* çiçek ya da hediye alma
* bir yerlere gitme
* sevginizi bir kez daha testten geçirme(!) (hem sevdiğiniz, hem de başkaları tarafından)
* o gün sizi soymaya çalıştıklarını bilmek
* sevgiliye kırılcakmış gibi nazik davranma
* o gün zaruri bir durumun kabul edilmemesi, herhangi bi eksik sonrası trip yeme
* herkesin yapacağınızı ya da yaptığınızı sorması
...
vs... vs....
bu durumu düşünen kişinin romantizmi yapmacık bulması... bu yapılanların omuza yüklenen zorunlu bir görev sayması durumudur. ortamdaki tiyatro havasından kasılma durumu... bunun içten gelmesi gerektiğinin düşünülmesi... sanki yalanmış, yapmacıkmış gibi görme durumudur...
bunları düşünen yazarın bunu bir sorun görmemesidir...
bundan sonra çapkın olmaya karar verme durumu... sabit bir ilişki kurmamada inat edilir...
öteki yayınevi sahibi, kurucusu. kadıköy'de moda caddesi üzerindeki yerinde yayınevini tekrar hizmete açmıştır. arif bir bakışı ve uzun beyaz top sakalı vardır.
1955 yılında bitlis'te doğmuş. gazi üniversitesi eğitim fakültesi türkçe mezunudur. öteki yayınevi'ni 10 yıl aradan sonra canlandırması, güzel bir haber...
merkezi çin'de olan ticaret danışmanlık şirketi. ingiltere ve türkiye şubesi de var.
işiyle ve müşterisiyle oldukça ilgili, çin piyasasına hakim, aradığınız ürünü en ufak ayrıntısına kadar inceleyip, güvenle kargolayan şirket.
dayımın isteği üzerine iş yazışmalarında yardım ederken tanıştım bu şirketle... ürün araştırması ve temini güvenle yaptık...
türkler kurmuş hem de. adamlar başarılı vallahi, helal olsun...
yeni bağlar tarafında 3 grup halinde kızlı erkekli yaklaşık 100 öğrencinin katıldığı savaş...
arada kalan grupta olan ben ve benim gibi 20-30 kişilik grup en çok koşan en çok kartopu atan grup olmuştur.
yorulduktan sonra bir anda çil yavrusu gibi dağıldılar 1 saatlik meydan muharebesi ardından...
kızlarımız taytları ve kartoplarıyla moral ve mühimmat desteğinde bulunmuştur.*
evet sevgili uuserlar... bir salak grup ile yine karşı karşıyayız... facebook'tan...
bu avallar düşünmekle kuruntu yapmak arasındaki farkı bilmedikleri için, "acıba selin bağa ağşık mı ki" sorusunu sorunca düşündüklerini sanıyorlar. üstelik dil de zamanımızın en kaliteli ve üretken dili olan, emo dili...
ulan siz düşünüyorsanız, ben yokum hamığagoyim...
istanbul göztepe'de ara sokağın birinde olan sözde kültür derneği. Dışarda kocaman duvarlar, teller, kameralar var. içeri girerken hapishane kapılarını andıran kapılardan geçiyorsun... Ulan sıradan bir dernek bu kadar korunur mu diye düşünmemek aptallık olur. Sonra şabat falan görünce anladım ki, yahudilerin sahip olduğu yer.
Uyuz bir müdürü var, adı murat. bet bakıyor.
şimdi benim yahudilerle alıp vermediğim yok ama sen düzgün davranmazsan, hakkında kötü düşünürüm. garip hareketler yapıyorlar...
Dernek kurucusu Sami Day imiş. onursal başkanı ise lazar aldiş.
içinde yusuf day toplantı salonu ve Albert Levi konferans salonu var.*
anadolu üniversitesi'nde iibf iktisat bölümünde ders veren yardımcı doçent hoca(mız).
Endüstriyel ekonomi dersi vermektedir hem ingilizce, hem de türkçe olarak. bir süre amerika'da yaşamış. cana yakın ve öğrenci canlısı hoca. bir gün bir grup lavuk gelip hocayı çığırından çıkarır diye korkuyorum...
annelik duyguları kuvvetli ve bir o kadar da yakışıyor. odasındaki bir söz beni çok etkilemişti:
"Tanrı her yerde olamaz bu yüzden anneleri yaratmıştır."
kesin dersi alınmalıdır. hem ingilizce için hem iktisat için hem de insanlık için kendinize birşeyler katarsınız...
özellikle istanbul çevresinde kendine has hareketleri olan, otobüs şoförleridir. bu kadar ağır kanlı insan grubu görmedim. ya bomboş yolda otobüsü 2nci viteste nasıl kullabiliyorlar kağnı gibi anlamış değilim. ölüler diyarından mı geliyorlar nedir... boş durakta durmalar, yoldaki arkadaşlarına "ulaaa hasaaann" gibi naralarla sohbetler falan. ne işe yaramaz insan grubusunuz siz öyle ya... ölün lan daha iyi!
1989'da Los angeles'ta kurulmuş olan, swing'in bir alt türü olan swing revival tarzı müzik yapan grup. oldukça kaliteli işler çıkarmış olan grubun müzikleri beyazperdeye de aktarılmış ve "hey pachuco" parçası ile ünlenmiştir(özellikle the mask filminden sonra). Adları ilk olarak ABD'nin "The Van's Warped Tour" adlı jazz festivalinde duyulmuştur.
Albümleri:
* Kings of Gangster Bop (BYO Records 1991)
* Mugzy's Move (Warner Bros. Records 1996) / (Barflies At The Beach - 1998)
* Caught In The Act (Live) (Surfdog Records 1997)
* The Contender (Warner Bros. Records 1998)
* Walk On Fire (RCR Records 1999)
* Passport To Australia (Live) (RCR Records 2000)
* Greetings From Hollywood (2004)
* El Toro (2007)
1990ların sonu 2000lerin başı gibi ünlü olmaya başlamış, swing ve jump blues'dan esinlemiş/türemiş; rock, rockabilly, ska, neo-swing ve retro swing müziklerini karıştırıp günümüze uyarlanması sonucu ortaya çıkmış müzik türü. tipik enstrümanları trompet, trombon, piyano, kontrbas, saksafon, davul, klarnet ve gitardır.
Ethereal Müzik 80'li yılların başlarında ingiltere'de 4AD etiketiyle Dead Can Dance, This Mortal Coil ve Cocteau Twins adlı öncü müzik grupların etkisiyle ile ortaya çıkmıştır. Ruhâni, cennetsel müzik anlamına gelir. Darkwave müziğin alt tarzı olarak tanımlanır.
Ethereal müzik de genellikle bayan vokal kullanılır. Bayan vokaller ağıtsal ya da sarhoş edicidir. Müziklerde karanlık materyaller, atmosferik akustik gitar melodileri, dingin elektronik melodiler, klasik enstrümanlar veya dünya müziklerinden öğeler kullanılır. Erkek vokallerin sunumu genellikle fısıldayan, rüyasal ya da bunlar dışında mütevazı bir tarzdadır. Sözler genellikle zor yorumlanacak şekildedir. Bu tarz üzerinde Ambient müziğin güçlü etkilerini olduğu da söylenebilir.
Amerikan müzik grubu Siddal bu tarzı şöyle tanımlıyor. «Ethereal Wave; Cocteau Twins, Low, Slowdive, The Cure, ve Dead Can Dance gibi grupların ambient müzik, shoegaze stili gitarlar, synth'ler ve birbirini izleyen ritimleri kullanmasıyla meydana getirilmiş bir müzik türüdür.»
Ethereal müzik, Shoegaze ve Dream Pop tarzına çok yakındır. Bu sebebten bir çok müzisyen bir 4AD müzik şirketi grupları olan, Dead Can Dance, Cocteau Twins, ve This Mortal Coil'den etkilenmiştir. Hatta daha önceleri var olan Siouxsie and the Banshees ve aynı dönemde All About Eve gibi gruplardan etkilenildiğini söyleyenlerde olmuştur.
90'lı yıllarda Alman müzik şirketinin Hyperium etiketli 5 adet «Heavenly Voices» derleme albümlerinin yayınlanması, bu tür müzikle ilgilenenler için önemli bir başlangıç oldu.
Şimdiler bu tarz fazlasıyla «Projekt» müzik şirketi ile bağlantıdır. Projekt Records'tan birçok müzisyen Ethereal, Shoegaze ve Dream Pop tarzını yansıtır. Ve bunlar haricinde bir kaç örnek vermek gerekirse; Tess Records'dan (This Ascension), Yvy Records'dan (Faith & Disease) ve Middle Pillar'dan (Aenima) vardır.
lounge ana müzik türü, temelde jazz ve downtempo olarak ikiye ayrılır. downtempoda kendi içinde easy listening, electronic ve chillout olarak üçe ayrılmaktadır. ethereal; chillout'un veya easy listening'in alt türü olarak görülebilir. Hafif melodilerinden dolayı new age ve exoticaya benzer. Diğer taraftan da ambient'in ağır etkilerini görürsünüz.
ambient'ten farkı ise insan seslerinin yoğun olarak kullanılmasıdır. ethereal dinlerken kendinizi bir ayinin ortasında hissedersiniz ve bunlar genelde pagan veya afrika kabile ayinleridir. Ruhani müzik olarak nitelendirilir. ambient melodiye odaklanırken ethereal insan sesine odaklanır.
murat düzgünoğlu'nun 6 mart 2009'da çıkacak olan filmi. hallederiz kadir rolündeki levent ülgen, bizimkiler dizisinden bildiğimiz Güzin Çorağan ve bülent düzgünoğlu oynuyor.
bitlisli bir anne ile çocuklarının hikayesini anlatır. yönetmen düzgünoğlu, insanın gururla ilişkisine yöneldiğini söylüyor.
güneşi gördüm filminde oynadığı yaşlı, görme engelli, yumuşak, gariban, masum dede karakteri ile yüreğimi dağlamış; aynı zamanda bugün emek sineması'nda ikv kapsamında gösterilen hayatın tuzu'nda da aynı tipi ama üstüne üstlük kimsesiz bir adamı oynamış oyuncu. ağlatıyor bu adam beni artık bu tür roller vermeyin, ey yönetmenler... kazık kadar adamı ağlatıyorsunuz, görüntümle hiç uyuşmuyor hacı... (bu ne demek? erol demiröz çok büyük oyuncu demek!)
2008'de gösterilmiş Michael James Rowland yönettiği Biyografi, Drama, Tarih ve Korku etiketli film. Filmin ismi bize kısaca özet geçiyor durumu. zor durumda yamyamlık(cannibalism) yapan bir adamın hikayesi...
--spoiler--
Philip Conolly: The world is always easier understood held at a distance, with tales of monsters and the like. This is how Alexander is remembered, not as a man. Yet few truer, words have been spoken; a full belly is prerequisite to all manner of good. Without that, no man knows what hunger will make him do.
--spoiler--
20 mayıs 1967, Roma italya doğumlu yönetmen. yapımcılık, senaristlik ve oyunculuk da yapmış. kendisi en son Seven Pounds ile gönlümüzü fethetmiştir. Bundan önce önemli filmleri:
