son dönemlerin en sıkıcı kışının geçtiği şehirdir. ocak sonuna geldik, birkaç hafta önceki yarım saatlik hafif kar yağışı haricinde bir kere bile kar yağmadı.
özgürlüğüne son derece düşkün, evde durmaktan pek hoşlanmayan, sosyal kadınlardır. analitik zekaları da güçlüdür, sorun çözme kabiliyeti olan insanlardır. bir de şikayet etmek, yakınmak yerine genelde dertlerini içlerinde tutarlar. romantizmden hoşlanırlar, odun ve yüzeysel insanlar onlara pek hitap etmez.
bırak seksi, bizzat kendisini bir ödül olarak gören de çok kadın var. gizlenmiş ya da filtresiz cinsel açlıkla üzerlerine atlayan, onları sürekli ilgiye boğan erkekler sayesinde bulunmaz hint kumaşı gibi hissedip kendilerini üstün görüyorlar. oturup bir sohbet bile edemiyorsun ki ağızlarından laf cımbızla alınıyor. onlarla sohbet etme şerefine nail olacaksan kıçını yırtman gerek, onları tek taraflı bir ilgi bombardımanına tutmalısın yoksa kısa cevaplarla geçiştiriliyorsun. zaten cebimde onlarca erkek var, ben istemediğim müddetçe asla ilgisiz ve yalnız kalmam düşüncesiyle kendilerini erişilmez bir konumda görülüyorlar.
ihtiyacını duyduğum kadın türü tam da bu işte. bir gün klasik cinsiyet rolleri ve normlarını alaşağı eden, toplumun kendisine çizdiği cinsiyet kalıplarını yok sayan bir kadınla karşılaşırsam işte o zaman birini sevebilme ihtimalim doğacak.
herkes psikolojik anlamda kötü, herkesin problemi ve derdi var. herkes hasta ama kimse doktor değil. herkes yarasını sardırma derdinde ama kimse yara saracak durumda değil
yanlış davranışlarda bulunduğu ya da çevresine zarar verdiği için eleştirilen insanların kendilerini avutmak için arkasına sığındıkları saçma sapan bir sözdür. meyve veren ağaç illa taşlanacak diye bir şey yok, saygı da görebilir, dalları da budanabilir. pratikte meyve vermeyen ağaç daha çok taşlanır bence, bu gerçek hep görmezden geliniyor nedense.
gayet normal bir durumda yer alan kadındır. bir kadın da bir erkeğe soyadını verebilir. soyad verme işinin yalnızca erkeğe mahsus olması ise saçmalıktır.
insanların büyük bir kısmının yapmacık ve kasıntı olup, kendilerini olduklarından çok farklı gösterdikleri bir platformda yer almayı gereksiz gören tiptir. popüler kültürün peşinden gitmemiş, kendisini birçok arkadaşı gibi instagram hesabı açmak zorunda hissetmemiştir. irade sahibi bir tiptir.
neden illa erkekler kadınları eve bırakmak zorunda? kadınlar da erkekleri evlerine bırakabilir. kadınlar aciz varlıklar mı da bir tek erkekler kadınları eve bırakabiliyor ve normal olanın bu olduğu kabul ediliyor?
kerizlik gibi görünse de öyle değildir aslında. bir kere iyi bir insansan, hesap vermen gereken bir vicdana sahipsindir. kötülüklerle ve kötü insanlarla dolu bu dünyada iyi bir insan olmak bir defa vicdana gururlu bir şekilde hesap verebilmektir. insanın kendisine olan saygısını muhafaza edebilmesi de bu şekilde mümkündür. öz saygı da içsel huzurun ve mutluluğun temel gereksinimlerindendir.
hiç hoşlanmıyorum bayramlardan. sen sene boyunca görüşme, sırf bayram diye istemeye istemeye sevmediğin insanların evine git. nefret ediyorum bu samimiyetsizlik ve yapmacıklıktan. zaten bayram ziyaretlerinde birçok insanın yüzünden ve halinden belli oluyor orada bulunmak istemediği, zorla geldiği. ortamda direkt bir sentetiklik oluşuyor zaten, hiç hoş değil. boğuluyorum.