anne, baba siz kimi derseniz onunla evlenirim dedi. bence bir kızı vereceksin 19 yaşındayken, okulu da bırakacak, birlikte hayat kuracaklar, bak bizim bir akrabanın böylelikle bir evi, bir arabası bikbikbik...
+ e ayrılınca ne olacakmış, kendi ayakları üstünde durabilecek mi? hem 19 neden?
- ayrılmak yok, bağlılık var ayrılmak yok, zaten aileler anlaşıyorlarsa onlar da birbirini sevmeye bağlanmaya başlar! *
(sonra marketin sahibine dönerek): bu olmaz hüseyin abi, böyle aklı başında, 19unu geçmemiş kız bulursan haber et bize.
dedi ve gitti.
öylece kalakaldım yahu.
oğlunun üniversite okumuş olmasına rağmen, üniversite okuyan dişileri eve nasıl yansıttığını anlamaya çalıştım,
gülüp geçemedim ama.
tanım: zaman zaman karşılaştığımız, şaşkına uğratan.
alışın, biz her yerdeyiz! kadınları ve adamları.
içinde kalanlar,
sorunlar,
eleştiriler,
çözüm önerileri,
saygı duruşları,
bir kadının başka bir kadına yazabildiği mektup,
bir adamın başka bir adamı avuç içinden öpebilmesi.
Kendisi de genç yaşta hayata veda eden aktör Bruce Lee'nin oğlu Brando Lee, 1993 yılında The Crow adlı filmin çekimi sırasında aslında boş olması gereken ama yanlışlıkla doldurulmuş olan bir silahla vurularak öldü. Olay meydana geldiğinde çekimlerin bitmesine 8 gün, Lee'nin evlenmesine de 2 hafta kalmıştı.
Filipinli genç kız 2006'da öldüğünde sadece 16 yaşındaydı. Bir güzellik yarışmasında giydiği elbise, yanmakta olan bir muma değdi ve alev aldı. Genç kız korkunç bir şekilde öldü.
2007 yılında, Columbia'da bir taksi şoförü bir gökdelenin hemen yakınında genç bir kadın ile genç bir adamın cesetlerini buldu. ikisi de çıplaktı. Polise haber verdi. Olay yerinde araştırma yapan polis, genç çiftin giysilerini gökdelenin çatısında buldu. Sonunda korkunç gerçek ortaya çıktı. iki sevgili gökdelenin çatısında sevişirken aşağıya düşüp ölmüşlerdi.
iki yıl önce sinemalarda gösterilen ve başrollerini Blanchard Ryan ve Daniel Travis'in paylaştığı Açık Deniz adlı filmi sinemaseverler hatırlayacaktır. Karayipler tatili sırasında dalmaya giden ancak yüzeye çıktıklarında orada olması gereken tekneyi bulamayan çiftin soluk kesici öyküsünü anlatan film esin kaynağını gerçek bir olaydan alıyor. Bu olayın kahramanları olan Tom ve Eileen Lonergan, 1998'de gerçekten de bir tekneye binip dalmaya gitti. Ancak onları bir daha gören olmadı.
Bilgisayar 28 yaşındaki Koreli Lee Seung, 2005 yılında bir internet kafede tam 50 saat boyunca bilgisayarın başından kalkmadan oyun oynadı. Bu onun son oyunu oldu. Genç, 50 saatin sonunda hayata veda etti.
Aktör sahnede öldü, seyirciler anlamadı... Bu, isa'ya ihanet eden havarilerinden Judas'ın asılmasını temsil eden bir çizim, 200 yılında 23 yaşındaki italyan aktör, Renato Di Paolo, Paskalya'dan bir gün önce Roma yakınlarında sahnelenen bir oyunda Judas'ı canlandırıyordu. Genç aktörün asılma sahnesi o kadar gerçekçiydi ki, hiç kimse Di Paolo'nun gerçekten de kazayla kendini astığını anlayamadı. Seyirciler gerçeği fark ettiklerinde ise artık Renota Di Paolo için yapılacak hiç bir şey yoktu.
borcumu yatırmış olmama rağmen kart yalnızca iki alışveriş için kullanabildim, sonraki hiçbir alışverişe onay vermedi, müşteri temsilcisini aradım tam 14 dakika beklettiler tl bitti telefon kapandı,
soramadım.
bir şey merak ediyorum,
başına gelen var mı?
hallolacak bir şey mi ki?
ne yapmam gerekiyor?