Hz. Peygamberin (s.a.v.) "Her doğan, islâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar." Hadisi şerifinde buyurduğu gibi anne-babaların evlatlarına gereken dini terbiyeyi vermemesi ile ilişkili durumdur.
islamın medeniyet dışı olduğu algısı, iŞiD ve türevi örgütlerin islamı temsil ediyor gibi yansıtılması, ateizm-deizm gibi inançlara sahip kimselerin kendi inançları ile hemhal olmayıp meseleyi islama saldırmak olarak algılamaları gibi sebepler de islam düşmanlarının çoğalmasını tetiklemektedir.
geçici bir süre süt dökmüş kedi masumiyetine bürünen avukattır. fakat herşeye rağmen avukattır. eksikliklerine rağmen en iddialı taleplerde bulunmaktan asla çekinmez.
davaya konu taraflardan birisinin eski sevgili olması halinde karşılaşılabilecek durumdur. eski sevgilinin içinde biriktirdiği suçluluk hissinden kaynaklı olarak hakkında verilecek kararın tarafsız olamayacağını düşünmesinden kaynaklanabilir.
yeniden duyulan ateş ihtiyacı karşısında insanı çekilmez bir zahmete sokmaktadır. incecik çöplere dar bir alanda rahat hakim olamamanın vereceği stresin sebebidir.
babam.
yıllar boyunca neden hep birbirimizi yiyerek aynı çatı altında ayrı yaşamak zorunda kaldığımızı seneler sonra yargılamaya başlamış olsam bile onu anlamaya çalışmakla üstesinden gelmeyi başardığım durumun baş kahramanı.
benim için hiç dokunulmamış, okunmamış bir kitap olduğunu anlamış olsam bile neden tüm yaşlarımın güzelliklerini onunla yaşayamadım dediğimde kendimi suçlu bulduğum,
şu günlerde en çok özlediğim,
hiç yanımda olamayacak olsa bile kokusu her daim derin bir nefeste gizli duran,
çocukluk günlerimde, yapmak zorunda olduğu ağır işler nedeni ile avuçlarında oluşan nasırlara dokunmaktan büyük zevk aldığım,
ottan boktan tv programları yüzünden büyük bir iştahla ve tatlı atışmalara kendimizi kaptırırken beyaza çalan bıyıklarının altından attığı saklı ve kendinden emin tebessümlerini özlediğim,
hakkımda iyi ya da kötü neler düşündüğünü ağzından hiç duymadığım fakat yıllar sonra annemin anlattıkları ile bir hayat boyu gururlu ve boğazımda düğümlerle yaşamama neden olacak düşünceleri ile geriye kalan tüm hayatıma daha bi dört elle sarılmamı sağlayan,
yanıbaşımda dururken anlayamayıp şimdi yarım yamalak anılara sığınarak kendimi hep benzetmeye çalıştığım, elbiselerini kestirip biçtirip kendime uydurduğum, en çok kucağında gezintilere çıkardığında aldığı gazozun tadını özlediğim babam...
ters ve zorlayıcı bir hareket sonucu saha çizgilerinin yerinin ve renginin değişmesine sebebiyet verebilir.
bırakın şut çekmeyi gelen topa ayağı uzatırken bile bin defa düşündüren durumdur. yapılacak her hareket, atılacak her adım defalarca beyin süzgecinden geçirilerek ortaya konur.
sigarayı henüz söndürmüşken ve ağızdaki o kof ve buruşuk tat halen gitmemişken yeniden sigara içmek isteği hissedilmesinin ardından kararsız kalınan durumdur.
kolayca kirlenmeye ve dağılmaya müsait eşyalardır.
en çok annelerin kullanmaya kıyamadıkları sanki elmas edasıyla sergilemek için almış olup en göze batan yerlere koydukları mutfak eşyalarıdır.
masaya yapılan en ufak müdahalede kayan örtüdür.
üzerinden kalktıktan sonra kırışmış bir izlenim veren koltuk örtüleridir.
üzerine bırakılan sigaraya hakim olunamayan küllüktür.
Çok beğenilen fakat nerede durmasına bir türlü karar verilemeyen süs eşyaları da sadece bu nedenden dolayı sevilemez hale gelirler.
terk eden sevgiliye kaldığında yaşanabilecek olasılıkları anlatabilmek için kurulan cümlenin ilk sözcüğüdür.
aslında pek fazla bir şey de yoktur söylenecek.
Kalsaydın,
Ardına dönseydin son bir defa,
Razıydım.
Eğer,
Eğer kalsaydın.
Kalıp ellerimi bir daha tutsaydın,
Yani,
Yani kalsaydın,
Bir kez daha gözlerime baksaydın,
Razıydım.
Hani dursaydın.
Hani adımlarında bir tereddüt bulsaydım
Razıydım.
umrunda olmaz. zira evde hırsızı mutlu edecek pek bir şey yoktur. hatta kapıyı üzerine kitleyin açlıktan ölsün diyecek kadar arkasındadır fakirliğinin.
Murat Göğebakanın kansere karşı mücadele verirken karısı tarafından aldatılması üzerine yazdığı şiiri.
Sana ben söylemedim mi
Seni benim kadar kimse sevemez diye
Sana ben söylemedim mi ha
Söylemedim mi
Demek ki sen bana hiç inanmamışsın
Demek ki sen bana hiç güvenmemişsin
Oysa ben oysa ben ne çok sevmiştim seni
Gecenin gündüze kavuştuğu an gibi sevmiştim ben seni
Nasıl yanmıştım ben sana hemde nasıl yanmıştım
Vezüv yanardağı benim yanğınlığımın yanında
Sanki zemzem suyuyla yıkanan bir yürek olurdu herhalde
Ve sen gittin gittin ulan gittin
Arkana bile bakmadan gittin
işte o an bir ateş düştü sanki gökten yüreğimi dağladı
Cigerime yapıştı nefes alamıyorum gögsüm acıyor
Allah için
Vallahi billahi boğazım dügümleniyor
O an elimi sokup bağrımı söküp atmak istiyorum
Avucuma yapışıyor avuçlarım yanıyor
Nefes alamıyorum canım yanıyor
Bize ne oldu allah için ne oldu bize
Bize hüzün gömlegiydirip başka gönüllere meylettin
Sana bedduva etmek istiyorum dilim varmıyor
Bagırıp çagırmak istiyorum gönlüm varmıyor
Koşup kapına gitmek istiyorum ayaklarım ayaklarım gitmiyor
Kısacası sana söylemiştim ya
Seni benim kadar kimse sevemez diye
Yine söylüyorum kimse ama kimse benim kadar sevemez seni
Bazen uykudan fırlıyorum bakıyorum etrafıma sen yoksun
işte o an işte o an işte o an içime işte o an içme ağlıyorum
Göz yaşlarımı saklamaya çalışıp kimsenin görmez tarafından
Ellerimle silip içime akıtıyorum ve sonra diyorum ki
O seni hiç ama hiç sevmemiş
Ve sonra diyorum ki olsun ben onu ben onu çok sevdim ya
Saplasada kör bıçağı sırtıma
O degil benim sevgim büyük aslında
Artık alıştım unuttum kaç zamandır unutum ha
Unuttum koltukta yatmayı ve artık alıştım senin yokluğuna
inan artık üzülmüyorum eskisi gibi desemde…
Kocaman bir yalan
Bak söyleyemiyorum ulan senin gibi yalanı bile söyleyemiyorum
Senin bana yıllarca söyleyebildiğin benim için çok zor ama senin için o kadar kolay yalanlar
Unutmadım unutamadım vallahi billahi yine iddia ediyorum ki
Seni benim kadar hiç kimse sevmedi hiç kimse sevemeyecek
Sen beni hiç bir zaman sevmeyecek olsan bile yine idda
Ediyorum ki seni benim kadar hiç kimse ama hiç kimse
Sevmeyecek.
yurdumun zeka küpü hırsızlarının akıl almaz taktiklerinden birisidir. hırsızlığı tam bir sanatsal faaliyet haline getiren bu eylemlerine şaşırmaktan kendini alamıyor insan.
levent yükselin seslendirdiği yas isimli harika şarkıya ait bir söz.
Hatiralar basucumda nöbet tutar gece gündüz bekler beni
Düslerim var benim hayallerim var
Fikrim derya deniz fikrim geri getirir seni
Ne eserim ne yagarim dururum mateme dilsiz dag gibi
Dualarim var; duvarlarim var
Yazarim söylerim yana yana ismini
Yarida kaldi sarkilar aman
Bu yaraya deva degil zaman
Ates düstügü yeri yakar
Bu düzeni bozuk dünya yalan
Ötme bülbül ötme can ayazda kista
Sen gülü terk etme; sarkilar siirler yasta.
Allaha ibadet ile kulluk etmekten başlayıp dünyayı kirletmek, durmadan türbanı, atatürkü, cumhuriyeti, laikliği tartışmak, özgür düşünce adı altında sürekli birilerini aşağılamak, savaşmak, seks yapmak, tanım yapmak, pes oynamak gibi vb. sayısız sebeplerdir.
avrupa birliği uyum yasaları içerisinde kapatıldığı sanılan fakat Türkiyede halen 8 ilde aynı işi yapan mahkemelerdir. mesela Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi cinayet şüphelisini yargılarken, Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250. MADDESi iLE YETKiLi) ise terör suçundan şüpheli kişi yada kişileri yargılar. yani olay küçük bir isim değişikliği ve özel bir yetki ile ile ortadan ortadan kaldırılmıştır.
Bir rüya gibi geçip giden zamana bak,
Sadece eski fotoğraflardadır yanlızca,
Bir ateş gibi yürek yangın sana,
Terketdip gitme beni vurgunum sana,
Çilekeş ilyas.info geçen ömrüm kırgın sana,
Uzuyor yollarım hep gidiyor sana,
Soran olmuyor halimi of soran olmuyor,
Bir rüya desem hayra yoran olmuyor,
Benim halimi senin sevgini,
Sümbüle hayat veren mavi rengidir,
Bir ateş düşer zaten yanmış tene,
Bu ateş aşkla yanar karısır geceye,
Bir pınar olur taşar gözyaşlarım,
Her gece bir bilmece bu rüya bana,
Soran olmuyor halimi of soran olmuyor,
Bir rüya desem hayra yoran olmuyor,
Benim halimi senin sevgini,
Sümbüle hayat veren mavi rengidir…
içeri girsen şimdi kapımı bile çalmadan.
hiç gitmemiş gibi tavırlar takınsan.
otursan usulca başucuma.
avuçlarına alsan sensizlikten kalma başıbozukluğumu.
düşlerimi ovalasan.
üşüdü desem ellerim, yine bahaneler uydursam teninde gezinmek için.
görmezlikten gelsen çocukluğumu
bizim için dokunmasan umutlarıma.
çekingenliğime şikayet etsen yine heyecanlarımı bilmeden.
terleyen avuçlarımın hesabını sorsan.
sonra acısan en masum yanlarımı hissedip,
gözlerine çiğ tanesi gibi düşüp asılı dursam kirpiklerinin ucunda.
yanıbaşındaki acizliğimi görsen, acısan bana en çok sen acısan.
acıyan bütün yanlarımı gözlerinle boyasan, kuruyan dudaklarım olsan.
içeri girsen şimdi aniden.
seni sayıklarken yakalasan beni.
dokunmasan tenime biraz daha hasret kalsak birbirimize.
girsen içeri düşlerim bitmeden
içeri girsen şimdi aniden.
derin bir nefes alıp sen mi geldin desem.
cevap vermeyip başımın altına koysan dizlerini.
gözlerimin önünden hiç çekilmeyen o idare edici bakışlarını karıştırsan yine tebessümünle sustursan beni.
herşey kontrolün altında olsa dizginlesen içimde biriktirdiklerimi.
içeri girsen şimdi.
yada bi haber versen ben gelsem, ayaklarının taa altına kadar eğilsem.
mağrur duruşunu bozmadan yine sahiplensen beni.
ellerini yüreğime versen.
şimdi içeri girsen.
görsen şimdi halimi bir bilsen.
gelsen şimdi.
çalmasan kapımı.
birden içeri girsen.