nba'deki vasat denebilecek head coachlarından biridir. lakin oyuncu iken döneminin en sağlam savunmacılarından biriymiş. Cleveland Cavaliers ve New Orleans Hornets gibi takımları çalıştırmışlığı vardır. şimdilerde, larry brown kişisinin görevden ayrılmasıyla charlotte bobcats takımının başına geçeceği konuşuluyor.
kadın eşitliğini, kadınların, birahanalerde, pavyonlarda olmadı podyumlarda sömürülüp
sapkın zihinlere peşkeş çekilmesi zanneden zihniyetin algılamakta zorluk çektiği bir coğrafyadır.
kadınların, meta olarak kullanılmasına karşı çıkarlar.
1993 doğumlu yeni nesil orta saha maestrosu. brezilyalıdır. dehşet derecede kıvraktır. süratlidir. arsenal şimdiden peşkeş çekmiştir kendisini. 2011 yılından itibaren gunners saflarına katılacaktır. gelecekte büyük yıldız olması muhtemeldir. hele ki arsene wenger kişisinin şefkatli kollarında.
iktisat öğrencileri için ironik bir kavramdır sosyalizm..
zira üniversite sıralarında boy gösterirken, tek taraflı eğitim sistemimizin katkılarıyla kapitalist düşlerde gezen öğrenciler, sosyalizm hakkında demediğini bırakmaz. uygulanması imkansız, artık geçmişte kaldı, insanları tektipleştiriyor. bunun gibi binlerce bıdı bıdı işte.
lakin davanın yönü mezun olup da gerçek hayata adıma atmaya doğru değiştiği zaman, tek kurtarıcı olarak devreye girer sosyalizm.
iş bulamamanın, dahası özel sektörde asgari ücret ile sürünmenin verdiği çözülme ile kapitalist ve bencil düşler yerini sosyalist ve toplumcu gerçekçiliğe emanet eder.
fundamentali yüksek seviyelerde olan bir basketçi. lakin fundamental olarak bir hakeem olajuwon kadar ileride değildir. zaten hakeem bu konuda çağın en iyisidir. ona en çok yaklaşan belki Arvydas Sabonis olabilir.
tim duncan, bana hep tekdüze bir oyuncu olarak görünmüştür. ne yapabileceğini az çok kestirebilir insan. ne bileyim bir kevin garnett gibi heyecanlandırmaz. gözlerinde o hırsı, mücadeleyi hiç göremezsiniz. hayvani bloklar, insanı çoşturan smaçlar sergilemez hiç. bu konuda da bir shawn kemp vardır ki onun adını anmak için önce üç kere amin demek gerekir.
şutu ve atletizmi çok iyi seviyelerde olmamasına rağmen, karakteri, oyun zekası ve biraz da şansı sayesinde bu noktalara gelebilmiştir tim duncan. zira spurs organizasyonunda boy göstermek başlı başına bir şanstır. zira garnett gibi minnesota yollarında heba olmak varken.
tabi, nba gibi kurtlar sofrasında bu derece etki edebilmeyi, tek başına şans ile açıklamak haksızlık olur. dedik ya oyun bilgisi, zekası, pas yeteneği, efendiliği üst seviyelerdedir.
lakin her şeye rağmen gözümde hep garnett efsanesinin gerisinde kalacaktır.
1997 nba draftında boston celtics tarafından ilk turun altıncı sırası gibi önemli bir yerden seçilmesine rağmen, beklenen performansı hiç segileyememiş basketçi. nba'da dolaşmadığı takım kalmadı bunun. iyi bir şutör olmasının dışında başka bir fonksiyonu yoktur. Michael Jordan tarafından efsanevi bir blokla alaşağı edilmişliği de vardır.
bahar ile şule basın açıklaması yaptıkları için karga tulumba gözaltına alınmıştır. bir türkiye klasiği yani. behzat ç komiserimiz ise kurtarıcı elbisesini giymiş, ikisini kurtarmaya gitmektedir. lakin bahar, arkadaşlarını arkada bırakıp kurtulmak istemez. ayrıca behzat komiserin karakolda bir adamı haşat etmesinden rahatsız olmuş ki bunu yüzüne karşı söyler. behzat ise yaptığını savunmaya çalışır. ve ikisi arasında şöyle bir dialog kayıtlara geçer,
bahar: - sen anlat bana, sistem böyle mi düzelecek? her şeyi böyle mi düzelteceksin?
behzat ç: - var mı daha iyi bir fikrin? söyle onu yapayım.
bahar: - zaten biz daha iyisini anlatmaya çalıştığımız için gözaltındayız behzat..
bunun üzerine, behzat komiser bahar'Dan ümidini kesmiştir. en azından birini kurtarayım edasıyla şule karakterine bakmaktadır. şule ise şöyle der,
- ben özal kuşağıyım. siyasetten anlamam. çıkarabilirsin beni..
harun karakterinin, kültürünü dökmek için ara ara ingilizceye başvurmasıyla tebessüm ettiren dizidir. sanırım dizinin bütünlüğünden bağımsız olarak bu noktada gönderme yapılıyor. ingilizcenin amaç olarak değil de daha çok araç olarak kullanılmaya çalışıldığını aktarıyor. zaten harun, bir defasında Eda karakterine olan aşkı için ingilizce kursuna gittiğini falan söylemişti. tarafımca yakalanan ufak bir ayrıntı galiba.
onunla birlikte gayet başarılı bir yapımdır.
kurgusu, gerçekçiliği, oyunculukları ki burada survivor hakan'ı tenzih ediyorum, müzikleri ki burada pilli bebek ekibine selam gönderiyorum ve zihinlerdekinin aksine gerçek polis karakterleri çizmesi ile gayet samimi yapımdır.
hani cnbce kanalında, amerikan aksiyon dizilerinden biri olarak boy gösterse, yadırganmaz.
12 Eylül darbesi döneminde aktif görev alan Emekli Hakim Albay Ahmet Turan, o çocuk dediği erdal'in ellerinde kanıt olmamasına rağmen asıldığını aktarmıştı.
hatta yaşı tutmadığı için, kemik ölçümü yapılmaksızın Adli Tıp'ta bir kişinin röntgeni çektikten sonra ve yaşının 18 olduğu hükmünü verdiğini söylemişti.
darbe döneminde hakimlerin, savcıların, doktorların hukuk ve hipokrat yemini doğrultusunda hareket ettiğini zannediyorduk. kötü oldu bu.
21. yüzyıla ayak bastık. insanların önünde her türlü imkan var.
belge görmek isteyenlere kitap okumak ağır gelirse, internette araştırma yapılabildiğini hatırlatalım.
ne erdal eren suçluydu, ne er zekeriya önge, ne de MHP'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir tarafından katledilen ODTÜ öğrencisi Sinan Suner..
mavi marmara gemisinde ufak çocuğu ile birlikte yer alan kadının ne işi varsa, bu kadının da mitingde aynı uğraşı vardır..
tabi gemideki kadına laf söylemeyip salt israil'i eleştiren iki yüzlü yurdum insanları, hükümeti eleştiren miting konusunda farklı bir tavır sergiler.
bir de hüseyin üzmez hakkında yorum yapmamayı dinin bir gereği kabul eden sürü, bu kadını hamile olduğu için ahlaksızlıkla suçlarlar.
cibiliyetlerinden bir kesit sunarlar.
salt olarak recep tayyip erdoğan ile sınırlandırmamak gerekir ama siyasilerin liderliklerine, hitap yeteneklerine karşı yapılan övgüyü anlamış değilim. adamlar binbir eğitimden geçiriliyor. hangisinin bu etkileyici özellikleri doğuştan ki?
örneğin bir konuşma yaparlarken, hep kağıda bakarlar. bakmadıklarında genellikle saçmalarlar zaten. o kağıdı da en az 5 en fazla 10 kişilik ekip hazırlamaktadır.
yani bildiğimiz ezberden konuşma yapmaktalar.
şu ülkede siyasetçilere hayran olma, onları bir über insan gibi kabul etme önyargısı nedir? nerden çıktı? niye böyle?
şimdi öncelikle polis şiddetini haklı çıkarmak için yapılan klasik bir Engin Ardıç yorumu. malum kişinin kim olduğunu, zaten biliyoruz. bu konu hakkında zaten değerlendirmeye gerek yok.
bir nokta var ama, o da ilgi çekiyor. kızları 14-15 yaşlarında imam nikahı ile kuma yaptıran, kızları erkekleri kölesi haline getiren bir geleneğinin şövalyelelerinin, 19 yaşında kız hamile mi kalırmış, ayıp ayıp bunlar komünist bunlar münafık tarzı göndermeler yapması.
bak işte komik olan taraf bu.
hem de engin ardıç kişisinden bile daha komik.
tarihte galatasaray ile fenerbahçe gibi iki dev takım arasındaki en farklı ikinci mücadeleye sahne olmuştur. en farklı mücadele ise, 12 Şubat 1911'de istanbul Ligi'nde Galatasaray'ın 7-0 kazandığı müsabaka olmuştur.
7 sayısının 6 sayısından büyük olduğunu anlamakta zorlananlar abaküs buluşundan yararlanabilirler.
şimdi dağılın..
öncü kavramı,
herhangi bir alanda veya işte adımı atan ilk kişi olmak, önderliği üstlenmektir.
yani başlık ile yapılan yorum birbirinden tamamen farklıdır.
son yıllarda her branşta şampiyonluğun favorisi olmak öncü olmak değildir.
gerçekte kimin öncü olduğunu ise tarih yazmıştır.
ülke sporuna, gerek taktiksel gerek yatırımsal anlayışın, avrupa'da başarı, altyapıya önem verme, tesisleşme anlayışının galatasaray sayesinde kazandırıldığı nettir.
galatasaray milattır, geri kalan her şey ise teferruat.
son günlerde iyice ayyuka çıkan bir türkiye klasiğidir.
hümanist polislerimizin, haklarını aramak için sokaklara dökülen öğrencilere, işçilere ve benzeri gruplara karşı acımasız bir şekilde şiddet uygulaması artık sıradan bir olay haline gelmiştir.
hem de demokratik ve özgürlükçü normlara dayandığı iddia edilen bir ülkede..
amaç tabi, kitlelerin mevcut yönetime karşı sindirilmesidir.
zaten, söz konusu kişilere, provokatör, anarşist, vatan haini gibi yakıştırmalar yapılmasının nedeni de bu oyunun bir parçasıdır.
hatta bir öğrencinin polis şiddetiyle karnındaki bebeğini kaybetmesini bile meşru görebilecek, olsun en azından bir anarşist daha öldü modunda yorum yapabilecek kapasitede insanların oluşmasını sağlamak da bu oyunun bir parçası.
sokağa çıkanlarla birlikte, halkın tamamına gözdağı verilmektedir.
hakkını arama, ses çıkarma, sus ve iman et.
buraya kadar her şey normal.
tarih boyunca mevcut yönetimler makamlarını sağlama almak için din ve kolluk kuvvetlerini kullanarak insanları sindirmeyi başardılar zira.
lakin ülkemizde özellikle son dönemlerde, polisin kız ve erkek ayırımı yapmadan öğrencileri yerlerde sürüklemesinden, coplamasından orgazm olabilen yurttaşlar er meydanında sahne almaya başladılar.
bu tarih boyunca görülmüş değildir.
nasıl bir psikoloji ve cinsel sapkınlıkları varsa, polis her copu kaldırdığında bunlar ekran başında dürtüleri tarafından uyarılıyor.
muhtelif bölgelerinden sıvı çkması da muhtemeldir.
yoksa herkesi postal yalamakla suçlayıp, kendilerinin cop yalayıcılığına soyunmasının başka nedeni yoktur.
birilerinin şiddete uğramasını meşru göstermeye çalışmanın hatta sevinçle karşılamanın başka bir açıklaması da olamaz.
hangi din, hangi inanış, hangi kültür böyle bir dürtüyü haklı çıkarabilir?
insanın, vahşi iç güdülere sahip bir hayvan olduğu, bencillik ve şiddetin doğuştan var olduğu Darwinizm ile tarih demlerinde yer almıştı aslında.
amma velakin bu adamların darwin görüşleriyle de araları bozuktur.
..
not: bu başlık hiçbir yerden çalıntı değildir.
yönetime karşı muhalefetin sindirilmesidir sebep.
insanların istisnasız, katı bir şekilde kendine emredilene uymasını sağlamaktır.
düşünmeme, sorgulamama amaç edinmeye çalışılıyor.
gerçi bu salt olarak mevcut yönetim ile sınırlandırılamaz.
tarih boyunca yönetimler, makamlarını sağlama almak için dini kullanıp insanların boyun eğmesini sağladılar, boyun eğmeyenleri de kolluk kuvvetlerini kullanarak sindirmeye çalıştılar.
maçta varlığı ile yokluğu belli olmayan mahzun bir arkadaş seçilir.
ve ismi zikredilerek,
- ulan bu çocuk maça niye gelmedi, bir şey mi oldu acaba?
gibi yüksek seste serzenişte bulunulur.
malum çocuk şaşırır ve,
- ben burdayım ya..
diye aynı ses tonunda bilgi verir.
sonra,
- o zaman oyna da varlığın belli olsun a.q..
diye bağırılır.
saha içindekilerle birlikte izleyenler de yarılır.
malum çocuk mu?
o andan sonra 2 gol 2 asist yaptı.
ben bugün bunu gördüm..
bir dizi düşünün ki sol görüşlü bir kişinin işkence ile katledilmesini yumuşatmadan gösteriyor, üstüne emniyet içinde cemaatleşme çalışmalarına gönderme yapıyor. daha önce biri böyle söyleseydi kahkaha atardık herhalde.
öyle bir dizi işte..
bir zamanlar nba yıldızları arasında sayılırken, alkol sorunu yüzünden dibe vurmuş basketçi. o kadar ki hakkında başlık bile açılmamış.
ayrıca kaderleri bakımından ilişkili olarak,
(bkz: shawn kemp)