Şahsıma aleni bir şekilde "sik kırığı" diyerek hakaret etmiş kişi. Benim memeli entrylerim karşısında bu bilgi dolu entrynin aslında suç olduğunu ve kendisinden şikayetçi olacağımı belirtmek isterim.
Bozkırın hoyrat soğuğunu yemesine rağmen yılmamış meme beyanı. Şöyle sol yanağıma çarpsa bari. Belki sert çarpar da tam tur atıp geri ucuna gelirim, memenin.
Herkesin memesi kendine düzeni yaratacak durumdur. Kesinlikle katılmam. Benim felsefem "ihtiyacın kadar meme"dir. Dolayısıyla ihtiyaç sahiplerine bir meme de siz uzatın.
Bir mektubun sonuna gelindiğinde kullanılabilecek ifade. karşı taraftaki memelilere de değer verdiğinizi gösterir. Ama dikkat edin mektubun sonuna gelirken siz gelmeyin. Zira karşı tarafın katlanmış mektubu yırtmadan açabilmesi önemli.
Kuruluş amacını gerçekleştirmesi gereken dernektir. O nedenle her hafta pazar günleri herkes seveceği memeyi alıp dernek merkezine gelebilir. Dernek girişinde de yazdığı üzere "sütyeni olan giremez.".
Kesinlikle kullanılması gereken ölçü birimidir. Ama kafa karışıklığı yaratmadan önce uluslararası bir meme standardı belirlemek lazım. O nedenle tüm uluslar memesini koysun masaya. Hadi bekliyorum.
bilim insanlarının bir an önce gerçekleştirmesi gereken enerji üretim modeli. Ulan resmen milyarlarca meme boşa salınıyor şu hayatta. Küresel ısınmanın önüne geçmek için gençliğimi veriyorum bilime de bir çift meme de gelip al biraz em dinlen demiyor. Olsun insanlığı memeler kurtaracak.
Uluslararası piyasada derin meme sıkıntıları yaşanması halinde oluşacak buhrandır. Sıcak denizlere inmek isteyen rusların memelerini açmaları sonucu aşılabilir. Hadi yine iyisiniz köfteler buhran sayesinde meme göreceksiniz.
O an dilimi ve elimi bulunduğu yerden hareket ettirmeyecek olan ve fakat memekonomik buhran halinde kullanmak isteyeceğim memedir. Zira biz kıtlık gördük oğul. 80acup deyip geçme.
Bu hayatı tam anlamıyla yaşatacak kadındır. Bir taraftan meme coğrafyasını içiyle dışıyla tanıtır diğer taraftan içinizi dışınıza getirir. Evet geldiniz. Sakince peçeteye uzanın.
ipin ve memelerdeki salınımın yarattığı enerjiyle mini bir kara delik yaratacak hatundur. Alsın beni galaksiler arasında savursun, ıssız bir gökadaya sürsün. Huhh.
Üzen durumdur. Şahsen ben bu tip kadınları birleşmiş milletler sözcüsünden daha çok ciddiye alırım. Düşünsene hatun her konuştuğunda memelerde tektonik hareketlenmeler oluyor filan. Neyse sen burada düşünme AMK, girdiye boşalacaksın.
Yer çekiminin etkisiyle büyük memelerin yere doğru açı yapmasının etkisiyle kalçaların yukarı kalkması sonucu oluşan durum. Ne yani memesi büyük diye yer çekimini mi ortadan Kaldırsın hatun. Tamam meme büyüklüğü mükemmel ama bu kadar da yüklenmeyin hatuna. Ya da yüklenin AMK.
Memistokratlıkta soy ebeveynlerden değil dilden ve meme ucundan geçer. Bir meme ucuna hak ettiği değeri veren bir dile sahipseniz ya da bir dili meme ucunuz ile dize getirebiliyorsanız, evet siz de bir memistokratsınız. Başka hiçbir vasfınız yoksa bu habere sevinebilirsiniz. Başka bir vasfınız varsa da memeye yumulabilirsiniz. Dilden memeye uzanan destanınıza selam olsun. Ummmmhh yeahh.
bu adamlar, dino,
ellerinde ışık parçaları,
bu karanlıkta, dino,
bu adamlar nereye gider?
sen de, ben de, dino,
onların arasındayız,
biz de, biz de, dino,
gördük açık maviyi.
bir bedri rahmi eyüboğlu şiiridir. okurken içinizdeki çakıl taşları değil kayalıklar ısınıverir.
seni düşünürken
bir çakıl taşı ısınır içimde
bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
bir gelincik açılır ansızın
bir gelincik sinsi sinsi kanar
seni düşünürken
bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
deliler gibi dönmeğe başlar
döndükçe yumak yumak çözülür
çözüldükçe ufalır küçülür
çekirdeği henüz süt bağlamış
masmavi bir erik kesilir ağzımda
dokundukça yanar dudaklarım
bir ece ayhan şiiridir. buyrun dudaklarınız ıslansın biraz da.
I-Kumarcı Musa
Vedha'lardan birinde Musa kumar oynuyor
Peygamberlik bir meslek oldu
Bozuk radyo ne demişti ağustosta
(Ben karımın fotoğrafını isterim sizden)
Dördüncü duvarda ben bulunuyorum
Vedha'lardan birinde bir küçük tanrı
Küçük işler için
(Ben görmemiş olayım)
Nasılsa tanımadığım bir toprakta öleceğim
Burada sakal uzatıp
Taranmış saçlarıyla
(Siz kendinizin kaçıncı peygamber olduğunu sanıyorsunuz)
Hangi rejim için
(O kadar çabuk değişiyorlar ki)
Birinci katları dinamitlenmiş evlere benzer yıkılıveririz
Sokak başlarında görür ve fotoğraflarını çekeriz
(Vedha sana ne dedi)
(Dedi ki)
II- Amatörler ve Profesyoneller
(Kaçıncı Vedha'da vardı bu)
Bir ay vardı
Ay çıkınca gitmeliydim oysa
Gidin unutun diyorlardı
Vrangel'in orduları bile unutuldu masaların başında
Viski bize bir profesyonel orospu kadar pahalı geliyor
Sokakta şapkalarımı çıkarıp selam veriyordum
(Numarasını bilmediğim Vedha'lardan birinde)
Artık kendilerini bir eşya ile karıştırmaya başlayan orospular
Çok iğreti duruyorlardı düşecek gibi oluyordum
Bunlar da bizim Vedha'larımız
Vedha belki hiç doğmamıştı
Ne denebilir belki hiç doğmamıştı
III- Got'lar ve Genç Vedha
Bir Got sürüsü için
Genç Vedha anlamsız bir Vedha'ydı
Vizigot Kralı Alerik - takma adıyla - Ayıların ayısı tütün sarar
(Çağının en kötü tütün saran kralı)
IV- Duba'dan Laternacı
Hiç bakmasa bu kadar dikkatli
Laternacı geçiyor azınlıklardan arta kalanı
Çaldığı havayı ne tanır ne sever benim gibi
Adamlar geldi denizden ölmüş
Kimin şansı yoksa bırakmış ellerini dubadan
işe yaramayanların felsefesi bunlar
Bir uşak üçüncü katın balkonundan aşağı attı kendini
(Çocukluğumu saklasaydım benim de ellerim olurdu dubada)
V- Ayşe Dolley'in Bulunmadığı Bölge
Kim bu adamlar ayakları üzerinde duruyorlar
Başlangıçta dinleniyorlardı
Sonraları hiç yorulmadılar
(Vedha çok gençti)
Deniz tuzu kokan saçlarını yıka sararıyorlar
Bir takım unutulmuş yüzler gibi
Sigara içiyorlar çok ve ölümü kullanıyorlar
Artık onları ben bile tanımıyorum
Romanyalı pembe gözlü şeytan
- Yahudi soyundandır biraz -
Harita bilmeyen bir Vedha'yı
Bir ağacı yakıp içer gibi öpüyordu
Eski takvimleri seve seve kullanır
Ben ikinci gözümü bir kurşunla değiştim
Ne denebilir benim gözüm maviydi
VI- Vedha Vedha Vedha
Denizden uzaklaşmaksızın birbuçuk ama değişen birbuçuk
inançlarını nerede bırakmıştın sen
Aradığın şehirleri taşıdı trenler
Pabucumun bir teki ırmağa düşmüştü
Göğün ta kendisi o zaman geldi
Gel biz gidelim buralardan yalınayak (Vedha'm gitmiş)
Vedha Vedha Vedha ne diyordu (diyordu ki) .
cesare beccaria'nın mart 1763 yılında yazmaya başlayıp 1764 yılında bitirdiği kitap. Kitapta suçlar ve bu suçlara uygulanacak cezalar çok etraflıca irdelenmektedir. Özellikle cezaların temel mantığına yönelik irdelemeler çok çarpıcıdır. Kitabın ''Ölüm cezası üzerine'' başlıklı bölümünde şu ifadeler yer almaktadır.
'' ... Bir caninin öldürülmesinin dehşet verici, ama geçici görünüşünden çok, özgürlükten yoksun bir insanın uzun ve acılı durumunun örnek olması, suçlara karşı çok güçlü bir dizgindir. Çünkü, insan, bir tür hizmet hayvanına dönüşünce topluma verdiği zararı kendi yorucu çalışmasıyla giderip onarmaktadır. Bu etki, insanların her zaman uzak bir karanlıkta gördükleri ölüm düşüncesinden çok daha güçlü ve sarsıcıdır. Zira, o zaman insan, bizzat kendisinin üzerine kapanacak, sık sık şöyle deyip duracaktır: ''Eğer benzeri suçları işlersem, ben de uzun süre bu tür acınası koşullara boyun eğmek zorunda kalırım.''
Ölüm cezasının bıraktığı izlenim ve etki, ne denli şiddetli olursa olsun, en kalıcı olaylarda bile çabucak bellekten silinip unutulmaya karşı fazla direnemez. Bu unutma, insanın doğasında vardır. Özellikle tutkular, bu unutma sürecini hızlandırırlar ...''