Türk yapımı bir netflix dizisi.
ikinci sezonu henüz yayınlandı. Senaryonun oldukça girift bir yapısı var, diziye işlerken tabii göze çarpan mantık hataları oluyor, fakat ona rağmen ülkemizde yapılan bir yeni deneme statüsünde düşünürsek iyi başlangıç diyebiliriz. Sadece bir mecrada dile getirmezsem olmaz dediğim bir mantık hatasını eklemek istiyorum. izleyecek olanlara iyi seyirler dilerim.
Spoiler içerir
------------
Serdar'ın gizemini ve önemini seyirciye hissettirdiniz, fakat karakterler arasında bu gizem çok su üstünde kalmış bana kalırsa.
2.sezonda bir bahçede yine tabletten şifreli konuşmalarını görüyoruz ek olarak bir de yine gizemli olduğunu hissetiğimiz büyük bir küre içerisinde Göbeklitepe maketine karakterleri yerleştirdiğini görüyoruz. Eğer aile efradının gözü önünde olabilecek bir yerde olmasının bir sakıncası olmadığını bize gösterirlerse eyvallah diyecektim, fakat hala ona anlam veremedim. Belki Ozan'ın konumunda (3.sezonda) bunu anlayabiliriz.
Okumaya başlamadan önce "kişisel gelişeceğim" düşüncesiyle başlanır, bir kaç kitap okuyup hayatın gerçeklerine tesiri olmadığını fark edince de "bunlar hep fasa fiso" olur.
125 gün önce de yaşamıştık aynısını. Faili ve faili destekleyenleri umurumda değil. Her biri birer köpek, birbirlerini ısıracaklarına mazluma saldırıyorlar.. Herkes tutmuş bir menfaat ipinin ucunu kendi kuyruğuna takmış salına salına koşturuyor. Ulan ölenler hiç mi canınızı yakmıyor? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Hayatta kalanlara lanet okumayı ezberletip, ülkeyi zindan etmekten başka bir halt ettiğiniz yok. Bi durun, utanın, azıcık yüzünüz kızarsın be. Yetti. Ha bunlar yetmiyormuş gibi, bir de ölenlere üzüleceğimize "neden oldu" "kim yaptı" yı araştırıken "siz yaptınız" "onlar yaptı" kavgası var. Birleşip, kenetenip "ölüm istemiyoruz, yere batsın siyasetiniz de menfaatleriniz de" demek yerine!
anlattığı konu gereği çok hassas bir film.. gerçekten çok hassas.. ülkenin kalp yarası gibi.. bu sebeple eleştirilerimi minimuma indirmeye çalışıyorum..
daha iyisi olabilirdi.. belki bütçe yetersizliği, belki başka sebepler! bilemiyorum..
tamamen gerçekleri yansıttığından emin olamadım.. belgesel değil kurgu diyecekler ama filmde zaten başlı başına kurgu eksik..
aslında bir yandan da öfkeleniyorum, böyle hassas bir konu en iyisi olmalıyken nasıl özensiz yapılabilir!
tabii ki, tüm "yürekten" emeği geçenlerin yüreğine sağlık!...
yunanistan'a gitmeye çalışan teknenin, ege denizi bulamaç adası açıklarında batması sonucu 34 kişinin hayatını kaybettiği söylenen üzücü olaydır. verdiğim linkte haber "yasa dışı yollarla yunanistan'a gitmeye çalışan" diye verilmektedir. bu cümle bana yalnızca "ölen insanların yanında yasanın tartışılması onlara saygısızlıktır" diye düşündürtmüştür.. mesela cinayette yasa tartışılır. hırsızlıkta yasa tartışılır. çünkü hakkı gasp söz konusudur. fakat burada bazı şeyleri yapmaya mecbur bırakılmış insanlar söz konusudur.. bu yüzden bence böyle bir konuda yasanın konu edilmesi ölen insanlara saygısızlıktır. bu tip şeylere tepkiyi yükselttiğimiz zaman bazı şeyler düzelecek..
bu şahsı çok ciddiye almamayı, ne olduğunu anlamak amacıyla da sosyal medya vs. de karşıma çıktıkça neler yazmış acaba diyerek göz atmayı tercih edenlerdenim. bugün de hakkında bu yazıyı okudum, bunu da yüzde yüz doğru kabul etmiyorum.. ama mantığa aykırı da değil hani.
şu aşamada onların bu derecede saldırıya geçmeleri ilk bakışta bile insana saçma geliyor.. son zamanlarda yaşananlardan dolayı cb.'na öfkeleniyorum evet.. fakat emin olun ki, ondan gelen açıklamaları da okuyorum.. yargısız infaz değil yani.. tüm siyasi partilerin de içine edeyim.. o da ayrı bir mesele.. şimdi abicim, bu adamlar son yapılans eçimde meclise girmedi mi? girdi. peki nasıl? gözlemlediğim kadarıyla bir çok genç solcu kitleden oy alarak.. son seçimde oyunu epey yükselterek yani.. peki hdp seçim öncesinde yürüttüğü stratejiyi seçimden sonra da yürütse oylarını biraz daha katlar mı? bence katlar, çünkü bu seçimde hdp ve chp arasında kalan çok seçmen vardı. yani hdp'ye kürtlerin arasından gelen bir parti olduğu için tam anlamıyla güvenemeyen ve de oyunu belki isteyerek belki de mecburen chpye veren seçmenler.. hal böyle olunca hdp eğer ki seçimden önce verdiği imajı seçimden sonra da devam ettirebilseydi oyları katlanacaktı.. şimdi objektif bir şekilde selahattin demirtaş'a bakalım.. bu adam salak mı? ciddi soruyorum ya.. bakın cb. erdoğan salak bir adam değil.. tamam sevmiyorum, ama çok akıllı ve stratejik ilerleyen bir adam.. aktroller alınmasın.. azıcık objektif olun.. ciddi ciddi soruyorum.. selahattin demirtaş salak bir adammı? neden yükselttiği oyları düşürsün.. ne diye meclise girdikten sonra saldırsın bu kadar.. bir ihtimal var o da pkk ile arasında bir bağ kalmış olmaması. ona da kimse inanmaz!
cb.'nın verdiği röpörtajı okuyorum, belki de çoğunuz okumuşsunuzdur.. adam soruyor;
"saldırılar neden yoğunlaştı?"
"girilecek seçimde bölge halkını tehdit altında tutmak suretiyle oy potansiyelini korumaya yönelik adımlar. konsolide etmeye yönelik.
dün zannediyorum, vatandaşlar yürüdüler. bu bir direnişti. “artık çekin elinizi yakamızdan” dediler. benim kürt vatandaşımın bunu çoğaltması lazım, “çekin elinizi yakamızdan, biz sizi tanımıyoruz. bizim evlatlarımızı sürekli ölüme götürdünüz.”
hep kürt vatandaşlarımızın çocukları ölüyor. anneler, çocukları kaçırdıkları için ağlıyor. hala kaçırılmış olan yüzlerce, binlerce çocuk var. bütün bu gerçekleri görmemiz lazım. bölücü terör örgütü böyle bir yöntemi seçmişse bunu diğer vatandaşlara da korku salmak için yapıyor. bununla birlikte, bir defa öyle bir yöntem kendine belirliyor ki, “ben halk desteğini kaybettiğim anda halim nice olur.” onun için de hırçınlaşıyor. umarım halkımız durumu görmek suretiyle kararını verir, iradesini sandığa yansıtır."
dikkatli okuyun ve objektif düşünün ne olur..
"girilecek seçimde bölge halkını tehdit altında tutmak suretiyle oy potansiyelini korumaya yönelik adımlar" diyor. ulan tehdit altında tutacak bir şey yok ki, o bölgede zaten hdp full çekti.. al bak inanmıyorsan..
kimi tehdit ediyo bu adam? he, ordan sektirip türkiyeye mi korku salıyo yani. ulan, böyle bir şey olsa hdp ye siktirgit der millet oyunu başka partiye verir. ama o bölgedeki insanlar değil, buradaki insanlar..
öyle demez mi arkadaş? doğu ve güneydoğu bölgesi haricindeki herkes evlatlarımız ölmesin der gider oyunu hdp den başka bi partiye verir. ilk akla gelen de akepe..
peki, o bölgenin seçim zamanı kaos bölgesi ilan edilip, oy moy kullandırılmayacak halde olması birilerinin işine gelir mi.. gidişat onu gösteriyo, bunu yapan/yaptıran ya şöyle söylüyor;
"sen bu seçimde oyunu git akepe ye ver, oylar yine aynı yerde toplansın, evlatlar daha fazla ölmesin"
ya da,
"bak oyunu hdp ye verme, bunlar böyle nankör!"
ya da;
"bak sen bu seçimde oyunu hdp ye ver, çünkü biz öyle de böyle de bu ülkenin ağzına sıçıyoruz!"
doğu ve güneydoğu dışındaki insan için hangisi daha mantıklı? orada yaşayanlar zaten hdp ye verecek.
türkü, kürdü, arabı, bilmemnesi diye ayırmaya gerek yok.. dünya üzerinde çıkan savaşların, sömürgelerin genelini güç yanlıları elini kirletmeden halkı kışkırtarak çıkartmıştır. hepsinde de olan masum insanlara olmuştur.. dünyadaki tüm savaş, sömürgeler hakkında "ama" diye başlayan sorgulama ifadesi üretmek işin kolayıdır. zor olanı yapıcı, çözüm üretici, insancıl ifadeyi düşünmektir..
Bebekler nefessiz kinler büyür yerine
Feryatlar sahipsiz bak şu insan haline
Kör kuyulara çevirenler dünyayı
Yutacaktır sizi de elbet günün birinde
Soracaktır hesabı dünya günün birinde
suriyeli bir çocuğun dünyaya, suriyede çıkan savaşın faillerine verdiği mesajdır. Konu hakkında herkes yine bir şeyler söyleyecektir. ben, dünya üzerinde var olan; çocukları, masumları öldüren tüm savaş faillerine gönderilmiş bir mesaj olarak yayınlıyorum..
"insan" olan herkesin; fotoğrafa gözü takıldığı anda iç burkup, yürek sızlatıp, uzun bir süre hafızasından silmemesi gerektiği kare..
siz rahat edeceksiniz diye cehenneme çevirdiniz dünyayı.. kendi yarattığınız cennetinizde, bu ve buna benzer karelerden yüreği sızlayanlar sizi rahat ettirmeyecek, ettirmemeliyiz!!
ölümü, her ölen genç, çocuk, insan gibi karşılanmalı; öldüğü vakit bulunduğu (hatta yetiştiği) ortamı iyi düşünüp değerlendirilmeli, geziciler tarafından sahiplenildiği ve bu sebeple bazı etiketlere maruz kaldığı için de, gezi direnişi hakkında "objektif" bilgiye sahip olunmalı...
bu konu ile alakalı aslında bir çok şey söylenip tartışılabilir. tartışma esnasında sohbet genelde güzel de olur.. farklı fikirleri almak, paylaşmak, bunlara açık olmak insanı daima ileriye götürür. fakat her konuda olduğu gibi bu konuda da saptırılmış örnekler bulunuyor. hele bir de kendisini sanki halkına, halkçılığa, işçi sınıfına, adamış görünüp, marjinal görünen (görünmeye çalışan), bu saptırılmış örnekleri savunup marjinalliğine karizma sıvamaya çalışan tipler yok mu, işte onlar beni deli ediyor..
ben bu tanımı temel bir "başlık" olarak okuduğumda "sosyal deney" yani (mantık olarak);
"sosyologların ve buna eş değer kişilerin; insanların toplumsal yaşamda karşılaştığı sorunları aşma amacıyla, halkın nabzını ölçerek bu sorunlara çözüm bulabilmek için uğraş vermesi" olarak tanımlıyorum... hal bu ise amacı gayet güzel.. bir de sosyal deney herkesi hedef alabilir.. fakat bence "öncelik" yetişmekte olan yeni nesili hedef alan çalışmalar olmalıdır. çünkü araştırmanın uygulaması gelecek için daha faydalı olur. her açıdan..
biz "türkiye" olarak geçmişimizde nasıl bir yetiştirilme, topluma hazırlanma (ahlaken) sürecimiz olduğunu az çok biliyoruz. bazı adına sosyal deney dedikleri araştırmalar var ki, hala daha ailesi tarafından kısıtlanıp, parmak işaretiyle belki de şiddetle yapmaması gerekenleri anlatmaya çalışan ebeveynler varken (daha kötüleri de var, psikolojik şiddetten dolayı intihar eden gençler vs.), saçma sapan, gereksiz araştırmalarla uğraşıp bir de adına sosyal deney dedikleri araştırmalar... bunları işte o bahsettiğim kendini marjinal zanneden tipler var ya, sanki hiç küçük yerleşimlerde (köy-kasaba) bulunmamış, direk şehrin orta göbeğinde doğmuş, yetenekli, hala ana-baba parası tüketen, üretimin emeğin ne olduğundan bihaber, sözde duyarlı marjinal tipler...
adına sosyal deney denilen bir şeyin araştırması gerektiği konu bu olmamalı...
Hadi bu oldu diyelim, ne geçti elimize. tabu yıkacak bir proje imiş, siktir git. küçük yerleşimden kopup gelen ana babanın çocuğu projeye katılsın, sonra yapılan katliama yaptığın sosyal deneyin hangi yiğidi göğüs gerip yapma diyecek.
bizim; araştırılacak, çözülecek çok çok daha büyük sosyal problemlerimiz var...
izlemeye doyamadığım sempatiklikte, enteresan bir çekiciliği olan, dario fo eserlerini dilimize çevirmiş olması (eserleri sevdiğimden) ve sanat meclisinde olması ile gönlümün daima var olacak köşesini fethetmiş, saygı duyduğum sanatçımızdır..