son günlerde ardarda patlayan mayınlar karşısında ulu önder! recep tayyip erdoğan'ın arada bir açıklama yaparak kendisinin çok şey yaptığını zannetmesi dolayısıyla koordineli olarak siyasi otoriterin dalmış olduğu gaflet.
bundan önce akp ve zaman gazetesi ve cemaati hakkında çok olumsuz entry'ler girmiş yazarın, gerçege uygun olmayan, bel aşağısı saldırılar taşıyan ve apaçık sözlük ortamını provoke etme amaçlı, halkın tercihi ile iktidara gelmiş bir partiye ve dolayısıyla o parti şahsında seçmenine hakaret edilmesi ile biran düşündüğü tepkidir.
ama yazar bunu yapamayacak, kendi objektifliği ve dürüstlüğü adına bu entryleri silmeyecektir, fakat haksızlık karşısında gerekirse sivri dilli bir tutum takınacak, suistismal edilmesine karşın objektif olabilme çabasını da bir daha gündeme getirmeyecektir.
sadece hakaret edecek düşünceye sahip olmak iddiası ise kocaman bir ironidir.
sadece yazarı ilgilendirecek entryleri subjektiflik nedeni ile silen mod anlayışının sözlük yazarlarının anıları entrylerinı aynı neden ile silmemesi ile sözlük yazarı anılarını hakkında subjektiflik ve öznellik kapsamında içtihat oluşturacak kararında varılan neticedir.
edit:subjektiflik nedeni ile işbu entry min silinmesini beklemekteyim.
nusaybin'de ''türkler tarafından katledilmiş ermeniler!''e ait olduğu iddiası ile açılan ve isveç Stockholm Södertörn Üniversitesinden Prof. David Gaunt'un da katıldığı incelemeler sonucu mezarın romalılara ait olduğunun ortaya çıkmasıdır.
hem laiklik sömürücülerine, darbe şakşakcılarına, irtica geliyor diye kıvranan demogojik bünyelere hem de hükümet ve şakşakcısı cemaatlere karşı olduğunu açıkca ifade etmek çelişki değil, objektifliğini her zaman koruma çabasıdır.
darbe şakşakçıları, laiklik sömürücüleri hakkında çok şey yazıp anlatmaya gerek yok.
halka verdiği sözler ile iktidara gelen, fakat icraatları ile değil mağdur psikolojisi ile sandığa gitme sinsiliği ile avuçlarını ovuşturan, başörtüsü, imam hatipler,yök sorunu için toplumsal-kurumsal mutabakat arayan ama kendi cumhurbaşkanlığı için bu mutabakat arayışında bulunmayan, kadrolaşmayı kale fethetme zihniyeti ile yapan ve kendi teşkilatlarını topyekün kamuya dolduran, yerel yönetimlerde memur alımlarını belediyelere bırakarak torpilin dikalasına kapı açan, işsizlik ile mücadeleyi değil, piyasa ve sermaye sahiplerinin yanında olmayı tercih eden, tek başına iktidar olmanın gücünü kullanamayarak bizi hayal kırıklığına uğratan, duygularımızı, oylarımızı sömürmüş olan akpartiye ve onu desteklemeyi allah rızası gibi sunmaya çalışan, taraflı, halktan önce, önceliği kendilerine imkan tanıyan hükümet olan riyakar,yalancı cemaat basınından da razı değilim.
ne bir görüşün militaristi, ne bir iktidarın yalakası, ne bir darbenin şakşakçısı, ne de bir fikrin düşmanı olmadan, sömürücülere karşı senden, benden, sağcı, solcu ayrımı yapmadan halk için fikren, zikren karşı durabilmektir aslolan.
an itibari ile hurriyetim.com'un yeni manşeti. hurriyetim.comdaki haberin ayrıntısı şöyle;
Altı cana malolan ve 70in üzerinde kişiyi yaralayan patlama hakkındaki şu bilgiler hedefin Büyükanıt olduğu kuşkusunu akla getirdi:
1) Orgeneral Büyükanıt ve kuvvet komutanları saat 20.00 sularında Anadolu Medeniyetleri Müzesinde IDEF Savunma Fuarına katılan 49 ülkeden 400 yabancı konuğa verilen kokteyle ev sahipliği yapacaktı. Bomba, komutanların müzeye giderken kullanacağı güzergáh üzerinde patladı.
2) Büyükanıt ile kuvvet komutanları, yakın tarihte belki de ilk kez terör eylemine sahne olan olay yerine topluca geldi ve incelemede bulundular. Komutanlar, Başbakanın aksine açıklama yapmadılar.
3) Eylem yerinin komutanlarla konukların buluşacağı müzeye yakınlığı terör eylemine kurban giden yabancı sayısını da artırdı.
son zamanlarda barzani ve talabaninin tarzani üsluplu açıklamalar yapması, abd'nin riyakarca pkk'yı destekliyor olduğunu bize sezdirmesi ve bizi kışkırtması ve son olarakta ulustaki patlama ile akıla gelen şüphe.
bugünki saldırı sonucu hepimiz k.ırak a müdahalede bulunulması gerektiğinden hatta şimdiye kadar iradesizlik ortaya konulduğundan bahsettik.(ben küfrettim de) ama sakince düşünüldüğü zaman bizi ısrarla k.ırak a sokmaya çalıştıkları fikrine ulaşılıyor. bizi ortadoğu ateşine çekmek istiyorlar. böylesi bir müdahale lehimize veya aleyhimize çok büyük bir değişikliğin oluşmasına anlamına gelir. allah yardımcımız olsun.
pkk'nın yeniden hortlama sürecini sadece izlemiş, d.bakırda oy kaygısı ile ''kürt sorunu'' nu yumurtlamış, k.ırak a müdahele için siyasi iradeyi ortaya koyamamış, birşeyler yapmak için çırpınan edip paşayı abd talimatıyla görevden almış, en büyük başarısını başbakanın bush'un yanında ayak ayak üstüne atmasında gören iktidar için son saldırı ile sorulacak soru.
moderasyonun tavırlarından dolayı subjektifliğin değerlendirilmesidir.
sağ görüş için hem 27 mayıs hem de 12 eylül darbeleri büyük acılar getirmiştir, asla kaul edilemez. ama ülkenin solcuları! (türkiyede hiç bir zaman sosyal demokratlar olmadı, sadece bir parça ecevit) 12 eylül'ü kendilerine yapılmış bir darbe olarak lanetlerken, başbakan asılan 27 mayıs'ı devrim olrak nitelendirmektedirler.
sözlükteki siyasi atışma ve sataşmalarda taraf olduğu iddia edilen (ki bence de öyle) ve dikte yönetimi uyguladığı savunulan ( o kadar da değil artık) moderasyon müdaheleri ile kimin için hangi müdaheleyi (darbeler, muhtıra filan) anımsatıyor?
az önce flash t.v'de ali atıf bir in sorduğu süper! mantıklı soru.
öyle de güzel söylüyorki ali atıf hocam sanki iddia kuponu için maç yorumluyor. ''ee şimdi akp'nin çok üstüne gidilirse birinci parti olur,ee o zaman muhtıra olmaz mı?'' olmaz hocam hocam olmaz sen ne dert et ne heveslen. bu millet artık darbecilere fırsat vermeyecektir. çok çok internetten bir bildiri yayınlanır sonra da teknik bir nedenle kaldırılır. sen de kendi kendine darbecilik, irticacılık oynarsın.
genelkurmay başkanını ve etrafındaki üst düzey komutanları ordu sanan zihniyetinin siyasi söylemlerini bu eksene oturtmalarıdır.
ilginçtirki onların ordu sandıkları adete geleneksel olarak ülkemin hep önünü tıkamışlarken bizim ordu ve peygamber ocağı evlatları saydıklarımız analarının kınalı kuzuları iken ya bir kahpe kurşunla ya da bir serseri mayınla şehadete ermişlerdir. ne ilginçtirki halkın sevdiği bir komutan olan eşref bitlis hala açıklığa kavuşmamış bir helikopter kazasında şehit olurken, terörle mücadelede askeriyle beraber çatışan osman pamukoğlu faşişt ilan edilirken, balolarda şarap yudumlayıp milletin meclisine müdahele edenler ordu, buna karşı koyun gibi susmayanlar pkk'lı veya yunan, edip akbayramlar, ferhat tunçlar ise vatansever ilan ediliyor.
birçok sermaye gazetesi yazarının sözü uzatmadan yapılacak öz tanımıdır.
hani bunca adam hep beraber ''hopppaaaa, dönüyoruz'' mu dediler yoksa 80 öncesi marksist olmak ( kamplaştırılan ve bölünen türkiye'nin bir tarafı) ile 80 sonrası liboş olmak, emperyalizm'e ( uzun dönem danışıklı döğüş sürdüren rus ve amerikan emperyalizmi) sadakat mıdır? bu bir çokları için muamma ama dikkatli bakanlar için apaçık anlaşılabilinir vaziyettir.
sağlık gerekçeleri ile affedilenler, çogunluğunu pkk, dhkp/c ve tikko militanlarının oluşturduğu, bir kısmının güvenlik güçleri ile girdiği çatışma sonucu öldürüldüğü, bir kısmının terör nedeni ile tekrar yakalandığı, bir kısmınında dağ kadrosuna dahil olduğu teroristlerdir.
küçük kız çocuklarının velileri ile katıldığı programda ilahi okumaları karşısında,genelkurmayın o yaşta çocukların yatagında olması gerekir açıklamasını takiben, okan bayülgen'in geceyarısına kadar programınında tuttuğu ve yeliz yeşilmen'e sorduğu soruları kendisine de yönelttiği küçük reklam yıldızı asena için de vermesi gerektiğini beklediğimiz muhtıra.
laikliğin kamu ile ilgili bir kavram olduğunu hala kavrayamamış bazılarının kendilerini ısrarla sokmaya çalıştıkları enteresanlık.
+ abi ben laikim
- hadi ya, kendi din ve devlet işlerini birbirinden mi ayırıyorsun?
+ hayır din ve içtimai hayatımı birbirinden ayırıyorum
- o da güzel ama ben laik değilim, laik demokratik cumhuriyete inanıyorum
+ abi ben parlementer sistemim.
- hadi ya, ben de monarşik düzenim.
akp %25 oy oranlarına düşmüş, 4 partili parlemento yolu görünürken yaptıkları hamleler ile akp'yi %45 e taşıyan ve iki partili parlemento yolunu açan, beceriksiz, basiretsiz belki de akp ile anlaşmalı soldur.
reklamları takip ederek ülke ekonomisi hakkında fikir sahibi olabilmektir.
reklamlar, rakamlar kadar önemlidir ve oturup sadece reklamları izleyerek, biraz da pazarlama tekniklerine ve hitap etmeye çalıştıkları kitleye dikkat ederek ülke ekonomisi hakkında ciddi ipuçları yakalabilinir. hem talep hem de arz büyüklüğünü reklamlardan anlamak mümkündür. kurumsallaşmaları ile profesyonel çalışmaya başlayan reklam ajansları da yaratıcılıkları ile reklamları izlenebilir (takip edilebilir) kılıyor, hatta bazıları reklamı sanatlaştırabilme kaygısı güdüyor. hemen zaplamayın, reklamları izlemeye devam edin.
başını örten herkese siyasi amaçla örtüyor diyenlere karşı sarf edilen ironik cümle. mantıksızlıkların bu kadar belirgin olması hala bazı şeyleri anlaşılır kılmıyorsa, ortada bir ideolojik körlük var demektir.
türbanla üniversiteye gelmek isteyen kızların bir sınavı kazanarak elde ettikleri haklarını gasp ederken meşrutiyet arayışında, kurbanlara sunulan savunmada sıklıkla geçen örtü.
türban, tesettürün modernizasyonudur. nasılki açık bir kız, üniversitesi olan bir şehirde kendi yaşına ve sosyal çevresine uygun giyiniyor ve kendini ifade edişinin bir parçasını giyimi oluşturuyorsa, tesettürlü bir kız içinde aynı şeyler geçerli.
mesela istanbulda üniversite okuyan 20 yaşındaki tesettürlü bir genç kızın köyünde patetes toplayan anası tarzında giyinip, başını örtüp okula gelmesini beklemek sosyal çevreye ve mantığa uygun olmaz. ama yasaklar için bahane ve kelime çok , ne dersek boş.
bazı hazımsızların, kendini bilmezlerin ve ekseriyetle din ve halk düşmanlarının ısrarlı yaklaşımlarıdır.
insanların inançlarına saygı duymayan, duyamayan bu hazımsızlar bugünlerde de halkın siyasi tercihlerine saygı duyamamakta ötesi çaresizliklerini nasıl ifade edeceklerini de bilememekte, saldırganlaştıkça saldırganlaşmaktadırlar.
halbuki insanlar elele tutuşşa, hayat bayram olsa uzansk sonsuza ne güzel olacak değil mi!? fakat inanca saygı duymadıkça, fikre değer vermedikçe, sorunları değil tabuları tartıştıkça bu nasıl mümkün olacak?
bir ateist'e bir inanan saygı duymalıdır. inanmıyordur ateist belki inanamıyordur ama saygıyı hak ediyordur. bir komunist'e herkes saygı duymalıdır, hissiyat ile eşitliği savunuyordur, belki de yoksulluğun mağduriyeti yaşamış ve çok az kişinin anlayabildiği kadar anlamıştır yoksulluğun gözü kör olasıcası olduğunu. bir başörtülünün başörtüsüne saygı duymak gerekir. inanıyordur ve kalbi ile, hissiyatı ile örtünmüştür.
insanlara saygı duymayanlara saygı duymayın, çünkü saygı duyulması gerekene, yüzüne tükürülmesi gereken yüzünden haksızlık yapmak, kendinize de haksızlık yapmaktır.
malesef sadece sözlüğümüzde görülen talihsizliktir.
yazarla aynı siyasi düşünceleri paylaşıyor olmak, sürekli o yazarı yağlama ve koruma içim meşru sayılmaktadır. ''ben yobaz gençlik diyip küfrettim o da etti o zaman o süper hadi bunu dile, klavyeye getireyim.'' ee bazılarının ruhu kamplaşmaya, fikri saldırganlığa çok yakın. etki-tepkiden dolayı onlara az da olsa benzemiş olmaktan utanıyorum.