an itibari ile konserinden geldiğim bana tam beş ay sonra entry yazdıracak kadar iyinin iyisi gruptur. bu gece tanışma sansını buldum. tavsiyem konser tarihleri takip edilmeli ve koştura koştura gidilmeli.
Hani uyuyunca geçerdi. uyursun uyanırsın değişen hiçbir şey olmaz herşey yine aynıdır ama bir parça farkla dünden daha kötüdür. Sonuç olarak hiçbir şey değişmez ve herkes yalan söyler.
ilk bölümden sözlükte aldığı entrylere bakılırsa iddiasını ortaya koymuş dizi. hatta öyle ki tekrarını bile izlettirebiliyor. ha bir de kıvanç'ın dövmelerine ne olmuş acep?
dün tam dört yıl oldu sevgilimden ayrılalı. hala yıllar öncesinin yasını tutuyorum aptal gibi. hala pişmanlıklarım var. hala keşke böyle olmasaydıyla aslında böylesi daha iyiydi arasında sıkışmış haldeyim. artık bende devam edebileyim istiyorum kaldığım yerden hayatıma, çık istiyorum artık aklımdan git artık benden...
az önce telefonda annemle konuştum sesi titriyordu. anneler günü gibi bir günde dokunsam ağlayacak kadar üzgündü ve ben böyle bir günde onun böyle bir anında yanında değilim ona destek olamıyorum. sadece telefonda üzülme anneciğim ben seni hiç yalnız bırakmayacağım hep yanında olacağım diyebildim. kendimi hiç bu kadar berbat iğrenç aciz hissetmemiştim. çaresizliğin tanımını tam olarak yaşıyorum şuan. lanet olsun mesafelere bütün uzaklıklara...
kim'in edward'a seni seviyorum demesi üzerine edward'ın gözlerini bir kapatışı var ki.. yaşadığımı hissettim.
çok mu sulugöz bir insanım bilmiyorum ama bir güzel ağladım ben bunun sonunda. kendime de kızdım bir yandan nasıl bunca zaman keşfedemedim ve izlemedim diye. filmi izlerken "şunları şunları yazayım." dedim ama şimdi hiç birşey yazamıyorum hepsi uçtu gitti aklımdan. o yüzden siz sadece izleyin.
ben bu gece edward isimli bir aşıkla tanıştım siz benim gibi geç kalmayın ve bir an önce edward'la tanışın.. aşk diye bir şey gerçekten varmış diyeceksiniz..
iki gündür dönüp dünüp bu şarkıda takılıyorum kalıyorum...hep de "dokunsalar ağlayacaksın, ama hiç dokunmuyorlar" kısmımda gözlerim doluyor ama ağlayamıyorum boğazımda buruk bir tat kalıyor sadece...
birçok şey düşünüyorsun, aklına geliyor eski dostluklar bir daha göremeyeceklerin...
öylece dalıp gidiyorsun ister istemez.
artık saymıyorum yılları, bana değip geçen hayatları, zaten pek de sevmem insanları.
ama kimi dostlar var sevdiğim, sokak köpekleri beslediğim, bazı güzel anılar biriktirdiğim... diye devam eder.
başarılı bir illüzyonist. gerçekten başarılı ayrıca son derece soğukkanlı ona diyecek bir lafım yok. hatta yarışmanın birincisi olma ihtimali çok çok yüksek bana göre. izlerken şaşırdım 'vay be nasıl yaptın tüm bunları dedim' ama benim anlamadığım şey neden herkesin adamın şovunun sırrını çözme derdine düştügü. yok fax makinası varmış, yok çift poşet kullanmış, yok şu yok bu falan filan.. herhalde bir hilesi olacak peygamber mi bu adam. cin minli falan diyenini bile duydum. izle eğlen keyfini çıkar ne gerek var öyle mi oldu böyle mi oldusuna..
sobanın gürül gürül yandığı zamanlarda kardeşiyle beraber kimin tükürüğü daha geç kuruyacak yarışı yapmış her defasında anneden terlik yemiş çocuktur. mandal ve silgi gibi plastikleri soba üstünde eritip odada ki yanık kokusu yüzünden yine azar yemiş çocuktur aynı zamanda.