bir internet sitesinde yayınlanan haberi aynen aktarmaktayım. artı veya eksi oy almak değil sorunum. biraz uzun ama okuyup bilgilenmemiz gerekir.
1-domuz gribi nedir?
Domuz gribi, A (H1N1) tipi virüsten kaynaklanan, insanlarda hastalığa yol açan viral bir hastalıktır. ilk kez Meksika ve ABD’de görülmüş ve daha sonra birçok ülkeye yayılmıştır. işte 20 soruda domuz gribi rehberi...
2-h1n1 virüsü neden domuz gribi olarak adlandırılıyor?
Bu virüse 'domuz gribi' denmesinin nedeni, domuzlar arasında görülen grip virüslerine çok benzerlik göstermiş olması. Bu yeni virüs insan, domuz ve kuş virüslerinin bir karışımıdır.
3- Bulaşıcı mı?
Evet, bulaşıcı ve insandan insana geçiyor.
4- Belirtileri neler?
Ateş, öksürük, boğaz ağrısı, yaygın vücut ağrısı, baş ağrısı, üşüme ve yorgunluk. Ancak bazı vakalarda kusma ve ishal de görülebilir.
5-Nasıl bulaşır?
Öksürük ve hapşırma yoluyla, hasta kişinin tükürük zerrecikleri havaya yayılarak sandalye, masa gibi yüzeylere bulaşabilir. Kişi virüsün bulaştığı bir yere dokunduktan sonra ellerini ağzına, gözlerine veya burnuna sürerse virüs bulaşabilir. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini etkileyen ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör söz konusu. Hasta kişinin temasının olduğu bu yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller yıkanmalı.
6- Tedavi eden ilaçlar var mı?
Hastalıktan korunmak ve tedavi için doktor kontrolünde kullanılabilecek ilaçlar mevcut.
7-Sulardan bulaşabilir mi?
içme, kullanma ve havuz sularıyla bulaşma görülmedi.
8-Hastalığa yakalanan kişiler ne kadar süreyle bulaştırır?
Belirtilerin başlamasından bir gün öncesi ve 7 gün sonrasına kadar bulaştırıcıdırlar.
9-Nasıl korunmak gerekir?
Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu bir mendil ile kapatın. Ellerinizi bol sabun ve suyla yıkayın. Alkol içeren el yıkama antiseptikleri kullanın. Kirli ellerinizle gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmayın. Evde istirahat edin. Bulunduğunuz mekanı sık sık havalandırın.Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu bir mendil ile kapatın. Ellerinizi bol sabun ve suyla yıkayın. Alkol içeren el yıkama antiseptikleri kullanın. Kirli ellerinizle gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmayın. Evde istirahat edin. Bulunduğunuz mekanı sık sık havalandırın.
10-Erişkinlerde acil müdahale gerektiren belirtiler neler?
Zor nefes almak veya nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, sık ve uzun süreli kusma.
11-Çocuklardaki acil müdahale gerektiren belirtiler neler?
Hızlı veya zor nefes alma, vücutta solgunluk ya da morarma, iştahsızlık, uyarılara verilen tepkilerin azalması, uyuklama hali, huzursuzluk, ateş ve deri döküntüsü.
12- Bebekleri korumak için neler yapmak gerek?
Grip 2 yaşından küçük bebeklerde daha ağır seyredebilir. Bu nedenle bebeklerin korunmasına özellikle dikkat edilmelidir. Ellerinizi bol su ve sabunla yıkayın, bebeğinizi beslerken veya onunla ilgilenirken kesinlikle bebeğinizin yüzüne doğru öksürüp hapşırmayın. Hasta iseniz mutlaka maske kullanın. Emzirmeye devam edin, çünkü bağışıklık sisteminin gelişiminde anne sütü oldukça önemli bir rol oynar.
14-Domuz gribi çocukları, yaşlıları, hamileleri nasıl etkiler?
Domuz gribinin yoğun görüldüğü ülkelere ait veriler, hastalığın gebeler, küçük çocuklar, kalp hastalığı, şeker hastalığı, akciğer ve böbrek hastalığı gibi kronik hastalıkları olan risk grubundaki kişilerde ağır seyrettiğini ortaya koyuyor.
15-Kimler risk altında?
Hamileler, sağlık çalışanları, altı-35 aylık bebekler, kritik alanlardaki personel; diyabet, kronik akciğer hastalığı ve kronik hastalık sebebiyle risk taşıyan kişiler, kolluk kuvvetleri, silahlı kuvvetler mensupları, 65 yaş üstü kişiler, okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite öğrencileri.
16-Aşı nerede yaptırılacak?
Bakanlık aşıları ücretsiz uygulayacak. ilaç şirketleri yoğun talep nedeniyle eczanelere aşı vermeyeceğini bildirdi. Bu nedenle aşılama, okul ve işyeri gibi toplu yerler dışında, aile hekimliği ve sağlık ocağı gibi sağlık kuruluşlarında yapılacak.
17-Aşının olası yan etkileri neler?
Daha önce grip aşısında reaksiyona uğramış olanlar ile yumurtaya alerjisi bulunanlara domuz gribi aşısı önerilmiyor. Aşının tatbik edildiği yerde şişlik ve kızarıklık, ateş ve hafif grip benzeri yan etkiler görülebilir. Belirtiler iki gün kadar sürebilir. Domuz gribi tedavisinde aşının haricinde gripte kullanılan Tamiflu ve Relenza gibi antiviral ilaçlar kullanılyor. ilaçlar hastalık belirtileri başladıktan sonra ilk 48 saat içerisinde verildiğinde rahatsızlığın şiddetini azaltıp süresini kısaltabiliyor. Ancak antibiyotik kesinlikle önerilmiyor.
18- Hangi hastalıkları olanlara domuz gribi aşısı vurulamaz?
Daha önce grip aşılarına reaksiyon gösterenler ya da yumurta alerjisi olanların aşı yapması önerilmiyor.
19-Aşının içindeki 'adjuvan' adlı madde sakıncalı mı?
ABD'deki ilaçlar, ABD Gıda ve ilaç Dairesi'nin (FDA) onayından geçtikten sonra kullanılabiliyor. Avrupa'da ise ilaçları Avrupa ilaç Ajansı (EMEA) onaylıyor. Bunların dışında her ülke, kendi ilaç ruhsatını kendisi veriyor. ABD, yıllardır adjuvan içeren ilaçları onaylamıyor. EMEA ise onaylıyor. Aynı durum, domuz gribi aşısında da geçerli; adjuvan içeren aşıları FDA onaylamazken, EMEA onayladı. 'Adjuvan' ise ilaçların içinde bulunan bir katkı maddesi; zararlı değil.ABD'deki ilaçlar, ABD Gıda ve ilaç Dairesi'nin (FDA) onayından geçtikten sonra kullanılabiliyor. Avrupa'da ise ilaçları Avrupa ilaç Ajansı (EMEA) onaylıyor. Bunların dışında her ülke, kendi ilaç ruhsatını kendisi veriyor. ABD, yıllardır adjuvan içeren ilaçları onaylamıyor. EMEA ise onaylıyor. Aynı durum, domuz gribi aşısında da geçerli; adjuvan içeren aşıları FDA onaylamazken, EMEA onayladı. 'Adjuvan' ise ilaçların içinde bulunan bir katkı maddesi; zararlı değil.
20- Aşıyı hangi firmalar üretiyor?
Glaxo Smith Kline, Novartis ve Sanofi Pasteur isimli ilaç firmaları üretiyor. Türkiye Glaxo Smith Kline'dan 25 milyon doz, Novartis'ten 15 milyon doz, Sanofi Pasteur'den 3 milyon doz aşı siparişi verdi. Glaxo Smith Kline, Novartis ve Sanofi Pasteur isimli ilaç firmaları üretiyor.
yiyecek bir şey olmadığından "ne yesem" aklı kemiren sorudur. bu esnada komşunuz "al evladım bizimkiler gelmiyormuş, kaldı bütün yemekler" diye bi tencere dolmayı uzatıverir. yalandan "yok teyze niye zahmet ettin" derken tencere her ihtimale karşı bir elle tutulur, * teşekkür edilip kapıyı kapattıktan sonra son derece pis bir gülümseme suratı kaplar. *
bir dönem dillerden düşmeyen şarkılardır. o zamanlar ajdar gibi sanatçılarımızdan yoksun olan müzik piyasası, ilhan irem, barış manço, gibi usta sanatçılarla açığı kapatmaya çalışıyorlardı. örnek olarak:
bir olay neticesinde akla gelen ve etkisinden kurtulmak için bazen ne düşünüceğinizi bilemediğiniz anılardır.
--spoiler--
ortaokul dönemlerindeyiz o zamanlar. sınıfta kırk kişi bir arada, üçer kişi bir sırada ders görmekteyiz. askının hemen yanında onun iki sıra arkasında oturmaktayım. hava soğuk. kar, yağmur bir arada eskişehir de. yağmurdan sırılsıklam olmuşum, ama gocukumu çıkarmıyorum, oysa annem bilse ne kadar kızar. nasıl çıkarabilirim o daha gelmemişti. önce o kabanını askıya asacak sonra ben üzerine... her gün böleydi çünkü. gün bitiminde "al serkan seninki" diye bana uzatılan gocoğumu onun elinden alırken belki iki saniyeliğine eline değebilirdi elim. senin montun ıslanmamış değil mi? diye sorabilmeliydim, oda hafifçe tebessüm etmeliydi bana. ortaokulu bu şekilde bitirmiş ve söyleyememiştim ona. yurtdışına gitmiş, lise bittiğinde geri gelmiş ve beni aramıştı. şaşırmıştım, buluşmak istiyor, görüşelim diyordu. ben ise bütün acemiliğimle adalar migrosun önünde randevu vermiştim. randevu yerine bak. buluştuktan sonra bir kafede oturup konuşmaya başladık. sabrım kalmamıştı, iri kıyım garsonun siparişleri bırakıp masayı terketmesini izlerken seni seviyorum deyiverdim ve bir oh çektim. eskiden olduğu gibi hafifçe güldü. "bende seni" dedi. bir yıl hayatımın en güzel yılını yaşattı bana. sonra uzaklaştı benden, soğudu ve tekrar ve sonsuza kadar çıktı hayatımdan. dört yıl geçti üzerinden ve onun bir fedakarlık için beni terkettiğini öğrendim. geçti artık evet, geri gelmezdi, ayrıldıktan dokuz ay sonra hayata gözlerini kapamıştı. söylememişti belki hasta olduğunu bana ama bilmediği bir şey vardı. beni yağmurlu havalarda ıslak gocuğumla üşümeye mahkum etmişti.
--spoiler--
milli savunma bakanı vecdi gönül ün açıklamalarına göre dünyadaki benzerlerinden daha üstün olan helikopterin türk havacılık sanayisinin önemli bir yere geldiğini gösteriyor.
sadece bu yılın ilk beş ayında kaybolan, kaçırılan çocuk sayısı 645 olmuştur.
tecavüz edilen, organları alınan, zorla dilendiricilik yaptırılan çocuklar. peki medya denen şey neden bu konuda neden daha hassas davranmıyor, iki dakikalık haberlerle konuyu geçiştiriyor. istendiğinde konuların üzerine gidip neleri başarabileceğini biliyoruz medyanın. belki bu sayede bir baskı oluşturularak bu suçlarda azalma gösterilebilir, daha fazla anaların üzülmesi engellenilebilir.
hakkında açılan başlıklarla neredeyse 6.nesil kadar eleştirilen ve yerilen sabri nin 6.nesil bir yazar olduğu akıllara gelmektedir. (bkz: hadi bizi anladıkta sabri sarıoğlu neden?)
-eve döndüğünde annenin geldin mi? sorusu.
-askerlik esnasında şafak kaç diye sorulması akabinde kaç olursa olsun oo bitirmişşsin denmesi.
-sevgilinin beni seviyormusun? demesi.
gelmeside uygundur.çocukların ve düşük gelirli halkın en azından ileriye yönelik kullanımını etkileyebilir.dünyada 7-8 avro olan sigara zaten halkımızı zehirlemek için ülkemizde 2 ila 3 avrodur.