genelde dilencilik değil kalem mendil gibi küçük şeyler satarlar. oturdukları yerde kafalarını sağa sola melodik şekilde sallamaları ise ben de hep oınların bol iç huzuru olduğu hissi uyandırır. izlenilesi durumdur.
tüm vampir film ve kitaplarına konu olmuş başrol vampiridir. diğer hepsi zebil niyetine boyunları dişlerken bu eleman insan öldürmekten rahatsız olur ve canavar olmak istemez (sanki değilmiş gibi). artık vampirlerin fantastik oluşumundan çok duygusal olarak mücadeleleri konu alınmaktadır. ancak okuduğum en sağlam kurgu vampir bir elfin hikayesidir.
(bkz: sislerin vampiri)
herkesin lise ve üniversite döneminde sevgiliye veya ota boka şiir yazmasıdır. insan kendini şair sanar önce sonra uçar gider bu duygu. devam edip hayatına katabilenler gerçek şair olur.
özellikle yaz günlerinde yemekten sonra balkona çıkalarak içilesi çaydır. yanında çekirdek veya kuruyemişle daha bir bağımlı yapmaktadır.
(bkz: çekirdeğin içine ne koydularsa bırakamıyorum)
işittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek, memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla Millî Meclis’e davet etmedim. Herkes kararında hürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatıyla, buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal, mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı’a çıkar, orada tek kurşunum kalına kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire, içire tek başıma can veririm. Ben buna ant içtim.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
en olur olmaz şarkılara ağzının içinden ıslık tutan kişiliktir. yok beceriyorsa ritmi neyse de bir klup müziğine de yanık yanık eşlik etmek olmuyor aga.
sözlük yazarının açılan başlıkları takip etmesi sonucunda görmeyi umduğu, yazma isteğinin can sıkıntısı yerini alacağı entrydir. yok kendisi böyle muhabbetlere katılmıyor mudur? eve katılıyordur ancak ha bire türban-laik muhabbeti atamızın adını pis ağzına alanların sıçtığı entrler, karşı tarafların birbirini gaza getirip çoşturan entryleri artık yazarları şişiren entrylerdir.
kişinin birşey bilmeden okumadan karşı tarafa bok atıp durmasıdır. babası dedesi zamanında ne yaptıysa taklit eden hatta daha da radikalleşip tuttuğu partinin vizyonunu, misyonunu açıp da okumamış ezbere yaşayan kişidir. ne yazıkki cahil bırakılmaya çalışılan ülkelerde sol ve sağ kavramı hep yanlış anlaşılıyor. özüyle 'sol' çalışan haklarını koruyan, sermaye sahiplerine değil çalışana arka çıkan ve sosyal devlet politikası güden bir taraftır. 'sağ' ise özgür piyasayı savunup daha çok liberalizmin kriterlerini kullanan küreselleşme yolunda giden bir taraftır. Türkiye'de bu durum, sol taraf sadece komünistlere atfedilmiş sağ tarafsa kominist karşıtı olduğundan ( çünkü kominizmin kurucularında Karl Marx, insanların yönlendirilmemesi için dini bir afyon olarak nitelemiştir ki ancak bu onun görüşüdür. kominizm = dinsizlik değildir) dincilerin sığındığı bir ideoloji olmuştur.
Uluslararası Türk Ukrayna Öğrenci Derneği'nin kısaltmasıdır. Tamamen resmi bir organizasyon olup elçilik ve TUID den destek alır. merkezi Kiev'de KPI dedir. Ukrayna'da eğitime gelmeden önce başvurulduğunda acentalara para kaptırmak yerine ücretsiz danışma ve destek alacağınız iyi işleyen bir kurumdur. içinde olduğum bu seneki yönetimle büyük organizasyon, gezi ve kutlamalara imza atmış olan dernektir.
Artık olur olmaz herkesin ağzına dolanan ve biz sosyologları tilt eden bir sıfat olmuştur. sosyolog olmayanların sosyoloji biliyorum imajı verdiği cümlelerde kullanılır genelde. artık sabah programlarındaki teyzeler bile kullanır olmuştur ne yazık ki!