çok merak ettiğimdir. özellikle bugün sol frame'ı görünce daha da büyümüştür bu merak.
aklımdan birkaç şey geçmiyor değil. çocukken inşaata kaçan bir top, annelerinin bir kürt erkeğiyle yaşadığı kaçamağa şahit olmaları gibi. hangisi acaba? bu kürt nefretini her fırsatta kusanlar aydınlatsın da sevinelim.
birazdan nick altımda ve özel mesajda bolca küfür geleceğini de tahmin ediyorum. peşin peşin hiçbirini siklemeyeceğimi belirteyim. sizi ciddiye alacak tek faaliyetim bu başlığı açmak oldu. o da kendinizle yüzleşin diye. iyilik amaçlı yani.
ben de dahil pek çok erkeğin düşüncesi. kadınların doğal halinin en güzel hali olduğu fikri efsane değildir kadınlar. ciddiye alın bu dediğimi ve hiçbir şey sürmeyin o güzel yüzlerinize. ben makyaj yapan kadınların çoğuna bakamıyorum bile, tiksiniyorum. yataktan kalktığınız gibi çıkın sokağa, sadece yüzünü yıkayın, saçınızı biraz düzeltin yeter.
uzun süren öğrencilik hayatım boyunca yaptığım gözlemdir. hep bana mı denk geldi anlamadım. ama okuduğum tüm okullarda durum buydu. ota boka para toplanır, bu paraların nereye harcandığı anlaşılamazdı. bir de diğer öğretmenlerle aralarında muhtemelen çok az maaş farkı olmasına rağmen, müdürlerin arabaları hep diğerlerinden daha pahalı, daha yeni arabalar olurdu.
tam adı 'annesinin hazırladığı sandviçi, yine annesinin izin vermemesi yüzünden sokakta yiyememiş efsane nesil' idi, karakter sınırlaması malum.
mensubu olduğum ve mensubu olmaktan onur duyduğum nesildir. o ne güzel annedir ki, 'oğlum yiyen var, yiyemeyen var' demiş ve elleriyle yaptığı sandviçi bana ve kardeşime asla dışarda yedirmemiş, evde yedirip öyle sokağa oynamaya göndermiştir. ekmeğin içinde hepi topu margarin ile en ucuzundan peynir vardır ama o güzel yüreğiyle gene de diğer çocukların canının çekeceğini düşünür, kıyamaz.
şimdiki zavallı çocukların böyle bir gündemi yok tabii. sokakta oynamadıkları için. sokaklar bizim zamanımıza göre daha güvenli olduğu halde, ailelerin aşırı korumacı yaklaşımı yüzünden şimdiki çocuklar sokak nedir bilmeden büyüyor, böyle değer yargılarından da bihaber yetişiyorlar. yazık.
ülkücüler de dahil herkesin bildiği bir gerçek. varsa bir yararları söylesinler de biz de öğrenelim. ne muhalefet yapabiliyorlar ne de iktidar olabiliyorlar. ne kültür-sanat alanında ülkücülerin kayda değer bir başarısını gördük, ne de bilim-teknikte.
şimdi çıkarlar kendilerinden başka kimsenin dinlemediği üç beş şarkıcı-türkücü sayarlar sanatçı diye. ama bence sanat konusunda ağızlarını hiç açmasınlar, solcu sanatçılar sayılmaya başlanırsa sayfalar dolusu yer açsan sığmaz.
girdikleri her binada, geçtikleri her sokakta ne hikmetse güvenlik kamerası var. istedikleri herkesi cep telefonu numarasından anında sinyal takibine alabiliyorlar. devletin tüm imkanlarından sonuna kadar ve anında yararlanabiliyorlar. gene de pek çok bölümde kötü adamların bi sürü insanı öldürmesine engel olamadılar.
ayrıca bu ekip hemen her bölümde gözaltındakilere bolca dayak atar, işkence yapar yani, ama hesap sorulmaz. nadiren gözaltındakilerin avukatı yanında olur.