Bana yıllar yıllar sonra uludağsözlük hesabımı açtıran marka zımbırtısından yaşadığım mağduriyeti paylaşmak isterim ki benim gibi kimse mağdur olmasın. Ekşisözlükte çaylak olmasam orada da açacağım bir başlık ama belki içinizden birileri de buradan görüp oradan açar. Çünkü yakında indirime girecekmiş kendileri bu sebeple eminim alışveriş yapmayı düşünen birileri olacaktır. Özellikle buradan düğün alışverişi yapacak olanlarınız varsa düğünü ertelemek iyi bir fikir olabilir zira ürünler elinize düğünden çok sonra ulaşacaktır. Ulaşmayadabilir tabi o da bir ihtimal. Şimdi efendim ben 3 ekimde bunlardan bir kitaplık sipariş ettim bildiğiniz demonte, basit, tasarımı olmayan bir kitaplık. Bana 6'sında ürününüz kargoya verildi mesajı gelmesin mi? Kargo firması da MNG olmasın mı? Efendim pek sevinçliyim tabi gözüm yollarda bekliyorum. 7'sinde transfer sürecinde olarak görünen kargom o aşamada günlerce kaldı. Ama günlerce yani 13'üne kadar. Baktım olacak gibi değil MNG yi aradım ne oldu diye. Efendim en geç bir iki güne yola çıkar dendi. Ondan sonra yine ortada yoktu tabi ben de bir daha aradım ne deseler beğenirsiniz? Kargomun barkodu kaybolmuş olabilirmiş. Bu kadar saçma bir olay daha duymadığımdan Vivense yetkililerine mail attım ondan sonra biz de kargo firmasından sağlıklı bilgi alamadık süreci yeniden başlatıyoruz çok üzgünüz filan dendi. Ha bugün ha yarın derken mailleşmeler devam etti. Sonra en geç 26 sında gelmesi gereken siparişimin yeniden tedarik edileceğini bunun da verilen son tarihten iki hafta sonrasını bulabileceği söylendi. Ben de oldukça saçma buldum ve şikayetvara baktım bir de ne göreyim herkese aynı bahaneler! Bu durumda siparişim bu hafta gelmezse Tüketici Hakem Heyetine başvuracağımı çünkü herkesi aynı şekilde oyaladıklarını söyledim. Bana cevap olarak gelen mailse hayli enteresandı. Sipariş aralık ayını bulabilirmiş çünkü siparişin gelme tarihi siparişimin altında öyle yazıyormuş. Bu aralığı bulması siparişi yeni verenler için geçerli ben ta bir ay önce vermişim ne alakası var bu tarihin benim verdiğim tarihle? Çakallar değişmiş tarihi yani anlayacağınız. Şaka gibiler cidden ilgileniyormuş gibi yapıyorlar ancak icraatte hiçbir şey yok o yüzden siz siz olun buradan pahalı ürünler almaya,düğün alışverişi yapmaya vs kalkışmayın arkadaşlar. Şikayetleri okursanız göreceksiniz. Kaç kişiyi mağdur edilmekten kurtarsam kardır diye düşündüm. Gelişmeleri de buradan yazarım tekrar. Lütfen siz de yaşadığınız mağduriyetlerini bu başlık altında paylaşın.
Şu an başıma gelen şey. Demin kulağıma bir sinek sesi geldi bir baktım sivrisinek. Tabi ben elime yastığı alana kadar gitti ben de bir süre sonra unuttum bunu.aradan zaman geçti gözüm tavana takıldı bir baktım ki orada! Yastığı atmamla ölmesi bir oldu tabi işkillendim normalde hızlı kaçar çünkü diye. Sonra birkaç dakika sonra deminki sivrisinek yine bana musallat olunca sivrisineği değil güvemsi bir şeyi öldürdüğümü anladım ve bir vicdan azabı başladı şu an. O masum güvenin kanının yerde kalmaması için o sivrisineği öldürmeliyim! Bana şans dile sözlük.
Edit1; Hala yakalayamadım. demin vurdum düşer gibi oldu ama numara yapmış galiba düşmesi gereken yerde yok. gelişmelerden sizi haberdar edeceğim.
edit2; çok uykum geldi ve sineği bir türlü bulamıyorum, galiba davama sahip çıkamayacağım sözlük. ama yine de yaptığım bu hatanın bedeli ödenmeli. o yüzden ortaya kendimi koyuyor ve kanımı güvemsi şey için feda ediyorum. kendinize iyi bakın.
Tamam sen yaparsın bedelli askerliğini sonra kendi kendine ölmemenin verdiği sevinçle savaştan ve çatışmadan uzak mis gibi şehir hayatında arkadaşlarınla da yaparsın partini. bu mudur askerlik sadece? ölüme gitmek ya da bir hiç uğruna ölmek olarak filan mı görüyorsunuz? oldu olacak cenaze namazları kılınsın her biri hayattayken? yaptıkları eğlenceye kusur bulacağına yapılan eğlenceleri zehir edenlerde bul sen kusrunu. Adamı şehit edende suç yok ama şehit olanda askere gitmenin ve vatani görevini yerine getirecek olmanın mutluluğunu yaşamasında sorun var öyle mi? bu başlığı açman bile ne derece düşünceli olduğunu ortaya koyuyor.
e:böyle de silersin. daha yazdığın şeye güvenip koruyamıyorsun ülkeni koruyacak kişi sen mi olacaksın da millete ahkam kesiyorsun? daha burada bile cesaretin yok.
Bugün derste keyfimi kaçıran doğal oluşumdur. Ders coğrafya idi, hoca akıllı tahtadan bir yandan konuyu anlatıyor bir yandan da görsellerini açıyordu. Ben güzel güzel dersi dinlerken birden karşımda o rahatsız edici şekli gördüm. Ben hocam çok iğrenç diyorum hoca da geçen sınıfın birinde de bir kız bunu görünce ağladı ve kapatın diye yalvardı diyor. Dedim tripofobisi vardır hocam bende de var kapar mısınız şunu. Arkadaşlar o ne niye bakamıyorsun filan merakla sordular bense kafamı çevirdim ve konunun bitmesini bekledim. işin tuhaf yanı tafoniye bakınca çok rahatsız oluyorum. Ama birkaç dakika sonra içimde tekrar bakma dürtüsü oluşuyor. Bu sefer tekrar bakamıyorum filan tuhaf bir durum. Ama cidden çok rahatsız edici. Eğer tripofobiniz ileri derecelerdeyse tafoni adını duyar duymaz oradan uzaklaşın. Şükür ki benim değildi yoksa sınıfın ortasında kusmam pek hoş olmazdı.
Dersimi zehir eden lanet şey de bu ; https://www.google.com.tr...&biw=1366&bih=667
Sözlüğün bana kazandırmış olduğu kötü alışkanlıklardan biridir. Gerek word kullanırken, gerekse sosyal medyada yazı yazarken olsun ''Nasıl olsa yazdığım harfler küçük görülecek'' mantığıyla cümleye hep küçük harflerle başlıyorum. Ben ki imla kurallarına çok dikkat etmeye çalışırım sayende cümleye büyük harfle başlamayı unuttum sözlük. Çok kötüsün..
Yazarların aldığı veya gördüğü en ilginç karmalardır. Gerçekten bu sözlük karma bakımından epey yaratıcı. Benim aldığım en ilginç karma mavi jojoba tanesiydi. çok iginç karmalar görmüştüm ancak aklımda değiller şu an.
Nadir olan şeyler her zaman kıymetlidir sözünü tescillemiş olan uygulamadır. Iphone da iken çok popülerdi herkes ıphonesi olan arkadaşıyla fotoğraf çekinirdi. Ne zaman ki play store a da geldi o zaman pek bir önemi kalmadı. Ayrıca efektleri de çok dandikti sarı sarıydı nasıl seviyorduk bir ara anlamış değilim.
(bkz: anlayamazsınız)
Aslında bana göre aşk da heves gibi geçicidir. Sadece hevesten daha yoğundur. Ama o da geçer ve gider. Evlendiğiniz kişiyle bile birbirinize uzun yıllar ilk günkü gibi aşk duymanız çok çok nadirdir. O ilişkiyi devam ettiren şey bir süre sonra başka isimler alır.Saygı duyarsın, seversin, hoşgörü gösterirsin ve bu ilişki ancak böyle devam eder. Yoksa birbirini çok sevip aşık olarak çıkan/evlenen çiftlerde bazı duygular eksikse (saygı, hoşgörü gibi) aşkları ne kadar güçlü olursa olsun devam edemezler ve gelgitler yaşarlar. Zaten bir yerden sonra sürekli beraber olduğun o kişi sen de alışkanlık yapacaktır büyük ihtimalle. Denemeden bilemezsiniz.
edit: ooo başlık bana kalmış zirveler tek kişiliktir ya ondan olsa gerek :D
Her zaman bize hayatta bir hedefimizin olması söylendi. Evet şu anda bir sürü hedefim var ama ileride kaçını gerçekleştirebileceğimi merak ediyorum. Evet sayın yazarlar gençken kurduğunuz hayallerinizi gerçekleştirebildiniz mi ve gerçekleştirebildiyseniz iyiki yapmışım mı dediniz yoksa yapmasam da olurmuş mu? Gerçekleştiremeyince içinizde kaldı mı veya? Cidden merak ettiğim bir konu bu. Çünkü bende sanki hep hayal dünyasında yaşayıp hiçbir şey gerçekleştiremeyen sıradan bir insan olacağım korkusu oluyor arada. Sadece hayallerim hayal olarak kalacak ve dünyanın alışılmış düzeninde ve ritminde kaybolacakmışım gibi.
Tek ben mi yapıyorum bunu bilmiyorum. Gözlük takmayı istemiyorum hiçbir model de suratıma yakışmıyor zaten. Gözlerim bozuldu mu diye sürekli uzaktaki yazıları okumaya çalışmam yetmezmiş gibi bir de sağımdakine solumdakine ''Şurada ne yazdığını sen görebiliyor musun?'' diye soruyorum. Bilgisayara girmeyi bırakmam gerek yoksa göz doktorunun yolları görünecek bana da.
11 şubat günü sevgilisinden ayrılmak istediğini söyleyen 16 yaşındaki elif zelal, 18 yaşındaki sevgilisi samet ermiş tarafından okulun bahçesinde tüfekle vurularak öldürülmüştür. Sevgilisi ardından tüfeği çenesine dayayıp ateş ederek intihar girişiminde bulunmuş ancak maalesef kurtulmuştur. Merak ediyorum bu insan ne yaşamış hayatında da bir kız tarafından reddedilince gözü dönüyor ve onu öldürebiliyor? Ardından da düşünmeden intihar edebiliyor. Nasıl bir psikolojileri var bu insanların da gözlerini bile kırpmadan birine zarar verebiliyor? iyice araştırılması lazım bu insanların. Neler oluyor ülkeye.
Acunun artık programları çok sıktı diye düşünüyordum ki survivora nihalin katıldığını öğrenince acun sen de az değilsin diye geçirdim içimden. Adam resmen gitmiş nihali getirmiş, gitmiş yılmaz morgülü getirmiş, ütopya semihi ve serkanı getirmiş. Yani oradan buradan izleyici toplayabilmek için işte. Bir de şu takımın adları ünlüler gönüllüler olmasaymış iyi olurmuş. Hepsi ünlü zaten neredeyse. Eğer ünlü olmayan biri varsa o da ünlüler takımında oluyor nedense.
Yeni çıkan klibine dayanarak edindiğim izlenimdir. Saçları olsun klibi olsun adeta bir Justin havası vardır ki justinden nefret ederim. Justini de geçmişsin oğlum sen ne yaptın kendine diye söylenmişimdir haline. Eski halinden eser yok. Sesiyle de çok oynammış gibi geldi bana.
Başlık açılmadığına şaşırdığım kızdır. Vinelarını vs gördüm, ınstagramda da popüler. vine fenomeni Lele Pons'un arkadaşıdır aynı zamanda. Cidden güzel bir kızdır. https://galeri.uludagsozluk.com/r/963642/+
Niye başlık açmadınız bu oğlana? Kaichou wa maid- sama adlı animedeki esas oğlanımızdır. Sarışın, yeşil gözlü tatlı mı tatlı bir şeydir. Animdeki o rahat tavırları filan beni benden almıştı. Özellikle anime bitince kitto mata aeru diye bi şarkı başlıyor oradaki resimleri de çok güzel. Keşke kanlı canlı bir şey olsaydı. ikinci sezonu çıksa da izlesem keşke animenin. https://galeri.uludagsozluk.com/r/960890/+ https://galeri.uludagsozluk.com/r/960888/+
Oldum olası anlayamamışımdır bu durumu. Neden şarkıcılar herkes için bu kadar önem ifade ediyor herkes onları biliyor? Oyunculuk için de geçerli bu durum. Bir insan şarkıcıysa veya oyuncuysa onlar birer idol haline getiriliyor halbuki tek yaptıkları şarkı söylemek veya rol yapmak. Dinlediğimiz şarkıların bir çoğu aslında söyleyen kişi tarafından yazılmıyor kelimeler onlar tarafından dökülmüyor kaleme ama biz sadece söyleyen kişiyi biliyoruz. O sözlerin sahiplerini değil. Aynı şekilde çok beğendiğimiz filmin oyuncusunu biliyoruz senaristini, yönetmenini vs pek bilmeyiz ve hatta bilme gereği de duymayız. Merak ediyorum hani ne var bu iki meslekte. Doktor, yazar ya da öğretmen olan biri değil de neden şarkıcı ve oyuncu sadece? Konunun tanınmışlıkla da bir ilgisi yok. Televizyona çıkan o kadar doktor yazar profesör filan var. Bilmiyorum durum neden böyle.
Çok güzel animeydi yeni bitirdim. Gerçekten çok duygulandım son iki bölümüne. Ne güzel kız azmetti ve başardı sevdiğine kavuştu sonunda. ilkin dizisini izlemiştim ama animesi çok daha iyiydi.
Merak ediyordum da ciddi ciddi bir fobiye sahip yazarlar var mı acaba? Mesela benim tripofobim var. Yani gözenekli, delikli şeyler beni çok rahatsız ediyor.
Evet parlayan yıldızlar takımına başlık açma onuruna erişemediğim için bu başlığı açma girişiminde bulundum. Bu şarkıyı dinlediğimde aklımda olan tek düşünce ''bu şarkının sözlerini nasıl ve neye dayanarak bestelediler acaba? Ne hikayeleri vardı bu kızların?'' oldu. Bağımlılık yarattı adeta. Merak edenler için onları bu şarkıdan mahrum etmemek adına buraya bırakıyorum.; https://www.youtube.com/watch?v=CzN6zVmWSZE
Nedensizce yasadigim histir.Telefondan tabletten basimi kaldirmam, kitap yuzu acmam. Sadece sinavdan bir saat once tutusmaya baslarim. Bu boyle suren bir dongudur.
Su an icinde oldugum durumdur. Asla eyleme dokemem ancak hep ders calismayi dusunurum.Dusunmekle zaman kaybetmemek adina da internete girerim, sozluge girerim, oyun oynarim. Vakit kiymetli sonucta.
Su an hala sahnede ve konusmasi falan cok degisik bir insan. Dusunce sekli cok pozitif ancak nerede vurgu yapacagini bilmiyor sanki gulmekten koptum suan. Zdggj
Hangisinin daha degerli oldugunu merak ediyorum. Internetten baktim ancak japon yeninde sifir fazla olunca anlayamadim. Sergul kato( youtube da japonyada gunluk hayat adli bir kanali var tavsiye ederim) turk lirasina yakin oldugunu ancak arada oynamalarin oldugunu soylemisti vakti zamaninda. Hala gecerli mi bilmiyorum.
Markayi cok sevsem de ozellikle pendik carsidaki flormar markasinin calisanlari cok boktandir. Arkadasimla girdik geziyoruz filan iceride tum calisanlarin gozu uzerimizde. Ojelere filan baktik arkadasim gerci tirnaginda denedi birini bu yuzden ojelerimizin testerleri yok diye azarladilar. Orada haklilardi. Neyse rujlara bakiyoruz testerden deniyoruz falan sinirli sinirli nasil bisey bakiyodunuz yardimci olalim falan diyorlar defol git surdan artik dercesine. Biz de oylesine bakiyoruz diyince bir tripler filan. Sonra gittik goz kalemlerinin oldugu yere testerden mor rimel denedi arkadasim meraktan.(o da kurumus zaten onu bile degismemisler) Neyse bi urun gorduk bu nedir diye sorduk "Kas fari bazi" dedi ay ne cahilsiniz der gibi. Yardimci olur insan halbuki, iki sey ogretsen genclere olur musun? Sonra diger urunlere bakarken de burasi oyun yeri degil kizlar falan diye soylendi tam laf soyleyecektim la havle dedim sustum benden buyuk saygili olayim diyerekten. Ondan sonra da resmen zorla kasaya gonderdiler elimdekileri birakip fakyu diyerek dukkandan cikasim gelmedi degildi ama urunlerin hatrina kendimi tuttum. calisanlari suratsiz insanlar. Ay hayir genciz diye sanki cocugunu azarlar gibi konusmalari, paramin ustune yatmaya calismalari, fisi zorla vermeleri, bir de o makyajlariyla ( makyajlarinin guzel oldugunu saniyorlar galiba bu ozguvenlerine baska aciklama bulamiyorum) insani cileden cikartiyorlar. Gulmemiz batiyor bunlara resmen. Bak yine sinirlendim.
