eski evinden farklı olduğu aşikar olan bir kokudur. kötü değildir. yeni ev içe sindiyse eski evi gram aratmaz. değilse açın karşılıklı pencere balkonu, koku moku kalmaz. her türlü yeni ev iyidir.
ramazanda adeta balkonunuzda çalıyormuşçasına gürültü yapan davulcuya sinir olmak yerine, işi eğlenceli hale getiren eylem. alt komşunun da, tutup da yukarıya çıkıp, müziği bu saatte bu kadar niye açıyorsun? diyecek kadar yüzü olmasın bi zahmet. süper. apartmanda, gece 11'den sonra en ufak bir tıkırtıda yukarıya çıkan bir komşu varken yapılabilecek en ferahlatıcı şeydir.
çevirdiğinizde, her seferinde farklı debide su akıtan bir taharat musluğunundan çıkan tazyikli suyun sınırı geçip, taşşaklara kadar ulaşmasıyla peydah eden olaydır. -mnıskm- diyip kapatana kadar taşşaklar komple ıslanır. suyu kapattıktan sonra bile damlamaya devam eder uzun bir süre.
Yazarların daha önce defalarca şahit olduğu ege üniversitesi kayıtlanma problemlerini unutturacak büyüklükte bir skandalın sonucudur.
Avrupadaki okulların kurtulmak istediği Bologna sürecine canla başla girmeye çalışan ege üniversitesinin, son sınıf öğrencileri olmak üzere bütün öğrencilerini etkileyecek bir kararla kredi sistemini AKTS* ye çevirmesiyle not ortalamaları büyük ölçüde düşmüştür. son sınıfa kadar gerekli özveriyi gösterip istediği ortalamaya ulaşan öğrencinin ortalaması sorgusuz sualsiz aşağı çekilmiştir. Yani bir emeğin hiçe sayılması durumu vardır. 55 yıllık bir okul olarak geçiyorsa da henüz sabit bir otomasyon sistemi yoktur bu okulun. tanıdıklarımdan, hatta tanıdıklarımın tanıdıkları da dahil olmak üzere düzgün bir şekilde kayıt olabilen kimse yoktur. Daha internet üzerinden öğrencilerini kayıt edemeyen bir okulun bir de marifetmiş gibi sistemini komple değiştirmeyi denemesi bile muazzam bir cesaret ürünüdür. Öğrencilerin emekleri, ortalamaları umurlarında değildir kesinlikle.
ayrıca, yeni sistemin belirivermesiyle birlikte büyük bir ikilem doğmaktadır;
isteyen hoca yeni sistemi kullanma hakkına sahipken isteyen de eski bağıl sisteme göre not verebilmektedir. Bu, bir insiyatif veya hocanın o anki ruh haline göre verebileceği karar olmaktan çok uzak bir karardır. ama ne yazık ki böyledir durum.
Öğrencisine verdiği öğrenci kartını bile ona sormadan banka hesabına bağlayan bir okul, o paralarla heykel de diker, tribün de inşâ eder.
okulu bitirmeye bir adım kalmışken, 3. sınıfta son saniye basketi sonucunda takılıp kalıp kalmaktır. bir alt sınıftakilerle derse girer bu şahıs ve onlara, onların seneye geçemeyecekleri dersi nasıl tek hamlede geçtiğini anlatır gururlanarak, ama arka planda o an 3. sınıf topraklarında bulunuyor olmanın nemli acısının müziği de çalıyordur.
yemek yendikten sonra pc'den pink floyd diskografisini komple playliste atmaktır. yatana kadar sadece müzik dinlemektir. tv yoktur. internet yoktur. sadece müzik vardır. yemek yemek gibi yapılan bir eylemdir. bütün gece sürer. uyku haliyle son bulur. uyumadan önce elleri yıkayıp uykuyu kaçırmamak için pipi özenle çıkarılır. dokunmadan ayakta işeme tekniği uygulanarak direk yatılır. hemen uyunur.
donuklaşmış gözlerle, anlamsız bir noktaya, büyümüş gözbebekleriyle bakılırken, parmaklarda hissedilen sıcaklık sayesinde farkına varılan sigaradır. uzun ve hassas bir kül, en ufak bir hareketinizi beklemektedir düşüp dağılmak için. zaten şarkıda bitmiştir. loş ışıklı oda da sanki size bir şeyler söylemek istiyordur. ama gecenin sessizliği duymanıza izin vermez.
(bkz: is there anybody out there)
oturulan koltukta kıç konulan yüzeyin çok derin olması -1.75 boylarındaki kişilerin bile ayaklarının havada kalması-, altına sandalyenin giremeyeceği kadar alçak olan masa veya yüksek olan sandalye, ne ayak uzatmaya elverişli, ne de bilgisayar koymaya müsait bir orta sehpası gibi eşyalardır.
görüldüğünde, güvenli olmamasına karşın, bir o kadar insanı çok sevindiren, sinyal çubuklarının sol üstünde görülen o tatlı sarı fonlu ünlem işaretinin, kişinin içini yumuşatmasıyla son bulmasına sebep olan ağdır.
hocana yaranmak değil de gerçekten içinden gelenleri yazmaktır. kimseye yaranmak için yazılmamış yazılardır. ne olduğu, içeriği hiç önemli değildir. kendinize yazmış olsanız bile ne önemi vardır. sizi kim bilecektir. ister buraya ister başka yere yazın, ama yazındır.
elinizde kalan son birayı keyifle yudumlarken bir yandan da kıçınızı kaldırıp bi' kaç bira daha alsam mı diye düşünürsünüz, daha bira şişesi doludur ama aynı zamanda tekel de 15 dk-yarım saat arası bir zamanda kapanacaktır. durumunuza ithafen çabuk hareket etmeniz gerekiyordur.
felaket derecede kaliteli bir Ceylan Ertem parçasında geçen bir sözdür. yeni albümünün adı olan soluk albümünden, müzikten uzak adlı bir parçanın içinde geçendir. türkiye de yapılmış en kaliteli jazz parçalarından biridir.
-kişi başına 1 tane battalbey'in düşmesi,
-izban hattında alsancak durağından sonra trenin ters yönde gitmeye başlaması,
-köpek döven kedi,
-sinek avlamak için kullanılan zaman gazetesi balyası,
gibi başka şehirlerde kullanılamayacak yöntemlerdir.
tamamen içgüdüsel bir davranış olduğundan dolayı doğru olmayan önermedir. tamam ateşli olanları vardır ki hoştur, ama yine de gayet doğal bir davranıştır. en azından öyle olması gerekmektedir. sevişin ahali var gücünüzledir.
türk dizilerinde kült haline gelen, saatlerce süren bakışmaların, sezonun açılmasıyla kaldığı yerden devam ettiğini belirtir. işin daha gıcık tarafı, artist kişi, karşısındakine s.kecek gibi 5 dk baktıktan sonra "meraba" diyor. bir o kadar da karşıdaki, anlamlı gibi ona bakıp meraba diyor. selamlaştıktan sonra 5 dk daha bakışarak el sıkışıyorlar. uzaktan bakan kurnaz, çirkef, hain veya kıskanç kişi de onlara bütün bu merasimden sonra uzaktan 5 dk bakıyor. yanlarına gidiyor, orada da her birine ayrı ayrı 5'er dkdan 10 dk daha baktıktan sonra o da meraba diyor. sonra da reklam zaten.
hayır izlediğimden de değil, zap yaparken bile bu senaryoları görmek beni tilt ediyor.