Litvanya deyince, aktif basketbolcular arasında ilk akla gelen isimlerdendir Siskauskas. Euroleague'de 2000li yıllara damgasını vuran, 3lüklerine karşı koyulamayan adam.
Türk basketbolunun şu anki en iyi 2-3 oyun kurucusundan biri olmasına rağmen, ne hikmetse milli takıma seçilmeyen, gerek saçları gerekse de oyun sitili olarak idolümdür kendisi. Galatasaray'ın 2011-2012 sezonundaki Euroleaugue ve TBL maceralarında kendisine yine büyük iş düşecektir.
Solak şutörlere karşı olan ilgimin başlangıcıdır belki de Lakovic. Euroleague'de aktif basketbolcular arasındaki en iyi şutörlerdendir bana göre. Uğruna kombine kart alınabilecek bir oyuncu olan Jaka'nın tüm maçlarını izleme şerefine ulaşacağım önümüzdeki sezon. Umarım Galatasaray'ı iyi yerlere taşır, iyi şanslar Mr. Shot3
Onun için fazla söze gerek yok, çok yetenekli olmasına rağmen bir türlü egolarını kontrol edemeyince kaybolup giden yıldızlardandır kendisi. Şu an nerde olduğu ve naptığı hakkında en ufak bir bilgim bulunmamasına rağmen sevdiğim oyunculardandır Steve. Knicks'deki (bkz: Cuttino Mobley) ile kurduğu iyi ortaklıkla sevmişimdir onu.
Kalbindeki ritim bozukluğu nedeniyle Basketbol'a erken yaşta veda eden, gününde olduğu zaman sahanın her yerinden şut sokabilen ve şut sitiline hayran olduğum yegane oyuncu. Her ne kadar çoğu insan Mobley'i bencil bulsada (bkz: Steve Francis) ile kurduğu birliktelik ile ikisi de gönlümde taht kurmuştur.
Gianluca Basile, italya milli takımında Marconato ile kurduğu birliktelik ve müthiş şut yeteneği ile yakın Avrupa basketbol tarihinin en iyi dış şutörlerindendir kendisi.
Yakın Avrupa basketbol tarihnin belki de en iyi oyuncusudur kendisi. Onu bu denli önemli oyuncu yapan en önemli özelliği ise, şüphesiz müthiş basketbol zekasıdır. Kariyerinde tek eksik önemli madalya Olimpiyat altını olan Dejan Bodiroga'yı, hep top sürerken yaptığı stepsvari fake'i ile hatırlayacağım.