Her şeyde acele ediyorum. Okulda, işte, yemekte, uykuda. Hep acele acele a-ce-le. Hayatı acele yaşıyorum. Ve bu bana yaramıyor.
Okul bitti, çok şükür, bitsin diye acele ederdim. istemediğim bir okul istemediğim bir bölüm. istemediğim stajlar. Hadi bitsin diye uyanılan sabahlar. Hadi geçelim diye girilen sınavlar. Kalırım da okul uzar diye korkudan ders çalışmalar. Nasıl nefret ettirmişler bana bu kadar?
Okul bitti iş hayatı başladı. Bir dinlen di mi? Okul yeni bitti, bir bekle, bir sakin ol. Yok, illa o iş bulunacak, o işe gidilecek. iş bulduk, acele ettik yine. Özel sektörde işe başladık. Sevilmeyen bölüm sevildi. Çocuk gelişimi okudum ben, artı bir ilgim yoktu çocuklara ama insanın kendi sınıfı başka oluyormuş işe başlayınca öğrendim. Sanki en tatlı benim öğrencilerim, en uslu benim öğrencilerimdi. Yemekhaneye giderdik, yaramazlık yapmazlardı, yemeklerini bitirirlerdi, derslere katılırlardı. Birlikte oyun bile oynamıştık. Her şey harika, işi aceleye getirdik ama bu sefer yıl sonunu iple çekmeyeceğim, keyifli geçecek diye düşündüm. Eve mutlu gelmeye başladım. Çocuklar öğrettiğim şarkıları bağımsız söylemeye başladılar gördüm, şuncacık veletlere ben öğrettim bunları dedim. Yaptığım işi güzelleştirdim. Kendi paramdan bir sürü yapboz aldım çocuklara. Diğer sınıflardaki öğretmenler kendi öğrencilerinden şikayet ederken. Okuldan yollamaya çalışırlarken ben alışıyorlar, her şey yavaş yavaş dedim. Yüzüm gülüyordu.
Hayatımda yön vermeye çalıştığım çoğu şey berbat. Okul berbattı. Aile ile aram yeni yeni düzeliyordu, aşk zaten hiç uğramamıştı bana. Ama iş güzeldi, iş harikaydı. işi sevmiştim.
Sonra, dün, müdür yanına çağırdı. Sınıfım çok alt kattaymış, başka sınıflara dağatacakmış öğrencilerimi alttaki sınıfı da kapatacakmış. Ben de Merve öğretmenin yanında dururmuşum, arada da kapıya bakarmışım, benim için de rahat olurmuş. Gerisini dinlemedim. Sınıflara dağıtmak için öğrencilerimin isimlerini söylememi istedi, söyleyemedim, içim bi tuhaf oldu. Liste vardı isimlerin yazılı olduğu uzattım. Burada yazıyor dedim. Aldı elimden hepsini farklı sınıflara koydu. Hiçbir şey söylemedim. Eve gidiş saatini bekledim. Acele etmeye başladım yine. Gün bitsin istedim. Çocuklarla vedalaşmadım. Kurumdan çıkarken ağlamamak için kulaklığımı taktım enerjisi yüksek şarkıları dinledim. Kimsenin olmadığı tenha sokakları seçtim eve dönüş yolunda. Eve geldim üzerimi değiştirdim. Biraz ağladım. Aklımdaki tek soru bunca sene kapıcı olmak için mi okudum ben? oldu. Uyudum. Sabah uyandığımda bu sefer sakince acele etmeden kahvaltı yaptım. Aylar önce bıraktığım sigara aklıma düştü bir an. Düşünceyi kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Kalktım sofradan üzerimi değiştirdim. Kuruma gittim. Müdürün odasına girdim. Çalışmak istemediğimi söyledim. Senden memnunduk, sen iyi bir elemanımızsın, bu şekilde bitirmeyelim. istersen başka bi şubemize geç gibi bir ton zırvalık anlattı. istemem dedim. Çalıştın bizimle bari paranı verelim dedi. Onu da istemedim. Öğrencileri almış para vermese ne olur. Topladım bi hevesle götürdüğüm eşyaların hepsini. Keşke böyle olmasaydı, bu cümleyi kurmaktan bıktım artık. Bakalım bundan sonra ne bekliyor beni.
bizim gönül'den havvam. kulaklığı takarım ve bunu dinlemeden çıkarmam, alışkanlıkların en güzeli. şiddetle tavsiye edilir, özellikle oynamayı sevenlere.
Adam burnundaki sümükleri son zerreciğine kadar akıttıktan sonra bulaşan parmaklarini eğilip kaldırım taşında temizledi ve hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam etti. Sonra da bu ülke neden kalkınmıyor, selpaktan haberi olmayan insanlar var, insanlarımız var!
kıştır. son birkaç senedir yaşadığım yerden dolayı kar gördüğüm yok, ama nasıl özledim belli değil. yaşım kaç olursa olsun karla oynamaktan asla vazgeçmeyeceğim.
stajlarım bitti, inanamıyorum. şimdi istediğim saatte kalkabilir, hatta kalkmayabilirim. teknik olarak işsizim belki ama bu yorucu tempodan sonra işsiz olmanın mükemmel bir şey olduğunu düşünüyorum. ha anasınıfındaki yavruları da özlemedim değil, bazen saate bakıp şimdi şunu yapıyorlardır diyorum, olsun ziyaret etmeye giderim...belki...