mastürbasyon yapma konusunda kendini aşmış kişilere verilen ünvan. bu arkadaşlar toplumda, arkadaş ortamlarında ya da sözlükte iki günde bir msn den bir hatun düşürdüğünü, sözlükteki tüm kızlarla mesajlaştığını, artık seks yapmaktan yorulduğunu, tüm kadınların kendisine hasta olduğunu söylerler. sanırsınız ki arkadaş bir seks makinasıdır ama foyası elini gördüğünüzde ortaya çıkar. aşırı sürtünmeden dolayı avuç içi derisi soyulmuş bir sol el ve çene altında olanca sarılığı ile göze çarpan o iğrenç sivilce...
1920'lerde beşiktaş ta futbol oynayan siyahi türk vatandaşı. 1924 olimpiyatlarına derisinin rengi siyah diye gönderilmemiştir ama işin garibi kendisi o yıllarda türk silahlı kuvvetlerinde albay rütbesine kadar yükselmiş bir subaydır.
Fenerbahçe nin Ankaraspor deplasmanında sergilediği futbol ve aldığı skor Başkan Aziz Yıldırım ı çileden çıkardı. Karşılaşmanın bitiş düdüğü ile birlikte büyük bir hışımla soyunma odasına giderek tepkisi ortaya koydu.
Yıldırım ın, kaçan penaltı sonrasında son saniye golüyle gelen beraberlik nedeniyle çok sinirlendiği ve soyunma odasında futbolcuları eleştirerek bir hayli sert çıktığı bildirildi.
Yıldırım ın gazabından, soyunma odası koridorlarında karşılaştığı hakem Halis Özkahya da nasibini aldı. Yıldırım ın, Özkahya ya Utanmaz herifler. Maçı nasıl 35 saniye fazla oynatırsınız diye bağırdığı öğrenildi. Hakem Özkahya nın da yanıt vermeye niyetlendiği ancak daha sonra bundan vazgeçtiği, araya giren güvenlik güçlerinin de Yıldırım ı sakinleştirdiği ifade edildi. Bu arada federasyon temsilcilerinin Yıldırım ın sözlerini raporlara yazdığı ve Fenerbahçe başkanına ceza geleceği ifade edildi.
peşin edit : ulan amma geri kafalısın demeyin, yazar mizahtan anlayan bir adamdır.
vizontele de yıldızı parlayan tolga çevik, organize işler deki rolü ile tavan yaptığı oyunculuğunun kaymağını avrupa yakası nda sacit kral karakteri ile afiyetle yiyor. komik bir adam, sempatik bir yüzü var allah pardon kızkardeşi ile evli olduğu cem yılmaz yürü ya kulum demiş itirazımız yok. biz de sacit kral ı gülerek izliyoruz. ama birader, komedi dükkanı isimli program hiç de komik bir program değil. evet, değil. bu programı izleyip de gülen arkadaşlar arasında yaptığım küçük bir araştırmada elde ettiğim sonuç şu: millet yanındaki gülüyor diye gülüyor. gülmez isem salak diye adlandırılırım diye gülüyor kardeşim. şimdi yayında olan maximum card reklamını izleyin. bu dediklerimi daha da iyi anlayacaksınız.
sahibinin avrupa yakası nın her bölümünde giymiş olduğu süper mini etekler ya da şortlar nedeni ile artık dizinin oyuncu kadrosundan sayılması gereken organlar.
3-4 yıl öncesine kadar sivil havacılıkta thy nin tekel olması ve akabinde fiyatların anormal şişmesi ile korkunç rakamlara fırlayan uçak bilet ücretlerinin, ulaştırma bakanının sivil havacılıkta vergileri kaldırmasıyla tepetaklak düşmesi ile uçağa binmek artık her türk vatandaşının gerçekleştirebileceği bir olay haline geldi. yalnız, bundan 3-4 yıl öncesine kadar sadece elit! kişilerin binmesine alışkın olan bazı ukela dümbeleği şerefsiz zengin kitle bu durumdan rahatsız hale geldi. mesele nerede ise halk plajlara hücum etti vatandaş denize giremiyor noktasına geldi. bu durumun neticesinde bu snob ve ukela arkadaşlar uçak yolculuklarında gerek havada gerekse bekleme salonlarında sergiledikleri şımarık ve hırçın tavırları ile kendilerinden illallah dedirtmektedirler. yazar, izmir-istanbul uçağını beklemekte ve bir yandan da insanları izleyip sözlüğe yazmak için malzeme toplamaktadır. orta yaşlarda bir kokoş ile yanındaki jigolosu uçağı beklemektedir. izmir in insanı terleten ılık bahar havasında bile kürk giymekten vazgeçmeyen kokoşumuz pencereden inen uçağı izlemektedir ve akabinde körüğe yanaşmasını hayret ile karşılar. hemen epey yüksek bir ses tonu ile bir görevli yok mu kim bakıyor buralara tavırları ile ufaktan feryat moduna geçer. yazar ise bakalım ne olacak hayreti ile gözlemlerine devam etmektedir. kokoş bulduğu görevliye der ki :
- şimdi bu yeni gelen uçak mı bizi istanbul a götürecek.?
- evet hanımefendi...
- olur mu öyle şey canım.aaaaa...uçak şimdi indi. hemen nasıl kalkar. çabuk genel müdürünüzü bulun. yeni bir uçak koysun buraya..
- ?????????
- size söylüyorum . niiiiii....çabuk bana yetkili bulun. sizleri süründüreceğim. rezil edeceğim.
tüm salon ve görevliler mavi ekran modunda kokoşu izlemekteyiz. yazar, akabinde ihtiyaç gidermek için yerinden kalkmış ve geldiğinde yolcuların körük önünde sıraya girdiklerini görmüştür. kokoş ise.. yanlış tahmin etmediniz. kuyruğun en önünde jigolosu ile beklemektedir.
peşin edit : o kadar çok uçağa biniyorum ki anlayın ne kadar zenginim yazarı değilim. işim bu. o yüzden sık seyahat ediyorum.
havaalanlarında ikinci polis kontrolü noktasından sonra arındırılmış salonda uçağa alınmayı bekleyen yolcularda görülen ve sebebi anlaşılamayan acayip psikoloji. uçağın kalkmasına daha 40 dakika vardır ve iç salonda anons gelmesini beklemektesinizdir. uçağa bağlanacak olan körüğün girişi tam karşınızdadır ve önüne gelmiş hiçbir görevli yoktur. işin garibi pencereden dışarıyı görmektesinizdir ve henüz uçak da körüğe yanaşmamıştır. bir 5-10 dakika geçer ve salon tamamen dolar. insanlar sabırla beklemektedirler. kimi gazete okumakta, kimi ise kahve-çay v.s. içmektedirler. derken o inanılmaz an gelir. bir yolcu evet sadece bir yolcu yerinden kalkar ve çıkış kapısının önüne gelir. bir anda inanılmaz bir hareketlenme başlar. koltuklarda oturan yolcular sanki deprem olmasına 10 saniye kaldı gibi bir anons yapılmış gibi ya da hemen sıraya giren ilk 50 kişiye çeyrek altın verilecektir gibi bir anons yapılmış gibi yerlerinden fırlarlar ve hemen sıraya girmeye çalışırlar. bu arada itişenler, birbirlerinin ayağına basanlar da olur. siz ise yerinizde olanlara bir anlam veremeden gazetenizi okumaya devam edersiniz. henüz uçak yoktur. birtane görevli de yoktur. ama bizim millet koyun psikolojisi ile sıraya girer ve en az 20 dakika o vaziyette bekler. siz de onları izler ve yazıcam ulan bunu sözlüğe der...