başlık karakter sınırına takıldı.15 temmuz gecesi boğaziçi köprüsündeki hava harp okulu öğrencilerinin yaşadıkları olacaktı.
Uzun süredir sözlükte yazmıyordum.Yaşanan gelişmeler ve bilgi kirliliğinden sonra birkaç kelam etmek istedim.Benim kayınbiraderim de o gece köprüdeydi.Hava harp okulu 2.sınıf öğrencisi.20 yaşında henüz.10 temmuz tarihinde rutin yaz kampı için yalovaya gönderdik.Tıpkı geçen yıl olduğu gibi.Geçen yıl ağustos ayında evlenmiştik biz eşimle.Kayınbiraderim yaz kampından düğün günü gelebilmişti.Kamptan sonra tanıyamamıştım kendisini 7-8 kilo kadar zayıflamış ve kapkara olmuştu.Ağustos sıcağındaki o düğünde neden ceketini hiç çıkarmadığını sonradan anlatmışlardı.Kamptan dolayı tüm vücudu yara bere içerisindeydi ve gömleği kanlar içerisinde kalmıştı.Yaz boyu uzun kollu gömlekler ve pantolon giymişti annesi görüp üzülmesin diye.Kaç hafta sonu ev iznine gelemediğini biliyorum içtimaya 1 dakikadan az bir süre geç kaldığı için.Lise ile birlikte çile ile,özlem ile,hasret ile dolu tam tamına 7 koca yıl.Vatana hizmet aşkı ile yanıp tutuşan bir gençti.Tübitak ödüllleri,robot projeleri,fizik ödülleri,Cern ziyaretleri,yüksek ortalamalar tam bir geleceğin Türkiyesinin beyin takımının bir ferdiydi.Fetö denen oluşumla yakından uzaktan hiç bir ilgisi yoktu.Kendisini vatanına milletine feda etmişti.En yakın arkadaşları,kan kardeşleri baskıya daha fazla dayanamayıp birer birer harp okulundan ayrılırken o sabretmişti.Her yakın arkadaşı ayrıldığında ailesi çocuğum kendini hırpalama daha fazla sende bırak diyordu o sabrediyordu.Ama kader onu büyük bir iftiraya maruz kalıp,sesimizi kimseye duyuramadığımız şu dönemde,sanki darbeye teşebbüs etmişçesine hapiste olmakla sınıyordu bu kez.Bir diğer tarafta ise aynı aşamalardan geçmiş ama hapiste bile olamayan şu anda şehitlik mertebesine ulaşmış iki pırıl pırıl genç vardı.Murat Tekin ve Ragıp Enes Katran.Halk tarafından linç edilerek öldürülen,darbeden haberleri olmayıp sabaha kadar köprünün ortasında askeri aracın altında yatan,sabah teslim olunurken halkın arasında kalıp kendilerini anlatmaya fırsat dahi bulamadan ne yazık ki vahşice öldürülüyorlar.
Şimdi gelelim 15 temmuz gecesine.16 temmuz sabahı darbe girişiminin önlenmesinin sevincini ve coşkusunu yaşarken bir telefonla sevincimiz kursağımızda kaldı.Kayınbiraderimin hastanede olduğunu öğrendik.Kafasına aldığı darbelerle kafa travması geçirip baygın bir şekilde hastaneye kaldırılmış.Hangi hastanede olduğunu bulmamız 2 günümüzü aldı.2 yıl gibi gelen 2 gün.Sonrasında neler olduğunu kendi ağzından dinleyelim.
“OLAYIN OLDUĞU GÜN YALOVADA YAZ KAMPINDAYDIK, SAAT AKŞAM 22:30 CiVARINDA TÜFEKLi VE KAMUFLAJLI OLARAK iÇTiMAYA ALDILAR, OLAĞAN iÇTiMAYDI, SIRAYA GEÇTiKTEN SONRA BAŞIMIZDAKi TÜM KOMUTANI ALi AKÇAY VE SIRALI AMiRLERiMiZ VARDI, ALi AKÇAY, 1-2-3-VE 4. GRUPLARIN KENARA AYRILMASINI SÖYLEDi, BiZ KENARIYA AYRILDIK,BiZiM GRUP YAKLAŞIK 50 KiŞiYDi, YiNE AYNI KOL KOMUTANI BU ZAMANA KADAR AZ EĞiTiM YAPTIĞIMIZI, BU GECE YETERLi EĞiTiMi YAPACAĞIMIZI SÖYLEDi, OTOBÜSLER GELDi,BiZi KAMP VE EĞiTiM YAPILACAĞINI SÖYLEYEREK OTOBÜSLERE BiNDiRDiLER,OTOBÜS iÇiNDE BiR SÜRE BEKELEDiK, SONRA OTOBÜSÜN iÇiNDEN ÖĞRENCiLERi ÇAĞIRARAK ONLARA MERMi GETiRTiTTiLER, HERKESE 2 ŞARJÖR MERMi VARDI, HERKES MEMiLERiNi SiLAHA BASTIi SAAT 00:00 CiVARNDA DA OTOBÜSLERLE DIŞARI ÇIKTIK, DAĞ GiBi BiR YERE GiDECEĞiMiZi DÜŞÜNÜRKEN iSTANBUL YOLUNA GiRDiK, GiRDiĞiMiZDE ARABA SÜRATLi BiR ŞEKiLDE iLERLiYORDU, DIŞARIDA iNSANLAR SOKAKTAYDI, BUNU GÖRDÜK OSMNGAZi KÖPRÜSÜNE GELDiĞiMiZDE iNSANLAR BiZi GÖRÜNCE OTOBÜSE SALDIRMAYA BAŞLADILAR, TAŞ ATIP CAMLARI KIRDILAR, BiZ ÖĞRENCi OLDUĞUMUZU SÖYLEYiCE DARBE VAR NE iŞiNiZ VAR BURADA DEDiLER,BU ŞEKiLDE ÖĞRENDiK, KAMPTA TELEFON KULLANMIYORDUK HALKTAN DARBE YAPILDIĞINI ÖĞRENDiK, OTOBÜS SÜRATLE iLERLiYORDU, BOĞAZ KÖPRÜSÜNE GELDiĞiMiZDE ARAÇ KAZA YAPTI, BiZ ARACIN iÇiNDE iKEN iNSANLAR ÜZERiMiZE SALDIRIYORDU, ARAÇ iÇERiSiNDE BiR SÜRE BEKLEDiK, ONDAN SONRA BAŞIMIZDAKi SERKAN AKÇAY VE TiM KOMUTANIMIZ GAZi ODACI BiZDEN ARAÇTAN iNMEMiZi EMRETTi, ORADA BiR KORiDOR GÖSTERDiLER, BiR KAÇ ARKADAŞ ARKADA KALDI KOŞMAMIZI EMRETTiLER, BiZDE O YOLU GEÇTiKTEN SONRA KOŞARAK KAÇTIK, KENDiMiZi KÖPRÜNÜN ÜZERiNDE BULDUK, SAAT 02:00 CiVARIYDI, ÇATIŞMA VARDI, ASKERLER ATEŞ EDiYORDU, BiZ KÖPRÜNÜN ORTA YERiNE DOĞRU KOŞTUK, KÖPRÜNÜN ORTASINDA EMNiYETLi BiR YER BULUP ARACIN ALT TARAFINA BÜTÜN ÖĞRENCiLER YATTIK, ÜZERiMiZDEN SÜREKLi MERMi SESLERi GELiYORDU, KAFAMIZI KALDIRAMIYORDUK, BEN HiÇ ATEŞ ETMEDiM, TÜFEĞiMiN SERi NUMARASI BELLiDiR, ORADAN KONTROL EDiLEBiLiR, SABAHA KADAR BEKLEDiK, BAYA BiR ZAMAN GEÇTiKTEN SONRA GÜNEŞ DOĞMAYA BAŞLADIĞINDA ATEŞ SESLERi AZALMIŞTI, BU ANADOLU YAKASINDAN GELEN KARACI KOMUTANLAR TESLiM OLACAĞIMIZI SÖYLEDi, BiZ TESLiM OLMAK iÇiN YAKLAŞTIK, ÜZERiMiZDEKiLERi BIRAKTIK, BU ESNADA ARKADAN iNSANLAR GELDi, ÜZERiMiZE SALDIRMAYA BAŞLADIKLARINDA HERKES AVRUPA YAKASINA KOŞMAYA BAŞLADIK, BiR TANE POLiS ARABASI GÖRDÜK, POLiS O ESNADA YAYMAMIZI EMRETTi, iNSANLAR SALDIRIYOLARDI, ÖĞRENCi OLDUĞUMU SÖYLEDiM, BUNU DUYAN BiR KAÇ KiŞi ENGELLEMEYE ÇALIŞTI, ARKADAN GELENLERiN HABERi OLMADIĞI iÇiN ONLAR VURDULAR, HASTANEDE UYANDIM, TRAVMA GEÇiRMiŞiM, YALOVA KAMPINDAN OTBÜSLERE BiNDiĞiMiZDE KAMPTA BULUNANLARIN YARISINI OTOBÜSLERDE OLDUĞUNU GÖRDÜM, GERi KALAN ÖĞRENCiLERiN GiDiP GiTMEDiKLERiNi BiLMiYORUM, LiNÇ EDiLMEKTEN KAÇTIĞIMIZ iÇiN KÖPRÜDE ARACIN ALTINA SIĞINDIM ATEŞ ETMEDiM.KANUNSUZ EMRE iTAAT ETMEDiM.Dedi
Şu ayrımı hep birlikte yapmamız gerekiyor.Nasıl halkımız darbeci şerefsizlere karşı vücudunu kurşunlara siper ettiyse içlerinde ne yazık ki sorgusuz sualsiz masum insanları katleden linç eden bir grup mevcuttu.Ve nasıl silahını halka doğrultan şereften onurdan nasibini almamış hain askerler varsa ne olduğundan habersiz bir ateşin içine bırakılmış gencecik masum askerlerimizde var.
Maalesef ağzımızı açtığımızda darbeci damgası yiyoruz.Adliye önünde beklerken komiser bizi itekleyip hainleri beklemeye utanmıyor musunuz diyor.Aile görüşmelerinden sonra bu gençlerin aileleriyle paylaştıkları ifadelerde emniyette bazılarının tuvaletten su içmeye zorlandığı,analarına bacılarına küfrettiklerini,darp edildiklerini duyduk.Çocuklarımıza yapılan bu işkenceler yetmez gibi şimdi de Silivri cezaevinde tutuklululukları devam ediyor.Bizde aileler olarak linç edilmeye devam ediyoruz.bu yüksek gürültüde seslerimiz baskılanıyor.Basın bizleri görmüyor.Birçoğu masum olduklarını bildikleri halde paralel damgası yememek için bu çocuklar masum demeye korkuyor.
Son olarak da Allah a niyaz ediyorum.Yarabbi bu masum çocukarı görmezden gelip onlarda darbeciydi,ne işi vardı orda,iki tekme yemişse ne olmuş,bunların hepsi fetöcüydü deyip hala linç etmeye devam eden insanları sana havale ediyorum.
Şimdi sizlere bu hava harp okulu öğrencilerinin nerede saklandığını gösteren mobese görüntülerini de paylaşacağım.sizlerden ricam bunu gündemde tutmanız,en azından bilmeniz.biraz uzun oldu sabrınız için şimdiden teşekkürler
dostoyevski'nin bir romanıdır..kafası oldukça karışık olan bir insanın kilisede bir kızı görüp aşık olmasıyla değişen hayatını bunalımlı bir havada anlatır..sonu tatmin edici değildir..
sanıldığının aksine çalışmak ve zeka ile sağlanmaz..***
matematik yalan söylemez..
A = 1
B = 2
C = 3
Ç = 4
D = 5
E = 6
F = 7
G = 8
Ğ = 9
H = 10
I = 11
i = 12
J = 13
K = 14
L = 15
M = 16
N = 17
O = 18
Ö = 19
P = 20
R = 21
S = 22
Ş = 23
T = 24
U = 25
Ü = 26
V = 27
Y = 28
Z = 29
Z =29
E = 6
K =14
A = 1
BAŞARI = 50%
------------------------
Ç = 4
A = 1
L =15
I =11
Ş =23
M =26
A = 1
K =14
BAŞARI = 85%
-------------------------
D = 5
E = 6
N =17
E = 6
Y =28
i =12
M =16
BAŞARI = 90%
-------------------------
Y =28
A = 1
L =15
A = 1
K =14
A = 1
L =15
I =11
K =14
uludağ üniversitesi nöroşirurji bölümünde doçent..öğrenciye yaklaşımı,kurduğu diyaloglar,rahat tavırları ve esprileriyle gönlümüzde yer etmiştir..mesleki açıdan çok başarılıdır.diğer hocalar bir yana şeref hoca bir yanadır..
bahattin karakoç un enfes şiiri..ibrahim sadri de ciğerleri delerek okur..dalıp dalıp gidersiniz..defalarca üst üste dinlenebilme potansiyeli haizdir..*
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir ümit türküsü
Kar yağmış dağlara , bozulmamış örtüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerlerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum ,geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Beklesen de olur , beklemesen de
Ben bir gökkuruşum sırmalı kesende
Gecesi çok süren karlar buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırırsa seni bana
Geleceğim diyorum,takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarımı aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtmem, ne olur takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri saracağım ben
Yeter ki bir çağır çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalarda geleceğim sana
On iki ayın birisinde,kesin takvim sorma bana
ıhlamurlar çiçek açtığı zaman
Bak işte notalar karıştı ,ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmur arsız
Ey benim yeni alfabemdeki kadim elif
Ne güzellik ,ne tad var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum biraz mühlet tanı bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ihlamur çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sadığım ,sadığım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
mustafa kemal atatürk ün batıdan ithal edip türk devrimlerine yerleştirmiş olduğu laiklik ilkesi ve atatürk ün uygulamaları arasında ilginç gelişmeler mevcuttur.kısaca irdeleyelim.
-Atatürk ilk önce bir askerdi.Daha sonra demokrasiye uygun olmaması sebebiyle bu kimliğinden sıyrılıp siyasi bir kişilik oldu.
-Atatürk Balıkesir de bir camide hutbe vermiştir.
-Atatürk ün girişimleri ile Diyanet işleri Başkanlığı açılmıştır.
-Atatürk ün emri ile Elmalılı Hamdi Yazır a bir tefsir yazdırılmıştır.
uygulamalarının yanısıra
- Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız.
-Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir..
-Allah'ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.
-O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek, muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır.
-Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dara yani iki haneye malik bulunuyordu. Biri kendi hanesi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı
-Efendiler... camiler; ibadet ve itaatle beraber din ve dünya için neler yapmak gerektiğini düşünmek, yani meşveret için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihni, başlı başına faaliyette bulunmak elzemdir
gibi sözleride mevcuttur.bunların bir kısmı laiklik ilkesinin uygulamaya başlanmasından sonra bir kısmı ise öncedir.Atatürk ün bu uygulama ve sözlerini dikkate alacak olursak ya Atatürk laik değil,ya da Atatürk ün kurduğu cumhuriyet elden gidiyor,laiklik elden gidiyor diye ortalığı velveleye veren sözde laik özde pozitivist camia laik değil.takdir halkımızın.
hüseyin atlansoyun güzel benzetmelerle donanmış şiiri..
Nura-
içiyoruz!
bir büyük küpten içimizi onaran su seslerini
değişmekte ve solmakta gece saatlerinin gelişi
ve gidip saat nedir bilmeyen sevgililer
nerededir! Söylenmesin
söylenmesin suskunluğun tarihi
peygamber kıssalarına karışsın rüzgârın elleri
siyah saçlarımız taransın esintilerle!
işte ben gezinti güvertesinde
güvercinler kaybedilen sevgililer ertesinde
hatırlanır gece! ayaklarımızın bizi götürdüğü
boğulduğumuz son deniz içinde!
II
hale bak geç kalıyoruz
yeniyetmeler iki şekerli bir sade
kahve telveleri kahverengi evliliklerde
uzun uzun nefes alıyorum
şiir söylenmeden, gece gitmeden
ismim gecedir benim diyor kız
sabah olmasın istiyorum
bir mavi bir zenci istanbul
geceni seviyorum
onun kanatlarına sığınıp
masatopunda ping kalmak istemiyorum
yani şöyle parmaklar çıtlatılıp
ağız ve dil eşliğinde
bütün sevdalar
ping-pong masası kederinde
bir telefon
yalnızlığın dağılmalı istiyorum
ben geceye sarkan ritimlerin öğrencisi
bu aşkın türkçesi ilerlemeli
III
yağmur
gizlendiğim gözlükleri kırmama yarayabilir
giz kalsın! gözlük kırılsın yağmur yağıyor
bitmeyen dizelerdir süzülen
gülüyorsun birden boşalacak gibi gözlerin
sırılsıklam
gece! terkisiz
kıratı ölçülemeyecek bir kır at gibi süzülüyor!
gecenin yelelerini, denize sürülen fetihleri
üzengilere uzanmış terkileri
terkedilmiş anneleri süt veren göğüsleri
koyun ve keçileri, at gözlerini
kedileri, uzatmak mümkün
yaratılanı seviyorum en çok da anneleri
-ben iyi bir anne olurum bak
IV
saat kaç
V
şapka uçuran rüzgâr!
saçlarımı sana yöneltiyor!
kendimi gülüşüne ayarlıyorum!
bunalımlı şekilde başlangıcı yapılan hedonizmle* noktalanan yahya kemal beyatlışiiri..
Dönülmez akşamin ufkundayiz, vakit çok geç;
Bu son fasildir ey ömrüm, nasil geçersen geç.
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatlari boşlukta simsiyah açilan
Ve arkasindan güneş dogmiyan büyük kapidan
Geçince başliycak bitmeyen sükunlu gece.
Gruba karşi bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül.
Ya lale açmalidir gögsümüzde yahut gül
ilginç bir şarkı olmasının yanı sıra benim için özel bir cazibesi vardır..myy nin psikopat kimliği ile birebir örtüşen yapısı göze çarpar..
Advaşirey karvuşaloy kerdiley vaz
Andırvay lafyuvaş
Et yu vay şetlentulday ley
Şayn yu lof fit
Endurget faylayft yu veyt
Paryoşa... Paryoşa...
Paryoşa
Tendır kaftıvol opliyuş vanadey
Hefitişıpiyl lona gay vona yuş
Paryoşa... Paryoşa...
Kırambıl yuveşay ada doy dada dey
Yundey fileft veyç ada du didi dey
Paryoşa... Paryoşa
Paryoşa
Anlamazlar garip dilimi
Çözemezler beni ben yapan beni
Aşklar vardır her şeyi anlatır
Her şey melodiler yumağıdır
Tanrıdan gelir mavi gücüm
Şarkılardaki ölümcül büyüm
Aşlklar vardır beni anlatır
Her şey sevgiler sunağıdır
Paryoşa... Paryoşa
Paryoşa
Götür beni eski bir şarkıda uyuyan
Güzel Muraşka'ya... Paryoşa
Paryoşa beni hiç bırakma
Al yanına...
Paryoşa aşkı getirdi bana
Dudaklarımla doyurdum
Mavilere boyadım onu
Paryoşa... Paryoşa
"Uyuyo Muraşka"
cem karacanın bilindik tok sesiyle uçuran ilahisi..
Dervişanız hak dost deriz
Dervişanız dervişan
Allah yar yar
Bu can emanet bu bedene
Sonunda sararlar kefene
Allah yar yar
Yol bir akıl bir
Bak da görebil
Sev korkma sakın
Rab sana yakın
Allah yar yar
Üç var yedi var
Oniki var kırk var
Altı bin altıyüzaltmışaltı inen var
Allah yar yar
herhangi bir mağazanın vitrininde görülüp yanındaki eş,dost,akraba,arkadaş vs... söylenen söz..
-aa melahat bak benim cep telefonunun aynısından
-biliyorum murtaza daha önce 38 kez söylemiştin
-aaa bak x lira diyor şerefsizler ben aldığımda y liraydı
-hee murtaza hee
tıp tarihinde bir ilke imza atmış insandır..aklı sıra sıvı olan dışkısını* kurutmaya yönelik atılmış adımdır..olayın trajikomik yanı ise bu vaka gerçektir elazığ'ın harput ilçesinde gerçekleşmiştir..adam ne yazık ki ölmüştür..
sözlükte geçirmiş bulunduğum saatler içerisinde farkına vardığım çok kültürlü uludağ sözlük içerisinde yerlerini almış yazarlardır..
*sadece bilgi içerikli başlık giren yazarlar *
*makara yapmak için gelmiş forum tadında entryler giren yazarlar
*ateist olup islama bok atmak için giren yazarlar *
*sadece belirli bir alana yönelmiş yazarlar..futbol,siyaset vb..*
*toplumbilimci yazarlar..**
*polemik yaratan yazarlar..*
*islama yapılan hakaretlere karşılık veren yazarlar..*..*
*sözlüğün idarecisi olan yazarlar*
*anketör yazarlar*
*beyni bacak arasında olan yazarlar*
*ve tabiki her telden çalan,her konuyla ilgilenen,azimli yazarlar **
amacım bölücülük değildir..sadece bu çok kültürlü yapıyı göz önüne sermek istedim..daha çok fazla grup vardır ben bir kısmını aktardım..örnekte verebiliriz..
türk insanının sevmediği bir modeldir..eğer askere gitmişse komutana ayar vermiş en azından bir çavuş dövmüş olması lazımdır aksi takdirde asker değildir..bu tip asker ya herkes gibi yalan söyleyecek ya da toplum tarafından dışlanmaya göğüs gerecek bir dirayete sahip olacaktır..
son çıkan kitabı (bkz: karanlığa okunana ezanlar)da artık isminin nihada olduğunu belirtir nihat genç..bosna gezisinde sırpların artık olağan hale getirdikleri katliamların birinin sonrasında bosnalıların cenaze alayına katılan nihat abi tabutun birinde nihada yazısını görür..çok duygulanır ve el atar tabuta..yanındakilere benim adım artık nihada der..ona nihadanın genç kız demek olduğunu söylerler ama nihat abi kararlıdır olsun der benim adım bundan sonra nihada der..o sırada gözü tabuttaki yazıya takılır 7 yaşında olduğu yazıyordur tabuttaki meleğin..nihada genç delikanlı bir adamdır ve onun engin yüreğini anlamaya ihtiyacımız var..
bugün öğle yemeğinden sonra çay,sigara eşliğinde kitabı yudumlarken nihat abinin gözyaşları benimkilere karıştı..lokantadakilerin garip bakışları altında okudum nihada bölümünü..sizde bu kitabı satın alın ve nihada genç ile birlikte ağlayın..bosna'ya ve tüm direnişçilere selam olsun..
damarlardaki bir önceki sigaranın nikotininin azalmaya başlaması,ağızda verdiği közümsü tadın yok olmaya başlamasıyla birlikte dudağa uzatılan yeni bir dal sigaranın yakılması eylemi..
her insanın şiar edinmesi gereken yaşam tarzı..düşündükleriyle söylemleri ve eylemleri çelişen insan oldukça komik durumlara düşer..
*müslümanın içki içmesi
*komünistin coca cola içmesi
*hindunun inek yemesi
*pozitivistin meleklere inanması
*agnostik birisinin evrime inanması
*hedonistin açlara yardım etmesi
*materyalistin işçi haklarını savunması
*kapitalistin ezilenleri düşünmesi
daha yüzlerce örnek verilebilir..tabiki insanlar hata yapabilir ancak düşündüğü şeyle zıtlaşmayı sürdüren ve buna içten bir şekilde bağlı olan insanın davranışına anlam verilemez..
"düşündüğü gibi yaşamayanlar,yaşadıkları gibi düşünürler" hz muhammed*
nihat genç'in deyimiyle kişi başına en fazla berber düşen ülke Türkiye'dir..berberlere olan bu yoğun ilgimiz ve sayısının çok yüksek olması toplumsal ilişkilerimizde onları önemli bir mevkiye taşımıştır..
her türlü muhabbetin yapıldığı içinde traş olandan çok traş olmayan insanın bulunduğu bu mekanlarda günde 15 saat geçiren bu güzide insanlarımız birer insan sarrafı olarak yerlerini alırlar..kadınlar gibi dedikodu yapılır,futbol konuşulur,siyasetin babası vardır,karı-kız muhabbeti vs.. bir çok türe müsait ortamlardır..
(bkz: denzel washington)un oyunculuğunun zirve yaptığı aynı zamanda da sağlam bir senaryoya sahip,bir babanın oğlu için neler yapabileceğine dair izlenilesi film..
denzel washington un yine mükemmel bir performans gösterdiği gerçek yaşam uyarlaması film..amerikan futbolu koçu olan denzel'in takımdaki siyah ve beyaz öğrencileri kaynaştırma adına verdiği mücadeleyi anlatır..klasik konusuna rağmen özellikle hırsı bize iyi verebilmiş ve tüylerimizi diken diken eden bir finalle noktalanmıştır..
diyarbakırspor basın sözcüsünün chp başkanı baykal için sarfettiği sözlerdir..küme düşmemek için böyle bir çirkinliğe alet olmamalarından dolayı tebrik ederim..
ekonomik durumu kötüymüş,evinde gerekli malzeme yokmuş aldırmadan aletler arası diyalogu geliştirmiş öğrencidir..diş fırçası*,kettle* ütü*,bilgisayar masası*,bardak*,çatal*,balkon* gibi ve daha bir çok başarısıyla türk milletinin gurur duyduğu öğrencidir..