şimdi bu başlığı açanın şahsına değil de zihniyetine, sorsak ki;
"başı açık kızın mini etek giymesi namussuzluğunun alametimidir?"
bize meşhur beyin kuku muhabbetini * açıp öyle olmadığını izaha çabalar.
o zaman adama tekrar sorarlar; "bira içmek, mini etek giymek, sevgiliyle sevişmek madem aynı zihniyetce namusa ve kadınlık haysiyetine aykırı şeyler değil ve sıradanken, neden türbanlı kızın ki gözünüze batıyor da mal bulmuş bedevi gibi azıyorsunuz ?"
"ama o türbanlı" diyip asıl karın ağrısını söyleyiverir bu sefer...
doğru yolda ki müslümandır. küfre ve yanlışlığa rıza göstermez.gücü varsa durdurur, dili varsa konuşur, oda yoksa kalbinden buğz eder.
günümüz gereği ilk ikisi; yani durdurmak ve nasihat vermek pek mümkün olmadığından üçüncü mertebede kalması iyi olacak müslümandır.
bunu da yapmıyorsa zaten, marka müslümanıdır.imanını sorgulamalıdır.
kandil adında bir kürt genci, tamara adında ki ermeni papazın kızına aşık olur. durumdan memnun olmayan kara papaz tamarayı akdamar adasındaki kiliseye kapatır. fakat tamara her gece kilisede meşale yakar, kandil ise kıyıdan adada yanan meşaleye doğru * yüzerek kiliseye gider ve tamarayla görüşür.sabaha doğru zaten kıyı görünüyordur ve dönmek kolaydır.
aşkları bu menvalde, kara papazın haberi olana dek sürer. kızının bir müslümanla aşnafişne yaptığını duyan papaz, yamağına tamaranın gece yaktığı meşaleyi ada etrafına dolaştırmasını emreder.
malum gece, her zaman ki gibi kandil aşkına ulaşmanın heyecanıyla kendini van gölünün sodalı suyuna bırakır. ama meşaleyi ada etrafında gezdiren hain yamaktan haberi yoktur.
sabaha doğru van semalarında kahraman aşığın "ah tamara" diye attığı narası duyulur. ve yine efsaneye göre adanın adıda buradan gelmektedir.
köylülerini bilmem ama aydın ve yol gösterici olanları metafiziğe inanmaz pozitivisttir.
yani dini yoktur. iran şiileri ve azeriler öyle değillerdir.ayetullah dedikleri alimleri ve yıllar içerisinde geliştirdikleri bir din öğrenme ve öğretme sistemleri vardır.
gelişen liberal ve demokratik hava içerisinde, umarız alevi yurtdaşlarımız da kendilerine bir ruhani lider bulur da, yıllardır muallakta kalmış olan türk aleviliği "nedir ne değildir" hep beraber anlamış oluruz.
bütün bunlara rağmen türkiye'nin en çok hakka sahip dini grubudur.
kelime manası incelenecekse; ehl-i beytin türkcesidir. alevi yani ali*nin ev ahalisi manasına gelir. malumunuz peygamberin *mübarek soyuda o haneden yürümektedir.
ama alevi dendiği zaman, şah ismail zamanın da şii olan türkmen aşiretleri akla gelir. esasen alevilik şiiliğin türkçesidir.
ama şah ismailden günümüze türk bir şii devleti kurulamadığı ve diğer islam topraklarında alevilerin, islam hukukunca mürted sayıldığıdan * asla şehirleşememiş, iran şiileri gibi alimleri, hukukları ve bir düzenleri oluşmamıştır.
günümüzün alevi köyleri, cumhuriyet devriminden sonra boşaltılan kürt ve yörük köylerine dağ köylerinden inip yerleşen alevilerle şenlenmiştir.
yeni düzenin dinden çok ırka verdiği önemle, daha dün hayat kaygısıyla dağdan inemeyen aleviler, askeri ve sivil memuriyette büyük başarılara imza atmışlardır.
din ve osmanlı düşmanları her nedense osmanlı devletini türk düşmanlığıyla itham edegelmişlerdir.türkler de, imparatorluk sınırlarında ki diğer etnik gruplarla aynı mevkide değerlendirilmiştir.
eğer osmanlı, hanedan ve ordu türk olduğu için türklüğe dayansa ve onu kutsasaydı; bunun adına imparatorluk denmez, ulus devlet denirdi.türklerin yaşamadığı arap, balkan ve diğer topraklarıda sömürgesi olmuş olurdu.
ama ecdad-ı kiramımız, barış kılıcı altında birleştirdiği bütün kavimleri aynı tutmuş ve hiçbirisine hukuk dışı muamelede bulunmamıştır.*
örneğin; fethinde hiçbir müslüman yahut türkün olmadığı macaristana osmanlı devlet hazinesinin eyaleti imar için yaptığı harcama, aldığı vergiden daha fazlaydı.
onu "eyalet sistemi gelsin" veya "kürt bölgeleri federe olsun da federasyon meclisi diyarbakır'da kurulsun" manasında söylemiştir. kenan paşanın geçenlerde söylediği gibi...
hadis-i şerif sahihtir. bütün muteber kitaplar da geçer.yalnız kehanet değil mucizedir. kehanet soytarılardan, mucize peygamberlerden sadır olur.
şiilik 22 kol, haricilik(marika) 20, mutelize 20, cebriye 1, mürcie 5, necariye 3, müşebbihe 1 ve kurtulan fırka olan ehl-i sünnet le beraber toplam 73 yapar.
yalnız dahil olduğun ırkınla; sözlükde yazar değil de, seni fert yapan bütün kimliğinle; istersen dağda bir çoban ol.
kısacası, faşist olma da hemşerim, istersen okuma yazma bilme.
ve unutma! millet olmak için dahi, evvela fert olmak yani tek başına dahi bir değer ifade etmek lazım.
"dinde zorlama yoktur" islam hukukunun genel geçer düsturudur.günümüz müslümanlarının bu kaideye uymamaları islam'ın bu inceliğini örtpas etmiş de olsa, eski islam devletlerinde müeyyidesini bulmuştur.
örneğin osmanlı da ekalliyetlerin kendi mahkemeleri vardı. herkes kendi hukukunca yargılanırdı.din, onların evlilik, diyanet, miras ve diğer dünyevi işlerine karıştırılmazdı.ne yargı ne ceza sürecine dahli yoktu.
mesala hristiyanlar kendi mahallelerinde meyhane açabilirlerdi.ama bir müslümanın islam hukukuna tabi olduğu için içki ticareti yapması yasaktı.
bu işin darülislam'da ki * mevzuatıdır.darül harpde * zorlama; değil inanmayanlara, müslümanlara dahi uygulanamaz.islamda hukuk yapmak fertlerin değil, devletin ve onun memurlarının harcıdır. hiçbir fert bir diğerine dinin emirlerini zorla yaptırtamaz.bu dince günah, devletce suçtur.
cumhuriyetle demokrasi karşılaştırılamaz. ikisi başka cinsten olgulardır.ancak şöyle yapmak mümkündür; cumhuriyetle monarşinin ve demokrasiyle diktatörlüğün aralarında ki fark anlaşılırsa o da kavranabilir.
kısaca, devleti yöneten kadro eğer halktan biriyse buna cumhuriyet, hayır bir soy takip ediyorsa buna monarşi denir.
demokrasi ise, eğer bir ülke sınırları içinde kararlar azınlıkların da hakları göz önüne alınarak çoğunluğun reyiyle alınıyorsa buna denir.yok bu kararlar bir tek partinin yada ülke bürokrasi ve yargısına hakim kadrolarca alınıyorsa buna da diktatörya denir.
bir ülke cumhuriyet olduğu halde orada diktatörya da hakim olabilir. örneğin; çok partili dönem öncesi türkiye, iran, çin, kuzey kore, eski ırak, suriye, sscb ve diğer geri kalmış ülkeler.
aynı zamanda bir ülke hem monarşik hemde demokratik olabilir. örnek, birleşik krallık hatta, öyledir ki demokrasinin beşiğidir. bazı yönleriyle osmanlıyı da bu kategoriye alabiliriz.
cumhuriyetle demokrasiyi tam anlamıyla özümlemiş ve diğerlerine model olmuş ülke ise amerika birleşik devletleridir.
öğrencisini evladı gibi bilip onun genç dimağına tarihi ve kültürel değerlerimizi nakşetmeye çalışan samimi hocadır.buradaki hata hocanın şahsında değil sistemin kendisindedir.
tevhid-i tedrisat kanunu gereğince eğitim, türkiye'de tek kanaldan yani devlet eliyle verilir.sen ne kadar ben ermeniyim, aleviyim, yahudiyim, ateistim ve çocuğumun da ben gibi olmasını istiyorum desen de, şuanki yapıyla bu mümkün değildir.umarız avrupa birliğiyle beraber bu ilkel yapıdan kurtulur ve eğitimimizi de özelleştiririz.osmanlı zamanında olduğu gibi herkes kendi çocuğunu kendi yetiştirme hakkına sahip olur.
iddia o ki; istihbarat teşkilatının sözlüğü kontrol edip, tehlikeli düşünenleri fişlemesidir. arada tsk, jitem bağlantısı da olabilir. bir gün hiç ummadığınız yerde karşınıza, yazdığınızı dahi unuttuğunuz entrylerinizle gelirlerse şaşmayın.
kuzey ırak kürt devleti, türkiye ye rağmen hiçbir mutabakat olmaksızın kurulur ve abd tarafından tanınırsa, olması muhtemel tehcir olayıdır.
bu ittihad ve terakki zihniyeti evvelinde ermenileri, sonrasında rum ve yahudileri sürmedi mi? yani akla uzak gelen bir ihtimal değildir. sonuçları çok acı olur, diğer tehcirler de yaşanan manzaraların çok daha vahimleri ortaya çıkar. düşünsenize tanıdığınız kürtlerin, tüm mal varlıklarına el konup sınır dışı edildiklerini...
seyyiddir. evlad-ı resul olup kürt değildir.olsa da pek bişe değişmez. vanlı değil doğu beyazıtlıdır. bizzat osmanlılar tarafından dedeleri anadoluya iskan edilmiş, her türlü destek sağlanmış ve çok hürmet gösterilmiştir. dağlı bir kürt aşireti değil çok asil bir ailedir.vatana ve dine hayırlı çok müstesna insanlar çıkmıştır aralarından. seyyid ahmed arvasi hoca bunlardandır. kendinden menkul yazılar girmemek "evvela bilmek" lazımdır.
tamamen çarpıtma. evet, büyük peygamberlerin çoğu o topraklara gönderilmiştir.ama her giden peygamber toplumunda devrim etkisi yapmış ve eski düzeni yıkmak için çalışmıştır.
şimdi hangi beyinsiz, arapların veya yahudilerin siyasi amaç elde etmek için peygamber uydurduğunu iddia edebilir.olamaz çünkü, her peygamber toplumlarının hali hazırdaki adetlerini ve yöneten kadrolarını devirmiştir. yenilik getirmiş eski adetleri ve kadroları değiştirmiştir.
peygamberlik makamı uydurma değildir. böyle bir şey uydurmaktan hiç bir kimsenin, hiç bir dünyevi çıkarı olamaz.her ırka her vakit, son peygamber muhammed aleyhisselam'a kadar peygamber gönderilmiştir.kuran-ı kerim'de kıssaları verilenler vardır verilmeyenler vardır.
ittihat ve terakki üyeliğinden ve sofya gibi bir balkan şehrinde * ateşemiliterlik yapmasından dolayı, belki genç bir subayken üye olmuştur diyebiliriz.zaten o dönemde masonluk osmanlı topraklarında yeni gelişmekte, henüz bilinmemekte ve her türden ulusalcı ve hürriyetperver fikre sahip sultan karşıtlarını çatısı altına toplamaktaydı. kemal paşa da bu tarife uyduğundan ve balkan savaşında ki başarısızlığından dolayı sofyada pasif bir göreve itilmiş ve ittihadçılara küs bir subayken böyle bir şey yapmış olabilir.yani bu ruh hali onu buna itmiş olabilir. hem mason olmak vatan haini olmak demek değildir ya!
5. murat han, mehmet akif, enver talat cemal üçlüsü, ismet paşa, said nursi, ve daha yakın tarihimizin nice mühim şahsiyeti ittihacı ve masondu.
belli ki o dönemde mason olmanın faydasına inanmak, bir fulya halinde sultan hamite düşman olan çevrelerin hepsine şamildi.tabiki de hainlik amacıyla değil belki ülkeye yardımım böyle dokunur düşüncesiyle...
ama kesin olan bir gerçek varsa devrimden sonra locaları kapatmıştır.
yalan söylüyo arkadaşım inanma.hem biitiful hem intelijınt hem de saksesful bir kadınla yatacak derecede ilişki kurman için ona epey zaman ayırman gerekir. sokak fahişesi değil ya bu. var sen hesap et onüç tanesiyle yatmak için ne halt yemen lazım. bir de bu adam evliymiş. hiç mi haberi olmuyor şıllık karısının.
amma bu gavurlar bizler gibi düzdüğü kadın sayısıyla övünecek adamlar değiller.hani belli de olmaz belki de gerçektir. görmüyormusun adam utana sıkıla anlatıyor, zaten ruh hastası hesabına yayımlıyorlar herifi.