Osmanlı imparatorluğu'nun büyük şehirlerinde erkekler birbiri ardına cephelere koşmaya başlayınca, pek çok kadın erkeksiz kalır. Birinci Dünya Savaşı'nın son yıllarında Müslüman Osmanlı toplumunda bir kadının erkeksiz kalması, açlıktan kırılan bir şehrin ortasında gelirsiz kalmış olması anlamına gelmektedir.
Bu durumun açtığı toplumsal yaralar, Harbiye Nezareti'ni de müthiş rahatsız etmektedir. istanbul'da erkeklerini cepheye uğurlamış olan Müslüman Osmanlı kadınlarının karşı karşıya kalmış oldukları geçim sıkıntısının farkında olan Nezaret, birtakım toplumsal önlemler alma ihtiyacı hissederAlınan bu önlemlerden biri de, Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın idaresinde kurulmuş olan Kadınları Çalıştırma Cemiyet-i islamiyesi'dir.
işte bu durum karşısında, Kadınları Çalıştırma Cemiyeti'nin geliştirmiş olduğu en ilginç uygulama Osmanlı ordusu bünyesinde yer alan amele taburları arasında, deneme mahiyetinde bir de kadın amele taburu kurulması fikrini ortaya atmak olmuştur.Kadın işçi Taburu'na katılan kadın işçiler Osmanlı ordusuna mensup olan diğer askerler gibi er maaşı alacaklar, ayrıca yaptıkları işe göre ücret almaya hak kazanmış olacaklardı.
Kadının orduya katılabilmesi için, çocuğunun olması durumunda, çocuğunu da yanında getirmesi kabul edilmiştir. Kadınların aşılarının tamam olması, kalıcı ve bulaşıcı bir hastalığının olmaması, gücü kuvveti yerinde ve 18-40 yaş arasında olması gereklidir. Dördüncüsü, bu kadınlar Osmanlı ordusundaki herhangi bir asker gibi yedirilecek, içirilecek, donatılacak, barındırılacaklar ve bunun yanı sıra çalıştıklarının karşısında ücret kazanacaklardır.
ancak elarabalarıyla taş, toprak, kum taşıtılan, toprak düzleştirilmesi ve hendek açılması gibi ağır işlere koşulan kadın işçiler pek az iş yapabilmekteydi,proje de başarı kaydedilemedi.
ve en sonunda Kadınları Çalıştırma Cemiyeti başkanı ve Başkumandan Vekili ve Harbiye Nâzırı Enver Paşa'nın emriyle 10 Eylül 1917 günü Birinci Ordu bünyesinde oluşturulmuş olan Kadın işçi Taburu, 1 Ocak 1919 günü, lağvedilerek tarihe karıştı...
2 YIL ÖNCE DENiZE ÇIRILÇIPLAK GiRMESiYLE HABERLERE KONU OLMUŞ ÜNiVERSiTELi ASi KIZ DUYGU,ALDIĞI AŞIRI ALKOLÜN ETKiSiYLE BEŞiNCi KATTAN DÜŞEREK FECi ŞEKiLDE CAN VERMiŞ..GERÇEKTEN ÜZÜCÜ BiR OLAY OLMASINA RAĞMEN HABERLERDE BU ÖLÜMÜN AYRINTILARINI DiNLERKEN ŞU KOUŞMALARA TANIK OLDUM:
(bkz: SU TESTiSi SU YOLUNDA KIRILMIŞ.)
Erkeklerin Yaşar Alptekin i örnek aldığı,gençlerin ellerinde dolaştırdıkları pilli teyplerle sokaklarda gezip Fruko içerek disko dansı yaptıklarI DÖNEMDE lAMBADA ŞARKISI DA TÜM TÜRKiYE 'Yi KASIP KAVURMAKTADIR.
Beline kalın kemer takılan tuniklerin altına giyilen ayaklı taytlarla,saçlara takılan kelebek tokalarla kendini güzel sanan kabarık saçlı pek çok kadının görüldüğü dönemdir.
Her çocuğun Küçüklüğünden kalma en tatlı anılarından biridir.
Anneden para koparılmaya çalışılır ve el yordamıyla çevrilen dönme dolabın gıcırtılı sesiyle dünyanın en mutlu insanı olunuverilir.
Mahallelere gelen dönme dolaba parası olan çocuklar sevinçle binerken parası olmayan çocuklar hüzünlü gözlerle onları seyreder,işte dönme dolap benim gibi çocukların içinde kalan bir uktedir.
ışıl ışıl parlak,insanın içinde okşama uyandıran gür saçlardır.
Bir yere girdiğinde ilk dikkat çeken özelliği saçlarıdır böyle insanların.
Sanırım Necip Fazıl Kısakürek'e şiir yazdıran saçlarda böyle saçlardır
SAÇLARIN
Saçların omuzlarından aksın
Mermer üzerinden geçen su gibi
içinde ezgin bir his duyacaksın
Yaz vaktinin gündüz uykusu gibi
Saç tel tel örtüler hep tül tül düşer
Gözünün değdiği yere gül düşer
Sonunda sana da bir gönül düşer
Gönlümün şimdiki duygusu gibi
Dillerde dökülüp sayılır saçın
Sıcak nefeslerle bayılır saçın
Bir tütsüdür kalbe yayılır saçın
Kararan gözlerin buğusu gibi
yakın akrabalıklarda evliliklerde sorgulanan sözdür söz,islam dini bu bu tarz evlilikleri yasaklamıştır.
Nisa suresi 23 ve 24. ayetlerde kendileriyle evlenilmesi yasak olan kadınlar sıralanmaktadır:
Nisa 23:Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur.
bir demet tiyatro'daki mükremin abi karakterine asılan her daim fantazi dolu yüzünde kocaman bir doğum lekesiyle dolaşan azgın karakter.kendisi adaleli erkek hastasıdır.
hala aklı sizde demektir,nikaha geldiğiniz dakika zırlayarak nikah masaSINDAN KALKIP BOYNUNUZA ATLAYACAKTIR.ÇOK TÜRK FiLMi iZLEMiŞTiR.
(bkz: YÜRÜ ANCA GiDERSiN)
Alman turist Gregor Kerkeling 'i istiklal caddesi'nde acımasızca öldüren akli dengesi bozuk katil ibrahim A. nın polise verdiği ifade de söylediği düşündürücü sözdür:"Birine saplarım diye yanıma bıçak almıştım."
(bkz: istanbul da kelle koltukta yaşamak)
ona baktığınız her an ne kadar saçma şeylere üzüldüğünüzü düşünüp daha da güçlenmektir.
acıyan bakışlara aldırmadan onun yanında olmak ve herşeye isyan eden insanlara şaşırıp "sırf sağlıklı olduğun için bile şükretmek gerektiğini" bilmektir.
2007 mayısında üniversiteden sınıf arkadaşımın ölüm haberini aldığım ve yıkıldığım andı aynı zamanda insanların acımasızlığına tanık olduğum.
arkadaşım evli ve çocuklu sevgilisiyle aşırı alkol ve hız yaparken geçirdiği trafik kazasında ölmüştü hem de sadece mezuniyetine 1 ay kala.herkes yıkılmıştı,lakin baba en acısını yaşıyordu.hastane önünde cenaze beklerken herkes bir yandan da bu ilişkiyi konuşuyordu,iyi olmuş diyenler bile vardı.
baba ise bir yandan evlat acısı bir yandan da sessiz bir utanç içindeydi,sadece hakkınızı helal edin diyebildi.üzgün ve kızgındı.
bense dedikodu denen çirkinliğin en acı günde bile can yakmaya devam edeceğini büyük bir öfke ve kederle izledim,insanlığımızdan utandım..
BU TiPLER DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DENDi Mi MANGALDA KÜL BIRAKMAZLAR.AMA iŞLERiNE GELMEDi Mi DE KARŞISINDAKi iNSANI POLEMiKÇi OLMAKLA,DEMAGOJi YAPMAKLA SUÇLARLAR.KENDiLERiNiN BiLDiĞi DAiMA DOĞRUDUR.
SÖZLÜKTE iSE GRAFiK YÜKSELTMEK iÇiN YAPIYORLAR DERLER.ÇÜNKÜ BÖYLE KIL TÜY ŞEYLERi FAZLA ÖNEMSERLER,HiÇ BiR ŞEY OLMAYAN ASALAK ARTIK SÖZLÜKTE YAZAR OLMUŞTUR,EN AZINDAN HAYATINDA BiR KERE "BiŞEY" OLMUŞTUR ÇÜNKÜ.ONLAR OY iÇiN TASViP ETMEDiKLERi DÜŞÜNCELERi BiLE SAVUNURLAR,LAKiN POLEMiK SEVMEZLER(!)
(bkz: BUNLARI BENiM KÜLAHIMA ANLAT)
EĞiTiM FAKÜLTELERiNDE 5 YILLIK EĞiTiMiNi TAMAMLAYAN KiŞiLERiN ALDIKLARI YÜKSEK LiSANS DiPLOMASi iLE EDiNDiKLERi MESLEKTiR.
ANCAK MÜHiM OLAN FAKÜLTE BiTiRMEK DEĞiL,VAZiFEYi HAKKIYLA YAPMAK,TÜRK TARiHiNi EN DOĞRU BiÇiMDE ANLATABiLMEK,ÜLKESiNi SEVEN,UĞRUNA NiCE CANLAR VERiLEN TOPRAĞININ DEĞERiNi BiLEN GENÇLER,YENi NESiLLER YETiŞTiRMEKTiR.
HER ÖĞRETMENiN SORUMLULUĞU BU KONUDA ÇOK BÜYÜK OLDUĞU GiBi ÖZELLiKLE DE TARiH ÖĞRETMENLERiNiN DAHA FAZLA HASSASiYET GÖSTERMELERi GEREKMEKTEDiR.